Malatya Park'ın kente kazandırdıkları
Nida YANGÖZGÜL / MALATYA
Geçtiğimiz günlerde sonu uzun zamandır gitmediğim bir mekan olan Malatya'nın ilk ve tek büyük alışveriş merkezi Malatya Park'a gittim ve çok güzel izlenimlerde bulundum. İlk açıldığı zamanlarda bir hayli tepki almasına rağmen gördüm ki büyüyen, gelişmek için çaba sarf eden bir il için olması gereken bir projeymiş. Çok büyük bir il olmamamızla birlikte artık kabuklarını çatlatan bir il olarak insanlarımızın gidip vakit geçirebleceği mekanlara sahip değiliz. Şehir merkezinde mevcut bulunan mekanlar artık insanlarımıza yeterli gelmiyor. Farklı mekanlarda birçok imkanı bir arada bulabilecekleri mekanlarda vakit geçirmek istiyorlar.
İlk açıldığı dönemlerde özellikle şehir merkezinde bulunan esnaflarımız tarafından kendi iş potansiyellerine engel olacağı düşüncesiyle birçok tepki almıştı Malatya Park. Esnaf penceresinden bakıldığında çok haklı bir gerekçe olması ile birlikte artık ilimizin sosyal açıdan büyümesi gerektiği de bir gerçek. Hal böyle olunca böyle mekanlara ihtiyaç duyuluyor. İzlenimlerime göre Malatya Park şimdilik bu ihtiyacı karşılıyor fakat ilerleyen dönemlerde yeterli gelmeyeceği ve daha farklı, daha büyük projelerin
gerekeceği görülüyor. Artık ile ne kadar ulusal marka çekersek ve kendi markalarımızı yaratırsak o kadar etkinliğimizi artırırız.
Malatyalı iş adamlarının bir araya gelerek oluşturduğu bu mekanın hakkını Malatyalılar'ın verdiğini düşünüyorum. Her şeyden ziyade istihdam oranına bakıldığında yüzlerce insana kendilerini geçindirme imkanı sunuluyor. Zor ve sıkıntılı geçen hayat koşullarında insanların işsizlik oranının yükselişe geçtiği dönemlerde böyle kurumların istihdama ciddi oranda katkısı oluyor. Özellikle hafta sonları ciddi bir insan sirkülasyonunun olduğu bu mekanda bu insan sirkülasyonuna bağlı bir para döngüsü de gerçekleşiyor. Sıcak paranın döndüğü mekanlarla, il ekonomisinde bir sıcak para alışverişi oluyor.
Artık zaman içerisinde ticaretin rengi değişiyor, insanlar geleneksel mekanların dışındaki mekanlarda zaman geçiriyor ve alışveriş yapıyor. Hal böyle olunca ticaretin rengi değişiyor ve artık geleneksel yöntemler ile babadan oğula kalan işletmelerde kendilerini yenileme ihtiyacı duyuyor. Şehir merkezi ve AVM'deki mekanların kıyaslamasını yaparsak; merkezde bulunan firmalar da artık insanları kendi mekanlarına çekebilmek için yapılarını değiştirme çabası içerisine giriyor. Ticarette bir değişiklik içerisine girme zorunluluğu kendini hissettiriyor. Yenilenmeden, değişmeden eski yöntemlerle yapılabilecek bir şeyin olmadığının farkına varıyorlar. Bu mekanların varlığı artık hem ticarette hem sosyal yaşamda insanları farklılığa sürüklüyor ve sürekli kendilerini yenileme ihtiyacı uyandırıyor. Artık farklılığı fark edince insanlar hayat standartlarını en iyi seviyeye çekmek için bir çaba içerisine girmek durumunda kalıyor.