Libya’dan haberler
Dr. Mustafa AŞULA / Em. Büyükelçi
Bugünlerde DÜNYA gazetemizin sütunlarında Libya ilgili haberlere sıkça rastlar olduk.
Bu haberler, beni hiç şaşırtmayacak biçimde, biribiriyle çoğu kere çelişkili. Bir yandan Müteahhitler Birliği, ülkede taahhüt üstlenen müteahhitlerimizin istihkakını alamadıklarından şikayet ederken, diğer taraftan, Ankara'daki Libya Büyükelçisi, devrimin önümüzdeki eylül ayında idrak edilecek 40 ncı yıldönümü münasebetiyle, çoğu prestij nitelikli, alt ve üstyapı projeleri için yaklaşık 40 milyar dolar kadar kaynak ayrıldığını ve müteahhitlerimizi bu çabalar içinde görmek istediklerini bildiriyor. Diğer bir haber de, Türk-Libya İş Konseyi Başkanı Ersin TAKLA'nın, teminat mektuplarının kaldırılmayacak ölçülerdeki masraflarından yakınan ifadelerine yer veriyor.
Madalyonun diğer yüzünü çevirdiğimizde ise, vaktiyle Libya'da, özellikle Bingazi de önemli projeleri gerçekleştirmiş olan Cevahir Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Cevahir'in, Trablus ve Bingazi'de iki ayrı alışveriş merkezi (AVM) inşa etmek üzere, Libya'dan teklif aldığını görüyoruz.
Libya'da yedi buçuk yıl (1978-85) görev yapmış bir kimse olarak bu haberleri hiç yadırgamadığımı söylemeliyim.
Libya, eskiden de Çin, Yugoslav, Kore ve İtalyan firmalarını bizim karşımıza rakip olarak çıkarmış olmakla beraber, ülkenin altyapı ve mesken olarak kalkınmasında 1975'ten bu yana, büyük ve fedakar çabalar sergileyen firmalarımızı, dolayısiyle, 350 seneyi aşkın tarih ve kültür beraberliği yaşadığı Türkiyemizi hiç bir zaman ihmal etmemiş, gözden ırak tutmamıştır. Libya'nın bugünkü ilgisi de bu temel arka plana (background) dayanmaktadır.
Bununla beraber, sayıları 1980 li yılların başlarında 140'a ulaşmış bulunan irili ufaklı firmalarımızın Libya ile ciddi sorunları da olmuştur. Bunlar arasında, hak edilen istihkakın zamanında ödenmemesi, teminat mektupları ve sigorta primleri gibi belli başlı konular ilk sırada yer almaktadır.
İstihkakın zamanında ödenmesinin ilk koşulu, şüphesiz, ilgili firmamızın tümüyle yazılı mukavele kuralları içinde kalabilmesidir. Çoğu ahvalde, Libya'daki, sınırları açık seçik pek belli olmayan siyasi elastikiyete fazlasiyle bel bağlanmak suretiyle, firmalarımız kuralları ön planda tutmayı ihmal etmiş ve sıra istihkakın ödenmesine geldiğinde de, hukuksal açıdan dermeyan edilecek dayanaktan yoksun hale gelmişlerdir. Bu da firmalarımızı ve özellikle ücret bekleyen çalışanlarımızı ziyadesiyle zor durumlarda bırakmıştır.
Libya'da daha çok torba nitelikli bütçe uygulaması geçerli olduğundan, ihaleye çıkarılan bir projenin ödeneği, zamanla ve siyasi kararla, başka amaçlara da tahsis edilebilmektedir. Firmalarımız bu ve benzeri hallerle de karşı karşıya kalabiliyorlar. Bütün sorun, olası belirsizlikleri de bir bütün halinde hesaba katabilmektir.
Teminat mektupları konusundaki temel sorunların da elan devam etmekte olduğu anlaşılıyor. Libya, Batılı aracı bankaları görmek istiyor. Bu da tabiatiyle masrafları artırıyor. Filhakika geçmişte doğrudan Türk bankaları (Hisar Bank gibi) tarafından verilen teminat mektuplarını da kabul ettirdiğimiz zamanlar olmuştur. Ancak işin yarıda bırakıldığı hallerde, Libya'nın bu nitelikteki mektupları nakde tahvil etmesini de, yine diplomatik yollardan engellemeye çalıştığımızı da hatırlıyorum. Yine de Merkez Bankamızın kontrgarantisinin yeterli görülmesi için Libya'nın ikna edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Libya'nın borçlarını alacaklariyle takas etmek istemesi elbette özel sektörümüz açısından kabul edilemez. Ancak bu yaklaşım daha çok Libya'daki düzenden ileri gelmektedir. Libya, Türkiyemiz'de de alacak ve vereceklerin tamamının bir torbada toplandığını zannetmese bile, bunun böyle işlemesini tercihten yanadır.
Libya'da devrimin 40'ıncı yıldönümü münasebetiyle abartılı sayılacak tutarlarda alt ve üst yapı projelerinin ihaleye çıkarılacağı ifade edilmektedir. Hatta daha önceleri 10 yılda 180 milyar dolardan bile bahsediliyordu.
Bu rakamları, her zaman olduğu gibi, şimdi de ihtiyatla karşılamakta yarar vardır. Libya'da devrimin başarıları adına her şeyin söylenebileceğini bilmemiz gerekir. Ancak yine de 40'ıncı yılda Libya'da bir çok şeyler yapılacaktır. Tıpkı geçmişte yapıldığı gibi. Her şeyden evvel, Libya'da mesken işi hiç bitmeyecektir. Buna, peyder pey ele alınan Trablus dışındaki kentlerdeki alt ve üstyapıları ilave etmek gerekiyor. Ayrıca kamu idare binaları, okullar, hastaneler ve iş merkezleri, turistik tesisler son zamanlarda Libya'nın envanterine giren temel kalemlerdir. Libya'da şehirler, yollar ve alt yapılar çabuk eskimektedir. Zira bakım ve onarım ikinci planda mütalaa edilmektedir. Bu nedenle, müteahhitlerimiz için artık çok kolay sayılacak taahhütler Libya'da her daim fazlasiyle mevcut olacaktır.
Terazinin bir kefesinde duran Libya'ya has zorluklar gözümüzü korkutmamalıdır, Libya'da müteahhitlerimiz ve çalışanlarımız için daima kazanç vardır.