Kriz döneminde borç alacak ilişkilerinde uyulması gereken kurallar
Y. Doç. Dr. Sefer GÜMÜŞ / Haliç Üniversitesi
İşletme Fakültesi Dekan Yardımcısı
Kriz, istenmeyen olayların aniden veya süreç içinde meydana gelmesidir. Çoğu zaman engel olmak olanaklı değildir. Başlangıç ve sonuç süreçlerinde alınacak önlemler yeterli olmayabilir. Bunu insan ve işletmeler ile ülkeler ve dünya yaşayabilir. Bazen teğet geçer, bazen de silindir gibi ezip geçer. Koşulların temeli zayıf olursa telafisi mümkün olmayan yaralar açar. Güçlü olanaklara sahip kriz hedefleri, kuvvetli ağaçlara benzer, sallanır fakat yıkılmaz. Kriz hakkında çok şeyler yazılabilir veya söylenebilir. Biz burada borç ve alacak ilişkilerinde uyulması gereken yasal ve insansal kurallar üzerinde duracağız.
Mal ve hizmetin pazarlanması veya satılması hiçbir zaman kolay olmaz. Kuralları ve koşulları vardır. Oyunu kurallarına göre oynamak gerekir. Uyulmayan kurallar çok hızlı bozulur. Kurallar bozulmak için konulmamıştır. Uyulmayan kurallar sistemlerde rahatsızlık yaratır. Toplumda düzen ve huzur bozulur. Üretici ve aracı işletmeler mal ve hizmetini satarken kurallar koyarlar. Bu işletmelerde müşteri memnuniyetine ve satışı artırmaya özen gösterilir. Çünkü satılmazsa üretim de yapılamaz, ekonomi durur ve yaşam olmaz.
'Borç yiğidin kamçısıdır.' Doğrudur. Kurallı ve olanaklı borçlanmak gerekir. Aksi takdirde 'Yiğidin ölümüdür.' Bu deyim mal ve hizmetin yatırım, üretim ve satışı gibi tüm aşamalarında geçerlidir. Karşılıksız borçlanmayı kimse istemez. 'Yorganı ayağa göre uzatmak gerekir.' Bazen de ayaklar yorgan dışında kalabilir. Bu aşama ve sonuç çok önemlidir. Borçlanmak hedeflere ulaşmak için çok gereklidir. Bazen de hedefsiz yapılabilir. Her iki değişkende de borç istenmeyen bir başlangıç veya sonuçtur. Ancak yaşamımızın bir parçasıdır. Kaçınmak imkansızdır. Buraya kadar felsefe tamam.
Borç ve alacak değişkenlerine sahip kişi veya firmalar nelere dikkat etmelidirler.
Bizim buradaki konumuz normal ödenen borçlar değil, ödenmeyen borçlara ilişkin firma ve kişi düzeyindeki yapılması gerekenlerdir.
Alacağını tahsil edemeyen alacaklı neler yapabilir veya yapması zorunludur.
- Borç zamanında ödenmediğinde alacaklı, tahsilatını yapabilmek için önce görüşme ve konuşma ile tüm iletişim yollarını denemeli. Daha sonra yasal yollar ile alacağını tahsil yoluna gitmeli. Bu konudaki yasa ve yönetmelikleri uygulayan kurum ve kuruluşlar alacaklıya isteği doğrultusunda yardımcı olmaktadır. Alacaklı, alacağını tahsil etmek için yasal ve sosyal kuralları yerine getirerek alacağını tahsil edebilir. Ancak iyi niyetli olmayan borçlu, borcunu ödemeyince, alacaklı da doğal olarak, alacağını tahsil etmek için gereken yasal yollara başvurabilir. O halde borcunu ödemede iyi niyetli davranan borçlu, alacaklıyı olumlu başlangıç ve sonuçlara itebilir.
Borç ve alacak ilişkilerinde bankaların rolü:
Bankalar 'Kara gün dostu değildir.' Kuruluşları ve yaşamaları da bu felsefeyi gerektirir. Kişi ve kurumlara kredi vermek için kuralları vardır. Alacağını tahsil etmede de aynı kurallara uyulmasını ister. Ancak bankalar kriz dönemlerinde kapılarını kapatırsa, 2001 krizinde olduğu gibi işte o zaman felaket başlar. Para akışı sağlanmazsa, borçlar ödenemez ve alacaklar tahsil edilemez. Para, yastık altına kaçar, bankaya gitmezse krizin boyutlar daha da derinleşir. Bankalar güvenilir kurum ve kuruluşlardır. Ekonominin vazgeçilmezidir. Sistemin çok önemli ve yaşamsal değişkenidir.
Bankalar 2001 krizinde olduğu gibi gecelik ve gündüzlük faiz uygular, yüksek faizle çalışırlarsa, bu tutum ve davranışa sistem dayanamaz ve çöker. Bankaların da güveneceği yasal ve otoriter kurum ve kuruluşlar olmalıdır. Örneğin hükümet politikaları gibi. İşte şu anda yaşadığımız krizde bankaların tutum ve davranışları, hükümet ve kendi kuralları gereği, kredi musluklarını kapatmamaları, piyasalara ve insanlara güven vermeleri her türlü takdirin üzerindedir.
Kriz döneminde borç alacak ilişkilerinde iletişimin rolü:
Normal borçlar zamanında ödenir. Alacaklar da zamanında tahsil edilir. Bizim işimiz, sorunumuz ödenmeyen borçlara ve tahsil edilemeyen alacaklara yöneliktir.
Krizler gelip geçicidir. Kalıcı değildir. Kalıcı olursa dünya buna dayanamaz. Sistem yaşayamaz. Borçlu ve alacaklı kurum, kuruluş, firma ve insanlar görüşme ve konuşma ile iletişim yollarını denemeli. 'Her gecenin bir sabahı vardır.' Bunlar da gelip geçer. Ancak iz bırakır. Borcunu ödeyemeyen firma veya kişiler, bu davranışlarından dolayı daha da ezilmeye ve yok edilmeye hedef olursa bundan ülke ve sistem zarar görür. İflas eden işletmeler ve fabrikalar, intihar eden insanlar, ayrılan eşler, eğitimini yarıda bırakan öğrenciler, kötü yollara düşen bay ve bayanlar ile firmalar, istifa eden hükümetler ve bakanlar bunların tümü toplumda güvensizliği ve çözümsüzlüğü yaratır.
Alacaklı kişi veya kurum borçluya inanıyorsa, borçlunun mal varlığı varsa, malını kaçırmıyorsa, kurabildiği iletişimden olumlu sonuç alacağına inanıyorsa, bu koşullar altında borçluyu yok edercesine üzerine gitmek çok yanlış ve toplumsal sorunlara yol açar. Alacağın takibinde yasal kurum ve kuruluşların rolleri toplumsal dengelerin gözetilmesinde çok önemlidir. Aracı kurum sunacağı önerilerle, sağlayacağı yasal kolaylıklarla, borç ve alacak taraflılarına gereken kolaylığı sağlar ve tarafları rahatlatır. Örneğin alacağın garanti edilmesi, takside bağlanması, hükümet politikaları düzeyinde borçların affedilmesi gibi.