Lüks otomobil ithalatında yaşanan sorunlar
Tevfik USTA
Orta Anadolu Gümrük ve Ticaret eski Bölge Müdürü
Yazımızın başlığından da görüleceği gibi özellikle lüks otomobil edinmek isteyenler medyadan yakından tanık oldukları “ünlülerin araçlarına el koyma” haberleri oldukça merak uyandırmakta, ekonomik avantaj ile devletle karşı karşıya gelme ikilemi yaşamaktadırlar. Bahsedilen ikilemi oluşturan temel husus, ülkemize lüks otomobillerin iki yoldan; distribütör ve grey market kanalından ithal edilmesinden başlamaktadır.
Lüks otomobil üreticilerinin Türkiye distribütörleri imalatçının satış politikaları doğrultusunda sipariş ve fiyatlandırma yaparak belli bir satış politikası takip etmekte, distribütörlere alternatif olarak gelişen grey market/paralel oto ithalatı olarak adlandırılan ithalat şekliyle ise distribütör haricinde ülkeye araç ithalatı mümkün olabilmektedir. Bu makalemizde, sırasıyla otomobil ithalat prosedürü, alınan vergilerin türü ve oranları, gümrük uygulamaları, yaşanan sorun ve olumsuzluklar ile tüketicilere önerilere yer verilecektir.
Gümrük mevzuatı açısından ithal edilecek otomobilin kullanılmamış (trafik tescili görmemiş, imal edildiği yerden taşıma aracına kadar sürme hariç daha fazla sürülmemiş) ve yeni model olması (klasik otomobiller hariç) olması halinde ithali mümkün olabilmektedir. Yeni ve kullanılmamış olma şartlarını sağlayan otomobil için ithalat esnasında faturanın yanı sıra Garanti Belgesi (Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü’nce verilmektedir-ithalat 2011/6 Tebliğ) ve Uygunluk Belgesi (Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca verilmektedir-ithalat 2013/7 Tebliğ) ibrazı istenmekte, bu belgeler temin edildikten sonra gümrük beyannamesi verilmektedir.
Vergilere yüzeysel olarak baktığımızda, aracın fatura kıymeti üzerinden; ülkesine göre değişen %0-10 arasında Gümrük Vergisi, %18 KDV ve motor cinsi ile silindir hacmine göre değişen % 3-130 arasında ÖTV uygulanmaktadır. Özellikle ÖTV önemli bir yekün tutmakta, elektrikli ve motor gücü 85 kw’ı geçmeyen araçta ÖTV %3 iken, motor silindir hacmi 2000 cm3’ü geçen bir otomobilin ÖTV’si %130 olmaktadır. Avrupa menşeli lüks bir otomobilin toplam vergileri değerinin bir buçuk katını geçmektedir.
Gümrük idareleri vergilerin hesaplanması esnasında aracın eski ya da kullanılmış olup olmadığına bakmakta, ayrıca aksesuarlarını incelemekte ve vergiyi doğru hesaplama adına gerekli kontrolleri yapmaktadır. İbraz edilen faturanın gerçekliği konusunda olumsuz netice alınması halinde adli ve idari müeyyideler gündeme gelmekte ve bunların ekonomik boyutları son derece can yakıcı olmaktadır. Sorun yoksa vergilerin tahakkuku ve ÖTV hariç diğerlerinin tahsili ile ithalat işlemleri tamamlanmakta, devamında vergi dairesine ÖTV yatırılması ve trafik tescili ile otomobil yurt içerisinde trafiğe çıkabilir hale gelmektedir.
Yukarıda belirtiğimiz tüm bu prosedürleri hem distribütör hem de paralel ithalatçı yerine getirebilmektedir. Peki, bu durumda bir tüketici olarak fiyat avantajı sunanı tercih etmem halinde karşılaşabileceğim olumsuzluklar nelerdir diye bir soru akla gelebilir.
Güncel hayatta yaşanan olumsuzluklara bakacak olursak; yurt dışında tescil edilmiş ancak fiilen kullanılmamış olan araçların ithali teşebbüsü, gerçeğe aykırı düşük kıymetli fatura sunulması, yurt içinde ÖTV ödenmesi esnasında gerçeğe aykırı düşük kıymetli fatura ibrazı, sahte TSE Belgesi düzenlenmesi, finansal kiralama (leasing) kapsamında satılan araçlar için sahte satış belgesi düzenlenmesi, kullanılmış aracın kilometresi ile oynanarak yeni gibi gösterilmesi gibi olumsuzlukların tamamı ile karşılaşılmaktadır.
Grey market/paralel ithalat yoluyla getirilen araçların mutlak surette bir problemi olduğu gibi peşin bir yargıya kapılmamak gerekir. Özellikle lüks otomobillerde üreticilerin satış politikaları, farklı kampanyalar, çeşitli nedenlerle satılamayan araçların elden çıkarılması amacıyla üretilen satış stratejileri grey market/paralel ithalat olarak karşımıza çıkmaktadır. Burada önemli olan artık ucuz alayım derken başka sebeplerle daha çok zarar görmemek için neler yapılabilir sorusu akla gelmektedir. Öyle ki ne ithalatçısınız ne de aracısınız yalnızca tüketicisiniz ve devletin plaka, ruhsat verdiği aracınıza günün birinde el konuluyor ya da ruhsatına satılamaz şerhi düşülüyor. Hem malınız tehlikede hem de suçlama ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Kandırıldığınız hissine mi yanarsınız yaşadığınız hukuki süreçlere mi? Gerçi yapılan uygulamaların iyiniyetli üçüncü şahısların zarar görmemesi amacı göz önüne alındığında ne derece hakkaniyete uyulduğunun detaylıca masaya yatırılması gerekmektedir. Bu konuda düzenlenmiş mevzuat hükümleri olan Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 127. ve 128. maddeleri yanında iyiniyetli üçüncü şahısları tavsif eden TCK’nın 54. maddesini bir arada irdeleyerek kişilerin haklarının korunmasında oldukça hassas davranmak gerekir.
Tüm belirtilen yaşanan/yaşanmakta olan olumsuzluklarla karşılaşmama adına lüks otomobil alırken size fiyatı oldukça cazip geliyorsa; gümrük evraklarını mutlaka görün ve araçla uyumluluğunu kontrol edin, aracın yurt dışında tescil edilip edilmediğini öğrenmeye çalışın (bunun için aracın mülkiyet belgesinin -COC belgesi- orijinal olup olmadığına bakın, imkanınız varsa Avrupa araçlarının tescil durumunu gösteren https://www.eucaris.net/home isimli siteye erişimi öğrenin ve satıcıdan bu konuda yardım alın, ödeyeceğiniz bedelle size kesilen faturanın ve diğer ödeme kalemlerinin uyumluluğuna bakın ve ödemelerinizi kayıtlı olarak yapın, en yüksek vergi kalemini oluşturan ÖTV makbuzuna mutlaka bakın. Tüm bunları yaptığınız takdirde ileride bir sorunla karşılaşırsanız bilin ki yeni bir boşluk keşfedilmiş, artık kendinizi gelişmelere bırakıp fazla stres yapmadan olanları izleyin.