Normalleşiyoruz, tedbirler geri alınacak

MB Başkanı Yılmaz, yıl sonuna kadar çıkış stratejisinin tamamlanacağını belirtti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ece CEYHUN

İSTANBUL - Merkez Bankası kriz döneminde piyasanın elini rahatlatmak için attığı bazı likidite tedbirlerini geri alıyor. Dün yabancı para zorunlu karşılık oranını yüzde 9.5'tan yüzde 10'a çıkartan Merkez Bankası TL'de yüzde 5 olan karşılık oranını değiştirmedi.

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, bugünün 1 ay öncesinden daha olumlu olduğunu belirterek para politikasında normalleşme adımlarını attıklarını çıkış stratejisini yıl sonuna kadar tamamlayacaklarını söyledi. Buna göre zorunlu karşılık oranları ise kriz öncesi seviyesi olan yabancı parada yüzde 11, TL'de yüzde 6'ya yeniden çıkacak. Dün ayrıca Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ve bankanın üst yönetimi İstanbul'da ekonomi müdürleri ile bir araya geldi.

Zorunlu karşılıklardaki artış devam edecek

TL'nin değerlendiğini ve ihracatçının sıkıntıda olduğunu kabul ettiklerini 'ak'a 'kara' diyemeyeceklerini ifade eden Yılmaz, bu konuda atılabilecek adımlardan biri olarak faiz oranları diğerinin de zorunlu karşılıklar gibi makro düzenlemeler olduğunu belirterek şartlar oluştuğunda yeni tedbirler alabileceklerini aktardı. Yılmaz, "Mayıs'ın 7-8'inden sonraki 1.5 aylık döneme bakıldığında döviz piyasasında bir sorun söz konusuydu. Döviz sıkıntısı vardı. Bu giderek azaldı.

Bugün itibariyle geldiğimiz noktada son 1 hafta 10 gündüz döviz piyasasına giriş söz konusu. Turizm mevsimindeyiz belki eylüle kadar bu şekilde devam edebilir. Fakat yine de gücünü kestiremiyoruz. Bugün (dün) aldığımız zorunlu karşılıklardaki 50 baz puanlık artırımın etkisini de gözledikten sonra eğer kalıcı olarak döviz likiditesindeki artış söz konusu olursa biz bunu tekrar dikkate alabiliriz ve döviz alım ihalelerindeki miktar üzerinde bir tasarrufa gidebiliriz. Her gün bu değerlendiriliyor. Birkaç gün daha bakalım" şeklinde konuştu.

Yıl sonuna kadar çıkış stratejisi tamamlanacak

Kredi piyasalarındaki gelişmelerin üzerine biraz daha odaklandıklarını vurgulayan Yılmaz, "Yıl sonuna kadar çıkış stratejimiz tamamlanacak" dedi. Yılmaz, döviz girişlerinin sorulması üzerine ise "Türkiye'de döviz piyasalarının hacmi günlük şu anda 5-6 milyar dolar civarında. İşlemlerin netine bakıldığında bazen net 250-300 milyon dolar giriş oluyor sonra eksiye dönüyor. Devamını görmemiz gerekiyor" cevabını verdi.

MB Başkan Yardımcısı Erdem Başçı ise yıl sonuna kadar makro riskleri azaltıcı politikalarda normalleşmeye gidileceğini belirterek dövizde yüzde 11, TL'de yüzde 6'ya kadar zorunlu karşılıkları çıkarma öngörüleri olduğunu kaydetti. Aşırı hızlı kredi büyümesi olması ve cari açığında hızla artması durumunda teknik faiz ayarlamasına da gidilecek.

MB enflasyon Raporu'ndaki baz senaryosunda likidite ayarlamalarının ardından faiz artırımı için 2011'de şartların oluşacağını varsaydığında açıklarken sorular üzerine eğer resmin dışında ikinci bir daralma olur Avrupa'da küçülür bize de 2009'daki gibi bir yansıması olursa faiz indirimlerine de başlayabileceklerini de söyleyen Yılmaz, "Elimizde faiz oranları ve makro finansal riskleri azaltıcı düzenlemeler var. Görünen o ki bu düzenlemelere daha fazla ağırlık vereceğiz. Şartlar değişirse hepsi de kullanılabilir biri diğerinin de önüne geçebilir" diye konuştu.

Bugün 1 ay öncesinden daha olumlu

Güney Avrupa'da Mayıs'ın birinci hafta sonundan beri bir haftanın diğer haftaya uymadığını söyleyen Yılmaz, "Bu belirsizlik de devam ediyor. Ancak Avrupa bankaları üzerinde yapılan stres testleri belirsizliği bir ölçüde azalttı. Fakat tamamen de ortadan kalkmış değil. O nedenle önümüzdeki dönemde herkes bizde buradan ticaret kanalıyla, beklenti kanalıyla ve de kredi kanalıyla etkileneceğimiz için dikkatli olmamız gerektiğini söylüyoruz" dedi. Adımlar atıldığını kararlar alındığını sonucun ve uygulamanın görülmesi gerektiğini de ifade eden Yılmaz, "Bugün 1 ay öncesine göre daha olumlu" ifadesini kullandı.

Avrupa'da olası bir sorun karşısında o ülke merkez bankalarının çok geniş seçenekleri olmadığına da dikkat çeken Yılmaz, bu ülkelerde faiz oranlarının sıfır olduğunu hatırlatarak "Parasal genişleme yapacaklar. Özel sektörden menkul kıymetler satın alacaklar bunun karşılığında likidite mverip kredi piyasasındaki sıkılığı azaltacaklar. Ellerindeki enstrüman uygulama bu.

Eğer ikinci bir dalgalanma gelir kamu otoritesinin banka kurtarma operasyonları gündeme gelirse bu ülkelerin kamuoylarının daha önceki uygulamalara verdiği desteği vermeme ihtimali var. Hükümetler zorlanabilir. Eğer sorun çıkarda bu bankalara kaynak aktarmak zorunda kalırlarsa seçmenleri ile yüzyüze gelecekler ve bunun mutlaka siyasi bir bedeli olacak. Bunu bilemeyiz ama bankalarda sorun çıkarsa bu kredi hacminin daralmasına neden olur ve bizim kredi kanalıyla bankalarımız ve reel sektörümüz uluslar arası piyasalardan yaptıkları borçlanmaları ya aynı miktarda yapamayabilir ya da maliyetleri artar. Ayrıca ihraç mallarına olan talep de etkileneceği için üç kanadan bizi etkileyebilir" değerlendirmesinde bulundu.

ABD verileri daralmayı işaret ediyor

"Son bir hafta içinde ABD ekonomisinde ortaya çıkan veriler tekrar daralmayı ön plana çıkardı" diyen Yılmaz, bunun Avrupa ekonomileri içinde geçerli olduğunu kaydederek şöyle devam etti: "Bankaların stres testleri Avrupa için endişelerin yoğunluğunu azalttı. Piyasalar şu anda stres testlerinin içeriğini anlamaya çalışıyor. Analiz etmeye çalışıyor. Önümüzdeki hafta belki daha net bir resim ortaya çıkacak. 'İkinci bir dip mümkün müdür? Sorusunun cevabını ben 'olmama ihtimalini olması ihtimalinden daha yüksek görüyorum. Merkez bankaları bir hayli tecrübe kazandı."

İSO-500'deki kârlılık sağlıklı

İSO-500'de kârlılığın artışına dikkat çekilmesi üzerine ise Yılmaz, "Son derece sağlıklıdır. Enflasyon düştüğü için faizler de düştü. Belirleyici olan enflasyonun düşüşüdür. Biz faiz oranlarını tek hanede tutabilirsek bu kazanımların konsolide edileceğini düşünüyoruz" diye konuştu. Vatandaşın karının ne zaman artacağının sorulması üzerine ise Yılmaz şu cevabı verdi: "Eğer reel ekonomideki daralma bir bankacılık krizi şeklinde oluyorsa, içinden geçmekte olduğumuz kriz gibi, iyileşme zaman alıyor.

TCMB olarak ekonomi yönetiminin birden fazla biriminden bir tanesiyiz. Biz fiyat istikrarını sağladığımız finansal istikrarı koruduğumuz sürece ve reel faizleri düşük, nominal faizleri de tek hane de tuttuğumuz sürece kredi piyasalarına yapabileceğimiz katkının önemli olduğunu düşünüyoruz. Bizim bundan sonra sokaktaki vatandaşın durumu için yapabileceğimiz katkı kredi piyasalarını çalışır tutmak, belirsizlikleri kaldırmak yatırımcının yatırım yapmasının maliyetlerini düşürmek. Bunun için de enflasyonu düşürmenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu olmazsa beklentiler bozulur, yatırım yapılmaz ve cepten para kaybederiz. Biz belirsizliği kaldırabilirsek sokaktaki vatandaşa katkı sağlarız."

Yatırım kredilerinde de artış var

Geçen yıl şirketlerin yurtdışındaki paralarını borçlarını ödemek için kullandığının görüldüğünü belirtilmesi üzerine de Yılmaz, 2009 için bunun geçerli olduğunu ama bu yıl KOBİ kredilerinde de ticari firma kredilerinde de artış olduğunu hatta işletme kredisi olarak başlayan talebin artık yavaş yavaş yatırım kredilerinde de başladığına dikkat çekti.

Mali kuralın sonbaharda çıkmasını ve 2011 bütçesinde uygulanmasını beklediklerini söyleyen Yılmaz, mali kuralın seçimlerden önce çıkıp çıkmayacağından emin olup olmadığı yönündeki bir soruya da "Emin olmak istiyoruz" dedi. Başkan Yardımcısı İbrahim Turan ise şu anda mali kuralın gecikmesinden doğan bir kayıp olmadığını söyledi.

Yılmaz, yurtdışında IMF ve Dünya Bankası toplantıları sırasında New York'a giderek rating kuruluşları ile konuştuklarını belirterek "Not işi pazarlık konusu olamaz. Biz doğruları yapmaya devam ediyoruz. Bize düşen görev bu ortamı bozmamak ve iyileştirmek bunun sonucunda da herhalde bu şirketleri utandırmak. Başka yapabileceğimiz bir şey yok" diye konuştu.

Bu konularda ilginizi çekebilir