”Krizden çıkış için iç talebi hızlandırmalıyız”
İSO Başkanı Küçük, sorunlara çare olabilmek için Kredi Garanti Fonu'nun hızlı ve büyük kaynaklarla çalışmak zorunda olduğunu söyledi
İSTANBUL - İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Tanıl Küçük, 2001 yılının sonrasında Türk sanayisinin ihracata yönelerek hem kendisi hem Türkiye ekonomisi için çıkış yaratmayı başardığını hatırlatarak, "Ancak bu kez bu imkandan yoksunuz. Zira, dış talepte sıkıntı devam ediyor. Krizden çıkış için Türkiye'nin önündeki seçenek, iç talebi hızlandırmaktır" dedi.
Küçük, İSO'nun "Üretim, İstihdam, İhracat ve Rekabet Gücü Ekseninde Ekonomide Son Durum Değerlendirmesi" konusunun ele alındığı Kasım ayı meclis toplantısında, ekonomik krizin geçen yılın eylül ayında şiddetini artırmasından bu yana geçen 15 ay sonunda, dünya ve Türkiye ekonomisine bakıldığında finans piyasalarının, her ne kadar yeni balonlar oluştuğuna dair uyarılara yol açsa da nispeten hızlı bir şekilde toparlandığını belirtti.
Buna karşın ise reel sektördeki toparlanmanın finans sektörünün çok gerisinde kaldığını dile getiren Küçük, özellikle üretim ve istihdamdaki toparlanmanın "iki ileri bir geri adımlarla", oldukça yavaş ilerlediğini söyledi.
Sanayi üretiminde yılın ikinci yarısında daha hızlı bir toparlanma beklediklerini, ancak vergi indirimlerinin sona ermesinin olumsuz etkisiyle nispi iyileşmenin ivmesi zayıflarken, toparlanma süresinin de uzadığını ifade etti.
Küçük, son açıklanan veriler dikkate alındığında sanayi üretiminde artıya geçiş için beklentilerini biraz daha ertelediklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İşsizlik de uzun süredir Türkiye'nin en önemli problemlerinden biriydi ve krizle birlikte adeta kanayan bir yaraya dönüştü. İşsizlik oranında şubat dönemindeki yüzde 16,1'lik ürkütücü zirveden sonra takip eden aylarda nispi bir iyileşme olmuştu. Ancak, son veriler, sanayi üretimine paralel olarak işsizlikteki nispi iyileşmede de geri dönüş yaşandığını ortaya koymuştur. En son açıklanan işgücü verilerine göre, son bir yılda çalışabilir nüfus 873 bin kişi artarken aynı dönemde yalnızca 40 bin kişiye istihdam sağlanabilmiştir.
İhracata da bakacak olursak ihracatımız, uzun bir aradan sonra, ilk kez, geçen yılın ekim ayında azalmaya başlamıştı. Azalma, 12 ay aralıksız devam ettikten sonra nihayet bir iyi haber geldi ve TİM verilerine göre ekim ayında ihracatımız, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4,6 oranında arttı. Artışın önümüzdeki aylarda da devam etmesini bekliyor ve temenni ediyoruz. Bu gelişmede hiç kuşkusuz ki sanayicimizin pazar çeşitlendirmedeki yoğun gayretinin büyük payı vardır."
"Sanayide kan dolaşımı zayıfladı"
Tanıl Küçük, son iki yılın üretim göstergelerinin ötesinde, sanayide karlılık ve kaynak yaratma kapasitesi açısından incelediğinde "son derece kaygı verici bir tablo" ile karşılaşıldığını vurgulayarak, iki yıl üst üste yüksek boyutlarda kaynak kaybı yaşanmasının, sanayi kuruluşlarının mali yapılarında telafi edilmesi güç kayıplara yol açtığını bildirdi.
2001 krizinin de mali yapılarda büyük tahribat yarattığını savunan Tanıl Küçük, "Ancak, önümüzdeki tablo bu krizde açılan yaraların sarılmasının, 2001 yılında yaşadığımız krizden daha uzun zaman alacağını söylemektedir" dedi.
Yatırım göstergelerinin, yatırımlarda önümüzdeki dönem için de herhangi bir canlanma sinyali vermediğine dikkati çeken Küçük, "Özel sektörümüz, finansman sorununa çare olarak bir süre risk alma pahasına yurt dışından borçlanma yoluna gitmişti, ancak mevcut durumda bu eğilim zayıflamış görünüyor" diye konuştu.
"Sanayimizde kan dolaşımı giderek daha da zayıflamıştır" diyen Küçük, sorunlara çare olabilmek için Kredi Garanti Fonu'nun hızlı ve büyük kaynaklarla çalışmak zorunda olduğunu söyledi.
"Dış talepte sıkıntı devam ediyor"
Tanıl Küçük, Ekonomik Programda 2010 yılında, GSYİH'nın yüzde 3,5 oranında büyümesinin öngörüldüğünü belirterek, ana sektörlere yönelik büyüme öngörüsünün ise tarımda yüzde 3, hizmetlerde yüzde 3,3 ve sanayide yüzde 4,4 olduğunu ifade etti.
Ekonomide "lokomotiflik görevi"nin, 2010 yılında da sanayiden beklendiğinin altını çizen Küçük, şöyle devam etti:
"2001 yılının sonrasında sanayimiz, ihracata yönelerek hem kendisi hem ekonomi için çıkış yaratmayı başarmıştı, ancak bu kez bu imkandan yoksunuz. Zira, dış talepte sıkıntı devam ediyor. Krizden çıkış için Türkiye'nin önündeki seçenek, iç talebi hızlandırmaktır. Sanayi eğilim anketlerinde, işletmelerin yüzde 60'a yakını tam kapasite ile çalışamama nedeni olarak, iç talepteki durgunluğa işaret etmektedir.
2010 Ekonomik Programında da, Orta Vadeli Planda da bu yönde güçlü bir sinyal görünmüyor. Şunu ifade etmeliyiz ki sanayi sektörü, üretim ve büyümenin olduğu gibi istihdamın da lokomotifidir. Sanayide sorunlar çözülmeden büyümede, istihdamda ve yatırımlarda iyileşme bekleyemeyiz. Sanayimizin, ekonomide lokomotiflik görevini yerine getirebilmesi için, tabir yerindeyse, ocağa kömür atılmalı, başta, iç piyasanın canlandırılması olmak üzere sanayiyi destekleyecek tedbirler süratle devreye girmelidir.
Vergi indirimleri işe yaramıştı, ancak erken bitirildi. ÖTV-KDV indirimleri tekrar gündeme gelmelidir. Yok, bu yöntem tercih edilmiyorsa, o zaman ekonomi yönetimi, aynı etkiyi yaratacak başka çözümleri mutlaka geliştirebilmelidir."