Otomotivde bugünden yarını görebilmek
Süleyman Dilsiz / Yönetim Uzmanı
Sürdürülebilir kalkınma için elzem olan "doğrudan yabancı sermaye" yatırımlarının artması için stratejik olan otomotiv, P.Drucker'a göre "sanayilerin sanayisi"dir. Kimyadan tekstile, tekstilden lojistiğe, lojistikten finansa 11 farklı sektörün büyümesine neden olmakta.
Sektör, bugün toplam 60 ülkede üretim yaparak, 26 milyon araç ihracatı ve 2 trilyon dolarlık iş hacmi sunmakta. Sırasıyla dünyada en çok; GM, Toyota, Ford, VW, Daimler, PSA-Peugeot, Honda üretim hacmine sahipler. Bizim ihracatımızın da yüzde 15'ini oluşturan sektör; bir milyon yüz bin araç üreterek, en fazla ihracat yapma gururunu yaşarken, istihdamın ve imalat sanayinin de lokomotifi. İhracatı büyüdükçe işalatı da büyütmekte. OSD; 17 üretici firmayla birlikte 25 milyar USD ihracat geliriyle 600 bin kişiye istihdam sağlayabileceğini belirtmekte. Milli gelirin de 10 bin USD düzeyine yaklaşmasıyla yılda 1 milyon adet araç satılabileceğinin öngörülmesi küresel devler için cazibe unsuru.
Bu yazımda; sektörün bugünden yarınını görebilmeye dair düşüncelerimi paylaşacağım.
" '06-11 yılları arasında yıllık ortalama 12,7 milyon adetlik küresel büyüme beklenmekte. Bu büyümeden 3,2 milyon ile en büyük pay Çin'in. Brezilya, Rusya ve Hindistan'ın oluşturduğu BRIC yüzde 54 ile katkısı önemli. Hintli otomotiv firması TATA'nın Land Rover ve Jaguar'ı satın alması, küresel büyümeye BRIC'in katkısını daha da artıracak. Bu yapı Türk yan sanayiine BRIC ülkelerindeki sektördaşlarıyla know-how, yatırım ortaklıkları, joint-venture için önemli fırsat. Esasen, Türkiye'de yatırımı ciddi düşünen Çin'in Chery'si ve Hint Tata'nın ülkemizde yatırımı cazip hale getirecek adımlar sektörün sürekliliği için stratejik.
" Özellikle 2000'den bu yana, sektörün dünyada büyüme odağı Orta ve Doğu Avrupa olurken, Türkiye bu bölgede önemli hacme sahip. '07 yılında Türkiye; gerçekleştirdiği toplam 1,1 milyon adetlik üretiminin 635 bini binek otomobil üretimi oluşturmakta. '12 yılında ise 2 milyon adetlik toplam üretim hedefiyle yaklaşık 1,2 milyon otomobil üretilmesi bekleniyor. Türkiye böylece, 2012 yılında binek otomobil üretimi 6,4 milyonu bulacak ve bölgede büyümenin motoru olması muhtemel. Bu güçlü potansiyel hükümeti hızla yapısal, rekabetçi iyileştirmelere itmeli.
" Yeni büyüyen pazarlar olan; Endonezya, Filipinler, Pakistan, Vietnam ve Mısır gelecek 5 yılda önemli after market pazar olanakları sunmakta.
" Renault-Nissan büyüyen pazarlarda Logan markasıyla "düşük maliyetli otomobil" stratejisiyle pazar payını artıracağı görülmekte. Ancak Toyota, Tata ve Chery de aynı stratejiyle pazarlara girebilme arayışında. Bu durum yan sanayiye daha çok yerlileştirme ve düşük maliyet stratejisi arayışlarına itecek.
" AB sektörde Asya-Pasifik ülkelerinden sonra büyümeye en büyük ikinci katkıyı sağlamakta. Ancak Almanya ve Fransa büyümeye en ciddi katkıyı sağlamaya devam edecekler. Sırasıyla; İspanya, İtalya, İngiltere azalan miktarda büyümeye katkı sağlayacaklar. Bu durum Türkiye'nin Almanya ve Fransa sektör ticaretinin artarak devam edeceğinin sinyali. İngiltere ve İtalya'nın nüfus yapısı ve işgücü maliyetleri nedeniyle küresel sektör büyümesine katkısı gittikçe azalacak.
" Kuzey Amerika otomotiv üretim hacmi düşüş göstermekte ve zayıflamaya devam edecek. Türk yan sanayisi için teknoloji transferi fırsatı barındırmakta. Özellikle Kanada önemli hacim düşüşü dikkat çekici. Türk yan sanayi ABD ve Kanada yan sanayileriyle "savunma sanayi" yatırımı, AR-GE işbirlikleri fırsatları değerlendirebilmeli.
" Orta Amerika'da yer alan Meksika önemli otomotiv ülkesi konumunda. Küresel büyümede 10. sırada yer alması, yan sanayi ve after market için potansiyel.
" Önümüzdeki 5 yılda dünyada otomotiv sektörünün en hızlı büyüyeceği bölge Türkiye'nin de içinde bulunduğu Orta ve Doğu Avrupa olacak. Türkiye ile birlikte Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Romanya, Rusya, Slovakya, Slovenya ve Ukrayna'nın bulunduğu bu bölge, Japonya ve Kore'nin hızla üretiminin düştüğü ortamda Asya-Pasifik'i üretimdeki büyüme hızını geçeceği öngörülmekte. Türk yan sanayi; verimlilik, deneyim ve fırsat maliyetini dikkate alarak "rekabetçi avantajlarını" ön plana çıkarmalı. Ana sanayilerin yeni yatırımlarına göre; örneğin Hyundai ve VW'in Slovakya yatırımı, Ukrayna, Slovakya vb. ülkelerde yatırım arayışını sorgulamalı.
" Özellikle Kore ve Japonya'nın gelecek 4 yılda düşecek üretim hacmi, ilgili ülkelerin yan sanayileriyle Türk yan sanayilerini çeşitli teknoloji, pazar, ürün geliştirme faaliyetleri için cazip işbirliği sunmakta.
" İran küresel büyümeye yıllık yaklaşık bir milyon civarında katkı sağlamakta. Bu katkı ve coğrafi yapısı, üretim yapan ana sanayiler dikkate alındığında çok önemli yan sanayi için pazar, maliyet yaklaşımlı fırsatlar barındırmakta.
" Hibrid ve alternatif yakıt türleri kullanılabilen araç üretiminin, çevre ile ilgili yaptırımların artacağı, dünyada emisyon değerinin, geri dönüşümlü ve alternatif malzeme kullanımının daha çok talep edileceği AR-GE stratejileri için esas olmalı.
Bugün sektörde; Ford'un AR-GE'sinin bir bölümünü Romanya'ya, Renault'nun 450 bin adetlik hafif ticari araç yatırımını Fas'a kaydırması düşündürücü. Kapasite kullanımından kaynaklanan yüksek üretim maliyeti, sektör paydaşlarının eşgüdümsüzlüğü, h‰l‰ devletin sektör politikasızlığı rekabetçi dezavantaj. Gelecek için "sektör ihracatının işalattan fazla olduğu" söylemleri umarım kalıcı iyileştirme hedeflerini köreltmez. Çünkü sektörde birçok girdinin USD Dolarla ve satışının Euro olduğu ortamda parite kaynaklı fazlaya dikkat çekmek isterim. Küresel rekabette var olmanın dayanılmaz gereği; geçici ego tatmininden daha çok geleceği kazanmak için sektörü yönetenlerin derin analize ve yapısal iyileştirmelere, sektörün de fayda-maliyet ve pazar tatminine ve eşgüdüme odaklanması gereğidir. Yoksa küresel rekabette fasoncu olmak ve değer zincirinin sinerjisini yitirmek kaçınılmazdır.