Medya hakaret ederse haddini bildiririz
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 30 Eylül'de yapılan AKP Büyük Kongresi'ne 6 gazete ve 2 televizyon kanalının davet edilmemesiyle ilgili eleştirilere partisinin grup toplantısında yanıt verdi.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 30 Eylül'de yapılan AKP Büyük Kongresi'ne 6 gazete ve 2 televizyon kanalının davet edilmemesiyle ilgili eleştirileri, "Bazı gazetelerin davet edilip edilmemesi bizim sorumluluğumuzda. Onlar yalan yanlış haberler yapıp hakaret etsinler, biz onları davet edelim. Yok öyle 25 kuruşa simit. Bizim medyaya engel koymak gibi bir derdimiz yok ama o medya bize saygısızlık ettiğinde, yalan yanlış haberlerle her gün küfür yağdırdığında ona haddini bildirmek de bizim cevabımızdır" sözleriyle yanıtladı.
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ekonomik göstergelerle ilgili bilgi vererek başladığı konuşmasında, ihracatın, üretimin ve istihdamın artmasının büyüme hedeflerine ulaşılması konusunda kendilerine güven ve ümit verdiğini belirtti. Pazar günü yapılan AKP Büyük Kongresi'ne de değinen Erdoğan, AKP'nin 4. Olağan Büyük Kongresi'nin büyük bir coşkuyla, tam bir demokrasi şöleni şeklinde gerçekleştirildiğini belirtti ve kongreye katılan yabancı devlet ve hükümet başkanlarına, parti liderlerine ve bütün misafirlerine teşekkür etti. Partinin genel başkanlık görevinin tekrar kendisine verildiğini de hatırlatan Erdoğan, kendisine oy veren delegelere teşekkür etti ve partinin yeni yönetimi için şunları söyledi:
"Geçtiğimiz dönem MKYK, MYK ve Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulumuzda yer alan ancak bu kongrede bayrağı yeni isimlere devreden arkadaşlarımıza bugüne kadar verdikleri hizmetlerden dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. İnşallah önümüzdeki dönem yeni yönetimde görev alan arkadaşlarımızla birlikte partimiz, milletimiz ve ülkemiz için daha büyük ve hayırlı hizmetler gerçekleştireceğiz.
Hakaret eden medyaya haddini bildiririz
Konuşmasında Büyük Kongre'ye temsilci göndermeyen CHP ve MHP'yi eleştiren Erdoğan, muhalefet partilerine seçimlerde milletin gereken mesaj verdiğini, muhalefetin "aklını hala başına almadığını" ifade ederek, "Büyük Kongremize katılmayan CHP ve MHP'nin ileri sürdükleri bahaneler dahi tek başına nasıl bir tahammülsüzlük içinde olduklarını gösteriyor. Ak Parti'yi çekemeyebilirsiniz, kıskanabilirsiniz ama siyasetin asgari uyulması gereken nezaket kuralları vardır. Bunları hiçe sayarsanız sadece kendi ciddiyetinizi ve ağırlığınızı ortaya kaldırırsınız" diye konuştu.
CHP'nin bazı gazetelerin davet edilmemesini gerekçe göstererek Büyük Kongre'ye katılmadığını hatırlatan Erdoğan, bu konudaki eleştirileri şöyle yanıtladı:
"Davet etmem. Bu bizim sorumluluğumuz. Mecbur muyuz davet etmeye? Nereden çıkıyor bu? Her gün her türlü hakareti yapacaksın, yalan yanlış her türlü şeyi yazıp söyleyeceksin. Eee… Buna rağmen seni davet edeceğiz. Yok böyle 25 kuruşa simit. Niye çağıralım? Neymiş? Basına medyaya engel konulmazmış. Doğru, koyulmaz. Biz zaten koymuyoruz, öyle bir derdimiz yok. Ama o medya bize saygısızlık ettiğinde, yalan yanlış haberlerle her gün küfür yağdırdığında ona haddini bildirmek de bizim cevabımızdır. O gün salonda olup bize saldıran yok mu? Yine var. Onlarla tıklım tıklım doluydu. Biz 3-5 tanesine böyle bir şey uyguladık. Niye rahatsız oluyorlar? Onlar bu ülkenin başbakanını remzedecek ifadeler kullanırken, attığımız her hayırlı adımı tamamıyla ağza alınmayacak ifadelerle değerlendirirken buna kimsenin sesi çıkmayacak, bundan mutazarrır olan, zarar gören bir parti Kongresiyle ilgili böyle bir takınınca suçlu duruma düşecek. Soruyorum, ‘Sayın Kılıçdaroğlu. Sen İstanbul Belediye Başkanı adayıyken yaptığın basın toplantılarına bazı gazeteleri çağırmadığını neden unutuyorsun? İsim mi vereyim sana. Bir defa dürüst ol. Bu anamuhalefet liderinin kitabında böyle bir anlayış yok. Çok ciddi bir zaaf içinde. Ama sen partimi davet ettiğin zaman iki arkadaşımı gönderdim, senin kongrene yuhlamalara rağmen katıldılar. Biz siyaseti böyle anlıyoruz."
Kimi davet edeceğimizi size mi soracağız?
MHP'nin de Irak'ın kuzeyindeki Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin katılımını gerekçe göstererek AKP Büyük Kongresi'ne temsilci göndermediğini hatırlatan Erdoğan, "MHP'nin bahanesi ise kongremize çağırdığımız ‘bir misafirimiz.' Biz onları kimleri çağıracağımızı belirlemeleri için davet etmedik ki. Kimi çağırıp çağırmayacağımızı MHP'ye mi soracağız? Bu haddi tecavüzdür" ifadelerini kullandı. Anadolu'da misafirlikle ilgili olarak "Misafir ev sahibinin kuzusudur" dendiğini anlatan Erdoğan, "Ev sahibi seni davet ettiğinde sen de kuzu kuzu gelirsin oturursun, aslı budur, ikram edileni yer içer, ayrılırsın. Ama bunlarda Anadolu kültürü de yok" diye eleştirdi. MHP'nin Kongre'deki demokrasi şölenine bizzat şahit olmaları için davet edildiğini söyleyen Erdoğan, "Kongre salonunda gördüklerini kendi kongrelerine uyarlamalarından da rahatsızlık duymayız. Kongremize gelmeyerek, oradaki muhteşem demokrasi şölenini görmeyerek kaybeden kendileri oldu. Gözünü kapatmayla gündüz gece olmaz. Siz sadece gündüz kendinize gece yaparsınız. Yıllardır yaptığınız bu. Artık uyanıp gözünüzü açın" diye konuştu.
Bu ilgi bize değil Türk milletine
Bu ilgi bize değil Türk milletine
Pazar günkü AKP Büyük Kongresi'nin sadece Türkiye'nin değil, bölgenin ve tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu bir zirveye dönüştüğünü anlatan Erdoğan, "Türk siyasi tarihinde yurtdışından bu kadar ilgi gören, bu kadar çok misafir ağırlayan, bölge ülkeleri tarafından bu kadar büyük bir ilgiyle izlenen pek az kongre yaşanmıştır. Bu ilgi bizim şahsımıza, partimizin kurumsal kişiliğine ve şahsımıza değil, doğrudan ve bizatihi Türkiye'ye ve Türk milletine yöneliktir" ifadelerini kullandı.
Yaşananlar kadim medeniyetlerin inkişafı
Kongreye katılan misafirler tarafından bütün dünyaya bir gerçeğin ilan edildiğini söyleyen Erdoğan, "Bu gerçek, Türkiye'nin bugün özgürlük, adalet, hak ve hakkaniyet için mücadele eden mazlumların ve mağdurların yanında olduğudur" dedi. Türkiye'nin ve AKP'nin "vicdanın sesi, mazlumların nefesi halinde geldiğini" kaydeden Erdoğan, Kongreye katılan ülke temsilcilerinin bu mücadeleyi veren ülkelerden olmasının ise tesadüfi olmadığına dikkat çekti. AKP olarak demokrasi ve özgürlükler çerçevesinde ortaya koyduğu samimi duruşun neticelerini aldıklarını söyleyen Erdoğan, "Dünyadaki demokrasi ve özgürlük mücadelelerine verdiğimiz destek, çıkara, konjonktüre ve dönemsel ilişkilere bağlı değildir" vurgusu yaptı. Yürütülen haklı mücadeleleri desteklediklerini anlatan Erdoğan, baskı, zulüm, sefalet ve istikrarsızlık gibi kötülüklerin Türkiye ile tarihi bağları olan bu ülkelerin kaderi olmadığını ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin küçümsenen ve horlanan kardeş ülkeler için bir ilham kaynağı olduğunu belirtti. Erdoğan, Türkiye'nin aynı coğrafyadaki bu ülkeler için değerlerinden ve kimliğinden taviz vermeden büyümenin sembolü olduğunu belirterek, "Bu ülkelerde yaşanan süreci bir silkiniş, bir aslına dönüş, zaten sahip bulundukları kadim medeniyetlerin yeniden inkişafı (meydana çıkması) olarak görüyoruz. Bu sürece destek vermenin de tarihi sorumluluğumuz olduğuna inanıyoruz" dedi.
Davutoğlu hakkındaki gensoru, Meclis'in onuruyla oynamaktır
AKP'nin uyguladığı çok boyutlu dış politikanın bazı çevreler tarafından anlaşılamadığını, bu çevrelerin AKP Büyük Kongresi'ne yabancı misafirlerin gösterdiği ilgi üzerine "sus pus olduklarını" savunan Erdoğan, "Sıfır sorun yaklaşımını anlamayan ya da istihzayla(alayla) karşılayan bu çevreler, dostlarımızın övgü dolu sözlerini görünce yine bayatlamış eksen kayması safsatalarına sarılıyorlar" dedi. Türkiye'nin eksenin de rotasının da belli olduğunu belirten Erdoğan CHP'nin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında verdiği gensoruyla ilgili olarak da şunları söyledi: "Anamuhalefet partisi kalkmış Dışişleri Bakanım ile ilgili gensoru veriyor. Gensoruyu da maalesef sulandırdınız, rezil ettiniz. Gensoruyla netice alamayacağınızı bile bile bu yola tevessül etmeniz TBMM'nin onuruyla oynamaktır. Çünkü, bir insan bir şey yaparken netice alıp almayacağının hesabını da yapar. Dürüst gerekçeler olmadığı halde bütün dünyanın üzerinde hassasiyetle durduğu Türkiye'nin dış politika anlayışını bu denli sulandıran muhalefet dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Sadece el kaldırıp indirecekler ya da göreceksiniz orada gruplarını bile toplayamayacaklar. Bunlar bu gensoruları, sadece vermek için veriyorlar. TBMM'nin hızını kesmek için veriyorlar. Yapacakları başka iş yok. Bunlar bu ülkenin kalkınmasına ve demokrasisine fren olan bir muhalefettir."
CHP'nin Davutoğlu hakkında verilen gensoruda "gerekli dersi alacağını" belirten Erdoğan, dünyanın farklı bölgeleriyle geliştirilen ilişkilerin, Türkiye'nin bu ülkelerle anlaşmazlık yaşayan diğer ülkelerle ilişki kurmasına engel olmadığını belirten Erdoğan, dış politikada ulaştıkları noktanın CHP'nin hiçbir zaman ulaşamayacağı, diğer muhalefet partilerinin ise kenarından bile geçemeyeceği bir nokta olduğunu kaydetti.
Kılcal damarlara yöneldik
"Pazar günkü Kongre'de 2023 hedefleriyle birlikte, bilhassa yeni doğmuş ve bugün ilkokula başlayan çocuklarımıza yeni bir hedef koyduk. Bu hedefin menzilini de sultan Alparslan'ın Anadolu'nun kapılarını açtığı 1071 Malazgirt zaferinden hareketle 2071 olarak belirledik. Siyasi tarihimizde ilk defa bir parti böyle uzun, böyle güçlü ve inançlı bir hedef ortaya koydu" diyen Erdoğan, 10 yıl öncesinin Türkiyesi'nde 1 gün sonrasına bile hedef koymanın mümkün olmadığını ileri sürdü. AKP hükümetinin geçmiş dönemin tahribatlarını giderdiklerini, ekonomiden altyapıya, dış politikadan hukuka kadar her alanda çağdaş demokrasinin standartlarına uygun şekilde "yeniden yapılanma sürecinin düğmesine bastığını" kaydeden Erdoğan, "Önce ana sorunları çözüm yoluna koyduk, ardından detaylara, kılcal damarlara yöneldik. İnşallah bu dönemde, kronik meseleleri geride bırakarak, Türkiye'yi yeniden yapılandırma sürecini temel taşlarını büyük ölçüde tamamlayacak, 2023 hedeflerimize yoğunlaşacağız" diye konuştu.
Kendilerinin iktidara geldiği dönemdeki ekonomik tabloyla bugünkü ekonomik verileri karşılaştıran Erdoğan, kendilerinden önce milletin faiz yükü altında inim inim inlediğini, Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Vakıf Bank gibi bankaların iflasın eşiğinde olduğunu hatırlatarak, "Şimdi özel sektör bakkal açar gibi banka açamıyor. 500 milyon dolar öz sermaye koyarsan gelir açarsın. Herkese banka açtırdılar. Vatandaşın parasını alarak bunu kendileri değişik yerlerde, kâh götürdüler, kah kendi yatırımlarında kullanırken iflas ettiler. Bunlara kim göz yumdu? MHP göz yumdu. Kim göz yumdu? DSP göz yumdu. Bugünkü CHP. ANAP göz yumdu. Bunları halka görev zararı diye ifade ettiler" dedi.
Üç önemli dönüm noktası yaklaşıyor
Türkiye'nin önümüzdeki dönemde yerel seçimlere, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ve milletvekili genel seçimlerine gireceğini hatırlatan Erdoğan, "bu üç önemli dönüm noktalarında" seçim siyasetine tevessül etmeyeceklerini ifade etti. "Belediyecilik bizim işimiz" diyen Erdoğan 2013'e alınacak yerel seçimlerde halka hizmetleri bizzat götürmek istediklerini, 2014'te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminin halkın oylarıyla yapılacağını, bunun AKP'nin önemli demokrasi adımlarından biri olduğunu, 2015 genel seçimlerinin ise 2023 hedeflerini hayata geçirmek için kritik bir seçim olduğunu söyledi.
Gittik gideriz; görüştük görüşürüz
Büyük Kongre'de Kılıçdaroğlu'na terörün çözümü için çağrı yaptığını hatırlatan Erdoğan, "Bu çağrının içinde riya ve hesap yok. Amacımız, ülkemizi her gün gelen ya da gelebilecek 'o sıkıntılı haberlerden' kurtarmak" dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, gerçek dışı bazı belgelere dayanarak hükümeti hainlikle suçladığını anlatan Erdoğan, "bizim çağrımız kendisine sorulunca, 'Gelsin kapımız açık' diyor. Bu işin başında ortaya konan bir gönülsüzlük ve oyunbozanlık ifadesidir" değerlendirmesinde bulundu. Kendilerinin ülkenin önemli sorunu olan terörün çözümü için "gidilmesi gereken her yere gideceklerini" vurgulayan Erdoğan, "Gidilmesi gereken her yere gittik, gideriz; görüşülmesi gereken herkesle görüştük, görüşürüz" diye konuştu. Muhalefetin geçtiğimiz yıl Meclis açılırken de böyle tavırlar içine girdiğini, "diz çöktürmekten" bahsettiğini anlatan Erdoğan, "Sonunda ne oldu? Kendileri diz çöktü. Dürüst ve samimi olacaksın. Olmazsan, Arapların bir atasözü var: Men dakka dukka (eden bulur)" ifadelerini kullandı. Erdoğan, "Anamuhalefetin politikaları ve tavrıyla terör sorunun çözümü önündeki engellerden biri olduğu intibasını veriyor" diye konuştu. AKP'nin icraatlarını eleştiren anamuhalefetin yapılanları görmezden geldiğini savunana Erdoğan, "elinize, dilinize dursun" dedi ve şöyle devam etti: "Artık dışarıdan kurban almıyoruz artık fazlamız var. Hayvancılıkta attığımız adımlarla ihracına da başlayacağız. Uyguladığımız politikaların murakebesini kendimiz yapmak durumunda kalıyoruz. Kendi hedef ve rekorlarımızla yarışıyoruz."
Köşe yazarları kongreden anlamaz
Bazı köşe yazarlarının Büyük Kongreden hiçbir şey çıkmadığı yönünde eleştirileri olduğunu belirten Erdoğan bu eleştirilere ise şöyle yanıt verdi: "Ne çıkacak daha? MKYK'nın tüm başarılarına rağmen yüzde 30 hücre değişim oluyor. Omurga korunacak hücre değişecek dedik. Disiplin kurulunda, hakem kurulunda, açıklayacağımız MYK'da aynı şekilde. Yeni bir heyecanla önümüzdeki 3 yılı yoğun şekilde harmanlayan bir yönetim. 'Bir siyasi partinin kongresi ne?' diye sorsan köşe yazarları bunu anlamaz. Onların anladığı çok şeyden de ben anlamam. Aramızda böyle bir fark var. Biz işimize bakalım bunu takdir eden millettir. Millet 'Al sana yüzde 50' diyor. Kendisini "otoriter" olarak değerlendirenlerin ise gerçek otoriterler olduğunu savundu.