Krizin panzehiri, tüketmek!
Bursa'dan / Ömer Faruk ÇİFTÇİ
Yaşadığımız krizde yapılan yorumlar ve açıklamalara baktığımızda büyük çoğunluğunun üretim endeksli olduğunu görmekteyiz. Üretim elbette önemli ancak ürettiğinizi tüketemediğiniz zaman üretimin ne anlamı kalır ki?
Dünyaca ünlü elektronik perakendecisi Media Markt Türkiye'deki 4'üncü mağazasını geçtiğimiz günlerde Bursa'da açtı. Açılış öncesi yapılan basın toplantısında ilk akla gelen soru mağazanın 24.00'te açılacak olması ile ilgiliydi. Gerçekten de Bursalılar böylesine bir ekonomik krizde gecenin bir yarısı açılışa beklenen ilgiyi gösterecek miydi? Firma yöneticisi bununla ilgili verdiği yanıtta "fiyatları öyle aşağı indirdik ki o gece izdiham olacak" diye yanıtladı. Ne yalan söyleyeyim ben buna pek ihtimal vermedim. Tabii yanılgım uzun sürmedi bir sonraki gece yapılan açılış için mağazaya gittiğimde gözlerime inanamadım. Kapıların açılması ile birlikte insanların sanki mağazayı yağma ediyormuşçasına gerektiğinde birbirleriyle kıran kırana kavga ederek ürünleri taşıma telaşları görülmeye değerdi. Ve bu yoğunluk gün ağarana dek sürdü. Firmadan yapılan açıklamada açılış gecesi mağazayı ziyaret eden kişi sayısının 12 bin olduğu bildirildi. Buradan yola çıkarak şuna anlamak istiyorum. Demek ki ürettiğiniz ürünü insanları harcama yapmaya ikna edebileceğiniz rakamlara çekebildiğinizde tüketmek konusunda sıkıntı yaşanmıyor.
Bugünlerde sıkıntının en yoğun yaşandığı sektör otomotiv ve yan sanayii. Bursa ağırlıklı Marmara Bölgesi'nde kümelenen bu sektörlerden hemen her gün üzücü haberler gelmeye devam ediyor. Ürettiğini satamayan ihraç edemeyen firmalar çareyi ayakta kalabilmek adına işçi çıkarmada buluyor. Otomotiv sektörü ürettiğinin yüzde 80'ini ihraç eden, bunun da yüzde 90'ını tek bir pazara gönderen bir sektör olması nedeniyle krizi en derinden hissediyor. Kısa vadede ihracatın tekrar eski günlerine dönmesini beklemek biraz hayalcilik olur. Çözüm iç pazarın canlandırılmasından geçiyor ki burada en önemli görev hükümete düşüyor. Otomotivde birçoğumuzun da bildiği üzere vergi yükleri inanılmaz boyutta. Sektör iç pazarın canlandırılması konusunda hükümetten doğal olarak adım atmasını bekliyor. Bu adımın ne olacağı tartılabilir ama önemli olan bir araya gelebilmek. Krizin otomotiv sektörünü vurmaya başladığı ilk günlerde ortaya atılan 'ÖTV indirilecek, hurda teşviki gelecek' balonları da maalesef iç pazarda tüketiciyi beklenti içine sokarken satışları da bıçak gibi kesti.
Sözün özü; krizi en ağır şekilde hisseden ve daha düne kadar ihracatta Türkiye'nin lokomotif sektörü olarak görülen otomotivi en azından dış pazarlar açılana dek ayakta tutabilmeliyiz. Hükümetin bu yönde atacağı olumlu adımlar sektörü bir nebze olsun rahatlatacak ve iç pazarda yaşanacak canlanma fabrikaların ayakta kalmalarını sağlayacaktır.
Başta da belirttiğim gibi üretmek önemli, ancak daha önemlisi üretiğini tüketebilmektir.