Ne yapacaktım okşayacak mıydım sizi?
Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde İstanbul İl Danışma Meclisi Toplantısı ve Katılım Töreni'ndeki konuşmasında gündemdeki konuları değerlendirirken medyayı ve muhalefeti sert bir dille eleştirdi.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İSTANBUL - İSTANBUL - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin 4+4+4 eğitim sisteminin iptali istemiyle açılan davayı reddetmesi ve diğer taraftan İmam Hatip Okulları'nın orta kısımlarının açılmasına ilişkin olarak, "Millet, bir fetret döneminin ardından evlatlarını kendi istediği okullara gönderebilmenin mutluluğunu yaşadı" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde İstanbul İl Danışma Meclisi Toplantısı ve Katılım Töreni'ne katıldı. Burada yaptığı konuşmada AKP'ye katılan HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ve ekibine, "AK Parti çatısı altına hoş geldiniz diyorum" dedi. Kapılarının herkese açık olduğunu belirten Erdoğan, dinsel milliyetçilik yapmayacaklarını belirterek, "Biz her inanç grubuna eşit mesafedeyiz. Her inanç grubunun inancını yaşaması bizim güvencemiz altındadır. Ayrım yapamayız" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
"İslam Peygamberine, her ne yolla olursa olsun hakaret edilmesini, ardından da adeta Müslümanların başı üzerinde boza pişirilmesini de sineye çekemeyiz. İslam coğrafyasında, protestolar, evet, ölçülü olmak durumundadır; ama Batı da İslamofobia karşısında artık samimi, kararlı bir duruş sergilemelidir. Batı devletlerinin İslam karşıtı, Müslümanları rencide edecek girişimler karşısında yeterli hassasiyeti göstermesi halinde, pek çok sorunun önüne zaten geçilmiş olacak''
Bir dinin peygamberine hakaret etmek, bir dinin kutsallarına, bir milletin, bir toplumun en kutsal değerlerine aleni hakaret etmek, düşünce özgürlüğü kategorisinde asla değerlendirilemez.
Hangi gerekçeyle olursa olsun, bir Müslüman'ın masum bir cana kıyması, tek başına infaza, tek başına yargısız infaza girişmesi, bizim asla ve asla kabul edebileceğimiz bir durum değildir.
Terörün siyaseti şekillendirmesine müsaade etmeyiz
Erdoğan, "Şu anda, terörü arkasına alarak muhalefet yapan partilere rağmen, bu basiretsizliğe rağmen, bu fırsatçılığa rağmen, AK Parti tek başına da kalsa bu mücadeleyi sürdürmektedir" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörle mücadele sürdürülürken basını "sorumsuz" davranmakla eleştirerek, "Diyorlar ki Başbakan medyaya çok saldırıyor. Ne yapacaktım okşayacak mıydım sizi? Benim Mehmedim siperde, eli tetikte, İstanbul'un beyefendileri o Mehmed'in Genel Kurmay Başkanı'nın ayakkabısının altıyla uğraşıyor. Bu ne terbiyesizliktir, Bu nasıl bir sorumsuzluk, nasıl bir gaflettir. Terörle mücadele Boğaz'a karşı keyif çatıp ahkam kesmeye benzemez" dedi.
O uyduruk Oslo belgelerini CHP'ye kim servis etti
Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde İstanbul İl Danışma Meclisi Toplantısı ve Katılım Töreni'ne katıldı. Burada yaptığı konuşmada terörle mücadele konusuna değinen Erdoğan, ana muhalefet partisi ve basına sert eleştirilerde bulundu. CHP'yi "Oslo" üzerinden eleştiren Erdoğan, "Oslo belgeleri diye elinizde salladığınız o uyduruk kağıtları CHP'ye bunu kimin servis ettiğini doğrusu ben de merak ediyorum. Terörle mücadelede, CHP'nin teröre destek veren bu üslubunun altında doğrusu ne olduğunu merak ediyoruz. Terör örgütü devlet değil AKP derken, bunlar da CHP'liler de devlet demiyor. AKP diyor. Bunların üzeri örtülmeyecek kardeşlerim. CHP'nin, terörün değirmenine su taşıyan bu aymazlığını milletim unutmayacak, biz de unutturmayacağız" dedi.
İktidar yıpranıyor diye ellerini ovuşturuyorlar
Terör konusunda basına da sert eleştirilerde bulunan ve basını sorumsuz olmakla suçlayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Allah aşkına, hangi ülkede canını ortaya koyan güvenlik güçleri bu kadar hırpalanır? ‘Başbakan medyaya çok saldırıyor.' E ne yapacaktım? Okşayacak mıydım sizi? Bir gün terör örgütü çıkıyor. Benim askerimi, polisimi arkadan vuruyor, ertesi gün basın çıkıyor güvenlik güçlerimizi yerden yere vuran yayınlar yapıyor. Her kese düşen bu mücadeleye köstek değil destek olmaktır. Burası bir hukuk devleti. Hukuk devletinde nasıl hesap sorulacağı bellidir. Orada göğsünü siper eden komutan, polis muhalefetin ve medyanın sorumsuz saldırılarına da göğüs germek zorunda kalıyor. Terörle mücadele ‘Boğaza karşı keyif çatıp ahkam kesmeye benzemez… Benim Mehmedim siperde, gözünün önünde eşi var, yeni doğmuş çocukları var, eli tetikte , İstanbul'un beyefendileri, o Mehmet'in Genel Kurmay Başkanının ayakkabısının altıya uğraşıyor. Bu ne terbiyesizliktir. Bu nasıl bir sorumsuzluk, nasıl bir gaflettir. Polis de, asker de, istihbaratçı da, korucu da AKP mensuplarının değil, bu aziz milletin evlatlarından oluşuyor. Acı haberler geldikçe, şehit haberleri geldikçe ‘iktidar yıpranıyor' diye ellerini ovuşturanları milletim görsün. Herkes teröre teslim olsa da biz olmayacağız."
(ANKA)(AA)