Müzayedeciliği kurumsallaştırdı

Gentleman dergisi bu ay kapağına Turgay Artam taşıdı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Biri çok küçük yaşlarda koleksiyonculuğa başladı, diğeri sanat dünyasının içinde doğdu, büyüdü.

Koleksiyonculukla ilkokulda tanışan ve batılı anlamda müzayedeciliği Türkiye'ye getiren Turgay Artam ile oğlu Olgaç Artam, yaptıkları müzayedeleri ve müzayede dünyasını Gentleman dergisine anlattılar.

Müzayedeciliği kurumsal boyuta taşıyarak, 3 bin metrekarelik Antik Palace'ı kuran Turgay Artam, Avrupa ülkelerinde bile eşine az rastlanacak bir mekan oluşturduklarını belirtiyor. Müzayede dışında seminerler, konferans ve çok özel sergilere ev sahipliği yapan Antik Palace 1997 yılında "Picasso-Matisse" sergisi ile ziyaretçi rekoru kırmış ve günümüzde açılan sergiler için bir başlangıç olmuş. Bugüne kadar 262 müzayede düzenleyen Turgay Artam, müzayede işinde güvenin çok önemli olduğunu söylüyor.

Kaplumbağa Terbiyecisi ayrı bir yere sahip

Artam için özel anlam ifade eden eserlerin başında 3.9 milyon dolara satılan Osman Hamdi Bey'in "Kaplumbağa Terbiyecisi" ve 100 milyon dolar üzerinde satılan Picasso'nun "Pipolu Çocuk" tabloları geliyor. Artam, "Müzayedede satışa sunuluş şekilleri, sergilenmeleri, satış sonrası ve öncesi toplum üzerinde yarattıkları etki nedeni ile benim için ayrı bir anlam taşıyorlar" diyerek bu iki tablonun farkını ortaya koyuyor.

Klasik Türk ve oryantalist ressamların tablolarına ek olarak geçtiğimiz yıl çağdaş tabloların talep görmeye başladığını belirten Artam, "Çağdaş sanatın neredeyse tüm usta isimlerine büyük bir ilgi var. Çok az sayıda eseri olan ve Türk sanat tarihindeki yeri nedeni ile Osman Hamdi Bey'in tabloları en çok aranan ve ilgi gören eserlerden olmaya devam ediyor" diyerek, tablo piyasasındaki son durumu özetliyor. Artam, Şeker Ahmet Paşa, Şevket Dağ, Nazmi Ziya, Hoca Ali Rıza ve İbrahim Çallı gibi ünlü ressamların eserlerinin de müzayedelerde rekor fiyatlarla alıcı bulduğuna dikkat çekiyor.

Tamtamdan Thriller'a pullarla müzik tarihi

Önemli bir pul koleksiyonuna sahip olan Turgay Artam, yurtdışında ve yurtiçinde katıldığı sergilerden madalyalarla dönmüş. Koleksiyoncunun sürekli araştırarak, görerek, gezerek ve en önemlisi de okuyarak bilgisini artırması gerektiğini belirten Artam'a göre, öğrendikçe her bir konunun kendi içinde ne kadar derinlere gittiği görmek mümkün. Pul koleksiyonunu genişletirken "Filateli'de Sanat" üzerine yoğunlaşan Artam, dünya resim tarihini mağara duvar resimlerinden Andy Warhol'a uzanan 120 panoluk bir sanat pulları koleksiyonu haline getirmiş. Aynı şekilde "Filateli'de Müzik" üzerine yoğunlaşarak tamtam'la başlayıp Michael Jackson'a kadar uzanan 110 panoluk bir pul koleksiyonu daha oluşturmuş.

Artam, "Bu koleksiyonları yaparken belirli bir alana yoğunlaşarak uzun araştırmalar yapmış olmak ve tek tek toplananları bir bütün haline getirebilmek çok önemliydi" diyor. Artam, pul koleksiyonları haricinde opera dürbünleri, kitap ayraçları ve yemek mönüleri koleksiyonları da yapıyor.

350'ye yakın el yazması Kuran, gün ışığına çıkıyor

Sosyal sorumluluk projelerine katkıda bulunmak için birçok dernek ve vakıfta yeni projeler geliştirip yeni insanları bu vakıflarda rol almaya teşvik eden Turgay Artam, klasik müzik konserleri, opera ve tiyatroları olabildiğince çok takip etmeye çalışıyor.

Tesadüfen yardımcı olma fırsatı bulduğu bir Türk gencinin İtalya'da opera yarışmasında birinci olması da sanatın her alanında yapılabilecek çok şey olduğunu hatırlatmış Artam'a. "Ülkemizde ilk kez gerçekleşen ‘Antik Aryalar' opera yarışmasını düzenlememizin ana nedeni gizli kalmış genç yeteneklerin keşfedilmesiydi" diyen Artam, jürinin tamamının yurtdışından gelmesi ve genç yetenekleri seçmesinin çok önemli olduğunu vurguluyor. İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilmesi nedeniyle de çok önemli etkinliklere imza atmış Artam. Bunlardan biri Avrupalı sanat otoritelerinin bakış açısıyla Türk sanatçılarının eserlerinin değerlendirildiği ve 100 bin TL ödülün dağıtılacağı "İmgenin gücü" adlı yarışma. Bu yarışma ile sanatsal özgünlüğü dünya çizgisini yakalayan genç yeteneklerin uluslararası piyasalara açılarak yeni fırsatlar yakalamalarını amaçlanıyor.

Yine 2010 etkinlikleri kapsamında Kuran-ı Kerim'in indirilişinin 1400. yılı nedeniyle Türk İslam eserleri müzesi koleksiyonunda bulunan Kuran-ı Kerim'lerin restorasyonları ve bu eserleri sergilenmesi için büyük bir organizasyon

gerçekleştirmişler. 4 Eylül - 4 Aralık tarihleri arasında bugüne kadar sergilenmemiş 350'ye yakın el yazması Kuranı Kerim'in ilk defa gün ışına çıkacağını vurgulayan Artam, koleksiyon ile ilgili bir kitap hazırlandığını müjdeliyor.

İlkokulda pul koleksiyonu ile para kazanmaya başladı

İlkokuldayken koleksiyonculuğa merak saran Turgay Artam, o yıllarda Avrupa ülkelerindeki koleksiyoncularla yazışarak hem İngilizce'sini ilerletir hem de koleksiyonculuğu öğrenir. İlkokul 5'inci sınıfta pul koleksiyonu ve bilgisi sayesinde para kazanmaya başlar. Filateli derneğine üye olduktan sonra önemli koleksiyoncularla tanışan Artam, kazandığı paralarla Ankara'da çok şık bir filateli ve nümismatik mağazası açar. Ankara Filatelist Derneği'ndeki müzayedeleri takip etmeye başlayan Artam, ilk müzayedesini de bu dernekte gerçekleştirir. Çalışmalarıyla Filateli Dernekleri Federasyon üyeliğine seçilen Artam, dönemin federasyon başkanı Tevfik Kuyaş‘ın evindeki bir davette gördüğü eserlerin ardından müzayedeleri geliştirmeye karar verir.

1981 yılında çok değer verdiği bir koleksiyoncunun vasiyeti üzerine sahip olduğu önemli koleksiyonun değerlendirilmesi işini üzerini alır. Ankara'da ilk kez düzenlenen müzayede büyük bir ilgiyle karşılaşınca İstanbul'dan çok önemli ailelerin koleksiyonları da satılmak üzere Ankara'ya gelir. Talepler artınca önce İzmir'de Efes otelinde, yaz aylarında da Çeşme Altınyunus otelinde müzayedeler düzenlemeye başlar. Fuar modasının başladığı dönemde Günaydın Gazetesi sponsorluğunda Türkiye'deki ilk Antika Fuarı‘nın organizasyonunu üstlenen Artam, İstanbul'da da ilk kez önemli bir müzayede düzenler, İstanbul'un birçok önde gelen ailesi ve koleksiyoncularıyla tanışır. 1988 yılında Antik Dekor dergisini yayınlamaya başlar.

Hayalindeki işi yapıyor

Deyim yerindeyse antikaların ve tabloların içine doğan Olgaç Artam, eserlere olan göz aşinalığı nedeniyle bu işi profesyonel olarak devam ettireceğini hayal etmiş ve öyle de olmuş. Tatillerini müzelerde geçiren Olgaç Artam, California State Üniversitesi'nde sanat yönetimi eğitimi almış, New York Christie's müzayede şirketinde staj yaparak müzayedeciliğin uluslararası boyutunu gözlemlemiş.

Türkiye'ye döndükten sonra Antik AŞ‘de önce eser kabul bölümünde çalışmaya başlayan Artam, Dünyanın en zevkli işlerinden birini yaptığını düşünüyor. Finans ve yatırıma ilgi duysa da başka bir mesleği seçmeyi düşünmemiş. Çağdaş sanat eserleri toplayan Olgaç Artam'ın hem Türk hem yabancı sanatçılara ait 1970 ve sonrası eserlerden oluşan bir koleksiyonu var. Bunun yanı sıra mineli obje koleksiyonundan da keyif alıyor. Guilloche tekniği ile yapılmış Fransız ve İsviçre yapımı objelerden oluşan bir koleksiyonu bulunuyor.

Artam'ın tercih ettikleri

- Boş zamanlarında İstanbul sahillerini bir uçtan bir uca yürüyerek kat eden Artam, bu hobisini "ruhuma ve bedenime çok iyi geliyor" sözleriyle anlatıyor.

- Klasik otomobillerden büyük keyif alan Artam, 68 model bir Coupe de ville Cadillac ile hafta sonları İstanbul'u dolaşmayı seviyor.

- Dragon, Sunset, Borsa, Topaz ve X, balık konusunda da Suada ve İskele Artam'ın vazgeçemediği mekanlar.

- İş hayatında klasik takım elbiseleri hafta sonları farklı ve renkli spor giymeyi tercih ediyor. Artam için markadan çok tasarım önemli.

- Artam'ın saat konusunda özel tercihleri var. "Zaman benim için değerli" diyen Artam, Patek Philippe, Jaeger-LeCoultre ve Corum saatlerini kullanıyor. Kalem konusunda tercihi ise Montblanc ve Montegrappa.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir