Kültür turizmi ve ekonomiye olan katkıları
Murat İsmail / FEST Travel Yurtiçi Operasyon Yönetmeni
Çok çeşitli tanımları olan kültür turizmi; insanların içindeki değişiklik ihtiyacını gidermek ve kültür düzeyini artırmak için gerçekleştirdiği bilgi, birikim ve deneyimlerin hareketsel bütünüdür.
Kültür turizm ziyaretçi profilini, birçoğunu orta-yüksek gelirli, eğitim seviyesi yüksek kişiler oluşturmaktadır. Bu ziyaretçileri de tam anlamıyla kültür turizmine ilgi duyanlar, kültür turizmi yapmak isteyen fakat bunu gerçekleştiremeyenler, amacı kültür turizmi olmayan şans eseri bu kültürle karşılaşanlar ve son olarak kültür turizmine gittikleri gezi sırasında ilgi duyanlar olmak üzere sınıflandırabiliriz.
Atlas projesi kapsamında Avrupa'da altı bin turist ile yapılan araştırmada kültürel turizmine en çok ilginin gençler olduğu belirtilmektedir. Gençlere yönelik pazarlama ve fiyatlandırmalar hem de gelecekte elde etikleri deneyimleri ve pazarlamada en etkin reklam olan ağızdan ağza ülkelerin tanıtımı ve diğer olası ziyaretçilerin tercihlerini etkileyeceği açıktır.
Ülkemizde kültür turizm profilini ise yaşlı ve eğitimli grup oluşturmaktadır. Buna göre müşteri grubunun büyük bir çoğunluğunu gelir ve eğitim seviyesi yüksek olan kısıtlı bu yaş grubu oluşturmaktadır. Büyük bir genç nüfusa sahip olmamıza rağmen kültür turizmi konusunda gençlerin ilgisi oldukça düşük seviyededir. Bu durum Türkiye'nin kendi toplumunun kültür turizmini yeniden ele almalı ve gençlere yönelik teşvik etmelidir.
Turizmin ülke ekonomisinde sektörleri doğrudan ve dolaylı olmak üzere katkıları olduğu bilinmektedir. Konaklama, yeme-içme, finansal hizmetler, dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları, turizme hizmet sağlayan tedarikçileri kapsamaktadır. Günümüzde yapılan araştırmalarda kültür turizminin bu harcamaları artırdığı görülmektedir. Bunun en güzel örneğini de UNESCO Dünya Tarihi Miras Listesi'nde yer alan şehirlerin ziyaretçi sayısında büyük bir artış göstermesini söyleyebiliriz.
Kültürel turistlerin harcamaları diğer turistlerden daha fazladır. Ortalama bir kültür turistinin günlük harcaması 60-70 Euro iken normal bir turistin (deniz-kum-güneş) 30-40 Euro civarıdır. Kültür turizmin harcama oranları, yüzde 35'ini müze ziyaretleri, 30'unu yerel sanatsal aktiviteler ve kültürel etkinlikler ve 35'ini de tarihi şehir kalıntıları ve eserleri oluşturmaktadır. Kültür turizminde en çok ziyaret edilen ve pastadan en çok pay alan kültürel şehirler içinde Paris, Roma, Venedik, Atina, Londra, Barselona, Prag, Floransa, Lizbon, Porto, Budapeşte, Berlin, İstanbul, Moskova, Edinburg, Dublin, Glascow, Rotterdam, Helsinki, Brüksel, Liverpool, Sibiu ve Pecs'dir. Bu şehirler içinde İstanbul en çok ziyaret edilen 16. şehir konumundadır.
Ayrıca bu gelirler için yapılan altyapı yatırımları ise bölge coğrafyasının gelişmesini sağlamaktadır. Kültürel turizm bölgenin sanatsal; edebiyat, tiyatro, sinema, halk kültürü gibi unutulmaya yüz tutmuş değerlerinin de tanıtılmasını sağlamaktadır. Bu gelişmelerin olumlu yansıması bölge ekonomisini kalkındırmakta, yabancı sermayenin ülkeye girişi ile birlikte dolaylı olarak diğer destek sektörlerini de olumlu olarak etkilemektedir. Kültür turizmin olumsuz etkileri ise bu kültürel mirasın zamanla yenileme, bakım ihtiyaçlarının doğmasına, gürültü ve çevre kirliliğinin yanı sıra nüfus artışı ile birlikte koruma masraflarının da artmasıdır.
Kültür turizminin bir bölgeye yaptığı ekonomik katkıya en önemli örnek İskoçya'nın Glascow kentidir. 1990 yılında Avrupa kültür başkenti seçildikten sonra şehrin ve ülkenin kültürel kimliğini ön plana çıkaran, kentsel dönüşüm projeleri ve kamu-özel sektör işbirliğine dayanan bir çalışma ile Avrupa'nın en gözde şehri haline gelmiştir.
2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul için Glascow'dan alınması gereken birçok ders olduğu kesindir. Kültür turizminin ülke ekonomisine katkısını artırmak için elde miraslar iyileştirilmeli, kültürel zenginlikler dünyaya iyi sunulmalıdır. Yenilikçi pazarlama yöntemleri geliştirilerek, markalaşma konusunda uzmanlaşmak gerekmektedir. Şehir ile ilgili sürdürebilir projeler yapılarak, günü değil geleceği kurtarmaya yönelik çalışmalara hız verilmesi elzemdir.
Bu noktada, 2010 Ajansı'nın bu yıl hayata geçirilecek kültür, sanat, altyapı, çevre projeleri içinde, belki de en esaslı olanı, ülkemiz için yerel kalkınma anlamında model oluşturabilecek tarihi camilerinin orijinaline uygun Uşak halılarıyla donatılması projesidir. Ajansın bu duyarlılığını, öze sahip olma bilincini kutluyorum.
Unutulmaya yüz tutmuş Uşak halısı, 600 yıllık geçmişiyle dünya kültür mirasında çok önemli yere sahip. Her biri 200-300 yıl önce yapılan camilerimizin aslını da Uşak halıları süslemekte idi. Ajansın bu projeyi hayata geçirmesi sadece kültürel mirasa sahip çıkmak değil, 2010'da dünya kültür sahnesinde Anadolu'nun eşsiz el emeği göz nurunu sunmasıdır. Tıpkı NY Metropolitan, Londra Victoria ve Albert, Berlin National Gallery of Art, Floransa Bardini, Paris Louvre, Budapeşte El Sanatları, Kuveyt ulusal müzelerinde ve ünlü birçok katedralinde dünya kültürünün en değerli sergi merkezlerinin en nadide parçalarıdır.
Özetle kamu ve özel sektör Glascow örneğinde ki gibi çalışmalı ve ayağımıza kadar gelen bu fırsatı iyi değerlendirilmelidir. Kültür hazinesi bu şehri, birçok uygarlıkların izini sağlıklı bir sunuşla önyargılı Avrupa toplumuna hoşgörü ve konukseverliğimizle tanıtmalıyız. 2010 Kültür Başkenti ülkemizin kültür sanat altyapısını geliştirirken, bir yandan da İstanbul'un dünya kültür sanat arenasında ki konumunu güçlendirecektir.
Ama iki şartla;
2010 etkinliklerinde kamunun ve sivil inisiyatifinin mutlak eşgüdümü ve tüm süreçlerde toplumunun her tabakasını da içine katarak…
Haydi uygarlıkların beşiği İstanbul, sıra sende. Göster kendini!