”Organize bir psikolojik harekat sürdürülüyor”

Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Gürak, Lice'de Ceylan Önkol'un ölümüne ilşkin açıklama yaptı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, Lice'de Ceylan Önkol'un ölümünün, Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) karşı bir propaganda malzemesi gibi kullanılmaya çalışıldığını, asimetrik kapsamlı ve organize bir psikolojik harekat sürdürüldüğünü belirtti.

Tuğgeneral Gürak, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'ndaki haftalık basın bilgilendirme toplantısında yaptığı açıklamada, 28 Eylül 2009 tarihinde Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Şenlik Köyü bölgesinde çok üzücü bir olay meydana geldiğini ve olayda 12 yaşındaki Ceylan Önkol isimli vatandaşın, meydana gelen bir patlama sonucu hayatını kaybettiğini hatırlattı.

Patlamanın neyin sonucu olduğunun Cumhuriyet savcılığınca yapılan kriminal çalışmaları sonucunda belli olacağını kaydeden Tuğgeneral Gürak, "Bu nedenle, bu çalışmanın sonucu beklenmelidir" dedi.

Bölücü terör örgütünün ana hedefinin, medyada özellikle de televizyonlarda kapsamlı bir şekilde yer almak ve TSK aleyhine olduğunu düşündüğü her olayı istismar etmek olduğunu ifade eden Tuğgeneral Gürak, "Bunu yapanlar da genelde rivayet, dedikodu, iftira içerikli yöntemleriyle toplumun devlete karşı güvenini sarsmaya yönelmektedir. Halen bu olay da Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı bir propaganda malzemesi gibi kullanılmaya çalışılmaktadır. Üzücü olan da budur" diye konuştu.

TSK'nın, kendisini ilgilendiren her olayı titizlikle araştırdığını ve varsa sorumlu personel hakkında her türlü idari ve adli işlemi yaptığını vurgulayan Tuğgeneral Gürak, bir olay meydana geldiğinde konunun tüm yönleriyle araştırılması, ast birliklerden konuya ilişkin raporların gelmesi, doğruluklarının teyit edilmesi zarureti nedeniyle açıklamaların zaman aldığını söyledi. Tuğgeneral Gürak, TSK'nın, kurum olarak tam ve doğru bilgilere ulaşmadan bir açıklama yapmadığını kaydetti.

"Sabırlı olamk gerek"

Bu durumun yanlış değerlendirilerek, kurumun sorumlu olduğu şeklinde bir olgu yaratılmaya çalışılmasını da haksız bir yaklaşım olarak değerlendirdiklerini söyleyen Tuğgeneral Gürak, "Bazı durumlarda sabırlı olunması mecburiyeti vardır" dedi.

TSK'nın, halkın güven duyduğu bir kurum olmasında en önemli unsurun, kurumun, hukuka inanması, tutarlı, ciddi ve her olaydan sonra bir öz eleştiri yapması ile gücünü milleten alması olduğunu vurgulayan Tuğgeneral Gürak, şunları kaydetti:

"Ancak son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu özelliğinin yıpratılmasına yönelik asimetrik kapsamlı ve organize bir psikolojik harekat sürdürülmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yürütülmekte olan bu savaşın maksadı, kamuoyunu etki altına alarak Türk Silahlı Kuvvetleri aleyhine bir tutum ve yanlış bir 'algı' oluşturmaktır. Uygulanmakta olan savaşın boyutlarının tahmin edilenden çok daha karmaşık ve büyük olduğunu düşünüyoruz.

Unutmayalım ki uygulamalı ve çok yönlü bir disiplin olan 'iletişimden' de büyük ölçüde istifade edilerek gerçekleştirilen bu psikolojik harekatın nihai hedefi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yıllardır bölücü terör örgütüne karşı sürdürdüğü bu mücadeledeki azim ve kararlılığına zarar vermektir. Türk Silahlı Kuvvetleri bu mücadelede, yurdun her köşesinden binlerce vatan evladını şehit vermiştir. Bugüne kadar da bu mücadeleyi büyük bir başarıyla ve kararlılıkla yürütmüştür. Bu şartlar altında Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yürütülmekte olan asimetrik psikolojik harekattan en fazla istifade edenlerin başında bölücü terör örgütünün geleceği unutulmamalıdır.

"Haberler, terör örgütü lehine durumlar yarattyor"

Bu nedenle bilerek veya bilmeyerek yapılan bazı haber ve yorumların bölücü terör örgütü lehine durumlar yarattığı daima göz önünde bulundurulmalıdır."

Geçen hafta TSK tarafından yapılan açıklamaya ve yetkili Cumhuriyet savcılığınca yürütülen soruşturmanın daha henüz tamamlanmamış olmasına rağmen; eksik bilgi ve değerlendirmelerle olayın farklı bir şekilde kamuoyuna yansıtılmasını üzüntüyle izlediklerini dile getiren Tuğgeneral Gürak, "Bu nedenlerle medya mensuplarına ve hepimize büyük sorumluluk düşmektedir. Aksi takdirde, kamuoyunu bilgilendirme adına, dolaylı da olsa, terör örgütlerinin amacına hizmet edilmekte ve onların propagandası yapılmaktadır" diye konuştu.

Çukurun teknik analiz raporu

Gürak, Lice'de Ceylan Önkol'un ölümüyle ilgili olarak, patlamanın olduğu yerde meydana gelen mermi çukurunda yapılan teknik analiz raporuna göre olayın herhangi bir atış sonrası meydana gelen patlamaların oluşturduğu çukurdan farklı olduğunun tespit edildiğini bildirdi.

Geçen hafta bu konuyla ilgili açıklama yapıldığını, Cumhuriyet Savcısı tarafından gerekli soruşturmanın sürdürüldüğünü kaydeden Tuğgeneral Gürak, olayla ilgili yapılan ilk incelemelerde, olay sırasında, bölgede, havan atışının yapılmadığının tespit edildiğinin bildirildiğini hatırlattı.

Konunun halen devam etmekte olan adli yönü dışında, Türk Silahlı Kuvvetlerini (TSK) ilgilendiren bölümleriyle ilgili olarak bazı bilgileri paylaşacağını ifade eden Tuğgeneral Gürak, gerekli idari soruşturmanın ilgili komutanlıkça derhal başlatıldığını belirtti.

Olayın, 28 Eylül 2009 tarihinde, saat 10.30'da meydana geldiğini, bölgeye en yakın jandarma karakolu olan Abalı Jandarma Karakoluna olayın vuku bulmasından 2,5 saat sonra haber verildiğini bildiren Tuğgeneral Gürak, haberin alınmasıyla birlikte, Abalı Jandarma Karakolunca olayın, Lice İlçe Jandarma Komutanlığına aktarıldığını ve derhal adli makamlara intikal ettirildiğini kaydetti.

Bu safhadan sonra olayla ilgili her türlü işlemin, adli makamların kontrolünde yürütüldüğünü dile getiren Tuğgeneral Gürak, olayın meydana geldiği bölge ile ilgili bilgi verdi.

"Deliller karartılmıyor"

"Bölücü terör örgütünün taktiği gereği, bu tarz olaylardan hemen sonra, olay bölgesine intikal eden güvenlik kuvvetlerine yönelik olarak, genellikle mayın ve el yapımı patlayıcı kullanıldığının, yaşanan acı örneklerle görüldüğünü" ifade eden Tuğgeneral Gürak, bu bilgiler ışığında ve benzer olayların tekrar edebileceği değerlendirilerek, daha müessif bir olaya sebebiyet verilmemesi için Lice Cumhuriyet Savcılığı tarafından olay yerinin resimlerinin çektirilerek, cesedin otopsisinin yapılması maksadıyla Abalı Jandarma Karakoluna getirilmesi için talimat verildiğini kaydetti.

Köy muhtarı ve ölen çocuğun yakınları tarafından cesedin saat 17.45'te Abalı Jandarma Karakoluna götürüldüğü ve burada Cumhuriyet Savcısı tarafından gerekli adli işlemlerin yapıldığını anlatan Tuğgeneral Gürak, "Olay bölgesindeki tehdit durumu göz önüne alınarak, gerekli emniyet tedbirlerinin alınmasını müteakip bölgeye intikal edilmiş ve yerinde inceleme yapılmıştır. Olay mahalline güvenlik kuvvetlerinin gitmemiş olması esasen delillerin karartıldığı iddialarını da geçersiz kılmaktadır" diye konuştu.

İç güvenlik

Tuğgeneral Gürak, 2 Ekim 2009 tarihinden bugüne kadar geçen dönemde iç güvenlik olayları hakkında da bilgi vererek, biri polis memuru, biri geçici köy korucusu iki güvenlik görevlisinin şehit olduğunu bildirdi.

Bitlis'in Tatvan ilçesinde 3 Ekimde yaşanan olayla ilgili bilgi aktaran Tuğgeneral Gürak, olayın Tatvan İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde görevli 4'üncü Jandarma Trafik Kontrol Timi'nin, Tatvan Küçüksu Bölgesinde icra ettiği görevin dönüşünde, saat 13.35'te seyir halinde iken, Tatvan'a 2 kilometre kala meydana geldiğini belirtti.

Anayol altından geçen 1,5 metre genişliğindeki boru menfez içerisine, bölücü terör örgütü mensuplarınca yerleştirilmiş olan el yapımı patlayıcının patlaması sonucunda, trafik aracının 8x7x3 metrelik çukura düştüğünü ve aracın üzerinin yaklaşık 2 metre toprak ile kaplandığını anlatan Tuğgeneral Gürak, olay sonucunda bir astsubayın ve bir uzman çavuşun yaralandığını kaydetti. Tuğgeneral Gürak, "Bu olay, bölücü terör örgütünün gerçek yüzünü ve niyetini göstermektedir" dedi.

Son haftada 9 bölücü terör örgütü mensubunun etkisiz hale getirildiğini bildiren Tuğgeneral Gürak, bölücü terör örgütünün vatandaşlara yönelik eylemlerinde üç vatandaşın hayatını kaybettiğini söyledi.

Tuğgeneral Gürak, son hafta içerisinde 2 el yapımı mayının bulunarak etkisiz hale getirildiğini; 1 M-16 piyade tüfeği, 1 Kaleşnikof piyade tüfeği, 42 el bombası, 1 tabanca, 21 sevk fişeğiyle beraber roketatar mühimmatı, 3 81 milimetrelik havan mühimmatı olmak üzere çeşitli çap ve cinste mühimmat ile çok miktarda yaşam malzemesi ele geçirildiğini kaydetti.

TSK tarafından, dönem içinde 21 arama kurtarma faaliyeti icra edildiğini dile getiren Tuğgeneral Gürak, 152 kişinin sağ olarak kurtarıldığını, 2 kişinin ölü olarak bulunduğunu bildirdi.

Başbuğ'un temesları

Arnavutluk Genelkurmay Başkanı'nın 6 Ekim 2009 tarihinde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'a resmi bir ziyarette bulunduğunu hatırlatan Tuğgeneral Gürak, şunları kaydetti:

"Bildiğiniz üzere, Arnavutluk ile tarihi ve köklü ilişkilerimiz mevcuttur. Söz konusu ziyarette; iki ülkeyi ilgilendiren askeri konular görüşülmüştür. Bu kapsamda, halen Afganistan'daki Türk Birliği bünyesinde görev yapan 22 personelden oluşan bir Arnavutluk takımı bulunmaktadır. 1 Kasım 2009'dan itibaren komutasını devralacağımız Kabil Bölge Komutanlığına, Arnavutluğun 22 kişilik takımının yanı sıra, 20 kişiden oluşan sağlık timi göndermesi planlanmaktadır."

"Bu ayrılmaların normal"

Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit Güler, askeri liselerden ayrılmalar konusunda "Askeri liseden sonra üniversitelerin değişik bölümlerine gidenleri de düşünürsek, bu ayrılmaların normal olduğunu değerlendiriyorum" dedi.

Askeri liselerden Kara Harp Okuluna giren öğrenci sayısında azalış olduğu ve Menteş'teki askeri kamptan öğrencilerin ayrıldıklarına dair haberlerin hatırlatılması üzerine Tümgeneral Güler, Kara Harp Okuluna başlayan öğrencilere Menteş kampında gerçekten sıkı bir eğitim verildiğini ve bunun yıllardır böyle olduğunu belirtti.

Tümgeneral Güler, "Askeri liseden sonra üniversitelerin değişik bölümlerine gidenleri de düşünürsek, bu ayrılmaların normal olduğunu değerlendiriyorum; hem eğitim açısından hem de askeri lisede okuyan öğrencinin kendi kişisel kararı açısından" dedi.