OSB'lerde işletme ağları, bölgesel ve ulusal kümelenme
Doç. Dr. Mustafa Hilmi ÇOLAKOĞLU
[email protected]
Küreselleşme süreci ile bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişmelerini önemli ölçüde etkilemiş ve etkilemeye de devam edecektir. Ticaretin gelişimi, yeni finansal akımlar, teknoloji değişimi ile bilgi ve işgücünün mobilitesi yoluyla dünya ekonomilerinin birbirleriyle entegrasyonu hızla ilerlemekte, siyasal ve sosyokültürel alandaki etkileşimler de artarak devam etmektedir. Geçmişte önem arz eden ucuz işgücü ve hammadde bolluğu gibi geleneksel faktörler önemini görece yitirirken, etkin işleyen piyasa mekanizması, gelişmiş teknolojik ve ticari altyapı, kalite, değişen şartlara ve tercihlere hızlı uyum sağlayabilme, yenilik gibi faktörler önem kazanmaktadır. Üretim teknolojisini ve yenilik yaratma kapasitesini geliştirebilen, daha bilgi yoğun ve yüksek katma değerli üretim yapısına geçebilen ülkeler, küresel rekabette önemli aktörler haline gelmektedir.
OSB'ler çarpık sanayileşme ve kenteşmeyi engelliyor
Kamu tarafından işletmelerin rekabet güçlerini artırabilmeleri için önemli politikalar yürütülmekte ve destekler sağlanmaktadır. Bunların en önemlilerinden biri ise organize sanayi bölgeleridir (OSB). Organize sanayi bölgeleri ülkemizde 1960'lı yıllarda kurulmaya başlanmıştır. Bugün sayıları 250'yi geçen organize sanayi bölgelerinde Türkiye azımsanmayacak bir tecrübe düzeyine ulaşmıştır. 2000 yılında yürürlüğe giren 4562 sayılı Kanun kapsamında faaliyet gösteren OSB'ler, sanayiinin uygun görülen alanlarda yapılanmasını sağlamak, çarpık sanayileşme ve çevre sorunlarını önlemek, kentleşmeyi yönlendirmek, kaynakları rasyonel kullanmak, bilgi ve bilişim teknolojilerinden yararlanmak, sanayi türlerinin belirli bir plan dâhilinde yerleştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla; sınırları tasdik edilmiş arazi parçalarının imar planlarındaki oranlar dâhilinde gerekli idari, sosyal ve teknik altyapı alanları ile küçük imalat ve tamirat, ticaret, eğitim ve sağlık alanları, teknoloji geliştirme bölgeleri ile donatılıp planlı bir şekilde ve belirli sistemler dahilinde sanayi için tahsis edilmesiyle oluşturulan ve işletilen mal ve hizmet üretim bölgeleridir. OSB'lerin mevcut durumunu ve gelişme dinamiklerini inceleyen, önemli tedbir önerileri geliştiren bir çalışma Devlet Planlama Teşkilatı Planlama Uzmanı Mehmet Cansız tarafından yapılmıştı. Geçen yıl yayınlanan bu rapora www.dpt.gov.tr adresinden ulaşılabilir.
OSB'lerde birinci evre tamamlandı
OSB'ler alt yapı oluşturma olarak tanımlayabileceğimiz birinci dönemi tamamlayarak günümüzde ikinci döneme geçmektedir. Bu dönemin adını "kümeleşme" olarak tanımlayabiliriz. Rekabet yeteneğinin işletme düzeyinden ağlar düzeyine çıkarılması gerektiği fikri reel sektörümüzce benimsenmiştir. İşletmelerin içindeki bulundukları ortamın ve şartların, tedarikçisinden finasman kuruluşlarına, altyapıdan sosyal sermayeye kadar tüm sistemin bir bütün olarak rekabet gücünü etkilediği anlaşılmıştır. Rekabet gücünün yüksek olması ise ulusal ve uluslararası pazarlarda sürdürülebilir olmanın temel koşuludur.
Ekonomik, sosyal ve kültürel konularda geleceğe dönük kapsamlı araştırmalar yaparak karar vericilerin ve kamuoyunun gündemine getiren ve uzun vadeli yaklaşımlar ortaya koyan Kalkınma Bakanlığı'mızda Planlama Uzmanı Mehmet Cansız kümelenme konusunda kapsamlı bir çalışma yaparak rapor hazırlamıştır. Rapor, temel bir tespit yaparak başlıyor. Türkiye'de OSTİM, İzmir ve Eskişehir ağırlıklı olmak üzere çeşitli kümelenme projeleri yürütülmekle birlikte bütüncül, ulusal, bölgesel ve sektörel dinamikleri bir arada gözeten ve işbirliğine dayalı yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyulduğu belirtilmektedir.
Destekler sektöre ve değer zincirine yönelik olmalı
Raporda kümelenme yaklaşımı, KOBİ'lerle büyük işletmelerin bir arada daha büyük ve yenilikçi bir ekonomik yapı ortaya çıkarabileceği düşüncesine dayandırılmaktadır. Bu durum bir yandan KOBİ'lerin esnekliği, yenilikçiliği ve istihdam oluşturma kapasitelerini ortaya çıkarırken, diğer taraftan ölçek ekonomilerinin faydaları ile küçüklerin yatırım yapamayacakları alanlarda yatırım yapılmasını sağlayabilecek ve her iki yapılanmanın avantajlarını ekonomik katma değere dönüştürebilecek bir yapı oluşacaktır. Bu yüzden kümelenme yaklaşımı dünyada KOBİ ağırlıklı ekonomiler için önemli yararlar sağlamaktadır.
Raporda incelenen ülkelerden küme konusunda edinilen en somut çıktılar şunlardır: küme desteklerinin sektöre ve değer zincirine yönelik olarak uygulanmalı, desteklerde sanayi ve teknolojik altyapıya, yenilik ile Ar-Ge'ye odaklanılmalı, söz konusu desteklerin çok kurumlu yapılardan ziyade, sade bir yapılanma ile kümelere sağlanmalıdır. Bu kapsamda ülkelerin idari, sosyal ve ekonomik yapılanmalarına göre çeşitli organizasyonlar bulunmaktadır.
Küme gelişimi için, işletmeler arasındaki etkileşimin güçlendirilmesi, rekabetçi bir iş ortamının hazırlanması, sosyal sermayesinin güçlendirilmesi, teknolojinin yayılması, yenilik kapasitelerinin artırılması, Ar-Ge projelerinin desteklenmesi, istihdam havuzunun oluşturulması, yeni girişimcilerin desteklenmesi, girişim sermayelerinin bölgeye çekilmesi, sanayi ve teknolojik altyapının sağlanması, uygun kamu politikaları arasında yer almaktadır.
Küme oluşumlarının ilk aşamalarından, başarılı bir küme yapılanmasına geçiş, uzun ve riskli bir süreci içermektedir. Küme uygulamalarının başarılı olabilmesi için öncelikle güven unsuru, sosyal sermaye, girişimcilik, nitelikli iş gücü, rekabetci bir iş ortamı, sanayi ve teknolojik alt yapı ve etkin devlet yardımları gerekmekle birlikte, hızlı büyüyen ve başarılı kümelerin çoğunda teknolojik gelişim en önemli gösterge olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yapılan analizler ışığında Türkiye'deki kümeler kavramsal olarak çeşitli ölçütler (ihracat, istihdam, yenilik gibi) çerçevesinde "İşletme Ağları", "Bölgesel Kümeler" ve "Ulusal Kümeler" olarak sınıflandırılmıştır. İşletme ağları, çeşitli ihtiyaç ve projeler kapsamında bir araya gelen ve sayıları sınırlı işletmelerden oluşan gruplar olarak tanımlanmıştır. Bölgesel ve ulusal kümeler ise genel olarak ekonomiye olan katkıları çerçevesinde kavramsallaştırılmıştır. Ulusal kümeler; yenilik, Ar-Ge, ihracat ve istihdam gibi ölçütlerle bölgesel kümelerden ayrılmaktadır. Ulusal kümeler Türkiye'nin uluslararası alanla bağlantısını kuran ana sektörlerden oluşurken, bölgesel kümeler ise bulundukları bölgelerde istihdam ve ihracat açısından önemli potansiyele sahip oluşumlar olarak değerlendirilmiştir. Zamanla işletme ağlarının, bölgesel kümelere, bölgesel kümelerin ulusal kümelere dönüşmesine ve ulusal kümelerin ise uluslararası pazarlarda başarılı olmalarını sağlayacak bir küme destek mekanizmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
Raporda bölgesel kümelerin Kalkınma Ajansları'nca desteklenmesi düşünülürken, ulusal kümelerin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından desteklenmesi öngörülmüştür. KOSGEB'in ise işletme ağlarına yönelik desteklerini etkinleştirerek hizmet sağlaması öngörülmektedir. Diğer taraftan Ekonomi Bakanlığı tarafından hali hazırda kümelere yönelik sağlanan uluslararasılaştırma desteklerinin ihtiyaca göre geliştirilerek devam edilmesi önerilmektedir.
Ülkemizde yeni sanayi alanlarının kurulmasına ilişkin izinler Belediyeler veya Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından verilmektedir. Bu yetkinin çevre, enerji, insan kaynakları temini, ulaştırma vb. faktörler açısından sadece Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nda toplanmasına yönelik düzenlemeye ihtiyaç bulunduğunu da burada kısaca belirtmek isterim.
Ülkemizde kümelerin gelişmesi için önemli katkıları bulunacağına inandığımız rapordaki önerilerin kısa sürede gerçekleştirilerek bu alandaki zaman kaybımızın uluslararası en iyi uygulama örnekleri dikkate alınarak telafi edilmesi dileğiyle.