Menkul kıymet borsaları ekonominin aynası olabilir mi?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Hakan EKİNCİ /  Vergi Denetmeni / Eski Malî Analist / MBA 

Menkul kıymet borsaları, diğer bazı menkul kıymetlerin yanı sıra, halka açılmak suretiyle sermaye ihtiyacını karşılamak isteyen şirketlerin hisse senetlerinin de işlem gördüğü bir piyasadır. Bir başka ifade ile de bu tür borsalar, sermayenin tabana yayılmasını sağlamak suretiyle halkın da mevcut şirketlere ortak olmasını sağlayan piyasalardır. Üretim kapasitesini artırmak ve bu sayede de ekonomiye daha fazla katkıda bulunmak isteyen, ancak yeterli sermayesi olmayan şirketlerin başvurdukları yollardan biri olarak kendini gösteren borsa aracılığı ile ortak ve dolayısıyla da sermaye temin etmek, amacı itibariyle gayet isabetli bir tercihtir. Nitekim, "Bir elin nesi var, iki elin sesi var" deyişi de bu tür bir tercihin isabetli olduğunun halk arasındaki dile getiriliş şeklidir.

Ancak, özü itibariyle, atıl durumdaki küçük tasarrufların bir araya getirilerek şirketlere sermaye sağlanmasına aracılık eden menkul kıymet borsalarının, zaman zaman bu amacından ya da özünden uzaklaşarak, spekülatif amaçlara hizmet ettiği de görülebilmektedir. Bir başka ifade ile menkul kıymet borsaları, üretime yönelik samimi amaçlar doğrultusunda bir araç olarak kullanılabildiği gibi üretime yönelik olmayan, üretmeden kazanmayı hedefleyen spekülatif amaçlar için de kullanılabilmektedir.

Menkul kıymet borsalarının üretime yönelik samimi amaçlar doğrultusunda kullanıldığı ve spekülatif amaçlı alım satımların minimum düzeyde olduğu durumlarda, bu tür borsaları ekonominin aynası olarak görebilmek mümkündür. Çünkü, böyle bir borsa yapısının olduğu ekonomilerde borsanın yükselebilmesi için mikro ve makro ekonomik göstergelerin genel olarak iyi olması gerekmektedir. Bu manada olmak üzere enflasyon oranları, büyüme oranları, cari işlemler dengesi, toplam borç yükü, işsizlik oranları, banka kredilerinin geri dönüş oranları, kapanan ve açılan işyeri sayısı, protestolu senetlerin adet ve tutar olarak gelişimi gibi ekonomik göstergelerdeki genel iyileşmeler menkul kıymetler borsasının yükselmesine neden olacaktır. Söz konusu ekonomik göstergelerdeki genel bir kötüleşme ise aynı borsanın düşmesine neden olacaktır. Böyle bir borsada oluşan hisse senedi fiyatları ise gerçek durumu yansıtacağından, borsada kayıtlı şirketlerin yönetici ortak bağlamında el değiştirmesi durumunda borsada oluşan fiyatlar satın alma fiyatını belirleyecektir.  Ayrıca, ekonomiye gerçek manada hizmet eden bu tür borsaların yetkili yetkisiz birtakım kimselerin yapacakları her açıklamadan etkilenmesi ise söz konusu olmayacaktır. Bir başka ifade ile bazıları hapşırınca borsa zatürree olmayacaktır. "Yel kayadan ancak toz alır" deyişinde olduğu gibi sağlam temelleri olan bir borsanın da birileri konuştu diye ani ve yüksek iniş çıkışlar yapması söz konusu olmayacaktır.

Menkul kıymet borsalarının üretime yönelik olmayan, paradan para kazanmak şeklindeki spekülatif amaçlar doğrultusunda kullanıldığı durumlarda ise borsayı ekonominin aynası olarak görmek mümkün değildir. Çünkü, böyle bir yapıdaki borsada inişler ve çıkışlar mikro ve makro ekonomik göstergelerden ziyade yetkili ve yetkisiz birtakım kişilerin yaptığı açıklamalardan da etkilenebilmektedir. Bir başka ifade ile bü tür borsalar adeta havadan nem kapabilmektedir. Bu manada olmak üzere, ortada hiçbir neden yokken, spekülatif amaçlı yapılan birtakım alımlarla borsanın aniden yükselmesi sağlanabilmektedir.

Ülke ekonomindeki gelişmelerin nispeten iyi olduğu ya da iyi gösterildiği durumlarda, yükselmekte olan borsada spekülasyon yapmak daha kolay olmakta ve şirket hisseleri gereğinden daha fazla değerlenebilmektedir. Böyle dönemlerde piyasalarda genel olarak iyimserlik havası hakim olduğundan, amatör ve küçük sermaye sahibi yatırımcıların da borsaya girmeleri sağlanmakta ve borsadaki fiyatlar aşırı derecede şişirilerek balon haline getirilmektedir.

Ancak, ekonomik göstergelerin ciddi anlamda sinyal verdiği ve bazı gerçeklerin saklanamayacak aşamaya geldiği durumlarda ise gereğinden fazla şişirilen borsa balonunun aniden patlaması söz konusu olabilecektir ki artık böyle bir durumda, istisnalar hariç bu balonun tekrar spekülasyon yapılarak şişirilmesi kısa ve hatta orta vadede mümkün olmayacaktır. Çünkü,  piyasalarda artık kötümserlik havası esiyor olacaktır.

Spekülasyon, borsa  düşerken de yapılabilir. Ancak, ekonominin nispeten iyileşme süreci yaşadığı durumlarda borsa spekülasyonu daha kolay yapılabilirken; ekonominin ciddi anlamda bozulmaya başladığı dönemlerde spekülasyon yaparak borsayı yükseltmek, istisnalar hariç imkânsızdır. Burada, normal şartlar altında düşmesi gereken bir borsanın, değişik sebeplere dayalı olabilecek ani para girişleri ile ayakta tutulmaya çalışılmasını istisna teşkil edebilecek durumlara örnek olarak vermek mümkündür.

ABD'nde ikiz kulelerin vurulduğu 11 Eylül 2001 sonrasında, dünyada artan tehdit algılaması petrol fiyatlarını hızlı bir şekilde artırmış ve buradan kaynaklanan likidite bolluğu da dünya borsalarını hızlı bir şekilde yükseltmişti. Oysa ki, dünya ülkelerinin ekonomileri sanıldığı kadar iyi değildi ve borsaların da o kadar yükselmesi gerçekçi değildi. Ancak, paranın yöneldiği yer talebi de beraberinde getirdiğinden, hiçbir mantıklı ve ekonomik gerekçe olmasa da hisse senedi  fiyatlarının bir balon gibi aşırı derecede şişmesi kaçınılmazdı. Ne zaman ki, ABD'nde mortgage krizi ortaya çıktı (Oysa ki böyle bir krizin ortaya çıkacağı öncesinden belliydi.), işte o zaman bütün dünya piyasaları ve dolayısıyla da borsalar zincirleme olarak hızlı bir düşüşe geçmeye başladı. Nitekim, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası da bu düşüşten kendi payını aldı ve dünyada en çok düşen borsalar arasında başa yarıştı. Söz konusu küresel ekonomik krizden bazı ülke borsalarının nispeten daha fazla etkilenmesi ise bu ülke ekonomilerinin yeterince sağlam olmadığının ve borsalarının da spekülatif olarak şişirildiğinin açık bir göstergesi olmuştur.

Sonuç olarak, orta ve uzun vadeli her borsa yükselişinin, ekonominin gerçek durumunu tek başına yansıtması mümkün olmamakla birlikte; orta ve uzun vadeli her borsa düşüşünün ekonominin gerçek durumunu önemli ölçüde yansıtabildiğini söyleyebiliriz. Bir başka ifade ile orta ve uzun vadeli her borsa yükselişi, ekonominin de iyi olduğu anlamına gelmezken; orta ve uzun vadeli her borsa düşüşü, ekonominin genel olarak kötü durumda olduğunu gösterir.