Onları, 40 yıl sonra müzeye bağışladı
Anadolu Ajansı'nın eski muhabirlerinden Burhan Dodanlı, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan'ın idam yaftalarını Ulucanlar Cezaevi Müzesi'ne bağışladı.
Ulucanlar Cezaevi'ne eşiyle birlikte gelen Dodanlı, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan'ın idam edildiği gece uzun uğraşlar sonucu aldığı idam yaftalarını Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki'ye verdi.
İdam yaftalarını Dodanlı'nın elinden alan Tiryaki, "Millet olarak hafızaları silmek için, geçmişten gelen izleri yok ediyoruz, yakıyoruz. Sizin 40 yıl boyunca bu yaftaları muhafaza etmemiz son derece önemlidir. Sadece bugün sizin getirdiğiniz bu yaftaların sahipleri değil şuan altında bulunduğumuz bu çınarın altında birçok kişi idam edildi. Ogün idam suçu olan bugün suç olarak dahi görülmüyor. Herşeyden önce sizlere bu duyarlılığınızdan dolayı teşekkür ediyoruz" diye konuştu.
Dodanlı'da gece sokağa çıkmanın bile yasak olduğu bir ortamda çok zor şartlarda, idam anlarına tanıklık ederek bu yaftaları Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanı Tuğgeneral Ali Elverdi'nin izniyle aldığını ve 40 yıl muhafaza ettiğini belirterek, "Bu belgeleri bugüne kadar onlarca insan benden istedi. Ama 40 yıl boyunca sakladığım bu belgeleri kimseye vermeye yanaşmadım. Daha sonra arkadaşlarımla beraber bu belgelerin buraya Ulucanlar Cezaevi'ne ait olduğuna karar verdik. Bu belgeleri size emanet ediyorum" ifadelerini kullandı.
Dodanlı teslim törenin ardından yaptığı açıklamada, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının davasını başından sonuna kadar 3 arkadaşıyla birlikte Anadolu Ajansı muhabiri olarak yakından izlediklerini ve idam anına tanıklık ettiklerini belirtti.
Dodanlı, süreci yakından izlemesi nedeniyle Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanı Tuğgeneral Ali Elverdi tanıştığını ifade ederek, "Ali Paşa'ya, 'verdiğiniz karar Yargıtay ve meclisin onayından geçerse idam safhasını ajans muhabirleri olarak izleyebilir miyiz' dedim. Önce 'mümkün değil' karşılığını verdi. Sonra 'o gün idamın infaz edileceği yerin kapısına kadar gelebilirsen, söz seni içeri alacağım' dedi. Geleceğime ihtimal vermiyordu" şeklinde konuştu.
İdam gecesi sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen bu ana tanıklık etmek için Ulucanlar Cezaevi'ne doğru yola çıktığını anlatan Dodanlı, şöyle konuştu:
"Akşam üzeri yola çıktım. Ancak Samanpazarı'nda çevirdiler. Nereye gittiğimi sordular.'Evime gidiyorum' dedim. İlk çevirmeyi böyle geçtim.İkinci çevirmeyi de geçtikten sonra komandolar tarafından yakalandım. Askerlere 'beni Ali Paşa'ya götürün ona mesajım var dedim'. Ali Elverdi kısa bir süre sonra geldi. 'Sen misin, gel, gel' dedi. İçeriye aldı beni. Sonra, bu durumdan kimseye bahsetmememi istedi. 28 yıl bahsetmedim, ajansta dahi Ali Elverdi'nin isminden kimseye söz etmedim. Sonra 2000 yılında bir televizyon programına çıkacaktım ve kendisini aradım. 'Paşam, ben televizyona çıkacağım, çok ısrar ederlerse isminizi vereyim mi' dedim. Verebileceğimi söyledi."
"Deniz Gezmiş, infazın ardından tam 52 dakika yaşadı"
İdam gecesi Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının boynuna asılan yaftaları yine Ali Elverdi'den uzun uğraşlar sonucu aldığını dile getiren Dodanlı, "Deniz'in odasına girdik, ona yaftadaki özeti okudular. Babasına mektup yazdı. Tabi bu idamları hızla infaz etmik istiyorlardı. Çünkü dönemin Başbakanı ve iki bakanı daha önce asılmıştı 'üçe üç' diyorlardı. İdam sehbasında Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan yaklaşık 15 dakikada hayatını kaybederken, Deniz Gezmiş, tam 52 dakika boyunca yaşadı" dedi.
Burhan Dodanlı ayrıca sonradan o gece ve önceki süreçte yaşananları kaleme aldığı kitabından dolayı İstanbul'da 20 yıl boyunca yargılandığını ve berat ettiğini kaydetti.
Dodanlı'nın Tiryaki'ye verdiği Deniz Gezmiş'in yaftasında şu ifadeler yer alıyor:
"Deniz Gezmiş, Ankara 1'Nolu Askeri Mahkemesi'nin 9.10.1971 tarih ve 971-13 esas 971-23 karar sayılı hükmü ile TCK 146-1 maddesi uyarınca ölüm cezasına mahkum edilmiştir."