Monarşi getirmeye çalışıyor

MHP Genel Başkanı grubuna seslendi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "AKP'nin başkanlık sistemindeki gizli niyeti ve amacı, 'yönetim modeli' adı altında rejim değişikliğidir" iddiasında bulundu.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmaya engellilerin durumuna değinerek başladı.
 
Engelli bir kişinin sırf bu özelliğinden dolayı ayrımcılığa maruz kalmasının, başta insanlık onuruyla bağdaşmayacağını dile getiren Bahçeli, bunun önüne geçebilmek için engellilerin insan olmaktan kaynaklanan haklarının güçlendirilerek korunması gerektiğini vurguladı.
 
Devlet Bahçeli, yarın Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin yıl dönümü olduğunu da anımsatarak, kadınlara siyaset yapma ve siyasal karar süreçlerine katılma hakkı tanınmasının, demokrasi kültürünün kurumsallaşması ve demokrasi bilincinin yaygınlaşması açısından eşsiz fırsatlar sağladığını söyledi.
Kadınların şiddet kurbanı olmaya devam ettiğini belirten Bahçeli, kadınların sosyal, ekonomik ve siyasal alandaki belirleyiciliği olması gereken düzeye çıkarılmadan güçlü, istikrarlı ve sözü dinlenen bir Türkiye tablosuna ulaşmanın imkansız olduğunu vurguladı.
 
'Çözüm adresi İmralı, tek müttefik Peşmerge reisi"
 
Bahçeli, "İyi şeyler olacak" denilerek üç yılı aşkın süredir yapay adımlar atıldığını ifade ederek, "İmralı canisi ile hükümet arasındaki kanlı, barutlu, taşlı sopalı pazarlıklar, Başbakan Erdoğan ve hükümetinin maskesini düşürmüş ve aziz milletimiz acı gerçeklerle ve sorumlularıyla üst üste tanışmıştır" dedi.
AK Parti için İmralı'nın çözüm adresi, Peşmerge reisinin tek müttefik olduğunu iddia eden Bahçeli, "Adalet ve Kalkınma Partisi hala Habur'u kutsamakta, Habur'daki terörist teslim törenlerini özlemektedir. Hala kanın durmasını müzakereye bağlamakta, İmralı'dan himmet beklemektedir. Hala Kandil'in tehditlerine, terör örgütü mensuplarının küstahlıklarına kulaklarını tıkamaktadır" diye konuştu.
Bahçeli, terör örgütünün diklenmelerinin sürekli alttan alınırken şehit yakınlarına sertlikte sınır tanınmadığını öne süren Bahçeli, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Afyonkarahisar'daki patlamada şehit olan Tolga Taştan'ın annesine yönelik üslubunun bunu bir kez daha ortaya koyduğunu savundu. Bahçeli, "Bu zihniyet sahipleri Ermeni'ye ağlar, Rum'a ağıt yakar, işgalciye el sallar, hainlere umut sağlar da sıra şehitlerimize, askerlerimize ve polislerimize geldiğinde vicdanlarını Kandil basmasıyla sarmalamaktan katiyen kaçınmazlar" dedi.
 
"Sanki Erdoğan'dan başka seçenek kalmadı"
 
İktidar zihniyetinin otoriter heveslerin girdabına kapıldığını, demokrasi yolundan dönmeyecek şekilde saptığını savunan Bahçeli, şunları söyledi:
"Diziyle itişen, tiyatroyla cebelleşen, sanatçıyla çekişen, sporcuyla tartışan, öğrenciyle ters düşen ve gazeteciyle uğraşan ama teröristlerle sözleşen ve söz kesen Başbakan Erdoğan ve işbirlikçilerinin son olaylar karşısında foyası iyice açığa çıkmıştır. Koltuk hırsı, mevki merakı, iktidarda kalma tutkusu kural, insaf ve vicdan inkarına kadar varmıştır. Ülkemizin biriken meseleleri, yığılan sorun başlıkları umursamazlığın mahzenine bu siyaset ekolü tarafından bırakılmıştır. Buna karşılık Başbakan'ın bireysel hedefleri, menfaat arayışları her şeyin önüne geçmiştir. Türkiye'nin kaderi adeta Başbakan Erdoğan'a bağlanmıştır. Türk milletinin sanki Başbakan Erdoğan'dan başka şansı ve seçeneği kalmamıştır. Varsa yoksa bu siyaset simasının ne olacağı, hangi makam ve sistemle istismarlarını sürdüreceği konusu her meselinin üzerine çıkmıştır."
Devlet Bahçeli, AK Parti tarafından TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na sunulan başkanlık sistemi teklifinin "demokrasi vasıtasıyla tek adamlığın ön hazırlığı" olarak kabul edilmesi gerektiğini ifade ederek, önerilen sistemin, başkanlık modelinin aslına ve ruhuna aykırılıklarla dolu olduğunu söyledi.
 
"Başbakan'ın fantezi fikirlerine..."
 
AK Parti'nin başkanlık sisteminden maksadının demokrasi veya yönetimde etkinlik ve verimlilik olmadığını ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:
"Buradaki gizli niyet ve amaç yönetim modeli adı altında rejim değişikliğidir. Başbakan Erdoğan, meşruti monarşinin tekrar kurulmasını ve kendisini de seçilmiş sultan olmasını beklemekte ve bunun için gayret göstermektedir. Türkiye Cumhuriyeti, 89 yıl sonra eskiye, geriye ve denenmişe kafayı takan bir maceraperest müsrif siyasetçi tarafından tehdit edilmektedir. Sormak lazımdır ki parlamenter sistemin neyi ve hangi yönü Başbakan'ı rahatsız etmektedir? Kendisi aziz milletimizden bu zamana kadar ne istemiştir de alamamış, neyi ummuştur da elde edememiştir? Türkiye, Başbakan'ın fantezi fikirlerine, çelişkilere saplanan ucube önerilerine Allah'ın izniyle bırakılmayacaktır. Milli iradenin asıl sahibi büyük milletimiz, 29 Ekim 1923 tarihinde kararını değişmeyecek şekilde ve meydanlardaki kahramanlıklarla birlikte vermiştir. Bundan da Başbakan'a rağmen dönüş yoktur. Bugünkü şartlarda parlamenter sistemin devamı; geliştirilerek, temellendirilerek sürdürülmesi bize göre en sağlıklı, mantıklı ve çıkar yoldur. Farklı yönetim modellerine bel bağlayanlar, şüphesiz önce buğulanmış zihniyetlerini gözden geçirmeli ve aldıkları emanete ihanet etmekten biraz gururları varsa vazgeçmelidirler."
 
Okullarda kıyafet serbestliği
 
Okullardaki kıyafet serbestliğine de değinen Bahçeli, iktidarın yeni yönetmeliğin doğuracağı bazı sakıncaları ve olumsuzlukları ihmal etmemesi gerektiğini söyledi.
Ülkemizde gelir dağılımındaki eşitsizlik göz önüne alındığında çocuklar arasındaki farklılığın daha da belirmesinin birçok sosyal soruna davetiye çıkaracağını dile getiren Bahçeli, "Önlüğün çıkması, tek tip giyim kıstasının kaldırılması aileler arasındaki maddi ve fiziki uçurumların çocuklara yansımasına zemin hazırlayacaktır" iddiasında bulundu.
Bir kişinin toplum yapısı içinde öğrenci olduğunun anlaşılabilmesini temin etmek ve belirsizlikleri gidermek için gereken önlemleri almanın önemli bir husus olduğunu belirten Bahçeli, "İmam hatiplerde okuyan ve diğer ortaokul ve liselerde seçmeli Kuran-ı Kerim derslerini alan kız öğrencilerimizin başlarını örtmelerini insani ve İslami açıdan en tabii hakları olarak gördüğümüzü ifade etmeyi yararlı görüyorum" diye konuştu.
Başörtüsü üzerinden yapılan tartışmalara değinen Bahçeli, "Şu tesadüfe bakınız ki bir tarafta, yayımlanan yönetmelikle başörtüsünün yasaklandığını iddia edenler, diğer tarafta ise başörtüsünün önünün açıldığını söyleyenler aynı körlükte buluşmuş, beslendikleri karşıtlıkların tekrar alevlenmesini, cephelerin yeniden keskinleşmesini en ufak utanma emaresi göstermeden beklemişlerdir. Laiklikten geçinenlerle, maneviyat karaborsacılığına soyunanlar can havliyle her fırsatı kullanmaya, her hassasiyeti kaşımaya çalışmışlardır" diye konuştu.
 
"Başarı Filistin'in"
 
Bahçeli, Filistin'in BM'de gözlemci devlet statüsü kazandığını da anımsatarak, şöyle konuştu:
"Şu ana kadar yapılan duaların, dökülen kanların, vazgeçmeyen mücadele disiplininin yavaş yavaş meyvesini vermesi tek ve yegane olarak Filistin'in zaferidir, Filistin'in başarısıdır. Ne var ki, Filistin ile ilgili olumlu gelişmeyi kendi hanesine yazmaya çalışan AKP zihniyetinin, konuyu iç siyaset malzemesi yaparak istismara kalkışması, dürüst ve tutarlı bir tavır olmamıştır. Bilinsin ki Filistin'in başarısı Filistin halkına aittir. İnşallah Filistinli kardeşlerim, bağımsızlıklarına ve toprak bütünlüklerine tam olarak ulaşırlar, dünyadaki saygın yerlerini böylelikle alırlar. Beklentim odur ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin de sorunları uluslararası toplumun gündemine tam olarak getirilmeli ve Filistin'le beraber hak ve talepleri karşılanarak uluslararası sistemde tanınması sağlanmalıdır."
 
"Kimlerle görüştüklerini açıklasınlar"
 
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun çalışmasının başarılı olduğunu vurgulayan Bahçeli, Komisyon Başkanı Nimet Baş'a teşekkür etti. Bahçeli, güç kullanarak siyasi iktidarları deviren, yasa dışı yol ve yöntemlerle demokratik kanalları tıkayan, hukuksuzluğu ve gayri meşruluğu silah zoruyla hayata geçiren sancılı dönemlerden gerekli sonuçların çıkarılması gerektiğini kaydetti.
Bahçeli, "Ama darbecilerle ve darbeyle mücadele kılıfı altında, Türk ordusunu darbe meraklısı olarak sunmanın masum ve hoş karşılanacak bir yanının olmadığının da bilincindeyiz. Bize göre, askeri darbeler kadar sivil nitelikli darbe ve tehlikeler günümüzde bir hayli etkinlik kazanmıştır. Bizim için önümüzdeki süreçte asıl tehdit kaynaklarından birisi de işte budur" diye konuştu.
 
Bahçeli, grup toplantısının ardından gazetecilerin, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın, "akan kanı durdurmak, için kiminle görüşülmesi gerekiyorsa uygun kararı alacakları" şeklindeki açıklamasının hatırlatması üzerine, "Bugüne kadar kimlerle görüştüklerini açıklasınlar" dedi.