Microsoft CEO'su Ballmer: Türkiye'de harika fırsatlar var
Microsoft Türkiye Genel Müdürü Tamer Özmen, müşterileri, iş ortakları ve gazetecilerle bir araya geldi.
İSTANBUL - Microsoft Corporation Üst Yöneticisi (CEO) Steve Ballmer, Türkiye pazarında harika fırsatlar bulunduğunu belirtti.
Görevine bu yılın şubat ayının sonunda başlayan Microsoft Türkiye Genel Müdürü Tamer Özmen, müşterileri, iş ortakları ve gazetecilerle bir araya geldi. Etkinliğe Ballmer da, video konferans aracılığıyla katıldı.
Ballmer, Türkiye'nin, canlı ekonomisi ve teknolojiye yatkın, çoğunluğu gençlerden oluşan 72 milyonluk nüfusuyla bölgede ve dünyada gelişme potansiyeli yüksek bir ülke olarak Microsoft açısından büyük önem taşıdığına işaret etti.
Son dönemde sektör açısından heyecan verici zamanlardan geçtiklerini, cloud computing'e doğru giden önemli bir geçiş döneminin yaşandığını, gelecek 20 yılın çok daha dinamik olacağını dile getiren Ballmer, dijital dönüşüme yaptıkları katkı ile toplumlara, kurumlara ve bireylere kendi mevcut potansiyellerini keşfetme ve hayata geçirme imkanı sunduklarını kaydetti.
Ballmer, "Microsoft olarak Türkiye'yi Brezilya, Rusya ve Çin gibi ülkelerle aynı kategoride değerlendiriyoruz. Genç ve yeni teknolojileri kullanma konusunda büyük istek gösteren bir nüfusa sahip olan Türkiye pazarında harika fırsatlar var. Türkiye inanılmaz bir yer. Burada 7 bin iş ortağımız var" diyerek, yaptıkları ortak projeler hakkında bilgi verdi.
Microsoft Orta Doğu ve Afrika (MEA) bölgesinin merkezi olan Microsoft Türkiye'nin artık yeni bir liderle yoluna devam ettiğini söyleyen Ballmer, "Avrupa'nın önde gelen mobil operatörü Orange'dan aramıza katılan Tamer Özmen, mobil ve internet alanında tüketici deneyimi ile bizleri heyecanlandırıyor" diye konuştu.
"Microsoft Türkiye'ye hayır diyemedim"
Tamer Özmen ise, geçen yaz tatil yaptığı sırada bir insan kaynakları şirketinden kendisine 5 firmada iş teklif edildiğini ve bu işler için Türkiye'ye taşınıp taşınmayacağının sorulduğunu belirterek, 4'ünü çeşitli nedenlerle reddettikten sonra Microsoft Türkiye'ye hayır diyemediğini anlattı.
Bu seçimi yaparken üç başlığın etkili olduğunu belirten Özmen, bunları Microsoft'un geniş ürün portföyü, Microsoft Türkiye takımının kalitesi ve yıllardan beri tartışılan ancak içinde yaşanılan sıkıntılardan dolayı değerlendirilemeyen Türkiye'nin potansiyeli olarak sıraladı.
Özmen, Fransa, Almanya, İngiltere'de yazılım ve servis harcamalarının GSMH'ya oranının Türkiye'nin 11 katı olduğuna dikkati çekerek, "Çok çalışarak Türkiye'de bilişim teknolojileri sektörünü büyütmemiz gerekiyor. Nüfusumuzun yarısı 29 yaşın altında ve diğerlerinden daha aktif bir toplum olduğumuzu görüyoruz. Türkiye Live Messenger kullanımında dünya ikincisi, Hotmail'de dünya üçüncüsü, Facebook'ta dünya dördüncüsü. Ancak bu tür kullanımın ekonomiye hemen hemen hiçbir katkısı yok. Avrupa'da son 10 yılda kurulan girişimci şirketlerin ekonomiye katkısı ise…milyar dolarları buluyor. Biz de bu alanlarda girişimci ekonomiler yaratıp, ekonomiye katkı sağlamayı hedefliyoruz" diye konuştu.
Brezilya, Hindistan ve Meksika ile rekabet
Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özmen, Microsoft'un Türkiye'ye önemli yatırımlar yapan bir şirket olduğunu ve böyle bir şirkette çalışmanın kendisine gurur verdiğini belirterek, Türkiye'deki stratejilerinin girişimci ekonomiler yaratarak ekonomiye katkı sağlamak ve üretim performansını artırmaktan oluşacağını söyledi.
Özmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Brezilya, Hindistan, Meksika gibi ülkeleri yakalamak için inovasyon yapmamız, üretim performansını artırmamız ve iyi fiyatlarla rekabet edebilecek mallar üretmemiz gerekiyor. Microsoft'un bütün stratejisi bu rekabete yardım etmek. Türkiye kendi iç pazarında çok iyi işler yapabilen bir ülke fakat Brezilya, Meksika, Hindistan gibi ülkelerin yaptığı atılımlara bakarsanız, bizim dünya pazarında onlarla kafa kafaya rekabet yatırımı yapmamız lazım. Bunun için de BT sektörüne yatırım yapmamız lazım.
Türkiye'de BT sektöründe yatırımın yüzde 80'i donanıma, yüzde 20'si ise yazılım ve servislere harcanıyor. Bu dağılım, Avrupa'da yüzde 30 donanım, yüzde 70 yazılım ve servisler şeklinde gerçekleşiyor. Yani tam tersi bir durum söz konusu. Biz elle dokunulabilen şeylere yatırım yapmaya alışmışız. Hem donanıma hem de yazılıma yatırım yapmamız gerekir. Girişimci ekonomisi için Ankara'da çalışmalarımız devam ediyor. Ankara'da birkaç şirkete inovasyon desteği veriyoruz."