Neden hile denetimi!

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Mustafa Mesud ECEVİT / SMMM

Yakın geçmişe kadar ekonomisi belirli bir büyüklüğe ulaşmış ülkelerde şirket sahipleri, yöneticileri yada pay ve menfaat sahipleri, ancak bir suistimal gerçekleştiğinde adli muhasebe uzmanlarına başvurmakta  zarar  ve kayıplarının ortaya çıkarılmasını talep etmekteydiler.

Günümüzde ise özellikle 1980'li yıllardan itibaren ABD başta olmak üzere Batı ülkelerinde İşadamları artan oranda Aktif Hile Denetimlerini gerçekleştirmek üzere Adli Muhasebecilerin yardımını almaya başlamışlardır.

Geçtiğimiz 20 yılda gerçekleşen uluslararası büyük şirket skandalları (Enron, Worldcom, Adelpia, Parmalat) gibi hile denetiminin önemini ve denetçilerin sorumluluğunu ön plana çıkarmıştır.

Yapılmış yada henüz gerçekleşmeyen muhasebe hileleri, yalnızca şirket sahiplerini ve yatırımcıları değil, çalışanları, kredi kuruluşlarını, devlet ve denetim firmaları ve diğer hak ve menfaat sahiplerini de büyük ölçüde kayıplara uğratmakta,ülke ekonomilerini olumsuz etkilediği bilinmektedir.

Hileli bilanço ve diğer mali tabloları raporlamada uzmanlaşan bazı kötü niyetli kişi veya kurumlar,bir dizi hile yöntemiyle rakamları manipüle etmekte ve birler binlere,karlar zararlara,zararlar karlara dönüşebilmektedir.

Bu konulardaki suistimallerin önlenmesi için hangi tedbirlerin alınması gerektiği, ne tür kriterlerin ve risklerin değerlendirileceği ve Risk planlaması ve Caydırıcı önlemlerin alınması gibi konularda en az Hilekar kadar konuya hakim olan bir uzmanın görüşüne ve uygulamalarına ihtiyaç olduğu bir gerçektir, çünkü Türkiye'de Hile denetimi konusunda 2000 li yılların başından bu yana özverili çalışmalar yapan ve hile konusunda bu güne kadar yazılmış en kapsamlı kitabı kazandırmış olan Sayın Prof. Nejat Bozkurt'un belirttiği gibi, hile Ya da suistimali çözmek için hilekar gibi düşünmeyi bilmek ve öğrenmek şarttır.

AICPA (Uluslararası Yeminli Muhasebeciler Birliği)  adli muhasebecilerin davalarda sunduğu desteği "Hiçbir avukatın diğerine sağlayamayacağı profesyonel destek" olarak tanımlamıştır.

Esasen yukarıdaki konu ile ilgili (Creative Accounting) yaratıcı muhasebe  ve  (Fuzzy Accounting) bulanık muhasebe gibi mali tablo kullanıcılarını yanıltmaya yönelik uygulamaların artması da, muhasebenin kapsamını ve amacını geliştirerek "Bağımsız Adli Muhasebe Uzmanlığı"  mesleğini doğurmuştur.

Genel olarak adli muhasebecilik (Forensic Accounting) şu konularla ilgilenir;

- Finansal kanıtların analizi.

- Finansal kanıtların sunumuna ve analizine yardım edecek yazılımlar geliştirmek.

- Bulguların, raporlar, dokümanlar ve belgeler halinde incelenmesi.

- Duruşmalarda delilleri desteklemek için fiziksel ve görsel belgeler sunarak ayrıca "Uzman şahit" olarak mahkemede tanıklık yaparak, yargıya ve avukatlara destek sağlamak.

Ülkemizde 2011 başlarında TBMM'de yasalaşması beklenen yenilenen Türk Ticaret Kanunu'nda öngörülen düzenlemelerin, İç denetim, İç kontrol, hile, etik değerler, iş ahlakı ve şeffaflığın önemini gündeme getirmekle KOBİ'ler dahil küçük, büyük tüm işletmelerin kurumsallaşmasının gerekliliğini ve aciliyetini öne çıkarmakta ve bundan böyle hile ve denetim konusunda şahıs yada kurumların hassasiyetinin ve dikkatinin artacağı kaçınılmaz bir gerçektir.

Sıkça gündeme getirildiği gibi muhasebe mesleğinde de değişim yaşanmakta ve eski uygulamalar geçerliliğini kaybetmektedir.

Ayrıca, toplumda ve iş yaşamında kişilerin neden olduğu suç oranları giderek artmakta ve avukatlar davalarında uzman desteğine ihtiyaç duymaktadırlar.

Söz konusu suç oranlarının en aza indirilmesi ve önlenebilmesi içinde adli muhasebecilere gereksinim duyulmakta ABD ve Batılı ülkelerde yaygın şekilde  uygulama gerçekleşmektedir.

Ülkemizde henüz yeni sayılabilecek bu kavramın dışında bağımsız denetçi, iç denetçi gibi diğer meslek mensupları da bulunmaktadır.

Ancak; Bağımsız denetçi ve iç denetçilerle adli muhasebe uzmanları arasında bazı farklar mevcuttur, bunun nedeni adli muhasebenin daha geniş kapsamlı olmasıdır.

Özellikle hileyle  mücadelede bağımsız denetçi yada İç denetçilerden başarı beklemek zordur.

Öyle ki; 2004 yılında ülkemizde (yabancı firmalar dahil) denetim firmaları üzerinde yapılan bir araştırmada denetçilerin hileler konusuna yeterli önemi veremedikleri ortaya çıkmıştır. Araştırmaya göre denetçilerin yaklaşık %60'ı önemlilik düzeyi yüksek bir hileden dolayı, tespit yapıldığı halde denetim raporunda "Olumsuz" görüş belirtememiştir.

%40'lık bölüm ise Hile konusundaki yasal düzenlemeleri yeterli bulmaktadır. (Kiracı,2005:120-121).

Aslında hile denetimi yapan denetçilerin dışındaki meslek mensupları işlerinin doğası ve amacı gereği suistimal aramak yerine verilerin doğruluğunu tespit etme, firmanın kredi notunu ölçme aşamasında yada karlılık durumu, mali mevzuata uygunluk, mali tabloların güvenirliliği, uygunluğu konularında makul güvence sağlamak düşüncesi ile  görev yaptıklarından hile konusunda duyarlı olmaları beklenmemelidir.

Sonuç olarak ülkemizde hile denetimi ve araştırmacı muhasebecilik ve kurumsal yönetim konularını da kapsayan "Bağımsız Adli Muhasebe Uzmanlığı"nın altyapısı ve Türkiye'de ki uygulamaları konusunda akademik çevrelerde bilimsel çalışmalar başlamış ve kongre, panel, seminer ve diğer etkinliklerle Hile denetiminin önemi anlatılmış ve tez konuları olmaya başlamıştır. Adli muhasebecilik "US.News&World Report'un son zamanlarda ki 8 en güvenli kariyerlerinden bir olarak kabul ettiği (08/02/2002) ve Smart Money Magazine'in gelecek 10 yıl içinde 10 yeni meslekten biri olarak açıkladığı mesleğin (forensic-accounting information, 2005), ülkemizde 2009 da Turmob'un desteğiyle İSMMMO'nun bünyesinde kurulan akademinin eğitim çalışmaları ve üniversitelerde bölümlerin açılmaya başlanmasıyla umulan düzeyin üzerinde rağbet göreceği anlaşılmaktadır.