Kozmetikçinin şikayeti "sahte ürünler"

Türkiye Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayi Meclis Başkanı Pura, "Sektörde sahte ve kaçak ticaretin neden olduğu ekonomik kayıp yüzde 13'ü buluyor" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayi Meclis Başkanı Ahmet Pura, iç pazar büyüklüğü 14,5 milyar lirayı aşan sektörde, sahte ve kaçak ticaretin neden olduğu ekonomik kaybın yüzde 13'ü bulduğunu belirterek, "Sektör olarak sahte ve taklit ürünlere müdahale edilmesinde şikayet şartı aranmasından rahatsızız" dedi. 

Pura, kozmetik ve temizlik ürünleri sanayi sektörünü, Türkiye'nin en büyük 1000 sanayi kuruluşu listesinde 7 kuruluşun, en büyük 500 şirket listesindeki ise 3 şirketin temsil ettiğini söyledi. 

6 milyar dolar ihracat hedefleniyor

Geçen yıl 3 milyar dolar ihracat, 2,6 milyar dolar ithalat yapılan sektörün, 2023 için 6 milyar dolar ihracat hedeflediğini kaydeden Pura, "Kozmetik sektörü, ekonomik kriz dönemlerinde bile 2 haneli büyüme gösterdi. İç pazarda her gün 220 bin perakende satış noktasında ticari hareket sağlayan sektör, 180 ülkeye ihracat yapıyor" ifadelerini kullandı.  

Kozmetik, temizlik ve hijyenik kağıt ürünlerini kapsayan sektörün 2013 yılı iç pazar büyüklüğünün, 14,5 milyar lirayı aştığına dikkati çeken Pura, sahte ve kaçak ticaretin neden olduğu ekonomik kaybın ise yüzde 13'ü bulduğunu vurguladı. 

"Sahte ürünler tüketici sağlığını tehdit ediyor"  

İçerdikleri ucuz katkı maddeleri, kimyasallar nedeniyle sahte ürünlerin, tüketici sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğini ve orijinal ürün imal eden, satan firmalar açısından haksız rekabet oluşturduğunu anlatan Pura, "Sektör olarak sahte ve taklit ürünlere müdahale edilmesinde şikayet şartı aranmasından rahatsızız" dedi. 

Sahte ve taklit ürünlerle mücadelenin yasal boşluklar, eleman yetersizliği ve koordinasyonsuzluk nedeniyle yeterince güçlü yapılamadığını dile getiren Pura, taklitçilik suçunun şikayete bağlı olmaktan çıkartılarak kolluk kuvvetlerinin resen müdahalesine imkan tanınması, sahte-taklit olduğu kanıtlanan ürünlerin imha edilmesi ve bu konuyla ilgili cezaların caydırıcı olması gerektiğine işaret etti.