Otistik iktisatın eleştirisine katkı: Post - Otistik İktisat
M. Utku ŞENTÜRK / Gazeteci- AB ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı
Otistik birey diğerleri ile ve gerçeklikle ilişki kurmaya çalışmaz. "Otistik Bilim" tanımlaması ise günümüzde toplumla ilişkisi olmayan, kendi alanı olan toplumsal dokuya yabancı ve bu dokunun elemanları arasındaki ilişkileri, elemanların gerçek gereksinimlerine göre değil de, güçlünün çıkarlarına göre irdeleyen, kısacası içinde insan unsuru bulunmayan bir tür görüntüsel bilimdir!
Fransa'da 2000 yılında iktisat öğrencilerinin (Ecole Normale Superieure) ortaya attığı ve öğretim üyeleri arasında da geniş yankı gören bu kavram, iktisat bilimi için kullanılmaktadır. 2000 yılında yayınlanan ilk bildiride Otistik olarak tanımlanan iktisat bilimi de gerçek dünya ile bağ kuramamak ve gerçeklerden çok hayali bir dünyayı anlatmakla itham edilmiştir.
Görünürde Neo klasik iktisat öğretisine karşı yapılan eleştiriler aslında yönteme ilişkin akademik eleştirilerdir. Neo klasik ekolün kullandığı yöntemleri kullanacak başka bir iktisadi ekolünde aynı başarısızlığa uğrayacağı belirtilmektedir. iktisadın deneysel çalışma yerine, hayali dünyalara kapanmış olması otizmle büyük benzerlikler gösterir. iktisadın soyutlamalara yönelmesinin sebebinin tıpkı otistikler gibi gerçeklerden kaçmak olduğu iddia edilmektedir. Homo economicus modeli de Otistik insanlar gibi diğerleri ile ilişkiye geçmeyen ve diğer insanların taleplerini, seçimlerini, amaçlarını önemsemeyen bir insan modelidir. IMF'nin her ülke için standart reçeteler sunması da bir tür ofistik davranıştır. Ülkelerin özgün yapılarının farklı reçeteler gerektirdiğini görmemek ve değişimi algılayamamak önerilen iktisadi politikaların başarısız olmasına neden olmaktadır. Hareketin yayınladığı bildirilerde özetle söylenenler şunlardır;
- İnsanı sadece "üreten ve tüketen" nesnel bir araç olarak gören iktisat öğretisine karşıyız.
- İktisat öğretisi soyut kavramlar üzerine değil, yaşadığımız gerçekler üzerine oturtulmalıdır.
- İktisat bilimini toplumsal bir öğreti olarak geliştirmek istiyoruz. iktisat biliminin insanla olan bağlantısını her aşamada göz önünde tutmak gerekir. iktisat bilimi fen bilimlerinden farklıdır. Onu katı bir determinizme hapsedenleyiz.
- İktisat bilimi, fen bilimleri gibi "küresel düşünülemez".
- İktisat bilimi içinde matematik ve ekonometrik boyutlar sadece birer araçtır. Bunları "bir amaçmış gibi göstermemek gerekir".
Bunlar Paris'teki başkaldırının ana başlıklarını meydana getiriyor. Yalnız Paris'te değil diğer bazı Üniversitelerin öğrenci ve öğretim üyeleri de yavaş yavaş harekete destek vermeye başladılar. Bu ayaklanmanın bir sonucu olarak birkaç ay içinde Kanada ve Avustralya dahil bir çok ülkeye yayılan post-otistik iktisat ağı (www.peacon.net) oluşturuldu. Post Otistik İktisat Türkiye'deki öğrenciler ve öğretim üyeleri arasında da belirli bir ilgi yarattı. İktisat dergisi, bir sayısını iktisat eğitimine ayırırken , Post Otistik İktisat Hareketi'ne geniş yer verdi. Ayrıca İzzettin Önder, Ahmet İnsel, Hülya Kirmanoğlu gibi akademisyenler, hareket üzerine makaleler yazdılar. Hem İstanbul Üniversitesi, hem de ODTÜ öğrencileri, hareketi destekleyen bildiriler yayınlayıp, tüm öğretim üyelerini konu üzerinde tartışmaya davet ettiler. "Ceteris Paribus" web sitesi Post Otistik İktisat hareketine bir sayfa ayırıp, ilgili tüm Türkçe metinleri bir araya getirdi ve bazı çeviri çalışmaları yaptı. Bununla beraber, tartışmalar, ne yazık ki, Avrupa'daki kadar geniş bir katılım bulamadı, her zamanki gibi ülkemiz üniversitelerinden bu istisnalar dışında konuya dair çok yoğun bir heyecan görülemedi. Oysa ki bir anlamda Avrupa Merkezci olan var olan (otistik) iktisat bilimine karşı böylesi eleştirilerin Avrupa'dan ziyade Türkiye gibi perifer ülkelerden gelmesi beklenir. Ancak halen daha üstte biraz da ironi ile bahsettiğim abukluklarla uğraşan bir ülkenin ve onun YÖK zinciri ile iğdiş edilmiş üniversitelerinin böyle bir entellektüel / akademik tartışmayı başlatması hoş bir fantazyadan ibaret.