Organik tarım, iyi güzel ama…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Mehmet MEMECAN / Nisan Tarım Danışmanlık 

Organik tarıma olan ilgi son yıllarda önemli ölçüde arttı. Geçen hafta bu sayfalarda yer alan tarım sektörü ile ilgili bilgilendirici yazı dizisinin finalinde organik tarımın toprağa faydalarından bahsedildi ve bu doğrultuda bitki beslemede kimyevi gübreden kaçınılması tavsiye edildi. 

Organik tarım 'doğal olarak' çok cazip bir kavram olsa da, maalesef dünya gerçekleri ile beraber değerlendirildiğinde sürdürülebilir bir yöntem değildir; zira organik tarım, bitkisel üretimden alınan verimi %34 oranında düşürmektedir (Seufert 2012). Dünya üzerinde doyurulacak yedi milyar insan olduğu düşünüldüğünde kimyevi gübreden vazgeçmenin ortaya çıkaracağı korkunç sonuçlar öngörülebilir.

Bitkiler topraktan besin elementlerini kökleri vasıtasıyla alırlar. Toprak her hasat döneminin sonunda bitkiyle beraber bu besin elementlerini de kaybeder. Gübreleme, bu elementlerin bir sonraki ekilecek ürün için toprağa geri kazandırılmasıdır. 

Yirminci yüzyıla kadar gübreleme hayvan dışkıları, bitkisel atıklardan elde edilen kompost, kemik ve kan tozu toprağa karıştırılarak yapılıyordu. Yirminci yüzyılın başında Nobel ödüllü Fritz Haber bitki köklerinin topraktan çekebileceği amonyak molekülünü havadaki azottan elde etmeyi başardı. Bu buluşla, bitki besin elementlerinin başlıcalarından olan azotlu kimyevi gübrelerin ticari olarak üretimine başlandı. Yeşil Devrim olarak adlandırılan bu dönemin başlamasıyla tarımsal verimlilik hızla arttı.

Tarımın önündeki güncel problem beslenmesi gereken nüfus artarken, ekilebilir tarım arazilerinin azalmasıdır. Dünya çiftçileri çözümü, kimyevi gübre tüketimini altı kat arttırmakta ve ileri teknoloji tohum ve zirai ilaç kullanımında buldular. Bu sayede toprağın aynı dönümünden alınan yıllık tahıl verimi son elli senede 135 kg’den 385 kg’ye çıktı. 
Senelerdir tükettiğimiz bitkisel ürünler zaten kimyevi gübreleme yöntemiyle yetiştirilmektedir. Bu ürünler gıda güvenliği ve insan sağlığı açısından herhangi bir risk teşkil etmemektedir (Smith-Spangler 2012). Şimdi kimyevi gübreden vazgeçip, daha düşük verimli organik tarıma geçmek demek, yedi milyarlık dünya nüfusunun yalnızca beş milyarını doyurabileceğimiz ve geri döndürülemeyecek bir ormansızlaşma anlamına gelmektedir (Smil 2004). 
Diğer yandan toprağın sağlığı için kimyevi gübreleme doğru yapılmalıdır. İyi tarım uygulamalarının vazgeçilmezi olan toprak analizi her ekim öncesi yapılmalı ve doğru besin elementleri doğru oranlarda toprağa verilmelidir. Organik madde miktarı düşük çıkan toprağa organik gübreleme takviyesi yapılmalıdır. 

Yapılmaması gereken ise dünyada ekilebilir toplam arazinin %1’den azında gerçekleştirilen organik tarımı bir sürdürülebilir tarım uygulaması olarak göstermektir. Bu sadece çiftçileri iflasa, dünya nüfusunu da açlığa götürecektir.