Muş Ovası, Trakya gibi ayçiçeği merkezi olacak

Yağlı tohum ithalatına 3 milyar dolar harcandığını vurgulayan Ünlü "Biz kendi şirketimiz Sunar Grup olarak, sosyal sorumluluk projesi geliştirdik" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 


Ankara Sohbetleri'nin bu haftaki konuğu Un ve Unlu Mamuller Tanıtım Grubu Başkanı Turgay Ünlü:

"Muş Ovası'nda yağlı tohum üretmeye başladık.  Göreceksiniz bölgede Trakya kadar ayçiçeği yetişecek" diye konuştu.

Muş Ovası'nda ayçiçeği üretimi projesi ile dış açığın kapatılmasına ön ayak olduklarını dikkat çeken Ünlü, "Bedeli ne olursa olsun yeter ki bu ülkenin ithalatı azalsın. Bu proje ile sadece yağlı tohum ithalatının 1.5 milyar dolarının kapatılabileceğine inanıyorum" dedi.

 

Hüseyin GÖKÇE

ANKARA - Un ve Unlu Mamuller Tanıtım Grubu Başkanı Turgay Ünlü, Türkiye'nin özelikle yağlı tohumlara 3 milyar dolara yakın ithalat yaptığına dikkat çekerek, Muş Ovası'nı Trakya bölgesine çevirecek proje başlattıklarını açıkladı. Ünlü, bu proje sayesinde yağlı tohumlardaki açığın 1.5 milyar dolar azalacağını söyledi.
Ünlü, Türk un ihracatçısının son üç yılda olduğu gibi 2012 yılında da dünya un ihracatında birinci olacağını söyledi. 2023 yılındaki 500 milyar dolarlık ihracat hedefinde sektörün payına düşen 3 milyar dolarlık ihracat düzeyine önümüzdeki üç yıl içinde ulaşılabileceğini vurgulayan Ünlü, Türk gıda ürünlerinin tanıtımının, diğer tanıtım gruplarıyla işbirliği içinde gerçekleştirileceğini bildirdi. Ünlü, ihracatçıların gümrüklerde bazı sorunlarla karşılaştığını belirterek, ihracatçılara pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini kaydetti. Ankara Sohbetleri'ne konuk olan Turgay Ünlü, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ile Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe'nin sorularını cevaplandırdı.

-Sizin başında bulunduğunuz Un ve Unlu Mamuller Tanıtım Grubu'nu anlatır mısınız?
Un ve Unlu Mamuller Tanıtım Grubu 4 nisan 2012 tarihinde kuruldu. Bugüne kadar 6 resmi toplantı yaptık. Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonları'na (GTİP) bölünmüş 13 ürün grubumuz var. Bunların içinde en büyük payı yüzde 66 ile un alıyor. Bunu, nişasta, kavrulmuş un, hububat, ekmek, et suyu gibi ürünler takip ediyor. Bize bağlı olan 13 ürün grubunun mevcut ihracat hacmi 1 milyar 200 milyon dolar civarında.

-Tanıtım Grubu'nun diğer faaliyetleri arasında neler yer alıyor?
Yönetim kurulundaki arkadaşlarımızla birlikte oturup karar verdik. Önce kaliteli sağlıklı tercih edilir Türk ürünü imajı yaratacağız.  Önce mevcut pazarda bunu sağlayacağız. Yeni girdiğimiz pazarlarda  güçlendirme işini artıracağız. Üçüncü aşama olarak ise yeni pazarlar bulacağız. Yeni pazarlar bulurken de öncelikle ekim ayı içinde 13 tane ürünün temsilcilerini bir araya getirip çalışma grupları oluşturacağız. Bunu ortak akıl modeliyle yapıp kendimizi bağlayacağız. Çalışma grupları bunu yapacak. Ve grup bazında başarı kriterleri getireceğiz. Başarılı oluğumuz ürünleri ortaya koyup, başarılı yakalayamadığımızda yeni strateji ortaya çıkaracağız.

-Burada ülke bazında değerlendirme de yapılacak mı?
Bunları yaptıktan sonra, iletişim stratejisini, hangi ülkede ne yapmamız gerektiğini, marka stratejisini ortaya koyacağız. Bunları üst üste koyduğumuzda başarı zaten kendiliğinden gelecek. Sürekli kendi kendini denetleyebilen bir strateji olacak.

-Sizce bu aşamada hangi ülkeler ön plana çıkacak?
Hedef ülkeler alanına baktığımızda karşımıza acil olarak Afrika pazarı çıkıyor. AB'ye baktığımızda zaten krizde ve ürün satmak zor. Öbür tarafta yakın çevreye baktığımızda her şeye rağmen yapılması gereken işler var. Belirttiğim gibi Afrika pazarı bizim için önemli. Uzakdoğu da bugün olduğundan daha büyük aktivite içine gireceğiz.

'TÜRK DİZİLERİNDEN YARARLANACAĞIZ'
 

[PAGE]

'TÜRK DİZİLERİNDEN YARARLANACAĞIZ'
-Sizin kişisel olarak Libya pazarına büyük önem verdiğinizi biliyoruz. Bunun sebebi nedir?
Bakın bununla ilgili size bin anımı anlatayım. Bir otelde Barcelona maçını seyrediyorduk. Adamın biri geldi ve başka bir kanalı açmak için izin istedi. Baktım adam Kurtlar Vadisi dizisini açtı ve pür dikkat izlemeye başladı. Dizi başlayınca yanına birkaç Libyalı daha geldi. Merak ettim ve dizide ne bulduğunu sordum. Bana, Türkiye'nin Müslüman ülkelerde liderlik yapmasının önündeki her türlü ayak oyununu gösterdiğini söyledi. Dizi ülkede haftada üç gün yayınlanıyormuş, üç gün de tekrarı var. Seyrederken dışarıda trafik adeta duruyor. Üstelik bazıları internetten bir daha seyrediyorlarmış. Bizde şimşekler çaktı. Bu dizinin kahramanlarını getirmeyi düşündük. Katar, Lübnan, Ürdün, Sudi Arabistan gibi ülkelerde,  Eskiden Türkiye'de Brezilya dizisi neyse oralarda Türk dizileri büyük taleple karşılanıyor. Fas'tan İran'a kadar seyrediliyor. Dizi oyuncularıyla hedef ülkelere tanıtım yapmayı planlıyoruz. İletişim stratejisini kurarken, markayı pekiştirmeye çalışıyoruz.
Libya'nın bizim için önemini bu ülkede düzenlenen fuarlarda yaşadığımız başarılar da gösteriyor. Bir fuar için 14 gün gibi kısa sürede 20 şirketle katılım sağladık. Fransa'dan sonra en güçlü katılımı Türkiye yaptı. Yeni fuarda, üst düzey işadamları, kamuda ne kadar önemli görevli varsa hepsiyle bir araya geleceğiz. Libyalılardan talep geliyor, bunu sadece Trablus'ta değil, Bingazi ve diğer şehirlerde tekrarlamamızı istiyorlar. Fuar için  ayrıca, Şekerli Mamuller Bakliyat ve Yağ Tanıtım Grupları ile de görüşüyoruz. Toplam 10 günlük bir fuar olacak ve fuarda tüm gıda ürünlerini kapsayan tanıtım yapılacak.
3 bin metre kare bir alanla Libya Uluslararası Fuarı'na katılacağız. Bunu gerçekleştirirken, gıda, mobilya, beyaz eşya sektörünü göstereceğiz. Orta Afrika'nın, Çad, Sudan, Etiyopya gibi ülkelerin ithal kapısı olmaya adaylar. Buradan çok transit ticaret yapılıyor.  Libyalı tüccarlar Türkiye'den alıp bu ülkelere satıyorlar. Lojistik avantajlarını kullanmaya çalışıyorlar. Libya etrafındaki ülkelerle birlikte 100 milyonluk nüfusa hitap ediyor. Bizim fiyatlarımız AB'den daha rekabetçi. Bu anlamda bizim ciddi avantajımız var.

-Diğer sektörlerde olduğu gibi sizde de hammadde sıkıntısı oluyor mu?
Hammadde meselesi sektörümüzün özelliği dolayısıyla çok büyük sorun teşkil etmiyor. DİR kapsamında önce ihracat, sonra ithalat yapılıyor. Hammaddeyi ağırlıklı olarak dünyanın en çok buğday üreten ülkesi Rusya'dan temin ediyoruz. Rusya aynı zamanda petrol ülkesi olduğu için hammaddeyi çok ucuza mal ediyor. Bir kere gübrenin hammaddesi petrol olduğu için çok düşük maliyetle sağlarken, biz sadece gübre ithalatına 4 milyar dolar para ödüyoruz.
Türkiye bu maliyet artışının etkilerini azaltmak için tarımda havza modeli uygulamaya başladı. Zaten sektör olarak ithal ettiğimiz ucuz hammaddeyi iç piyasadaki fiyatlarımıza da yansıtıyoruz. Türkiye'de kurulu 30 milyon tonluk işleme kapasitesi ve ileri teknoloji sayesinde sağladığımız rekabet avantajı bizim dünya pazarında lider olmamızı sağlıyor.

-Tanıtımda Şanlıurfa'daki Göbeklitepe kalıntılarından da faydalanacağınızı biliyoruz, detay verebilir misiniz?
Evet sizin de ifade ettiğiniz gibi Göbeklitepe gerek Türkiye gerekse dünya için çok önemli bir merkez. Bu kapsamda Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile görüştük. Yakın zamanda kendisini ziyaret edip daha detaylı bilgiler aktaracağız. Göbeklitepe dünyanın ilk buğday üretim yapılan yeri olduğu için bunu kullanmak istiyoruz. Bereketli hilal de iletişim stratejimizde enstrüman olacak. Bu ülke 12 bin yıldır buğday üretiyor. Bizim kadar un üretmenin detaylarına vakıf başka ülke yok. Bizden fazla üretebilirler ama bizim kadar iyi üreten başka ülke olamaz. Lojistik avantajlarımız da var.

-Sizin üretim alanınızda bulunan diğer ürün gruplarından bahsedebilir misiniz?
Maya dünyada 2 milyar 15 milyon dolarlık ticarete sahip. Türkiye burada ikinci sırada yer alıyor. 1 milyar 681 milyon dolarlık patates unu pazarında 6'ncı sıradayız. Diğer ürün gruplarından hazır çorba, ekmek, nişasta, kabartılmış mamullerde potansiyelimiz çok daha fazla olmasına rağmen henüz istenilen seviyeye gelemedik. Ancak bunu arttırmak için tüm gücümüzü harcıyoruz. Bütün bunları da eklediğimizde sektörümüz hedeflerine rahatlıkla ulaşacaktır.

-Kuraklığa bağlı rekolte azalması olacağını biliyoruz. Türkiye yine de liderliğini devam ettirebilecek mi?
Bunu kesinlikle söyleyebilirim ki 2012 yılında yine un ihracatında birinci sırada olacağız. 2005-2006-2007'de miktar ve değer bazında birinciydik. 2008'de çeşitli olumsuzluklarla 2'nci sıraya gerilemiştik. 2009'da değer bazında birinci sıradaydık. 2010-2011 yıllarında tekrar miktar ve değer bazında liderliği ele geçirdik. İçinde bulunduğumuz 2012 yılında yine 2 milyon tonluk ihracat rakamıyla ilk sıraya otururuz. Buğday fiyatlarındaki artış da zaten ihracatımızı değer bazında yükseltir.

SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ
-Biraz da yağlı tohumlar meselesine bakarsak, bu sektördeki durumu değerlendirebilir misiniz?
Bu sene yaz kuraklığı ve mevsiminde yağmayan yağışlar nedeniyle tarım ürünlerinde rekolte düşüşleri oldu. Türkiye kendi kendine yaklaşık 3 milyon ton mısır ithal ediyordu. Şu anda rahatlıkla kendisine yeter konumda. Son üç yıldır kendisine yeter vaziyette. Bu anlamda çok büyük teşvikler verildi. Yağlı tohumlarda 2.5-3 milyar dolar ithalat var. Biz kendi şirketimiz Sunar Grup olarak sosyal sorumluluk projesi aldık. Tatvan'dan başladık, Muş Ovası'na kadar inceledik. Burada çiftçilerin çoğunluğu artık buğday tarımı yapmaz olmuş. Ayçiçeği düşük verimli olsa da fiyatı yüksek olduğu için tercih edilir oldu. Muş Ovası'nda yağlı tohum üretmeye başladık. Çok büyük ve iddialı bir projenin altına imza atıyoruz. Göreceksiniz bölgede Trakya kadar ayçiçeği yetişecek. Hatta Sivas'ta bile ayçiçeği tarımı yapılabilir diye düşünüyoruz.

-Bunun ekonomik avantajlarından da bahseder misiniz?
 

[PAGE]

-Bunun ekonomik avantajlarından da bahseder misiniz?
Bu proje ile Türkiye'nin açığının da kapatılmasına ön ayak oluyoruz. Bakın biz firma olarak da sosyal sorumluluk kapsamında, Adana'dan Muş'a gidip ayçiçeği alıyoruz. Bedeli ne olursa olsun yeter ki bu ülkenin ithalatı azalsın. Bu proje ile sadece yağlı tohum ithalatının 1.5 milyar dolarını kapatabileceğine inanıyorum.

- Bazı ülkelerde sektör antidamping soruşturmalarına maruz kalıyor. Bununla ilgili neler yapıyorsunuz?
Endonezya'da anti damping soruşturması başlamıştı. Ekonomi Bakanımız Zafer Çağlayan'a konuyu arz ettik. Siyasi kariyerini de ortaya koyarak kalktı doğrudan bizimle beraber resmi görüşmelere katıldı ve arkamızda durdu. Biz başarıyla bu işten çıktık. Sayın Cumhurbaşkanımızın da çok büyük desteklerini gördük. Endonezya Cumhurbaşkanı geldi, sayın Abdullah Gül de oraya gitti. İşin arkasında çok sıkı durdular ve Türkiye ile ilgili sorunu hallettik. Ancak şimdi onların yerli üreticileri tüm dünya ülkeleriyle ilgili gözden geçirme soruşturması açtırdılar. Yakında bu ülkede bir fuar daha düzenleyeceğiz. Ekonomi Bakanlığı'nın da desteğiyle bu ülkedeki pazar payımızı koruyacağız. Bakın işimiz kolay değil. Bir üründe ne kadar başarılıysanız sizin ağacınızı taşlıyorlar.

-Biraz da kendi firmanızın faaliyetlerinden söz edermisiniz?
Sunar Grup olarak Türkiye'nin nişasta ihracatının önemli bir kısmını yapıyoruz. Mısır yağı ve ayçiçeği yağında da önemli pazar payımız var. Mısırda yüzde 100 yerli hammadde kullanıyoruz. Nişasta, glikozda tamamen yerli ürün kullanıyoruz. Yağda önce yerli sonra ithal kullanıyoruz. Ayçiçeğinde de Türkiye'de işleyip sonra ithalat yapıyoruz. Bizim grubun içindeki Elita Yem 500 büyük sanayi kuruluşu içinde en fazla yükselen ikinci şirket oldu ve  223'üncü sırada yer aldık. Dış ticaret şirketimiz ise ikinci 500'de yer alıyor. Hedefler büyük, yerimizde duramıyoruz.

-İhracatta durumunuz nedir?
2012 yılı için ihracatta kendimize yüksek bir hedef koyduk. Bu yıl ihracatımızı 106 milyon dolardan 150 milyon dolara yükselteceğiz. Yemen'e, Güney Kore'nin Genel Kurmay Başkanlığı'na yağ sattık. BM, Libya, Irak, Ürdün dahil şu anda 67 ülkeye ihracat yapıyoruz. Hedefimizi 100 ülke olarak belirledik.

-Niye 100 ülke ve bu hedefe nasıl ulaşacaksınız
Öncelikle yakın çevre ülkelerimizi en büyük pazar olarak görüyoruz.  Ancak Arap Baharı gibi örnekleri dikkate aldığımızda, her türlü riski önlemek için, herhangi bir problem oluştuğunda diğer ülkelerde ihracatımızı sürdürebilir yapıya ulaştırmak izin pazar çeşitliliğine gitmemiz gerekiyor. Riski dağıtmanın şart olduğunu düşünüyoruz. Başka bir ifade ile bütün yumurtaları tek bir sepete koymamız gerekiyor.
Bugün geldiğimiz noktada bunun çok doğru bir strateji olduğunu düşünüyoruz. Bir ülkede oluşacak sıkıntıyı diğer ülkelere yapacağımız ihracatla karşılıyoruz. Yeni yatırımla birlikte oluşacak ek kapasitenin ardından daha büyük yapıya geleceğiz. Yani sorun çıkan bir ülke için verdiğimiz üretim hakkını, başka bir ülkede kullanıyoruz. Kalite problemlerini tamamen ortadan kaldırıp daha hızlı daha net bir şekilde yola devam edeceğiz.

-Yeni yatırımlarınız hangi çerçevede olacak?
Kapasite artırımı yağda 40 milyon dolar olacak. Grubumuzun toplam yatırımı ise bu yıl için 65 milyon doları buluyor ki bu rakama önümüzdeki yıl yapılacak yatırımlar dahil değil.Yatırımımızı zaten tamamladık ve 16 Ekim'de resmi açılışı yapmayı planlıyoruz. Ayrıca, margarin fabrikalarının makinelerini getirdik, 2013'te de  bu yatırım bitmiş olacak. Adana'daki yatırımımızın açılışına Irak, Libya, gibi ülkelerden yetkililer gelecek.

Ayrıntılardaki Turgay Ünlü

[PAGE]

Ayrıntılardaki Turgay Ünlü

Ferit B.PARLAK
[email protected]

Yıllardır, atıl bıraktığımız ekonomik değerlerimizden bahsediyoruz ya
O potansiyelin kullanımı için küçük adımların dahi yeteceğini ve cari açık, bütçe açığı, işsizlik gibi problemlerin ortadan kalkabileceğini söylüyorduk ya
Değerlendiremediğimiz, ekonomiye kazandıramadığımız, kaderine terk ettiğimiz binlerce değerimizden sadece biri Muş Ovası'ydı ya Un ve Unlu MamüllerTanıtım Grubu ve Orta Anadolu Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Turgay Ünlü ile yaptığımız sohbette Muş Ovası için bir çalışma başlattıklarını öğrendik. Açıkçası heyecanlandık.
"Yeni bir Trakya geliyor." diyor Ünlü ve ekliyor, "Muş Ovası'nda ayçiçeği yetiştireceğiz ve Türkiye'yi 1.5 milyar dolarlık ithalattan kurtaracağız."
Ne diyelim? Darısı diğer değerlerimizin başına.

Sektör, 3 yılda 2023 hedefine ulaşır

[PAGE]

Sektör, 3 yılda 2023 hedefine ulaşır
-2023 yılındaki 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin ne kadarını un sektörü karşılayacak?
Ekonomi Bakanlığımız ve Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin ortaya koyduğu 500 milyar dolarlık ihracat hedefinden biz un ve unlu mamuller grubunun payına düşen miktar 3 milyar dolar seviyesinde.  Türkiye toplam ihracat hacmine baktığımızda bugün 1.2 milyar dolar çıkıyor. Bizim hedefimiz bunu kısa sürede 3 milyar dolara çıkarmak. 2023 ihracat stratejisinde sektörümüzün bu rakamı geçeceği inancındayız. Hatta sektörümüzün oyuncularıyla birlikte bu rakama çok daha kısa sürede yani 3 yıl içinde 3 milyar dolarlık hedefe ulaşabileceğimizi düşünüyorum.


Dünya basınının temsilcilerini davet edeceğiz
Tanıtım grubumuz 2023 ihracat hedefleriyle ilgili yurtdışı etkinlikleri yapacak, pazar araştırmaları yapılacak ve en önemlisi karalama kampanyalarıyla ilgili özel çalışmalar yapacağız. Hatırlarsınız bir süre önce Filipinler'de Türk unları aleyhine bir kampanya vardı ve bunu birlikte çalışarak başarıyla önledik. Bizim için ilk etapta işin en önemli tarafı mevcut pazarları korumak. Bir yere çıkabilirsiniz ama önemli olan orada kalabilmek. Pazarda kalıcılığı arttırmak amacıyla uluslararası basında tanıtım faaliyetlerinde bulunacağız. Diğer tanıtım gruplarıyla bağlantı kuracağız. Yurtdışından dergi, gazete temsilcilerini davet edip haberlerin yapılmasına yardımcı olacağız, uluslararası toplantılar düzenleyeceğiz.

İhracatçıya pozitif ayrımcılık istiyoruz
İhracatta bazı bürokratik engellerle karşılaşıyoruz. Bana göre Ekonomi Bakanlığı hangi ülkelere gidiyorsa, diğer bakanlıklar da bu bakanlıkla birlikte oralara gitmeli. Biz ihracatçı olarak sadece kendimize değil, ülkemize hizmet ediyoruz. Bu çerçevede bize karşı biraz da pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini düşünüyorum. Zaten kritik bir ortamdayız, AB ve yakın çevrenin durumu ortada. İran, Irak, Suriye gibi ülkelerin durumu ortada. Kriz ortamında her ülke kendisini korumakla mükellef hisseder. Su ortamda zaten ihracat yapmak iki kat zorlaşıyor.

Serbest bölgelerde GDO'lu yağ üretilebilir
-Kur değişimleri sizi nasıl etkiliyor?
AB iyi ki euro ile ihracat yapıyor. Eğer dolarla yapılsa biz bugün daha büyük sıkıntılar yaşarız rekabette. Bu yıl Libya'ya gittim şunu gördüm. Bazı ülkeler mısır yağı alıyor. AB'nin bütün üreticileri orada ve üstelik GDO'lu ürün ihraç ediyorlar. Oysa Türkiye GDO'lu mısır yağını hiçbir şekilde ihraç edemez, çünkü zaten GDO'lu mısır getiremiyoruz.
Daha kolay rekabet edebilmemiz için bizim mevzuatımızda düzenleme yapılıp ihracata ayrı bir hat verilebilir. Örneğin bu ürünlerin serbest bölgelerde üretilmesine izin verilebilir. Böylece Mısır, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde kaybettiğimiz pazarları yeniden kazanırız.
"65 milyon dolar yatırım bitti ihracatta hedef  bu yıl 150 milyon dolar"