Nuri Bilge ve Ebru Ceylan çifti yeni projelere hazırlanıyor

2008 Cannes Film Festivali'nde Üç Maymun filmiyle "En İyi Yönetmen Ödülü"ne layık görüldüğünde, ödülü "yalnız ve güzel ülkesine" ithaf ederek alan yönetmen, senarist ve fotoğraf sanatçısı Nuri Bilge Ceylan, yeni ödüller için kolları sıvadı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - 2008 Cannes Film Festivali'nde küçük zaafların büyük yalanları doğurmasıyla parçalanan bir ailenin, gerçeklerin üzerini örterek bir arada kalma çabasını anlatan Üç Maymun filmiyle "En İyi Yönetmen Ödülü"ne layık görüldüğünde, ödülü "yalnız ve güzel ülkesine" ithaf ettiğini söyleyen yönetmen, senarist ve fotoğraf sanatçısı Nuri Bilge Ceylan, yeni ödüller için kolları sıvadı.

Nuri Bilge Ceylan ile ödüllü filmlere imza atan, "İklimler" filminde başrolü paylaşan oyuncu, senarist ve fotoğraf sanatçısı eşi Ebru Ceylan, "Ceylanlar"ın yeni projelerini anlattı. Ceylanlar'ın sinema yolculuğunu, "yalnız yollardan geçilerek yapılan bir yolculuk" olarak tanımlayan Ebru Ceylan, ilk yola çıktıklarında ticari kaygıları olmadığı, herkesin seveceği türde bir şey yapmadıkları için yalnızlığı göze aldıklarını ve yalnız yollardan geçtiklerini ifade etti.

Bugüne kadar film projelerinin birini bitirdikten sonra diğerine başlamayı tercih ettiklerine işaret eden Ebru Ceylan, Bir Zamanlar Anadolu'da filminden sonra nedenini bilmediği bir şekilde üç proje fikrinin aynı anda doğduğunu ve geliştiğini bildirdi.

Nuri Bilge Ceylan'ın, yapmak istediklerini kendisiyle paylaşmasının ardından büyük bir heyecan yaşadıklarını belirten Ebru Ceylan, 3 filmin de üzerinde çalıştıklarını, ancak ağır basan projenin hayata geçeceğini bildirdi.

Yeni projelerde de daha öncekilerde olduğu gibi yine insana dair tüm duyguların tema olarak kullanılacağını dile getiren Ceylan, şöyle konuştu: "Bilge, eminim ki hayatının sonuna kadar 'birbirine benzer' filmlerle seyircinin karşısına çıkmaya devam edecek. Ama tırnak içinde benzer diyorum çünkü aslında hepsi özgün ve farklı ama onun tarzının var olacağı hissedileceği için benzer yapıtlar olacak. Filmlerde yine insan dünyasına ait her şey yer alacak. Suçlar, günahlar, aşklar, aldatılmalar, vicdan azapları derinlemesine işlenmeye çalışılacak."

"Ödüller besleyen kaynaklar gibi"

Ceylan, yurt içinde ve yurt dışında aldıkları alkışların, ödüllerin ve kalabalıklar tarafından onaylanmanın, yalnızlıklarının giderilmesinde önemli rol oynadığını ifade etti. Ödül alırken bazen gurur, bazen takdir edilme duygusunu yoğun olarak yaşadıklarının altını çizen Ceylan, şöyle dedi:
"Samimi konuşmak gerekirse bir film yapmaya başlarken küçücük bir fikir doğduğunda ödül konuşmasını hazırlamaya başlarsınız. Yatağınıza yattığınızda kendinizi ödül konuşmasını yaparken bile hayal edersiniz. Bu sadece bana ait bir duygu değil, geneli kapsıyor o yüzden içim çok rahat bir şekilde söylüyorum. İşimizi yaparken Bilge ile büyük hayaller kuruyoruz, ama onlara tutkuyla bağlanmıyoruz. Böyle olunca da büyük hayal kırıklıkları yaşamıyoruz."

Aldıkları ödüllerin ve takdirlerin, yurt içinde ve dışında tanınır ve takip edilir hale gelmelerine aracı olduğunu belirten Ceylan, "Eğer yurt dışında ödül alırsanız bu yurt içinde daha fazla takip edilmenizi, daha fazla izlenmenizi ve sevmeyenlerin ön yargılarını biraz da olsa yıkabilmenizi sağlıyor. Ticari sinema yapmadığımız için her anlamda bizim beslenme kaynaklarımız zaten bunlar" dedi.

"Fotoğraf bana sinemadan daha yakın"

Ailenin en küçük ferdi oğulları Ayaz Ceylan'ın söylediği bir sözden esinlenerek "Dünya İçimde Karanlık Oyunlar Oynuyor Anne" adlı ilk fotoğraf sergisini açan ve fotoğrafçılık yönünü de gözler önüne seren Ebru Ceylan, sergide 26 fotoğrafın yer aldığını bildirdi.

Fotoğrafların İstanbul ve Ankara'da sergilendiklerini, sanatseverlerden beklediğinden daha güzel yorumlar aldığını belirten Ceylan, dileyenlerin temmuzun son haftasında Bodrum Dibeklihan Kültür Merkezi'nde sergiyi gezebileceğini söyledi.

Fotoğrafa küçük yaşlarda dayısının çektiği fotoğraflardan etkilenerek başladığını anlatan Ceylan, Ankara'da büyümesinin de sanata yönelmesinde büyük etken olduğunu vurguladı. Sinemanın fotoğrafa göre her açıdan daha tatmin edici bir sanat dalı olduğunu savunan Ceylan, "Fakat fotoğrafın doğasını kendime daha yakın hissediyorum. Çünkü yalnız üretilen bir şey. Kalabalıklarla bir arada üretebilme yeteneğim yok benim. Çok sosyal bir insan değilim. Kendim çalışmayı seviyorum. Fotoğrafçılık da buna yatkın bir sanat. O açıdan bana sinemadan daha yakın" diye konuştu.

Yeni fotoğraf projelerinin de yolda olduğunu işaret eden Ceylan, "Yeni projelerde de yine iç dünyalar, insanlık tarihi, suç, ceza, ahlak gibi duyguların benim zihnimde oluşturduklarının yansıması görülecek" dedi.