Müjde Arınç'tan
Arınç, Bakanlar Kurulu sonrasında üniversite öğrencilerine müjdeyi verdi.
ANKARA - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, öğrenci harçlarının kaldırıldığını açıkladı.
Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Toplantı sonrasında "müjde" olarak açıklamak istediğini belirten Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın üniversite öğrencileri için harçların kaldırılacağı müjdesinin, bugün bir kararnameyle gerçekleştirildiğini belirtti.
Arınç, şöyle konuştu:
"Sayın başbakanımızın, bakanlarımızın imzaladığı kararnameyle bundan böyle birinci öğretimden katkı payı alınması, yani harçlar tamamen kaldırılmıştır. 2011-2012 öğretim yılı sayısı itibarıyla 1 milyon 524 bin 380 öğrenci bu harçların kaldırılmasından doğrudan istifade edecektir. Aynı şekilde açık öğretimden katkı paylarının alınmasına da son verilmiştir. Yine 2011-2012 eğitim-öğretim yılında 1 milyon 951 bin 494 öğrenci de bundan istifade etmiş olacaktır."
Arınç, birinci öğretimden ve açık öğretimden harçların kaldırılmasının bugün gerçekleştiğini ifade ederek, bu akşam mükerrer veya yarın ki Resmi Gazete'de kararnamenin yayımlanacağını bildirdi.
'Bulgular PKK'yı gösteriyor'
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Gaziantep'teki patlama ile ilgili, "PKK, şu ana kadar üstlenmemiş olsa bile, elde edilen bilgiler ve bulgular bu eylemin özellikle resmileri, fotoğrafları da neşredilen bir kısmı tutuklanmış bir kısmı halen aranıyor olan faillerini de dikkate aldığımızda, tamamen örgütün işi olduğu herhalde ayan beyan ortaya çıkmış durumdadır" dedi.
Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bülent Arınç, "Gaziantep'teki patlamanın, PKK'nın 'Ses getirecek eylemlerinden' biri olarak mı nitelendirmek gerekir" şeklindeki soruyu yanıtlarken, şehir olarak olayın nerede olabileceğini bilemediklerini ancak daha çok ses getirecek, acıyı daha da büyütecek eylemler konusunda duyumlar ve bilgiye yönelik değerlendirmeler yapıldığını söyledi.
Gaziantep'te meydana gelen olayın, PKK'nın bu niyetlerinin gerçekleşmiş eylemi olarak düşünülebileceğinin altını çizen Arınç, güvenlik güçleri ve istihbarat ekiplerinin bu konuları yakından takip ettiğini ve bunların önlenmesi konusunda adımlar attığını da belirtti.
Arınç, istihbarat şaşırtmacalarına rağmen başka kanalları da kullanarak bu olayların önlenmeye çalışıldığına işaret etti.
Bülent Arınç, "Gaziantep'teki olay çok acı bir olaydır. PKK, şu ana kadar üstlenmemiş olsa bile, elde edilen bilgiler ve bulgular bu eylemin özellikle resmileri fotoğrafları da neşredilen bir kısmı tutuklanmış bir kısmı halen aranıyor olan faillerini de dikkate aldığımızda, tamamen örgütün işi olduğu herhalde ayan beyan ortaya çıkmış durumdadır" ifadesini kullandı.
Soruşturmanın devam ettiğini anımsatan Arınç, faillerin yakalanarak yargıya teslim edileceğini düşündüklerini söyledi.
Çiçek'in 11 maddelik metni
[PAGE]Çiçek'in 11 maddelik metni
Bülent Arınç, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in bugün medyada yer alan "11 maddelik uzlaşma metnine" ilişkin bir soru üzerine, metni Türkiye'de yaşayan herkesin "Evet ne kadar doğru" diyebileceği bir metin olduğunu ancak muhatabının kim olduğunun da Çiçek'e sorulması gerektiğini kaydetti.
Arınç, şöyle kaydetti:
"Biz de şöyle düşündük; 'Bu bildirinin muhatabı kimlerdir? Kimler böyle bir mutabakata katılacaktır? Sayın Başkanın bu çağrısı kime karşı yapılmıştır? Ben doğrusu burada muhatap bulamadım. Şahsen okuduğumda veya bu konu üzerinde çalıştığımda, Sayın Başkan belki maksadını açıklayacaktır; bugün, yarın, önümüzdeki günlerde. Yani bunu TBMM içindeki partilerin imzalaması gereken bir bildiri olarak mı düşündü yoksa sadece kamuoyuna ilan edilen bir düşünce açıklaması olarak mı gördü bilemiyorum.
O bildirinin muhatabı hükümet değildir, TBMM içi midir onu Sayın Başkan'ın açıklaması lazım. Grup Başkanvekilleri midir, sivil toplum kuruluşları mıdır yoksa 'Halkımızın hissiyatı bu yöndedir, ben de halkın temsilcileri olan TBMM'nin başkanıyım, halkın arzu ettiği bu 11 maddelik muhtırayı açıklamak istiyorum ve buna sahip çıkanlar da sahip çıktıklarını ifade etsinler' mi demek istemiştir. Sayın Başkanımızın gayesini amacını biz kendisini bulduğumuz zaman sorarız."
Sosyal Güvenlik Reformu
Bülent Arınç, bir soru üzerine, sosyal güvenlik reformu kapsamında kıdem tazminatı tasarısı konusunun bugünkü Bakanlar Kurulu gündeminde olmadığını bildirdi.
Arınç, "Tarafların bir araya gelerek mutabık kaldıkları bir konuyu biz belki tasarı haline getirebiliriz ama bu konu bir taslak olarak veya en azından olabilirliği konusunda tartışmaya açılan bir konuydu. Sonradan taraflar bu konuda uzlaşamadıklarını, bundan endişe duyduklarını ifade ettiler.
Aslında çalışanlar lehine kıdem tazminatını garanti haline getirebilecek, sadece bir yılın dolmasından sonra kıdem tazminatı değil çalışan sürelerle de uyumlu bir noktaya getirebilecek bir taslak üzerinde konuşulmuştu. Ancak bu şu an için gündemden kalkmıştır. Bunu tasarı haline getirmek, TBMM'ye sevk etmek söz konusu değildir. Bunu herkes rahatlıkla söyleyip konuşabilir."
'Sığınmacılara sınır koymak mümkün değil'
[PAGE]'Sığınmacılara sınır koymak mümkün değil'
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, 100 bin sığınmacının Türkiye'ye gelmiş olmasının Türkiye açısından da Suriye'de yaşananlar bakımından da önemli olduğunu belirterek, "Ama bu iş, insani amaçla yapıldığına göre sınır koymak da mümkün değildir" dedi.
Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Suriye'de kaçırılan gazeteci Cüneyt Ünal ile ilgili yeni bilgilerin sorulması üzerine Arınç, Ünal'ın hayatta olduğunu bildiklerini belirterek, "Rejimin elinde olduğunu biliyoruz. Türkiye onun sadece bir gazeteci olarak görev yaptığını, teslim edilmesi gerektiğini, başına geleceklerden Suriye'deki rejimin sorumlu olacağını hem diplomatik yollardan hem de uluslararası kanallardan ifade ediyor" diye konuştu.
Daha önce de iki gazetecinin iki ayı aşkın süre sonra iade edildiklerini hatırlatan Arınç, "Umuyorum ki, bu arkadaşımız ve onun gibi bir kaç arkadaşımız da Türkiye'ye sağ salim geleceklerdir" diye konuştu.
Ünal'ın Suriye televizyonlarında yayınlanan görüntülerine ilişkin soruya karşılık da Bülent Arınç, "O görüntüler bir kurgudur. Zorla konuşturulmuştur. Elindeki metne bağlı kalması istenmiştir. Yüzündeki, gözündeki morluklar da şiddete maruz kaldığını göstermektedir" dedi.
Bülent Arınç, bir gazetecinin, katkı paylarının ikinci öğretimde okuyan öğrencilerden alınmaya devam edip etmeyeceğini sormasına üzerine, katkı paylarının birinci öğretim ve açık öğretimden kalktığını, ikinci öğretimden alınan öğrenim ücretinin devam edeceğini bildirdi. Birinci öğretim ve açıköğretim için kanunda geçen tabirin "katkı payı ve harç", ikinci öğretimde alınan ücretin ise kanunda "öğrenim ücreti" olarak geçtiğini belirten Arınç, birinci öğretim ve açıköğretimdeki toplam 3.5 milyon öğrenciden katkı payını kaldırdıklarını ifade etti.
Arınç, "Öğrenim ücreti katkı payı olmadığı için ayrıca bir kanun çıkarılması gerekmektedir. Şu anda kararnamemizin içinde katkı payları ve harçlar bulunmaktadır" şeklinde konuştu.
"Şüphesiz önemli bir eşiktir"
[PAGE]"Şüphesiz önemli bir eşiktir"
Arınç, "100 bin sığınmacı eşik olarak gösterilmişti. Sınır ötesinde alınacak bir önlemin daha yakın olduğunu söyleyebilir miyiz?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Bildiğiniz gibi ABD'de Sayın Clinton Türkiye'ye geldiğinde ikili görüşmeler yapılacağı ve bu görüşmeler sırasında da alınabilecek önlemler konusunda neler yapılması gerektiğinin kararlaştırılacağı söylenmişti. Bunların birinci toplantısı yapıldı. Gelişmelere göre mutlaka önlemler, tedbirler alınmaya devam edecektir ama Sayın Dışişleri Bakanımız'ın '100 bin sığınmacı limittir, bundan sonra geleni almayacağız' şeklinde bir beyanı olmadı. Bu şüphesiz önemli bir eşiktir. 100 bin sığınmacının Türkiye'ye gelmiş olması elbette bizim açımızdan da Suriye'de yaşananlar bakımından da önemlidir. Ama bu iş, insani amaçla yapıldığına göre sınır koymak da mümkün değildir. Bugünlerde kapılardaki sıkıntıların sadece güvenlik kontrolü ve diğer konularda yapılan çalışmalar sebebiyle olduğunu söylemeliyim. Yoksa biz, kimseyi diğerinden ayırt etmek durumunda değiliz. 'Ben mağdurum, ölüm korkusu yaşıyorum, hayatımı zor kurtardım' diyen herkese Türkiye kucak açmaktadır."
Bülent Arınç, "Teröre destek veren milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına siz nasıl bakıyorsunuz?" sorusu üzerine, şunları söyledi:
"Dokunulmazlıklar kaldırılacaksa son olayları bahane etmeye veya son kucaklaşmaları vesile yapmaya gerek yok. Bu Sayın milletvekillerimiz hakkında 500'e yakın dokunulmazlık dosyası var. Geçenlerde Anayasa Komisyonu Başkanı da bir benzetme yaparak, 'Bunlar suç makinası gibi' demişti. Her biri hakkında 50-60 dosya var. Onlar, bunu bilerek ve isteyerek yapıyorlar. Yaptıklarının da suç olmadığını her zaman ifade ediyorlar. Dolayısıyla Anayasa Komisyonu karma komisyon olarak çalışır, Meclis de dokunulmazlıklar konusunda bir karar verirse Sayın Bahçeli'nin böyle bir teklif yapmasına gerek kalmaz. Bu, Meclis'in görevleri içinde bir konudur."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin teklifinin önemli olduğunu vurgulayan Arınç, bunu ciddi bulduklarını ifade etti. Arınç, "Şahsen ona Sayın Genel Başkanımız bir cevap da verecektir veya bu cevabı biz açıklayacağız. Ama bugünün konusu değil çünkü sanıyorum dün veya bugün gelmiş mektup. Bunun üzerinde bazı arkadaşlara görev verdi çalışmak üzere. Daha sonra belki MKYK toplantısında bu konu gündeme gelebilir. Aslında benim düşüncem şudur; madem ki yeni Anayasa çalışmaları var, yeni Anayasa'nın yıl sonuna kadar tamamlanabileceği bir ümit olarak söyleniyor. Yeni bir Anayasa değişikliği yapmak yerine, bunu yeni Anayasa'nın içinde düzenlemek herhalde daha bütüncül bir davranış olarak bana geliyor. Ama Sayın Genel Başkanımız ilgili kurullarımızla bu konuyu istişare ettiğinde böyle bir talebe ret veya kabul noktasında bir karar verirse, onu da sizlerle paylaşırız. Ama şu anda 4 veya 5 aylık bir çalışma dönemi kalmışsa iş dokunulmazlıklar maddesine geldiği zaman dört partinin bu konuda ne teklif edeceğini hepimizin görmesi lazım. Böyle parça veya bir bölüm olarak değil, yeni Anayasamız'ın içinde dokunulmazlığı yeniden tarif etmenin ben şahsen gerekli olduğunu düşünüyorum. Bunu Bülent Arınç olarak ifade ediyorum ama muhatap Sayın Genel Başkanımız olduğuna göre o, bu konudaki kararını sanıyorum önümüzdeki günlerde ifade edecektir."
'Sayın Cumhurbaşkanımızın yarın yine MGK için Köşk'te görevi başında olacağını biliyoruz'
[PAGE]
'Sayın Cumhurbaşkanımızın yarın yine MGK için Köşk'te görevi başında olacağını biliyoruz'
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısında, başta Gaziantep'teki olmak üzere terör saldırılarının görüşüldüğünü belirterek, "Olaylar üzerinde İçişleri Bakanı ve diğer bakan arkadaşlarımızın verdiği bilgileri görüştük" dedi.
Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in geçen Bakanlar Kurulu toplantısında sosyal güvenlikle ilgili yapılacak proje ve projeksiyonları anlattığını anımsatan Arınç, bugünkü Bakanlar Kurulu toplantısında da diğer bakanların sorularıyla konu üzerinde yeniden çalışma yapıldığını söyledi.
Geçen hafta yaşanan iç ve dış olaylara ilişkin ilgili bakanların Bakanlar Kurulu'na bilgi verdiğini, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın açıklamalarda bulunduklarını ve açılan konular üzerine diğer bakanların da düşüncelerini ifade ettiklerini anlatan Arınç, şöyle konuştu:
"Geçen hafta Ramazan Bayramı'nın kutlandığı haftaydı, bu hafta içerisinde büyük bir sevinçle bayram karşılanmış, ama maalesef bayram bütün günleriyle bir acıya dönüşmüştü. Terör olaylarının Gaziantep'te, kırsal kesimlerde, şehir merkezlerinde can alması, çatışma olması, şehrin merkezinde patlayıcı maddenin infilak etmesi hepimizi derin üzüntülere boğmuştu. Özellikle Gaziantep'te şehir merkezinde meydana gelen olayda 1 yaşından 12 yaşına kadar çocuklarımızın, kadınlarımızın, masum insanlarımız vefat ettiğini büyük bir acıyla görmüştük. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Başbakanımız, bütün bakan arkadaşlarımız, ana muhalefet partisi lideri Sayın Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli onlarda cenazelere katılmak, taziyelerde bulunmak ve düşüncelerini ifade etmek suretiyle acıların paylaşılmasında büyük katkı sağlamışlardı. Olaylar üzerinde İçişleri Bakanı ve diğer bakan arkadaşlarımızın verdiği bilgileri görüştük."
Bülent Arınç, Suriye'deki olaylarla ve bu olayların Türkiye'ye yansımaları konusunda da ilgili bakanların Bakanlar Kurulu'na bilgi sunduğunu ifade etti.
Başbakan Yardımcısı Arınç, Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) yarın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başkanlığında toplanacağını da hatırlatarak, Cumhurbaşkanı Gül'ün kulağındaki rahatsızlık nedeniyle tedavi gördüğü Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'nden bugün akşam yapacağı görüşmeler için bir süreliğine ayrılacağını ve gece saatlerinde tekrar tedaviye devam etmek için hastaneye döneceğini söyledi.
Arınç, "Sayın Cumhurbaşkanımızın yarın yine MGK için Köşk'te görevi başında olacağını biliyoruz" dedi.
Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Suriye konusuna ilişkin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a hitaben yazdığı mektup ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin MHP Grup Başkanı sıfatıyla AK Parti'yi muhatap alarak, milletvekili dokunulmazlığına ilişkin Anayasa'nın 83. maddesinin değiştirilmesine yönelik taleplerini içeren mektubunun da Başbakan Erdoğan'a ulaştığını bildirdi.
Başbakan Erdoğan'ın, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin mektuplarını çalışma yapılması için ilgili bakanlara verdiğini ifade eden Arınç, bu konulara ilişkin açıklamaların da kısa zamanda yapılacağını kaydetti.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Suriyeli sığınmacılar dolayısıyla halkın tedirgin olduğu yönündeki haberleri "tamamen spekülatif amaçlı uydurma haberler" olarak niteledi.
Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bülent Arınç, Suriyeli sığınmacı sayısının 100 bine yaklaştığı ve sığınmacılar dolayısıyla halkın tedirgin olduğu yönündeki haberlerin sorulması üzerine, "Bu, tamamen spekülatif amaçlı uydurma haberlerdir" diye konuştu.
Türkiye'ye sığınanların sayısının 80 bini geçtiğini ve onlar için hazırlanan tüm merkezlerin dolduğunu ancak yeni iki kamp hazırlığı yapıldığını anlatan Arınç, Türkiye'nin bu sığınmacıları insani amaçlı kabul ettiğini ve onların tüm ihtiyaçlarını karşıladığını söyledi.
Türkiye'nin bu davranışının sadece bölge ülkeleri değil dünyaca takdir gördüğünün altını çizen Arınç, Türkiye'nin yaptığı insani davranışı ABD'den AB ülkelerine, BM ve Güvenlik Konseyi'nin de sahiplenmesi gerektiğine dikkat çekti.
Kendileri açısından maliyetin yüksek olmasına karşın oradaki katliamları gördükten sonra Türkiye'nin daha da fazlasını yapacağını bildiren Arınç, şunları kaydetti:
"Suriye konusunda Türkiye'yi eleştirenlere sadece bugünkü gazetelerde cesetlerin fotoğraflarını görmelerini tavsiye ederim. Yanyana dizilmiş yaşları 5,6, 10 olan masum çocukların nasıl katledildiklerini açılan dere yatakları gibi toplu cesetlerin nasıl üst üste bir tarafa atıldıklarını, Halep'te bombalanmadık hiç bir sokak ve ev kalmadığını, oralarda da binden fazla insanın hayatını kaybettiğini görmelerini dilerim.
Eğer biraz vicdan sahipleriyse eğer biraz utanma ve üzülme duyguları varsa Suriye'de yaşanan bu vahşet karşısında Türk hükümetinin insancıl tavrını herhalde desteklemeleri gerekir diye düşünüyorum."
Bülent Arınç, Suriyeli sığınmacılar dolayısıyla halkın tedirgin olduğu yönündeki haberleri "Tamamen spekülatif amaçlı uydurma haberler" olarak niteledi.
80 bin kişinin sığındığı bir ortamda kendi aralarında farklı kültürler, farklı etnik yapı, farklı dinsel yapı dolayısıyla zaman zaman sorun yaşayabileceğini ama şu ana kadar kendilerini tedirgin eden hiç bir olayın yaşanmadığının altını çizen Arınç, şöyle konuştu:
"Bugün Sayın Hatay Valisi'nin Anadolu Ajansı mahreçli bir açıklaması var; 'Sığınmacıların Türkiye'ye gelmeye başladığı 1,5 yıldan bu yana adliye veya vilayete intikal eden olay sayısı 150'yi geçmemektedir. 1,5 yılda bugün 80 bine ulaşan insanlar arasında kavga, dövüş, darp etmek ya da bir başka şekilde adliyeye ya da idareye intikal eden olay sayısı 150 ise bunu yazmak çizmek herhalde çok doğru bir şey değil."
Arınç, Suriye'de yaşanan olaylarda muhalif güçlerin çabalarından ve gayretlerinden memnun olmayanların, Suriye'den sığınmış olan insanları spekülatif haberlerle örselemeye çalıştıklarını ifade etti.
CHP heyetinin kamp ziyareti
[PAGE]CHP heyetinin kamp ziyareti
Soruları yanıtlarken CHP'li bir kaç milletvekilinin, sığınmacıların kamplarına yönelik ziyaretlerine de değinen Arınç, milletvekillerinin general, albay ve ailelerinin kaldığı Apaydın kampına girmek istemelerini "Bu tamamen siyasi ve provokatif amaçlı bir davranıştır" şeklinde konuştu.
Arınç, şunları kaydetti:
"Sivillerin, kadınların, erkeklerin, çocukların kaldığı onlarca kamp varken onların hiç birisi ziyaret edilmek istenmiyor. Sadece Suriye'den rütbeli, rütbesiz asker, general onların aileleri ile kaldığı sadece o kampa girmek istiyorlar.
BM ve uluslararası mevzuatta da kadınların, çocukların, erkeklerin kaldığı kampların statüsü ile asker kişilerin kaldıkları kampların statüsü birbirinden farklıdır. Kadınlar, erkekler, çocuklar hayat memat endişesi ile sığınmacı olurlar, mülteci ya da sığınmacı kapsamında kamplarda kalırlar. Oysa rütbeli olsun, rütbesiz olsun askerler emre itaatsizlik ederek ülkelerinden ayrılırlar. Yani 'Sen bana halkımı öldürmem için emir veriyorsun, bana bunun için silah veriyorsun, ben emir komuta zinciri altında çalışmak istemiyorum...' O zaman onun cezası ölümdür orada. Ölümden kaçarak Türkiye'ye geliyor. Bunların içerisinde general de var, albay da var.
Dolayısıyla onlar yanlarında getirebildikleri aile fertlerinin dışında ailelerini, sülalelerini, aşiretlerini orada bırakmış insanlardır. Bu insanların bilinmesi, kendisiyle görüşülmesi, kimliklerinin tespit edilmesi halinde hem kendilerinin hem de oradaki yakınlarının zarar görmesi ihtimali vardır. Bugüne kadar asker kimlikli kişilerin kaldığı ne Türkiye'deki bir kampa ne de başka bir ülkedeki kampa siyasi kişiler girmemişlerdir, girememişlerdir, girmeleri de uygun değildir."
Arınç, "Bunu Sayın Kılıçdaroğlu'nun da bilmesi gerekir ama O, 'kamplarda acaba muhalifler için asker mi yetiştiriliyor? Müslüman kanı dökmek için insanlar mı yetiştiriliyor' diyerek dikkatleri maalesef çok olumsuz bir noktaya çekmek istiyor" dedi.
Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O milletvekillerine şunu sormak istiyorum; orada kadınların, çocukların, erkeklerin yani halkın kaldığı onlarca kamp varken niçin onlardan birisini ziyaret edip onların dinlenmesi, düşüncelerinin alınması noktasında bir çabanız olmuyor da kolaylıkla girmemeniz gereken oradaki insanların rızası olmadıkça da, görüşülmesine imkan olmayan bir kampa girmek için ısrar ediyorsunuz?
Bu tamamen siyasi ve provokatif amaçlı bir davranıştır. Sanıyorum Dışişleri Bakanımız da AFAD yetkilileri de bu konuda beyanda bulunmuşlardır.
Kamplarda bütün imkanlar karşılanmıştır, karşılanmaya da devam edilecektir. Suriye'deki bu ceberut rejim, kendi halkını katleden bir rejim son bulana kadar Türkiye'nin insanı amaçla kendisine gelenlere kucak açmaya devam edecektir."