Org. Başbuğ görevi devretti

Org. Işık Koşaner, Genelkurmay Başkanı olarak ilk konuşmasında TSK'ya karşı asimetrik psikolojik savaş yapıldığını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Genelkurmay Başkanlığı görevini devreden Orgeneral İlker Başbuğ, "TSK'da görev yapan personel ancak kendi çabası, mesleğinde başarıları ve Türk ordusuna, devletine bağlılıkla yükselebilir" dedi.

Orgeneral İlker Başbuğ, Genelkurmay Karargahı'nda düzenlenen devir teslim töreninde yaptığı konuşmada, Türk ordusuna ve devletine sadakat duygusuyla yaşadıklarını söyledi.

Bir Anadolu şehrinde, Afyonkarahisar'da başladığı kariyerine bugün son noktayı koyduğunu belirten Orgeneral İlker Başbuğ, bu durumun aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin liyakate dayalı yapısına da güzel bir örnek olduğunu bildirdi.

TSK'da görev yapan personelin ancak kendi çabası ve mesleğinde başarılarla ve Türk ordusuna, devletine bağlılıkla yükselebileceğini ifade eden Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti:

"TSK'nın sahip olduğu kurum kültüründe hiç kimse için hiçbir şekilde ayrımcılık yapılamaz. Yıllar önce askerlik andını içerek askerliğe ilk adımımı atmıştım. Zamanla bu andın her kelimesinin ne kadar önemli olduğunu ve bir asker için anlamını daha iyi kavradım. Her kelimesi ayrı bir anlam taşıyan askerlik andındaki şu iki hususa dikkatinizi çekmek isterim; Millet ve cumhuriyete. Askerliğin namusunu, Türk Sancağı'nın şanını canından aziz bilmek. Askerler için hayattaki en önemli şey erdemdir. Erdem, insanın ruhsal olgunluğudur. Namus, sadakat, şeref, vefa, ahlak, karakter, fedakarlık ve cesaret, erdemle bütünleşir."

Genelkurmay Başkanlığı görevini devreden Orgeneral İlker Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, devlet düzeni içinde yasalarla kendisine verilmiş görevleri yerine getirdiğine işaret ederek, "Türk Silahlı Kuvvetleri, cumhuriyetin temel niteliklerinden birini oluşturan demokrasi rejimine bağlıdır ve saygılıdır. Demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için de üzerine düşeni yapmaya özen göstermektedir" dedi.

Orgeneral İlker Başbuğ, günümüzde ciddi şekilde ortaya çıkan bir diğer güvenlik sorununun siber savaş olduğuna dikkati çekti.

Bu nedenle devletler ve kurumlar tarafından siber savaşa karşı etkin mücadele yapılması zorunluluğunun da yeni ve önemli bir güvenlik ihtiyacı olarak ortaya çıktığını anlatan Başbuğ, şunları kaydetti:

"Dünya, gerçek anlamda 11 Eylül 2001'de Amerika Birleşik Devletlerinde İkiz Kuleler'e yapılan saldırıyla siber savaşın çağımızdaki ilk uygulamasına şahit olmuştur. Teknolojideki ve özellikle de bilişim teknolojisindeki gelişmeler, siber savaşı güçlendirici bir etki yapmıştır. Çünkü bilişim teknolojisinin kontrol edilemeyen bir hızla gelişmesi, derinleşmesi ve dünya çapında yayılması, beraberinde hukuk dışılığı, görünmezliği ve kötü niyetli gruplar arasında koordinasyon yeteneğinin artmasını ve bilginin kontrol edilebilirliğinin zayıflamasını da getirmiştir.

Son yıllarda ülkemiz ve özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri de benzer bir tehditle karşı karşıyadır. Bu yeni tehdidin en önemli özelliği, sanal ortamın denetlenememezliğinden neredeyse sonsuz manevra alanından azami ölçüde yararlanmasıdır.

Yeni tehdidin dikkat çeken diğer bir önemli tarafı da iletişim dünyası üzerindeki yoğun etkisidir. Bilişim teknolojisinin sağladığı olanaklarla bilgi ve haber hızla tüm dünyaya yayılabilmekte ve yaratılmak istenen algı kamuoyunda hızla oluşturulabilmektedir."

Sivil-asker ilişkileri

Milli güvenliğin içinde sivil-asker ilişkilerinin ayrı ve önemli bir yerinin bulunduğunu vurgulayan Orgeneral Başbuğ, her ülkede karar mekanizmalarının nasıl işleyeceğinin, asker ve sivil arasındaki yetki ve sorumlulukların nasıl paylaşılacağının o ülkenin anayasa ve yasalarında belirtildiği şekilde olduğunu ifade etti.

Orgeneral Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu hususta siyasal ve kurumsal kültür, güvenlik ortamı ve toplumsal algı da belirleyici özelliğe sahiptir. Bu ilişkide elbette sivil liderler güce ve otoriteye sahiptir. Ancak sivil otoritenin askeri konulara müdahalesinde tespit edilmiş katı prensiplerden ziyade sağduyulu davranışlar öne çıkmalıdır. Sivil-asker ilişkilerinde askerler için önemli bir diğer husus ise şudur: Çağdaş toplumlarda askerler sivil otoriteye profesyonel tavsiyelerini yaparlarken şu anlayışa sahiptirler: Yaptıkları tavsiyeler ve teklifler dinlenecek ve değer verilecektir..."

TSK'nin devlet içinde önemli bir yeri ve sorumluluğu vardır

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, aynı zamanda devlet denilen yapı içinde elbette önemli bir yere ve sorumluluğa sahip olduğunu vurgulayan Orgeneral Başbuğ, şöyle konuştu:

"Bazı çevrelerce bilinçli olarak çarpıtılarak ifade edildiği gibi bu konu herhangi bir ayrıcalık içermemektedir.

Türk Silahlı Kuvvetleri, devlet düzeni içinde yasalarla kendisine verilmiş görevleri yerine getirmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri, cumhuriyetin temel niteliklerinden birini oluşturan demokrasi rejimine bağlıdır ve saygılıdır. Demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için de üzerine düşeni yapmaya özen göstermektedir.

Türk Silahlı Kuvvetleri, normal bir çağdaş demokrasinin öngördüğü tüm değerleri içselleştirmiş bir kurum olarak görevini yapmaktadır. Hal böyleyken, bunu defalarca ifade etmemize rağmen geçmişte yaşananları sık sık gündeme getirmenin, toplumu huzursuz ve Türk Silahlı Kuvvetleri personelini rahatsız ettiğini ve toplumun tansiyonunun gereksiz yere yükseltildiğini düşünmekteyiz."

Askerlik süresi

Genelkurmay Başkanlığı görevini devreden Orgeneral İlker Başbuğ, Anayasa'ya göre Türkiye'de askerlik hizmetinin bir vatan borcu olduğunu belirterek, "Askerlik hizmetinin tek tip askerlik şekline dönüştürülmesinin uygun olacağını değerlendirmekteyiz" dedi.

Başbuğ, "Mehmetçik bizim en büyük gücümüzdür" diyerek, Türk ordusunu emsalsiz kılanın, Mehmetçiğin cesareti, kahramanlığı ve fedakarlığı olduğunu söyledi.

Ancak bütün bunlara rağmen, iç güvenlik harekatında yürütülen bazı görevlerde devamlılık sağlanması için bazı birliklerin profesyonel hale getirilmesinin de bir zorunluluk olduğunu ifade eden Başbuğ, "bu kapsamda 2 yıl önce başladığımız Kara Kuvvetleri'ne ait 5 komando tugayı ile bir Jandarma Komando Tugayının muharip unsurlarının profesyonel hale getirilmesi projesini, söz verdiğimiz ve planladığımız şekilde tamamladık" diye konuştu.

İç güvenlik harekatının icrası esnasında zaman zaman bu zorlu mücadeleyle ilgili çeşitli iddiaların ortaya atıldığını belirten Başbuğ, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin veremeyeceği hiç bir hesap yoktur. Önemli olan 'Bu tip olaylarda ihmal var mıdır, suç unsuru var mıdır?' sorularına cevap aranmasıdır" dedi.

Böyle durumlarda mutlaka olayların adli ve idari yönleriyle soruşturulduğunu ifade eden Başbuğ, soruşturma neticelerinin de kamuoyu ile paylaşıldığını belirtti.

Soruşturması devam eden olaylara ilişkin açıklama yapılmasını beklemenin her şeyden önce hukuk sistemine saygısızlık olduğunu vurgulayan Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ayrıca, düşündürücü olan ülke güvenliğinden sorumlu ordusundan önce, art niyetli haberlere ve kişilere inanmayı tercih eden insanların Türkiye'de varoluşudur. Yapılan ve yapılabilecek hataların gündeme taşınmasından hiçbir zaman rahatsızlık duymayız. Bizi asıl rahatsız eden iç güvenlik harekatında mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri'nin art niyetli ve önyargıyla ve sadece kendilerince hatalı olduğu değerlendirilen uygulamaların ısrarla günlerce, aylarca medyada gündeme getirilmeye çalışılmasıdır."

"Psikolojik harekatın amacı TSK'ya duyulan güveni zedelemek"

Orgeneral İlker Başbuğ, "Türk askerinin mizacında umutsuzluğa asla ve asla yer yoktur. Zorluklarla mücadele, sanılanın aksine, Türk Silahlı Kuvvetlerine yılgınlık ve karamsarlık değil daima güç vermiştir.

Başbuğ, konuşmasında, erdemin iyi bir insanın, askerin özünü oluşturduğunu söyledi.

Hizmet süresi içinde bu konu üzerinde önemle durmaya çalıştığını belirten İlker Başbuğ, şunları kaydetti:

"Bu kavramlar üzerinde durmamın nedeni günümüzde asker hakkında ileri geri, çok sayıda yorum ve düşüncenin ifade edildiği bir ortamda askerin karakterini, ruh yapısını ve gerçekte kim olduğunu sizlere biraz olsun anlatabilmektir. Askerin manevi dünyasını keşfetmeden askeri tam olarak anlayabilmek ve asker hakkında hükümde bulunmak son derece yanlıştır. Biz askerler ve sivillerin, olaylara ve olgulara bakış açısı farklıdır. Doğrudur, siviller denize baktığında maviyi, ovaya baktığında düzlüğü, ormana baktığında ağaçları, dağlara baktığında yüksekliği görür. Biz askerler ise denize baktığımızda derinliği, ovanın engebelerini, dağın uçurumlarını görürüz.

Geçen yarım asra yakın bir süreye dönüp baktığımda her bakımdan mücadelelerle dolu bir meslek yaşamı geçirdiğimi görüyorum. Aslında mücadele, askerlik mesleğinin en önemli karakteristik özelliklerindendir. İnancım odur ki yılgınlığa düşen bir şahıstan iyi asker olmaz. Askerlikte mücadeleler, bazen günler, haftalar ve hatta yıllarca devam edebilir. Askerin başarı için tüm bu zorlukları göğüsleyerek, mücadeleyi kararlılıkla sürdürebilecek yapıda olması kaçınılmazdır. Bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerinin mayası çok güçlüdür. Son derece oturmuş bir kurumsal yapısı vardır. Bu özellik tarihseldir. O dayanılmaz koşullarda Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasında oynadığı rol bunun en canlı ve akıllarda tutulması gereken örneğidir. Türk askerinin mizacında umutsuzluğa asla ve asla yer yoktur. Zorluklarla mücadele, sanılanın aksine, Türk Silahlı Kuvvetlerine yılgınlık ve karamsarlık değil daima güç vermiştir."

Tarihsel olarak toplumların temel ihtiyaçlarının başında güvenlik konusunun geldiğini belirten Orgeneral Başbuğ, güvenliğin geniş anlamıyla bireylerin, toplumların yaşadıkları alanları dış ve iç risklere karşı korunması olduğunu kaydetti.

Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti:

"Güvenliğin sağlanması devlete düşen görevdir. Aslında devletlerin var oluşlarının ana nedenlerindendir. Tüm ülkelerin kendi ihtiyaçlarına, özelliklerine ve anayasal düzenlerine bağlı olarak güvenlik yapılanmaları farklı olabilir. Bu konuda bir standart aranması da doğru değildir. Geçmiş dönemlerde güvenlik deyince akla iki boyut geliyordu. Bunlar, güvenliğin politik ve askeri boyutlarıydı. Günümüzde bunların yanına ekonomik, sosyal, hatta çevre boyutunu da eklemek zorundayız. Günümüzde güvenliğin bu beş boyutu birbiriyle bağlantılı ve bağımlıdır. Genel olarak güvenliğin askeri boyutu, ülkelerin caydırıcı bir askeri güce sahip olması ve bu askeri gücün risk algılamaları çerçevesinde savunma ve taarruz kabiliyetine sahip olmasıdır."

Orgeneral Başbuğ'un konuşmasında öne çıkan diğer başlıklar ise şöyle:

-"Bölücü terörle mücadelede tek ses ve tek vücut olarak hareket edildiği, terörle mücadeleye siyaset üstü bir konu olarak bakıldığı takdirde, Türkiye Cumhuriyeti'nin kararlılığı ve gücü karşısında bölücü terör örgütünün bu amaçlarına ulaşması mümkün değildir"

-"(Medya, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yanında mı, karşısında mı?) sorusunu aklımızdan geçirmek, bizim için gerçekten acı bir deneyim, kişisel ve kurumsal hafızalarımızda yer alan bir soru olarak karşımıza çıkıyor"

-"Terör karşısında boyun eğemeyiz, mücadeleye kararlılıkla devam etmeliyiz"

-"Terör ve terörizm desteklenemez, görmezlikten gelinemez"

-"Bölücü terör örgütünün elimine edilebilmesi için örgüte katılımların, finans ve para kaynağının kontrol altına alınması ve Irak'ın kuzeyindeki bölücü terör

örgütünün varlığının, ki bu varlık örgüt için hayatidir, mutlaka etkisiz hale getirilmesi bize göre zorunludur"

-"Silahlı kuvvetler, kendisine karşı yürütülen bu psikolojik harekatta zorlanmıştır. Bu bir gerçektir, çünkü ortada büyük bir eşitsizlik söz konusudur"

-"Yaşadığımız ağır saldırılarla yıpranacağımızı düşünenler, Türk ordusunun da ülkesinin de zayıflayarak güçsüzleşeceğini düşünenler, bu toplumu, bu kurumu ve bu tarihi başkalarının gözüyle okuyanlar, başkalarının zihniyle düşünenlerdir"

-"Böylesi büyük bir yanılgıdan dönülmediği sürece önümüzdeki günler de bir hayli zor geçebilir"

-"Yürütülmekte olan bu psikolojik harekatın asıl amacının, Türk halkının Türk Silahlı Kuvvetlerine duyduğu güven duygusunu zedelemek ve ordunun itibarına zarar vermek olduğu açıktır"

Orgeneral Işık Koşaner

Genelkurmay Başkanlığı görevini devralan Orgeneral Işık Koşaner, "(Irak'ın) Ülke kuzeyinde yerleşmiş olan, bölücü terör örgütüne karşı, merkezi ve bölgesel otoriteler tarafından etkili tedbirler alınması sağlanamamıştır" dedi.

Orgeneral Koşaner, Genelkurmay Karargahı'ndaki devir teslim töreninde yaptığı konuşmasına, "Genelkurmay Başkanlığı görevini Sayın Komutanım Orgeneral İlker Başbuğ'dan devralmak üzere huzurlarınızdayım" diyerek başladı.

Orgeneral Koşaner, şöyle devam etti:

"İçinde bulunduğumuz bilgi ve teknoloji çağı adı verilen bu yüzyılda yaşanan gelişmelerin ivmelendirdiği değişim süreci her gün, farklı bir boyutta ve yeni bir yönüyle karşımıza çıkmaktadır. 

Ticaret sermaye hareketleri, teknolojinin ve bilginin yayılması, sınır ötesi menfaat gruplarını ve farklı milletlere mensup bireyleri sıkı bir şekilde birbirlerine bağlamaktadır. Dolayısıyla belirsizlik ve istikrarsızlıkların da arttığı uluslararası ortamda karşılıklı bağlılık ilişkisi daha önemli hale gelmektedir. Süreçle birlikte güç kavramına, bilgiye ulaşabilme ve bilgiyi kullanabilme yeteneği de dahil olmuştur. Sonuç olarak tek kutuplu dünya düzeni yerini, ortak çıkarlar çerçevesinde birleştiren önce bölgesel, devamında küresel barışa daha çok hizmet eden çok kutuplu bir güvenlik sistemine bırakmaktadır."

Yaşanan gelişmelerin birçok devletin güvenlik konseptini savunmayı öngören kritiklere dayalı stratejik düşünceden, sadece güvenliğe ve risklere dayalı stratejik düşünceye dönüştürmesine neden olduğunu belirten Orgeneral Koşaner, "Böylece güvenlik kavramı, yine öncelikle ülke topraklarının savunması anlamına gelen askeri boyutlarının yanı sıra ekonomik, diplomatik, kültürel ve teknolojik boyutların da dahil olmasıyla genişlemiştir" dedi.

Türkiye'nin aşırı milliyetçilik, kökten dincilik, terörizm, etnik ve mezhep çatışmaları gibi risklerin yer aldığı, Balkanlar, Kafakaslar ve Ortadoğu'nun ortasında yer aldığını, enerji kaynaklarına yakınlığı ve doğu-batı arasındaki ilişkilerde köprü konumunda olması nedeniyle, simetrikten asimetriye kadar değişen riske ve tehditlerle de karşı karşıya bulunduğunu vurgulayan Orgeneral Koşaner, şunları kaydetti:

"Güney komşumuz Irak'ta, ülke bütünlüğünün ve siyasi birlikteliğin korunması, ülkemizin güvenliği açısından önem arz etmektedir. Farklı etnik ve mezhepsel gruplar, ülke istikrarı açısından hassasiyet yaratmaya devam etmektedirler. Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelere ilişkin henüz bir çözüm getirilememiştir. ABD kuvvetlerinin Irak'tan çekilmesi sürecinde ortaya çıkacak güç boşluğunun, istikrarsızlığı artırması olasıdır. Ülke kuzeyinde yerleşmiş olan, bölücü terör örgütüne karşı, merkezi ve bölgesel otoriteler tarafından etkili tedbirler alınması sağlanamamıştır. Diğer komşumuz İran'ın nükleer programının amaçları ve niteliği konusunda uluslararası toplumdaki soru işaretleri devam etmektedir. Yaptırım kararlarına rağmen, İran'ın nükleer programını sürdürmesi ve bunun sonucunda sorunun bir sıcak çatışmaya dönüşmesi ihtimali, ülke güvenliğimizi ciddi olarak etkileyecektir."

Orgeneral Işık Koşaner'in konuşmasındaki diğer başlıklar şunlar:

-"Onur, şeref, haysiyet, vatan, millet ve bayrak sevgisi gibi duygularla yoğrulmuş insanlara karşı, bu duyguların değerini düşünmeyen kişi ve çevrelerin hukuk dışı ve maksatlı söz, yazı ve davranışları Türk Silahlı Kuvvetlerini ziyadesiyle üzüntüye sevk etmektedir"

-"Türk Silahlı Kuvvetleri ve bazı personeline yöneltilen, birçoğu doğruluğu henüz ispatlanamamış ve yargı sürecinde olan iddialar, belli merkezlerce kamuoyuna birer gerçekmiş gibi sunulmakta ve bunda da başarılı olunduğu görülmektedir"

-"Türk Silahlı Kuvvetlerini veya personelini suçlamak için elinde bilgi ve belge olduğunu iddia edenler, eğer samimi iseler, bunları basına verip sansasyon yaratmak yerine, yetkili ve ilgili makamlara vermelidirler"

-"Türk Silahlı Kuvvetleri, demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine aykırı davranışlarda bulunan personelini, dayanaksız iddialara göre değil, ancak eylemleri doğrulandığı takdirde içinde barındırmayacaktır"

-"Yurt içinde, ikinci bir idari yapılanma tesis etme girişimlerine karşı etkili yasal önlemlerin süratle alınması, Irak merkezi hükümeti ve bölgesel yönetimin Irak kuzeyinde yuvalanmış terör örgütüne karşı etkin tedbirler almasının bir an önce sağlanması, bazı avrupa ülkelerince örgüte ve örgüt mensuplarına sağlanan desteğin önlenmesi ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak kuzeyine operasyon yapma yetkisinin devam ettirilmesi önem arz etmektedir"

-"Türk Silahlı Kuvvetleri, devletimizin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü uğruna, kendilerine yöneltilen her türlü haksız eleştiri, suçlama ve iftiralara rağmen, sarsılmaz bir görev anlayışı ve disiplin içerisinde mücadeleyi sonuna kadar sürdürecektir"

-"Türk Silahlı Kuvvetleri, Anayasamızda yer alan devletin, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi koruma görevi kapsamında, ulus devlet, üniter devlet ve laik devletin korunmasında her zaman taraf olmuş ve olmaya devam edecektir" 

Bu konularda ilginizi çekebilir