Önceliğimiz '21. yüzyılın okulları'nı yaratmak
Tony Wagner, "21. yüzyılın sorunlarına, 20. yüzyılın çözümlerini üreten bir eğitim sisteminesahibiz. Bundan sonraki en büyük zorluk, gençlerin güçlü olmasını sağlayan bir eğitimsistemi tasarlamak" diyor.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Didem ERYAR ÜNLÜ
İSTANBUL - Kaynakların sınırlı, kar oranlarının düşük, rekabetin ise her zamankinden daha acımasız olduğu günümüzde, başarı, yenilikçiliğe bağlı. Genç beyinlerin ne derece yenilikçi, ya da ne derece yaratıcı olacağını belirleyen en önemli etken ise eğitim sistemi.
Harvard Üniversitesi eğitim uzmanı Tony Wagner'a göre yenilikçilik yani inovasyon, günümüz dünyasının temel becerisi. "Ortalama yetenek bir fayda sağlamıyor. Çocukların üniversiteye değil, inovasyona hazır olmaları; yaptıkları herşeye değer katmaları gerek" diyor Wagner. İnternet sayesinde her türlü bilgiye ulaşabildiğimiz bir dünyada, bilgi önemini kaybederken, o bilgiyi nasıl kullandığımız önem kazanmaya başlıyor.
"Okuldan nefret ettim. O zamanlar sorunun bende olduğunu düşünüyordum. Ama sorun eğitim sisteminde. 21. yüzyılın sorunlarına, 20. yüzyılın çözümlerini üreten bir eğitim sistemine sahibiz. Bundan sonraki en büyük zorluk, gençlerin güçlü olmasını sağlayan bir eğitim sistemi tasarlamak" diyen Wagner, inovasyon yeteneğini, sorunları yaratıcı bir şekilde çözmek; hayata yeni olasılıklar sunmak olarak tanımlıyor.
Okula ilgi azalıyor
Tony Wagner kendisini "iş dünyası ile eğitim dünyası arasındaki tercüman" olarak görüyor. Yani çocuklarımızı eğitenler ile, çocuklarımıza iş verenler arasında bir diyalog kurmaya çalışıyor. "Creating Innovators: The Making of Young People Who Will Change the World" (Yenilikçiler Yaratmak: Dünyayı Değiştirecek Genç İnsanlar Yetiştirmek) isimli kitabında ise, mevcut eğitim sisteminin, iş dünyasında başarının kapılarını açmaktan çok uzak olduğunu dile getiriyor. Wagner'e göre gençlerin yenilikçi olmasını belirleyen üç temel unsur var. Bunlar, oyun, tutku ve amaç. Google'a girerek her türlü bilgiye ulaşabildiğimiz bir çağda yaşarken, çocukların ilgilenmedikleri ve hiçbir zaman ihtiyaç duymayacakları konuları öğrenmek zorunda kaldıklarını söylüyen Wagner, ABD'de gençlerin okula olan ilgisinin, üst sınıflara geçtikçe azalmaya başladığına da dikkat çekiyor.
Eğitimde değişim lideri olmak
Seneler boyunca, eğitimde değişim lideri olmayı hedefleyen sınıf öğretmeleri, okul müdürleri ve yöneticileri ile görüşen Wagner, bu görüşmeler sırasında bu insanlarda bazı ortak noktalar gözlemlediğini ifade ediyor. Öncelikle, başarılı değişim liderleri, değişim ihtiyacını her ortamda dile getiriyorlar ve bunu yaparken gerek entelektüel gerekse duygusal açıdan dikkat çekici olmaya çalışıyorlar. Temelde değişim liderlerinin anlaması gereken iki dünya var.
Bunlardan ilki, okulların gençleri hazırladığı dünya. Öğrencilerin hangi yeteneklere, düşünce sistemlerine ihtiyaç duyacaklarını açıkça tanımlamak gerekiyor. Değişim liderleri değişen iş dünyasının ve bilginin hızlı bir şekilde metalaştığının bilincindeler. Gelinen nokta ise son derece net: Yaşadığımız dünya öğrencinin ne bildiği ile değil, bu bilgi ile ne yaptığıyla ilgileniyor.
Değişim liderlerinin anlamaları gereken ikinci dünya ise öğrencilerin dünyası. Öğrencilerin, öğrenme süreçlerini tanıyorlar. Öğrenme sürecinde öğrencinin iç motivasyonunun da önem taşıdığının farkındalar. Sonuç olarak, sınıf ve okulu anlamak için öğrencileri dikkatli bir şekilde dinliyorlar. Etkili değişim liderlerinin, tüm bunlar hakkında öğretmenlere ve ebeveynlere vaaz vermediğini söyleyen Wagner, bunun yerine yetişkin eğitimine öncelik verildiğini ifade ediyor. Çünkü değişimin sürdürülebilir olması için, toplumdaki yetişkinlerin de değişim ihtiyacını anlamaları gerekiyor. Wagner'e göre en iyi değişim liderleri, bu iki dünya anlayışını sınıfa taşıyabilenler; eğitici lider olduklarını anlayanlar. Dolayısıyla, öğretmenlerin, öğrencilere kendilerini geliştirebilecekleri çalışma şartlarını sunmaları gerekiyor. Gençlerin öğrenmek ve birlikte çalışmak için zamana ihtiyaçları var. Örneğin, eğitim sisteminde en yüksek performansa sahip olan Finlandiya, aynı zamanda dünyanın en yenilikçi ekonomisi. Finlandiya'da öğretmenlerin sınıfta ders anlatarak geçirdikleri zaman 600 saat. ABD'de ise bu oran 1100 saate ulaşıyor.