Meslek kuruluşları kim tarafından nasıl denetleniyor?
Ahmet ARSLAN / Denetçi, SM Mali Müşavir
Anayasa’nın 135’inci maddesinde de tanımlandığı gibi, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından seçilen kamu tüzel kişilikleridir.
Sendikalar, ticaret ve sanayi odaları, ziraat odaları, barolar, mühendis ve mimar odaları, mali müşavir odaları, tabip odaları, esnaf odaları, şoför odaları ile bunların üst kuruluşları mahiyetinde olan TOBB, TZOB, Türkiye Barolar Birliği, TMMOB, TURMOB, Türk Tabipler Birliği, TESK, TŞOF kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşların bariz örnekleridir.
Söz konusu Anayasa hükmüne istinaden her bir meslek grubunun mesleki kuruluşuna ilişkin olarak birer yasal düzenleme bulunmaktadır. Örneğin, ticaret ve sanayi odaları 5174 sayılı Kanun, mühendis ve mimar odaları 6235 Sayılı Kanun, barolar 1136 sayılı Kanun, mali müşavirler odaları 3568 sayılı Kanun, tabip odaları ise 6023 sayılı Kanun'a göre kurulmakta ve faaliyet göstermektedir.
Aynı Anayasa maddesine göre meslek kuruluşları üzerinde Devletin idarî ve malî denetimine ilişkin kurallar kanunla düzenlenir. Amaçları dışında faaliyet gösteren meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının görevine, kanunun belirlediği merciin veya Cumhuriyet savcısının istemi üzerine mahkeme kararıyla son verilir ve yerlerine yenileri seçtirilir.
Kanun belirlediği merciden kasıt bu kuruluşların ilgili bulunduğu bakanlıktır. Öte yandan, Anayasa’nın 108’inci maddesine göre bu kuruluşlar Devlet Denetleme Kurulu’nun da inceleme ve denetimine tabidir.
Her bir meslek kuruluşuna ilişkin kanunda söz konusu kuruluşların ilgili bakanlıklarca idari ve mali açıdan denetimine ilişkin hüküm bulunmaktadır.
Bununla birlikte, söz konusu kuruluşlar Sayıştay denetimine tabi değildir.
1- Denetimin gerekliliği
Bu kuruluşlarda kamusal denetimi (ilgili bakanlık ve Devlet Denetleme Kurulu tarafından) zorunlu kılan nedenlerin başında söz konusu kuruluşlara üyeliğin zorunlu olması, üyelerden cebren aidat toplanması ve hatta bazı kamu imkanlarının kullanılmasıdır. Kamu idaresi gibi hareket eden meslek kuruşlarının kamusal denetime tabi olması oldukça doğaldır.
Kamu kurumu niteliğinde olmakla birlikte kamu idarelerinin aksine hiyerarşik kontrol ve denetime tabi olmadıklarından oda ve üst kuruluş organlarının keyfi ve kayırmacı eylem ve işlemlere yönelme eğilimi yüksektir. Organlarda görev almayan üyelerin (meslek mensuplarının) ise denetim ve yönetim konusunda yeterince bilgi veya iradeye sahip olmamaları da bu kuruşların dış denetime tabi tutulmasını zorunlu kılmaktadır.
2- denetlemeye yetkili organ ve bakanlıklar
Meslek kuruluşları seçimle iş başına gelen denetim kurulları tarafından iç denetime, ilgili bulundukları bakanlıklar tarafından ise dış (idari ve mali) denetime tabi bulunmaktadır.
Hangi meslek kuruluşunun kim tarafından dışarıdan denetleneceği ilgili kuruluşun özel kanununda düzenlenmiştir. Aşağıdaki tabloda başlıca meslek kuruluşları ile idari ve mali açıdan bunları denetlemeye yetkili merciler yer almaktadır
3- Denetimle ilgili sorunlar
Bu kuruluşlarda yer alan denetim kurulu gerek görev ve sorumluluğun farkında olmadığı için gerekse başka kaygılarla organlar üzerinde etkili bir denetim icra edememekte ve denetim sonuçları kamuya açıklanmamaktadır.
Söz konusu kuruluşların ilgili olduğu bakanlıkların denetimi kapsam ve zaman açısından etkili değildir. Zira bakanlıkların meslek kuruluşlarını rutin ve periyodik şekilde denetlemedikleri bilinmektedir. Devlet Denetleme Kurulu’nun da sayıları onbinleri bulan meslek kuruluşlarını denetleyecek kapasite ve imkanı bulunmamaktadır. Oysa özellikle idari ve mali denetimin bu kurumların kullandıkları kaynakların piyasa rayiçlerini yansıtıp yansıtmadığı, gelir ve giderlerin usulüne uygun kaydedilip kaydedilmediği, personel istihdamı ve üyelerle ilişkilerin eşitlik, liyakat ve hakkaniyet ölçüleri içinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğini kapsaması gerekmektedir.
Öte yandan, kamu idarelerinde idari ve mali denetim sonucunda kamu görevlileri hakkında disiplin cezası ve kamu zararından dolayı mali sorumluluk kararı verilmesine karşın meslek kuruluşu organları üyelerinin kuruluşun zararına sebebiyet vermesi halinde idari ve mali açıdan nasıl sorumlu olacağı yeterince açık değildir.
Anayasa sadece amaçları dışında faaliyet gösteren meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının görevine, kanunun belirlediği merciin veya Cumhuriyet savcısının istemi üzerine mahkeme kararıyla son verilmesini düzenlemektedir. Meslek kuruluşlarına ilişkin özel kanunlarda da kurumun zararına sebebiyet verilmesi halinde organların üyelerinin mali açıdan nasıl sorumlu olacağına ilişkin açık düzenlemeler bulunmamaktadır.
Zorunlu aidat toplamaları, vergisel avantajlardan yararlanmaları ve kamu kaynağı kullanmalarına karşın söz konusu kuruluşların Sayıştay denetimine tabi olmaması önemli bir eksikliktir.
Sonuç
Meslek kuruluşları anayasa ve özel kanunları gereğince ilgili bakanlığın idari ve mali denetimine tabi olmakla birlikte hem söz konusu denetimin kapsam ve niteliği yeterli değildir hem de denetim sonucunda organ üyelerinin idari ve mali sorumluluğu yeterince açık düzenlenmemiştir.
Bu nedenle, bakanlıkların meslek kuruluşları üzerinde idari ve mali denetimi periyodik olarak gerçekleştirmeleri, denetim sonucunda kuruluş organlarının mali açıdan nasıl sorumlu olacaklarına ilişkin yasal düzenleme yapılması ve bu kuruluşların Sayıştay ve/veya Maliye Bakanlığı'nın mali denetimi kapsamına alınması gerekmektedir.
Son olarak, gerek kuruluşların denetim kurulları tarafından yapılan iç denetimin gerekse bakanlıklar tarafından yapılan dış denetimin sonuçlarının kamuya açıklanması şeffaflık ve caydırıcılık açısından önem taşımaktadır.