Kurumsal yağ sanatı
Yekta ÖZÖZER / ABC Danışmanlık
Kişilerin kariyerinde ve firmaların başarısında yazılı olmayan ama etkisi hemen her aşamada ve her pozisyonda küçümsenemeyecek kadar önemli, deyim yerindeyse stratejik bir kavram olan "kurumsal yağ sanatı"nı doğru okumak, yararlarını ve zararlarını ortaya koymak gerekmektedir. Artık aileden, spora, iş dünyasına, politikaya kadar her kurumun işleyişinde kurumsal yağcılık karşımıza çıkmaktadır ve çoğu zaman kurumların ayakta kalmasında, başarısında zekâ ve hırsın önüne geçmektedir.
Hemen her kuruluşta görülen yağcılık alışkanlığının önüne geçemiyorsak, bunu doğru tekniklerle yararlı bir araca dönüştürmek mümkündür. Yerinde ve ustalıkla uygulanan kurumsal yağ, sanıldığının aksine sadece kişinin kariyerine değil, çalıştığı firmaya da yararlıdır. Örneğin, üst düzey yöneticiler, kendilerini demotive eden birçok faktörle mücadele içindedirler. Onlardaki motivasyonsuzluk tüm firmanın performansını düşürebilmektedir. Hiçbir iş tanımında yazmaz ama astların bir görevi de amirin performansını artırmaktır. Ancak, doğru teknikler kullanılmadan bilinçsizce yapılan ölçüsüz yağ çekme astlar arasında gereksiz bir rekabete, üst yönetimin pazar ve kuruluş realitelerinden uzaklaşarak yanlış kararlar almasına ve dolayısıyla birçok açıdan büyük bedeller ödemesine neden olabilir. Yani azı karar, çoğu zarardır.
Toplumumuzdaki gelişmiş yağ çekme kültürüyle aileden, iş dünyasına kadar her alanda karşılaşmaktayız. Öyle ki, futbol kulüplerimizdeki yabancı oyunculardan bazıları, bir yandan sahada performanslarını sergilerken, bir yandan da yağcılık kültürümüze fazla zorlanmadan ayak uydurmuşlardır. İsimlerini değiştirerek kulüp başkanının, belediye başkanının, teknik direktörünün adını ve soyadını aldılar. Ya da Avrupa ligleri başta olmak üzere dünyanın birçok liginde golü atan futbolcu arkadaşlarına, tercihen de gol asisti yapan arkadaşına koşar. Böylece onu onore eder ve takım çalışmasını ödüllendirir. Bizde ise genellikle ilk hedef teknik direktördür. Yani kuruma yarar yerine, patrona/teknik direktöre yağcılık söz konusudur. "İsim" üzerinden yapılan yağ çekme, aile hayatımızda da sıkça görülmektedir. Varsıl, firma sahibi büyükbabanın aile şirketinde pozisyonunu güçlendirmek için diğer kardeşlerden daha önce bir erkek çocuk dünyaya getirip, büyükbabanın ismini ilk erkek torununa verme çabasıyla, "isim" gibi kişiliğin direkt kalıcı parçası olan unsur, yağcılık amacına alet edilebilmektedir. Başarının yolunun zekâ ve hırstan ziyade amiyane bir tabirle yağcılık(yalakalık)tan geçtiğini Türkçe'deki garip tesadüfler silsilesiyle de formüle etmek mümkündür. Şöyle ki, başarı olasılığımız, söz konusu kavramları oluşturan harflerin alfabedeki sıralarına denk gelen rakamların toplamıyla da hesaplanabilmektedir:
Kavram : Z E K A H I R S Y A L A K A L I K
Harf sırası : 29+ 6+14+ 1 10+11+21+22 28+1+15+1+14+ 1 +15+11+14
Toplam / Başarı: = %50 = %64 =%100
Olasılığı
Beceri eksikliği, yağcılığın layık olmadığı incelikte yapılmasına neden olabilmektedir. Teknik açıdan ikinci önemli detay ise, yağ çekilecek konunun gerçeklerle örtüşmesi zorunluluğudur. Burada dikkat edilmesi gereken konu, yağ çekilen zatı yüceltirken, kişi, bunu kendi seviyesini alçaltarak yapmamalıdır. Yağ, kişinin iyi olduğunun bilindiği, özellikle de kendisinin buna inandığı bir alanda çekilmelidir. Peki, kuvvetli olmadığı bir alanda kişiye yağ çekilemez mi? Aslında çok nadir durumlarda çekilebilir. Ama bu çok riskli bir konudur. Eğer acemice yağcılık yapılırsa, yağ çeken eline yüzüne bulaştırabilir. Yağ çekilecek kişiyi iyi tanımak, çok kıvrak bir el becerisi ve iyi zamanlama gereklidir. Birçok üst düzey zat, daha yukarılara çıkma ihtirası ve yeteneklerinin hedeflediği pozisyona yetmeme endişesini yaşamaktadır. Güçlü olmadığı konulara yönelik çekilen yağ bu yöneticiyi duygusal karmaşaya itebilir. Buradaki ince çizgi arzulanan pozisyonla yetkinlik arasındaki boşluğu hızlıca kavramak, daha da önemlisi örtüşmeyen bu iki parametrenin hangisinin diğerine yaklaşabileceğini kestirebilmektir. Eğer eksik yön, kişinin bir şekilde geliştirebileceğini düşündüğü bir yön ise çalışmaları bu alanda yoğunlaştırmak gerekir. Yani, onun kendinde olduğundan tam da emin olmadığı bir yetkinliğin yakalanıp o konudaki özgüven geliştirilmelidir.
Ancak yağ çekilen kişinin öyle bir birikimi ve yeteneği yoksa ne yapılabilir. Örneğin, o pozisyon iyi derecede İngilizce'yi gerektiriyor ve kişinin İngilizce öğrenmek için şartları uygun değilse, yaşı ilerlemişse… Yabancı dil kataloglarını bu yöneticinin masasına koymak, acı gerçekle bir kez daha yüzleşmesine ve özgüven kaybına yol açacak bir yağcılık olur. Bu durumda "yetkinlik-hedef pozisyon" aralığının ikinci parametresi olan "hedef" hemen esnetilmelidir. Örneğin İngilizce'si iyi olanları departmanında çalıştırarak bu sorunu aşabileceği inceden inceye hissettirilebilir. Böylece kariyerde yükselmeyi birlikte sağlayacak tam bir "sinerji" yakalanmış olur. Vehbi Koç, İbrahim Bodur, Sakıp Sabancı gibi ünlü isimlerin yabancı dil bilmeden başarıyı ulaştıkları unutulmamalıdır. Bunlar hem fark analizinin çözümlenmesine, hem kişinin özgüvenini kazanmasına, hem de ileride pozisyon için yapacağı tartışmalarda elinin güçlenmesine neden olur.
Üçüncü kural, yağ asla herkesin ortasında çekilmez. En samimi arkadaşların arasında bile. Herkesin ortasında yağ çekmek, yağcılık yapanın prestijini sarsabilir. Geldiğiniz ve geleceğiniz mevkilere yetkinlikleriniz ve kuruma katkılarınızla değil, farklı yöntemlerle ulaştığınızı düşündürtebilir. İşin kötüsü de gereksiz bir rekabet tetiklenmiş olur. En samimi duyguların en mahrem anlarda ortaya dökülmesi gereğini göz önünde bulundurursak, herkesten izole bir ortamda kurumsal yağ sanatını icra etmek daha doğal ve doğru bir davranış olacaktır.
Kurumsal yağ sanatının dördüncü kuralı ise, yine doğallıkla ilgilidir. İltifat edilen konu, yağ çekilecek zatın zaten üstün olduğu bir konuda olmalıdır. Zatın kendisi de bunun farkında olmalıdır. Hatta yağ çekilecek konunun, çevresindekilerin henüz fark edemediği, ama kendisinin inandığı bir özelliğine işaret etmesi doğru olacaktır. Bunu diğer bir önemli yağ unsuru olan zamanlama açısından da değerlendirebiliriz. Yağda neticenin en iyisi, kişi terk edilmişken çok önceden geleceğe yatırım yapmak için kişiye yapılan iltifatlarla elde edilir.