PKK varlık nedenini yitiriyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

WASHINGTON - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, çözüm sürecine ilişkin "Terör örgütü PKK'nın varlık nedeni kaybolmaya başladı. Hangi nedenle var olduklarını söylerlerse söylesinler, bu artık geçerli değil, elde ettikleri destek eriyor, insan toplamakta da giderek daha çok zorlanıyorlar" dedi.

ABD'deki PBS kanalında, Charlie Rose'un programında Babacan ile röportajı yayınlandı. Türk ekonomisine yönelik soru üzerine Babacan, bankacılık sistemi ve bütçesini güçlendirdiği için küresel krizin Türkiye'ye çok sınırlı etkide bulunduğunu belirterek, son 3 yılda ülkenin büyüme oranlarının çok yüksek seviyelerde olduğuna dikkati çekti. Babacan, "Türk ekonomisi gayet iyi gidiyor" dedi.
Babacan, geçen yılki büyümenin yüzde 2.2 seviyesinde olmasıyla ilgili olarak da "Bu, kasıtlı bir şeydi çünkü büyüme büyük oranda iç tüketimden geliyordu ve iç tüketim de dış dengelerimize zarar veriyordu. Ekonomiyi dengelemek için bankaların borç verme düzeyini bilerek sınırladık" diye konuştu.
Babacan, yumuşak iniş programını uyguladıkları için 2012'de iyi bir dengeleme yaptıklarını ve bu yıl da daha dengeli ve sürdürülebilir büyüme kaydettiklerini ifade ederek, ihracat ve tasarruf oranlarıyla uyumlu büyüme oranı sağlamaya çalıştıklarını dile getirdi.
Babacan, ayrıca Türkiye'nin, ihracat yaptığı bölge ve alanları çeşitlendirdiğini, yeni istihdam yaratımının iyi seviyelerde olduğunu ve gelir dağılımında ilerleme gösterildiğini anlattı.

Türkiye'nin AB, ABD ve İsrail ile ilişkileri

Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili soru üzerine Babacan, sürecin yavaş ilerlediğini söyledi. Geçmişte, "Türkiye'nin ne zaman AB'ye hazır olacağı" sorusunun şimdi "AB'nin Türkiye'ye ne zaman hazır olacağı"na dönüştüğünü dile getiren Babacan, stratejik olarak Türkiye için AB üyeliğinin önemli olduğunu ve AB'yi önemli bir barış projesi olarak gördüklerini kaydetti. Babacan, bu barış projesinin Türkiye'nin katılımıyla küresel bir barış projesi olacağına inandıklarını bildirdi.
Babacan, ABD ve Türkiye'nin de dış politikada çok örtüşen bir ajandaya sahip olduklarını, demokrasi, insan hakları ve özgürlük gibi dünya genelinde aynı değerleri teşvik ettiklerini ve zaman zaman yöntem konusunda farklı düşüncelere sahip olsalar da aynı hedefi paylaştıklarını kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın siyonizmle ilgili sözlerinin sorulması üzerine Babacan, etnik, dini ve mezhepsel farklılıklara vurgu yapmayıp ortak ögeler bulma ve bölge ülkeleri olarak dayanışmaya gitmenin gerekliliğine inandıklarını belirterek, Başbakan Erdoğan'ın da sözlerinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Babacan, İsrail'in Türkiye'den özür dileme sürecine de değinerek, tarihi süreçten geçerken tüm bölge için Türkiye-İsrail ilişkilerinin çok önemli olduğunu dile getirdi. Artık Türkiye ve İsrail'in bölgeye yönelik çözümler için birlikte çalışabileceğini kaydeden Babacan, "İsrail'in artık problemlerin değil, çözümlerin parçası olması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.
Babacan, Başbakan Erdoğan'ın Arap Baharı sürecindeki ülkelere "İslami değil, laik hükümet kurmayı mı teşvik ettiğine" yönelik soru üzerine, "Bu çok doğru" dedi. Değişim sürecindeki ülkelerin etnik ve dini kökenlerine bakmaksızın vatandaşlarına eşit yaklaşması gerektiğini belirten Babacan, bu ülkelerin ancak kapsayıcı ve demokratik sisteme sahip olmaları halinde başarılı olacaklarını kaydetti.

Suriye

Babacan, Suriye ile ilgili olarak da Türkiye'nin Suriye'nin siyasi birliğini ve toprak bütünlüğünü desteklediğini söyledi.
Suriye'de tüm farklı grupların temsil edildiği ve Suriye halkının isteklerini yansıtan bir temsiliyetçi demokratik sistem olmasını istediklerini belirten Babacan, Suriye'deki muhaliflerin hepsiyle temas halinde olduklarını ve tamamen uluslararası hukuka göre hareket ettiklerini, dost ve müttefik ülkelerle ve NATO ile çalıştıklarını kaydetti.
Başbakan Yardımcısı Babacan, ayrıca Türkiye'ye sığınan 190 bin Suriyelinin kamplarda, diğer 100 bininin de farklı şehirlerde kaldığını, diğer komşu ülkelerde de benzer durumlar yaşandığını anlatarak, "Büyük bir insani trajedi yaşanıyor" dedi.
Suriye konusundaki problemin uluslararası toplumun birlik olamamasında yattığını dile getiren Babacan, BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri Rusya ve Çin ile komşu ülkelerden İran'ın Suriye rejimini desteklemeye devam ettiğine ve bunun da rejimin nefes almasını sağladığına işaret etti.
Babacan, yine de Esed rejiminin er ya da geç gideceğini dile getirdi. Artık ülkeler için bekle-gör yaklaşımının zamanının çoktan geçtiğini ve daha aktif olmak gerektiğini ifade eden Babacan, "Daha aktif olmak doğrudan bir askeri müdahale anlamına gelmiyor" diye konuştu.

Çözüm süreci

Babacan, çözüm sürecinde de Başbakan Erdoğan'ın kişisel olarak sorumluluk aldığını ve ilgili birimlerden oluşan küçük bir grupla sürece bizzat öncülük ettiğini söyledi.
Türkiye'nin çeşitliliğinin zenginliği olduğuna inandıklarını belirten Babacan, terör örgütü PKK'nın varlık nedeninin de kaybolmaya başladığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Ne için var olduklarını söylerlerse söylesinler, bu artık geçerli değil. Uluslararası çemberden veya Türkiye'nin bazı bölgelerinden elde ettikleri destek eriyor. Artık insanlar bir şey yapılması gerekiyorsa, bunun siyasi mekanizmalar yoluyla, ellerinde silahla birbirlerini vurarak değil, kendi ideolojilerini savunarak olması gerektiğini düşünüyor. Bu, halkımız tarafından da terör örgütü tarafından da çok daha iyi anlaşıldı.
Son yıllarda örgütten büyük ayrılmalar oluyor. Her yıl yüzlerce terörist örgütten kaçıyor ve güvenlik güçlerimize teslim oluyor. Hangi nedenle var olduklarını söylerlerse söylesinler, bu artık geçerli olmadığından artık insan toplamakta da giderek daha çok zorlanıyorlar. Bu nedenle Başbakan Erdoğan'ın son diyalog çabaları iyi sonuçlar veriyor."