Ormanları 'köylü'nün korumasına verelim

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Mehmet GÖKÇE / AYSİAD (Avrasya Yönetici Sanayici ve İşadamları Derneği) Denizli Şube Başkanı

Tarih boyunca Anadolu dağlarındaki ormanların hoyratça kullanıldığı ve talan edildiği doğrudur. 1961'den sonra çıkarılan yasalara göre kaçak ağaç kesmenin cezası oldukça ağırdır. Kaçak kesimde kullanılan araçlara (kamyon, traktör vs.) hemen el konulur ve doğrudan satılır. Yani bir ağaç kesmenin cezası, trafik kazasında bir insanın yaralanması veya ölümüne sebep olduğunuzda alacağınız maddi cezadan daha ağırdır.

Bu ağır cezalar sonunda ormanlarımız talan edilmekten kurtuldu ama, yanmaktan kurtulmadı. Son elli yıldır orman teşkilatının ağaçlandırma çalışmaları takdire şayandır, fakat ormanları koruma da aynı başarının devam etiğini söyleyemeyiz.

Ormancılar, ormansız dağları ağaçlandırdıktan sonra, doğal hayatı ve doğal hayatın olmazsa olmazlarını yok sayarak ekolojik dengeleri bozmuşlardır.

Ormanları koruma yerine yaşatmayı düşünselerdi, sanıyorum bu hatalar işlenmeyecekti. "Koruma" dediğimiz zaman hemen, zararlı olacak, yok edilmesi gerekecek "düşmanlar" akla gelir. Ormanı koruyalım deyince akla gelen düşmanlar, insan ve kıl keçisidir. Ormanları insanlardan ve kıl keçilerinden temizlerseniz, ormanları korumuş olduğunuzu sanırsınız.

Ormanı "yaşatmalıyız" dediğimiz zaman, düşman aramazsınız. Ormana zararlı ve faydalı olanları ortaya koyar ve önlemlerinizi ona göre alırsınız. Yararlı olacak çalışmaları yaparken, içinde koruma da kendiliğinden yer alır.

Korumaya dayalı anlayış, güzelim ormanlarımızın yok olup gitmesini önleyememektedir. Koruma anlayışının ilan ettiği iki düşmanı ele alalım.

-İnsan -yani orman köylüsü

Ormanlık alanlarda yaşayan orman köylülerinin geçim kaynakları orman ürünleri, tarım ve hayvancılıktır. Tarım alanlarının daraltılması, orman suçlarına çok ağır cezaların getirilmesi ve ormanlık alanların başta kıl keçisi olmak üzere her türlü hayvan sürülerine kapatılması, orman köylülerinin köylerini terk etmesine neden olmuştur. Köylülerin nesilden nesile devam eden geçim kaynakları ellerinden alınmıştır.

Bizim dağlarımız üzerinde yaşayan köylüler tarafından pay (kullanım hakkı) edilmiştir. Yani yaylak, kışlak ve köy sınırları ile her karış toprak sahiplidir. Her köy kendisine ait gördüğü dağı, taşı, ormanı, suyu gözü gibi korur. Tarihimizde obalar arasında, köyler arasında sınır tartışmaları oldukça çoktur.

Bugünkü uygulama yaylak, kışlak ve köy sınırlarını anlamsız hale getirmiştir. Dağlar, ormanlık alanlar, yaylalar artık köylülerin değildir. Dağların, yaylakların, kışlakların, tepelerin, vadilerin adı artık "orman alanı" olmuştur. Orman alanları artık köylülerin olmaktan çıkarılmış devletin olmuştur. Kendisinden zorla alındığını varsaydığı dağların ve ormanların korunmasını da devlet almıştır. Köylülerin korumasına ihtiyaç kalmamıştır. Çünkü insanlar ormanlara düşman görülmeye başlanmıştır.

2-Kıl keçisi: Orman köylerimizin geçim kaynaklarından olan hayvancılıkta kıl keçisi ve koyun ön sıralarda yer tutar. İnsanların dağlardan ve ormanlardan uzaklaştırıldığı gibi özellikle kıl keçileri ormanların bir numaralı düşmanları ilan edilmiştir. Kıl keçilerinin her türlü ormanlık alana girmesi yasaklanmıştır. Köylülere keçilerini satmaları için uzun zamandan bu yana açık ve dolaylı olarak devamlı baskılar yapılmaktadır. Keçi çobanları örgütlü olmadıklarından en doğal haklarını idare karşısında savunamamaktadır. Kendi köyümde yaptığım küçük bir araştırmada 1960'lı yılların başında köyümüzde beş bin baş kıl keçisi varken, 2008'de bin baş kıl keçisi kalmıştır. Koyun sayısı da hemen hemen aynı oranlardadır.

Dağlar Orman Alanı Olunca

İnsan ve hayvanlardan arındırılmış dağlar, orman alanlarına dönüştürülmüştür. Bu yanlış uygulama ekolojik yapıyı bozmuştur. Yaptığımız birçok işte olduğu gibi ağaçlandırma konusunda da "vur deyince öldür" anlayışı hakimdir. Dağlarımızdaki zengin bitki örtüsünü yok sayarak, çağın güçlü araçlarını kullanarak "sıfır temizlik" ve ardından çam dikimi yapıyoruz. Dikim öncesi yapılan sıfır temizlikte nice ulu ağaçlar, zengin bitki örtüsü yok olup gitmiştir. Doğa tekrar kendini yenilemeye çalışsa da her yıl yapılan temizlik çalışmalarıyla öldürücü darbeler vurulmaktadır.

Ormanlık alanlarda yaşayan yaban hayvanları sıfır temizlik ve ardından yapılan ağaçlandırma ve her yıl yapılan fidanlıkların ara temizliği çalışmalarında büyük zararlar görmüş ve yok olmayla karşı karşıyadırlar. Bozulan bu dengede birçok hayvan nesli kaybolurken, sadece "yaban domuzu" hızla artmıştır. Orman köylerinde ekili alanların düşmanı artık yaban domuzlarıdır. Domuzlardan korunamadığından birçok alana ekim yapılamamaktadır.

Uygulanan yanlış politikalardan dağlarımızdaki zengin bitki örtüsü, özellikle her türlü ot çeşitleri (şifalı bitkiler) büyük zarar görmektedir. Dev makinelerin tahrip ettiği bitki örtüsü tekrar canlanamayacaktır. Çünkü dibinde hiçbir canlı barındırmayan çam ağaçlarının baskısı üzerindedir.

İnsanlardan ve kıl keçilerinden arındırılmış "dağlar", "orman alanları" haline dönüştürülmüştür. Orman alanlarını yangınlardan korumak için teknolojinin getirdiği her türlü olanak kullanıldığı halde yangınların önü alınamamaktadır.

Orman yangınlarının önünün alınabilmesi için ilk yapılacak iş, orman köylüsüyle tekrar dağlar ve ormanları barıştırmaktır. Dağları tekrar onlara verelim, onlar hayvanlarını otlatsın, kekiğini toplasın ve dağları gözü gibi korusun.

Ormanları doğal olarak budayıp genç kalmasını sağlayan, dip temizliğini yapan, otlarını yiyerek ve çiğneyerek yanmaya hazır hale getirmekten uzaklaştıran, yediği otların tohumlarını gübresiyle birlikte tekrar geri veren "kıl keçileri"nin özgürlüğünü geri verelim.

Orman ve tarım teşkilatlarında görev alan teknisyen ve mühendis düzeyinde çalışanların çoğu Anadolu coğrafyasını bilen insanlardır. Nasıl oluyor da bu insanların zengin doğal kaynaklarımızın yok olmasına göz yumuyor, şaşıyorum.

Son olarak dağları, yaylaları ve kışlakları tekrar sahiplerine geri verelim. Dağlarımızı orman dikmek adına tahrip etmekten vazgeçelim. Kıl keçilerini doğal hayatın bir parçası olarak görelim. Dünyadaki bilimsel çalışmaları göz ardı etmeyelim.