Krizden çıkarılacak dersler ışığında yeni dönem yurtdışı borçlanmaları

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Gence Kayacık / Kurumsal Finansman Uzmanı

Sermaye birikimi sorunlarına rağmen büyüme yolunda her gün adım atma zorunluluğu ile karşı karşıya olan Türk şirketlerinin borçlanma ihtiyacı her geçen gün artmakta. Artan borçlanma gerçeği TC Merkez Bankası tarafından en son açıklanan "Özel Sektörün Yurtdışından Sağladığı Kredi Borcu" verilerinden de açıkça tespit edilmektedir. Bu verilere göre, Aralık 2004'teki 36 milyar 857 milyon 748 bin dolar olan özel sektörün yurtdışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu Mart 2013'te 138 milyar 538 milyon 563 bin dolar seviyesine çıkmış, bu toplamlar içindeki 'finansal olmayan' kuruluşlara ait borç aynı dönemde 26 milyar 302 milyon 96 bin dolardan 84 milyar 130 milyon 245 bin dolara yükselmiştir. Özel sektörün yurtdışından sağladığı kısa vadeli kredi borcu ise Aralık 2004 - Mart 2013 döneminde 10 milyar 182 milyon 925 bin dolardan 36 milyar 528 milyon 488 bin dolara çıkmış, bu toplamlar içindeki finansal olmayan kuruluşlara ait borç aynı dönemde 1 milyar 331 milyon 696 bin dolardan 3 milyar 836 milyon 865 bin dolara yükselmiştir.

Hatırlanacağı üzere, ticari bankacılık ile yatırım bankacılığının tek bir bünyede birleştiği dev yabancı bankaların eylemleri sonucu 2007 Ağustos ayında patlak veren global ekonomik krizin tavan yaptığı 2008 Eylül ayında, Lehman Brothers'ın batışı sonrasında yabancı bankaların likiditesi aşağı yukarı 'kurumuştu'. Bankalar başlıca olarak interbank piyasalarında güvenin kaybolması kaynaklı olarak fonlanma maliyetlerinde dramatik artışlarla yüzleşmişlerdi; o dönemdeki EURIBOR ve EONIA oranları arasındaki belirgin farkın gösterdiği gibi bankaların kısa vadeli finansman maliyetleri önemli ölçüde artmış, ve bankaların hem borç piyasalarında ödedikleri artan spredler ve hem de CDS spredlerindeki artış ile uzun vadeli finansman maliyetleri de artmıştı. Bu noktada bankalar risklerini azaltma, müşterilerinin refinansmanlarını gerçekleştirmeme, hatta verdikleri kredileri geri çağırma ile bilançolarını küçültme yolunu seçmiş ve sermaye rasyolarını bu şekilde güçlendirmeye yoğunlaşmışlardı.

2007 Ağustos ayında, global ekonomik krizin başlangıcı temerrüde düşen borçlular yüzünden değil, potansiyel olarak temerrüde düşen borç verenler yüzünden olmuştur, ve büyüklüğü ve raytingi ne olursa olsun borç piyasalarının hiçbir katılımcısı bu krizden yara almadan kurtulamamıştır. Bu yüzden, artan borçlanma ihtiyaçları için açılan yurtdışı kredi pazarlarına daha da fazla şekilde yönelecek Türk özel sektör temsilcilerinin bu krize sebebiyet veren nedenleri ve bu kriz esnasında yaşananları unutmamaları ve bu krizden çıkarttıkları dersleri bundan sonra yapacakları yurtdışı borçlanma işlemlerine yansıtmaları gerekmektedir.

Bu çerçevede, Loan Market Association tarafından hazırlanan standart sözleşmeler baz alınarak, her bir kredi işleminin ticari şartlarının gerekliliklerini yansıtacak şekilde yapılan kredi dokümantasyonu müzakere süreçlerinde Türk özel sektör temsilcilerinin yabancı muadillerinin bu yeni dönemde yaptıkları gibi; sözleşmelerin 'Temerrüt Halleri' (Events of Default) maddesinin bankaların bir kriz ortamında borçluyu keyfi olarak 'teknik temerrüde' düşürüp erken ödemeye zorlayamayacağı şekilde sıkılaştırılmasını, bu noktayı daha da kuvvetlendirmek için sözleşmelere 'bir sonraki kontrol tarihinde tekrarı olmadığı sürece herhangi bir finansal taahhüt ihlalinin bir temerrüt hali doğurmayacağı' mantığını getiren 'Mulligan's' hükmü eklenmesini - detaylı 'Piyasa Çalkantı Şartları' (Market Turmoil Provisions) hükmü eklenmesini, piyasaların çalkantılı olduğu dönemlerde sözleşme kapsamında borçluya çok uygun şartlarda 'borç geri alım opsiyonu' (Debt Buy Back Option) tanınmasını sağlamasını, böylesi bir borç geri alım opsiyonunun finansal taahhütler üzerine etkisinin yansıtılma kriterlerinin sözleşmelerde belirtilmesini talep etmesini, herhangi bir kriz ortamında sözleşmelere 'tadilat ve feragatların' (Amendment and Waivers) yolunu açacak detaylı 'Kredi İmkanı Değişiklik Şartları'(Credit Facility Change Provisions) hükmü eklenmesini gerçekleştirmesi elzemdir.