Poyrazköy iddianamesinde 17 sanık hakkında dava

İddianamede, "Ergenekon silahlı terör örgütü"nün, yaşamsal değerde önem verdiği TSK içerisindeki faaliyetlerinin bir kısmını "Karargah Evleri" ismi altında gizli hücre yapılanması ile yürüttüğünün tespit edildiği belirtildi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - "Ergenekon" soruşturması kapsamında Poyrazköy'deki kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin hazırlanan iddianamede, 4'ü tutuklu 5 sanığın 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ile 29,5 yıldan 57'şer yıl, diğer 12 sanığın da 7,5 ile 39'ar yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmaları istendi.

"Ergenekon" soruşturmasını yürüten savcılardan Ercan Şafak ve Murat Yönder tarafından hazırlanan ve İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame ile 5'i tutuklu 17 sanık hakkında dava açıldı.

İddianamede, tutuklu sanıklar Levent Bektaş, Ercan Kireçtepe, Emre Onat ve Eren Günay ile tutuksuz sanık Mustafa Turhan Ecevit'in, "Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek", "Cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek" suçlarından 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile "Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak", "Patlayıcı madde bulundurmak", "6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu'na muhalefet etmek" suçlarından 29,5'ar yıldan 57'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Tutuklu sanık Ergin Geldikaya'nın "Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak", "Patlayıcı madde bulundurmak" ve "6136 sayılı Kanuna muhalefet etmek" suçlarından 17,5 yıldan 39 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, tutuksuz sanıklar Ali Türkşen, Halil Cura, Ferudun Arslan, Sadettin Doğan, Levent Görgeç, İbrahim Koray Özyurt, Muharrem Nuri Alacalı, Şafak Yürekli, Dora Sungunay, Tayfun Duman ve Mert Yanık'ın "Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan 7,5'ar yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörüldü.

İddianamede, şüpheliler Şahin Özen ve Aşkın Lale hakkında "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan takipsizlik kararı verdiğine de vurgu yapıldı.

Bütün delillere yer verildi

"Ergenekon" soruşturması kapsamında Poyrazköy'deki kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin açılan davanın iddianamesinde, "Ergenekon silahlı terör örgütüne" yönelik bugüne kadar yapılan soruşturmada ele geçirilen örgütsel içerikli dokümanlar ve elde edilen tüm deliller çerçevesinde örgütün nihai amacına yer verildi. 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamenin giriş bölümünde, "Ergenekon silahlı terör örgütüne" yönelik bugüne kadar yapılan soruşturma sonucuna işaret edilerek, şunlar kaydedildi:

"Bugüne kadar yapılan soruşturma sonucunda, silahlı terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek, halkı yürütme organına karşı silahlı isyana tahrik etmek, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek, terör örgütüne ait silahları depolamak, genel güvenliği kasten tehlikeye sokacak şekilde patlayıcı madde bulundurmak ve kullanmak, nitelikli kasten öldürmeye azmettirmek, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri çalmak, temin etmek, yasaklanan bilgileri temin etmek, açıklamak, kişisel verileri kaydetmek ve bağlı pek çok suçu işlemekten şüpheli 86 kişi hakkında 10 Temmuz 2008 tarih 2007/1536-2008/968-623 sayılı, yine aynı soruşturmanın devamı niteliğinde olan 56 şüpheli hakkında 8 Mart 2009 tarih ve 2009/511-268-188 sayılı, 52 şüpheli hakkında 17 Temmuz 2009 tarih ve 2009/1498-751-565 sayılı iddianameler ile kamu davaları açılmıştır."

Danıştay saldırısı ile ilgili olarak Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin "2009/15 Esas" sayılı dosyasının Yargıtay 9. Ceza Dairesinin kararı doğrultusunda, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı üzerine "2008/209 esas" sayılı dosyası ile 17 Temmuz 2009 tarih "2009/1498 soruşturma", "2009/751 esas", "2009/565 sayılı" iddianame ile açılan kamu davasının "2009/85 esas" sayılı dosya ile birleştirildiği hatırlatılan iddianamede, söz konusu davaların İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin "2008/209 ve 2009/191 esas sayılı" dosyalarında derdest bulunduğu kaydedildi.

İddianamede, "Ergenekon silahlı terör örgütüne" yönelik olarak yürütülen soruşturma kapsamında bugüne kadar elde edilen deliller ve ulaşılan sonuçlarla ilgili kısa açıklamalar da yapılarak, şunlar kaydedildi:

"Ergenekon silahlı terör örgütünün hücre tipi bir yapılanmaya haiz gizli bir örgüt olduğu, devlet içerisinde değişik kurumlara sızdığı, gerçekleştirdiği ya da teşebbüs ettiği eylemlerin niteliği önceki iddianamelerin giriş bölümlerinde ayrıntılı olarak anlatılmıştır.

Örgütün ana dokümanları arasında yer alan Ergenekon isimli dokümanda 'Politikalar' başlığı altında '21. yüzyılda kaçınılmaz bir biçimde dünya politikalarını ve siyasetçilerini istihbarat örgütleri biçimlendirilecektir... Dünyada var olabilmiş tüm sistemler, ülke çıkarları ve mevcut rejim ilkelerine aykırı ideolojilere sahip siyasileri engellemiştir. Bunun ise iki yolu vardır, suikast ve dezenformasyon... Suikast operasyonlarına gerek duyulmaması için, siyasi portreler çok ciddi biçimde analiz edilmeli, ortak ideallere uygun siyasilerin seçim kampanyaları organize edilerek parlamentoda etkin ve güçlü bir biçimde yer alabilmeleri sağlanmalı, böylelikle parlamento ülke çıkarlarına uygun biçimde işler hale getirilmeli, içte ve dışta saygın bir etkinliğe kavuşturulabilmelidir. Bu ve benzeri faaliyetler, tüm dünyada istihbarat örgütlerinin varlık ve görev nedenleri arasında yer alır. İçte ve dışta ortak ve benzer idealler doğrultusunda faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası legal ve illegal örgütler ile işbirliğine yönelmek kaçınılmaz bir zorunluluktur...' şeklindeki ibareler Cumhuriyet Başsavcılığımızca Ergenekon silahlı terör örgütüne yönelik hukuksal çerçeve içinde yürütülen soruşturmanın önemini ve ülkemizin bu örgütten dolayı maruz kaldığı tehlikenin büyüklüğünü gözler önüne sermektedir.

Ergenekon silahlı terör örgütüne yönelik bugüne kadar yapılan soruşturmada ele geçirilen örgütsel içerikli dokümanlar ve elde edilen tüm deliller çerçevesinde örgütün nihai amacının; sürekli iç çatışma-kaos yaşayan, komşu ülkeleri ile düşman ve dünyaya kapalı, Avrupa Birliği ve insan haklarına karşı, çağımızın tüm uluslararası değerlerini dışlayan, ekonomik kriz, iç etnik çatışmalar ve terör ile uğraşan, ekonomik yönden zayıf bir devlet imajı oluşturulmaya çalışılarak, devlet otoritesini içte ve dışta zafiyete uğratmak, ülkeyi yönetilemez hale getirmek, böylece örgütün daha rahat etki edip yönlendirebileceği siyasal iktidarlar oluşturmak, örgütün belirlediği gizli amaç ve prensiplerin dışına çıkan tüm siyasal iktidarları değişik yöntemlerle kontrol altına almak, bu başarılamadığı takdirde yasama ve yürütme organlarını devirip kendi ideolojik amaçları doğrultusunda devlet yönetimini ele geçirmek olduğu anlaşılmaktadır. Ülkemize ve milletimize açık düşmanlık taşıyan bu amaca ulaşmak isteyen örgütün üyelerinin (birçoğunun geçmişte farklı siyasi düşünceler taşımasına karşın) milliyetçi ve ülkesini seven bir görüntü altında faaliyetlerini gizleme çabasına girmesi ve kendilerine engel olduğunu düşündükleri kişileri dış güçlerle bağlantılı ülke düşmanı olarak gösterme çabaları altı dikkatle çizilmesi gereken bir ayrıntıdır.

Örgütsel dokümanlar incelendiğinde bu amaca ulaşmak için; naylon terör örgütlerinin oluşturulması, mafyanın ve uluslararası uyuşturucu ticaretinin kontrol altına alınması, medyanın kontrol altına alınması, sivil toplum kuruluşlarının kontrol altına alınması, siyasi partilerin kontrol altına alınarak siyaset dünyasına yön verilmesi, gerektiğinde siyasilere suikast düzenlenmesi, örgüte eleman kazandırmak ve gelir sağlamak için illegal tüm yolların kullanılması araç olarak benimsenmiş olması ülkemizin bu örgüt nedeniyle karşı karşıya kaldığı tehlikenin boyutunu bir kez daha gözler önüne sermektedir."

Karargah evleri

İddianamede, "Ergenekon silahlı terör örgütü"nün, yaşamsal değerde önem verdiği TSK içerisindeki faaliyetlerinin bir kısmını "Karargah Evleri" ismi altında gizli hücre yapılanması ile yürüttüğünün tespit edildiği belirtilerek, bu kapsamda sanıklar Neriman Aydın ve Kemal Aydın'ın Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve askeri okullardaki örgütlenme faaliyetlerinden sorumlu oldukları, bu amaçla açtıkları evlerde örgüte eleman kazandırmak için çalışmalar yaptıkları, bir yandan da örgüte kazandırdıkları askeri kişileri Hizbuttahrir terör örgütüne sızdırdıkları ifade edildi. Sanık Cengiz Köylü'nün Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde faaliyet gösterdiği, sanık Erbay Çolakoglu'nun ise Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı alt birimlerin yapılanmasında görev aldığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığında görevli sanık Mustafa Dönmez'in örgüte ait önemli miktardaki silah ve askeri mühimmatı değişik yerlerde gizlediği belirlendiği kaydedildi.

Sanıklar Mustafa Koç, Cihandar Hasanhanoğlu'nun "Cumhuriyet Çalışma Grubu" faaliyetlerinin yürütülmesinde görev aldıklarının tespit edildiği belirtilen iddianamede, sanık İbrahim Şahin liderliğinde eylem ve suikast amaçlı olarak oluşturulduğu anlaşılan S-l isimli hücre yapılanmasının, emniyet görevlileri ve TSK mensubu kişilerden seçilmek suretiyle oluşturulduğunun anlaşıldığı ifade edildi.

İddianamede, askeri yapılanma içinde yer alan asker kişilerin, diğer örgüt üyeleri gibi emekli oldukları dönemde de aktif olarak "Ergenekon terör örgütü" yapılanmasında yer aldıkları, bu kapsamda sanık Mustafa Levent Göktaş'ın Özel Kuvvetler Komutanlığından emekli olmasından sonra örgütsel faaliyetlerini devam ettirdiği ileri sürüldü. Sanıklardan İlyas Çınar, Hasan Ataman Yıldırım ve Hüseyin Vural Vural'ın emekli olmalarına rağmen örgüt içi istihbarat ve örgüt üyelerinin motivasyonunun sağlanması faaliyetlerini yürüttükleri, açılan davalarda yargılanan örgüt üyelerinin mahkemede örgüt aleyhine ifade vermemeleri ve örgütte çözülme olmaması amacıyla çalışmalar yaptıklarının belirlendiği kaydedildi.

Cumhuriyet gazetesine bomba atılması

İddianamede "Örgütün darbe zemini oluşturmak amacıyla gerçekleştirdiği ve toplumda infial uyandıran eylemler" başlıklı bölümünde "Cumhuriyet gazetesine bomba atılması" konusu da yer aldı.

İddianamede, 2006 yılı içerisinde türban ile ilgili bir karikatür yayımlanmasından kısa bir süre sonra 5, 10 ve 11 Mayıs 2006 tarihlerinde Cumhuriyet gazetesine 3 kez bomba atıldığı hatırlatılarak, olayın sanıklarından Osman Yıldırım'ın alınan ifadesinde, bombalama eylemini Muzaffer Tekin'in talimatı ile gerçekleştirdiklerini, olayda kullanılan el bombalarını da Ataşehir'de bir evde yapılan toplantıda bizzat Muzaffer Tekin'in verdiğini, hatta bu toplantıda Oktay Yıldırım'ın da bulunduğunu, bu eylemleri para için yaptığını, bu eylemler karşılığı Muzaffer Tekin'in kendisine 500 bin dolar vermeyi vaat ettiğini, gazetenin bombalanması eylemini ise bizzat arkadaşları Tekin İrşi, İsmail Sağır ve Alpaslan Arslan'ın gerçekleştirdiğini beyan ettiği kaydedildi.

Danıştay saldırısı

İddianamede yer alan "Danıştay saldırısı" başlıklı bölümde de 17 Mayıs 2006 tarihinde avukat olan sanık Alparslan Arslan'ın, Danıştay binasında toplantı halinde bulunan yargı mensuplarına yönelik saldırıyı gerçekleştirdiği hatırlatıldı.

Alpaslan Aslan'ın "Ergenekon silahlı terör örgütü" mensupları ile ilişki içerisinde olduğu ve  saldırıyı da bu örgütün talimatı ile gerçekleştirdiğinin anlaşıldığı da ileri sürülen iddianamede, bu olaya ilişkin kamu davasının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/209 esas sayılı dosyası ile birleştirildiği anımsatıldı.

İddianamede, şöyle devam edildi:

"Soruşturma kapsamında bugüne kadar elde edilen delillerden, örgütün darbe zemini oluşturmak için silahlı eylem gerçekleştirdiği, gerçekleştirdiği bu eylemlerle istedikleri darbe zeminini oluşturamayınca bu kez çok daha tehlikeli ve kanlı eylemler planladıkları, bugüne kadar yapılan çalışmalarda planlanan bu eylemlerin bir çoğu engellenirken örgütün her fırsatta çok daha tehlikeli eylem planları ile karşımıza çıktığı görülmüştür."

Ümraniye'de ele geçirilen bomba

İddianamenin, "Örgütün gerçekleştirmeyi planladığı eylemler ile ele geçen silah ve mühimmatlar" başlıklı bölümünde, "Ümraniye'de ele geçen el bombaları" konusuna da yer verildi.

Soruşturmanın başlangıcını teşkil eden ihbar üzerine Ümraniye'de bir evde yapılan aramada toplam 27 adet el bombası bulunarak el konulduğu, el bombaları üzerinde sanıklardan Oktay Yıldırım'ın parmak izi tespit edildiği belirtildi.

İddianamede, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması olayı ve tespit edilen diğer eylem planları göz önüne alındığında, "Ergenekon silahlı terör örgütünün Ümraniye'de ele geçirilen ve Oktay Yıldırım tarafından muhafaza edilen el bombalarını, örgütün ülkede darbe zemini oluşturmak için vahim nitelikte planladığı eylemlerde kullanmayı amaçladığı sonucuna rahatlıkla ulaşılmaktadır" ifadesine yer verildi.

Yargıtay mensuplarına saldırı hazırlığı

İddianamenin "Yargıtay mensuplarına suikast hazırlığı" başlıklı bölümününde de İşçi Partisine ait Ankara'daki genel merkez binasında yapılan aramada ele geçirilen CD içerisindeki "Yargıtay" isimli pdf dosyasında elle çizilmiş basit bir krokide; bir binanın bölümlerini gösteren şekiller olduğu, bu şekillerin üzerine A, B, C şeklinde ibareler yazıldığı, binaların giriş çıkış noktalarının işaretlendiği, bu noktalar üzerine değişik işaret ve şekiller yapıldığı ve numaralandırıldığı, ayrıca aynı CD içerisinde "Krokinin Açılımı" isimli word dosyasında binaya ilişkin çok detaylı notların yer aldığının görüldüğü kaydedildi.

Krokinin ve bilgilerin doğru olup olmadığının anlaşılabilmesi için Ankara Emniyet Müdürlüğüne yaptırılan tespitte, Yargıtay binasına ait olduğu anlaşılan kroki ve krokinin açılımıyla ilgili bilgilerin tamamen doğru olduğunun bildirildiği ifade edilen iddianamede, Danıştay saldırısı ile istediği sonuca tam olarak ulaşamayan "Ergenekon silahlı terör örgütü"nün, İşçi Partisi genel merkezinde ele geçen ve oldukça ayrıntılı olarak hazırlanan Yargıtay binasına ait kroki ve bilgileri ile yüksek yargıçlara yönelik suikast hazırlıkları yaptığı kanaatine varıldığı kaydedildi.

Nato tesislerine silahlı saldırı hazırlığı

İddianamenin, "İzmir'de bulunan NATO tesislerine silahlı saldırı hazırlığı" başlıklı bölümünde de İşçi Partisi mensubu Hayati Özcan'ın İzmir'deki iş yeri ve ikametinde ele geçirilen ve birbirinin kopyası olduğu ve aynı içeriğe sahip oldukları anlaşılan "55" ve "13" numaralı CD'ler içerisinde "Yedek123" isimli bir klasör içerisinde İzmir Şirinyer semtinde bulunan NATO Müttefik Kuvvetleri Karargahına ait kurumsal ve "Gizli/Hizmete Özel" içerikli bilgiler ile bu karargahta görevli personele ait birçok görev bilgisi ve kişisel bilginin yer aldığının tespit edildiği belirtildi.

İddianamede, çok büyük bir ekip çalışması sonucu içeride görevli olan kişilerin de yardımıyla hazırlandığı düşünülen, NATO Karargahına ait olan "Gizli" içerikli bilgilerin en ince ayrıntılarına kadar temin edilerek üzerinde birtakım operasyonel hazırlıkların ve çalışmaların yapılması "Ergenekon silahlı terör örgütü"nün NATO karargahına yönelik gerçekleştirmeyi planladığı eylemi açıkça ortaya koyduğuna da yer verildi.

Büyükanıt'a suikast hazırlığı

İddianamede yer alan "2005 yılında dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a yönelik suikast hazırlığı" konu başlıklı bölümde de şunlara yer verildi:

"İşçi Partisi genel merkezinde yapılan aramada ele geçirilen ve üzerinde 'Versatile' yazan '411509A102B4' seri numaralı CD'nin içerisinde 'Hikmet Çiçek'e ulaşanlar' isimli klasör içerisinde iç içe girmiş çok sayıda klasör ve dosyaların olduğu, sırası ile 'Hikmet Çiçek'e Ulaşanlar', 'İç İsth", "17. Müteferrik Konular" isimli klasöre gelindiğinde içerisinde çok sayıda klasör ve word dosyalarının olduğu, bunların içerisinde 'Koruma Planı' isimli word dosyasında '8 Şubat 2005' tarihli dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın koruma planı başlıklı 9 sayfalık çizelge şeklinde yazı olduğu, içeriğinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın belirtilen tarihte İzmir ve Balıkesir illerine yapacağı ziyaretler sırasındaki koruma planının olduğu, burada yer alan bilgilerden de Yaşar Büyükanıt'a yönelik örgütün eylem hazırlığı içerisinde olduğu anlaşılmıştır."

Fehmi Koru ve Orhan Pamuk'a saldırı hazırlığı

İddianamenin "2007 yılı içerisinde gazeteci-yazar Fehmi Koru ve yazar Orhan Pamuk'a yönelik silahlı saldırı hazırlığı" başlığıyla yer alan bölümünde de Kuvayı Milliye Derneği Başkanı olan sanık Mehmet Fikri Karadağ ve etrafındaki şüpheli şahıslar hakkında yapılan teknik takip çalışmaları sırasında, Mehmet Fikri Karadağ'ın Veli Küçük ve Sevgi Erenerol ile toplantılar düzenlediği dönemde, dernek çatısı altında etrafına topladığı kişilere gazeteci yazar Fehmi Koru ve yazar Orhan Pamuk'a yönelik suikast hazırlığı yaptırdığının tespit edildiği bildirildi.

Baydemir, Tuncel ve Türk'e yönelik saldırı hazırlığı

"2007 yılı içerisinde Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ile milletvekilleri Sebahat Tuncel ve Ahmet Türk'e yönelik silahlı saldırı hazırlığı" başlığıyla iddianamede yer verilen bölümde de sanık Mehmet Fikri Karadağ ve etrafındaki şahıslara yönelik yapılan teknik takip çalışmalarında, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, milletvekilleri Ahmet Türk ve Sebahat Tuncel'e yönelik suikast hazırlığı yapıldığının tespit edildiği, olayda tetikçilik yapacak olan sanık Selim Akkurt'un yakalandığı, daha sonra yapılan incelemede iki ayrı cinayet dosyasından firari olarak arandığının görüldüğü ve hakkında yapılan işlemden sonra tutuklandığı hatırlatıldı.

İddianamede, sanık Mehmet Fikri Karadağ'ın "Bu uğurda ölmek var, öldürülmek var, öldürmek var" şeklinde şiddet çağrısı içeren yemin merasimi göz önüne alındığında örgütün bu suikastları gerçekleştirme konusunda kararlı olduğu sonucuna ulaşıldığına yer verildi.

İbrahim Şahin'den ele geçirilenler

İddianamenin, "Sanık İbrahim Şahin'de ele geçen silah ve mühimmatlar ve suikast planları" başlıklı bölümünde de sanık İbrahim Şahin'in İstanbul Kadıköy 19 Mayıs Mahallesi Ozan Sokak No:9/12 sayılı adresinde yapılan aramada el konulan "Yeri Konya-Ankara Karayolu noktası Gölbaşı çıkışında yapımı devam eden Turistik evleri geçtikten sonra 3. ve 4. aydınlatma direklerinin kesiştiği ormanlık arazide asfalt yoldan 17-20 metre kadar içerde küçük çam ağacının dibindeki alan" şeklinde yazı ve kroki ile ilgili olarak Ankara Emniyet Müdürlüğüne yazılan talimat üzerine yapılan arama çalışmalarında ele geçirilenler de yazıldı.

Sanık İbrahim Şahin'in Kadıköy'deki adresinde yapılan aramada el konulan belgeler arasında "Eylemlerde kullanılacak bomba düzenekleri" başlıklı belgenin bulunduğu ve bu başlığın altında "Üzerine bağlama malzeme listesi, kutuda hediye, zaman ayarlı, araç için" alt başlıklarının bulunduğu ve devamında bu alt başlıkların içeriğine uygun açıklamaların yapıldığı ifadelerine yer verilen iddianamede, bu belgelerden 'Tedhiş Planı (Ali Balkız)' başlıklı belgede Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız'a suikast planı "Tedhiş Planı (Mutafyan)" başlıklı belgede, İstanbul Eminönü'nde bulunan Ermeni Patrikhanesi'nin krokisi ve Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan'in fotoğraflarının ve bu şahsa yönelik suikast planı, "Tedhiş Planı (Kazım Genç)" başlıklı belgede Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Kazım Genç'e yönelik suikast planının yer aldığı ve planda eylemin amacının 'Alevileri kışkırtarak Alevi-Sünni kavgası çıkarmak' olarak belirtildiğinin görüldüğü ileri sürüldü.

İddianamede, ayrıca belgeler arasında Ankara-Eryaman'da bulunan bir alışveriş merkezine planlanan saldırıya ilişkin çalışmaların olduğunun da tespit edildiği belirtilerek, İbrahim Şahin'in evinde ele geçen yer tarifi ve krokiden yola çıkılarak Ankara Gölbaşı'nda ele geçen silah ve mühimmatın, suikast planlarında yazılı olan "Hedefin Tedhiş Şekli" başlığı altında belirtilen suikast yöntemi ve kullanılması planlanan silahlar ile uyum gösterdiğinin anlaşıldığına yer verildi.

Minas Durmaz Güler'e yönelik suikast hazırlığı

İddianamenin, "Ermeni asıllı Türk vatandaşı olan Minas Durmaz Güler'e yönelik suikast hazırlığı" başlıklı bölümünde de şöyle devam edildi:

"Sanık İbrahim Şahin liderliğindeki hücre yapılanmasına yönelik yapılan teknik takip çalışmalarında, bir kısım Ermeni asıllı vatandaşlara yönelik eylem hazırlığı içerisinde oldukları, özellikle Sivas ilinde yaşayan ve o bölgedeki Ermeni asıllı vatandaşların lideri konumunda bulunan Minas Durmaz Güler'e yönelik suikast hazırlıkları yaptıkları, bu amaçla sanık İbrahim Şahin'in Minas Durmaz Güler'in adresini tespit etmeye yönelik çalışmalar yaptığı tespit edilmiş, sanık İbrahim Şahin ile irtibatlı bulunan ve Minas Durmaz Güler'e yönelik suikast hazırlıkları yaptıkları tespit edilen Ersin Gönenci ve Oğuz Bulut isimli sanıklar Sivas ilinde yakalanmış, sanık Oğuz Bulut'tan 2 adet el bombası, sanık Ersin Gönenci'den 1 adet Browning marka tabanca bulunarak el konulmuştur."

Mesrob Mutafyan'a yönelik suikast hazırlığı

İddianamede, "Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan'a yönelik suikast hazırlığı" başlığıyla yer verilen bölümde de sanık İbrahim Şahin'in İstanbul'daki ikametinden ele geçirilen eylem planları içerisinde, Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan'a yönelik suikast planlarının olduğu, internet ortamından temin edilmiş uydu fotoğraflarının, adreslerine ilişkin ayrıntılı notların, patriğin fotoğrafının, Eminönü semtinde bulunan Ermeni Patrikhanesine ait binanın fotoğrafının bulunduğu belirtildi. Fotoğraflarda işaretlenen ve üzerine patriğin resminin konulduğu yerin, İstanbul Fatih ilçesi Nişanca ve Muhsine Hatun Mahallesi Sevgi Sokak olduğu ve bu adreste Ermeni Patrikhanesi ve patriğin ikametgahının olduğunun tespit edildiği belirtildi.

İddianamede, bu harita, fotoğraflar ve bunların üzerindeki işaret ve resimlerden Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan'ın bulunduğu adresin tespit ve takibine yönelik çalışmalar yapıldığı, sanık İbrahim Şahin'den ele geçirilen dokümanlarda eylemin "Anti Tank Silahı (LAW)" ile gerçekleştirileceği, eylemi gerçekleştirecek hücre başkanının sanık Kenan Temur olduğu, ayrıca Kenan Temur'a bağlı kişilerin isimlerinin yazılmayıp kodlanarak belirtildiğinin görüldüğüne de yer verildi.

Balkız'a ve Genç'e yönelik suikast hazırlığı

İddianamenin, "Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız'a yönelik suikast hazırlığı" bölümünde de sanık İbrahim Şahin'in İstanbul'daki evinden Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız'a yönelik bombalı araç ile gerçekleştirilecek suikast planları, fotoğraflar ve krokiler bulunduğu bilgisayar çıktısı A4 kağıdında, Ankara Kızılay, Maltepe ve Tandoğan bölgelerini de içine alan geniş bir alanı kapsayan bölgenin renkli haritası olduğu, harita üzerinde isimleri yazılı sokak ve caddelerinde ok işaretleriyle yönlerinin belirtildiğinin görüldüğü ifade edildi.

Kroki ve fotoğraflar Ali Balkız'a savcılıkta alınan ifadesi sırasında gösterildiğinde, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı, Süleyman Bey Sokaktaki işaretli bulunan krokideki evin kendisinin 2008 yılı Ocak ayında boşalttığı ev olduğunu, elle çizilen krokinin de doğru ve evine ait olduğunu, ayrıca 7 adet fotoğrafın da kendisinin daha önce oturduğu eve ve sokağa ait fotoğraflar olduğunu beyan ettiğine yer verilen iddianamede, bu krokiler, fotoğraflar ve bunların üzerindeki işaret ve resimlerden Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız'ın bulunduğu adresin tespit ve takibine yönelik çalışmalar yapıldığı, diğer dokümanlarda eylemin bombalı araç ile gerçekleştirileceğinin ve eylem hücresi üyelerinin başkanı olarak da sanık Muhammed Sarıkaya'nın görevlendirildiği, eylemin en ince ayrıntısına kadar planlandığının belirlendiği ileri sürüldü.

"Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Kazım Genç'e yönelik suikast hazırlığı" başlıklı bölümde, sanık İbrahim Şahin'in İstanbul'daki adresinden Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Kazım Genç'e yönelik "Tedhiş Planı" başlıklı suikast planının ele geçirildiğine yer verilen iddianamede, şöyle devam edildi:

"Dokümanlara göre bu eylemin bombalı paket göndermek suretiyle yapılmasının planlandığı, dokümanlar arasında Ankara ilinde bulunan Atatürk Bulvarı, Çankaya Caddesi, Cinnah Caddesi ve Farabi Caddesini kapsayan bölgenin haritası olduğu, haritanın bazı kısımlarında el yazısı ile notlar ve ok işaretleri ile yönlendirmeler yapıldığı, cadde üzerinde bulunan binanın değişik açılardan çekilmiş fotoğraflarının olduğu, elle çizili krokide ve fotoğraflardaki iş yerlerinin isimlerinde benzerlik olduğu görülmüştür."

Ankara'da alışveriş merkezine saldırı planı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık İbrahim Şahin'in İstanbul'daki adresinden Ankara ilinde bir alışveriş merkezine yönelik eylem planları ele geçirildiği kaydedildi. El konulan eylem planında, halkın giyim kuşamı, ekonomik durumu ve olaylara tepkilerinin ne olacağı hakkında bilgilere yer verildiği, ayrıca alışveriş merkezinin de krokilerinin ve fotoğraflarının bulunduğuna dikkat çekildi.

Eylem için özellikle kökeni "Sünni" olarak belirtilen bir yerdeki alışveriş merkezinin seçildiği ifade edilen iddianamede, şöyle denildi:

"Bu alışveriş merkezine planlanan eylemin amacının İbrahim Şahin'de ele geçirilen suikast planlarında isimleri geçen Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız ve Genel Sekreteri Kazım Genc'e yönelik suikastlardan sonra yapılarak ülkede toplumun farklı kesimlerinin birbirlerine karşı kışkırtılarak ve birbirlerinden öç alma duygusuyla hareket ettiği izlenimi verilerek Alevi-Sünni çatışması çıkartmak olduğu, böylece 1980 öncesinde Çorum ve Kahramanmaraş'ta yaşanan olayların benzerinin bir kez daha gerçekleşmesinin hedeflendiği, bu amaçlarını da yine İbrahim Şahin'den ele geçirilen Kazım Genç'e yönelik suikast planında 'Alevileri kışkırtarak Alevi-Sünni kavgası çıkarmak' şeklinde beyan ederek bu durumu açıkça ortaya koydukları görülmüştür."

Başbakan Erdoğan'a suikast planı

İddianamede, sanıklar arasında bulunan Mustafa Dönmez'in, Ankara'daki askeri lojmanlardaki evinde yapılan aramada bulunan bir ajandanın 46'ncı sayfasında değişik konularla ilgili el yazması notların olduğu, ajandanın kapağındaki cep kısmında ise 2 adet A4 kağıdına çıktı alındığı, aynı bölgeyi gösterdiği anlaşılan uzak ve yakın mesafeli şekilde çekilmiş uydu fotoğraflarının olduğunun belirlendiği ifade edildi.

Uydu fotoğraflarından "Resim 7" olarak belirtilen fotoğrafın üzerinde bir binanın çevresinin kırmızı kalemle çizildiği, işaretlenen binadan çizgi şeklinde ok çıkartıldığı, kırmızı kalemle çizilen binadan çıkartılan ok işaretinin üzerine "220m" ibaresinin yazıldığı vurgulanan iddianamede, okun sonunun yeşil alanda bittiği, yine aynı resimde "Kuşadası Sk, Gölbaşı Sk ve yürüyüş yolu" şeklinde yol ve sokak adlarının yazılı olduğunun saptandığı kaydedildi.

"Resim 2" olarak belirtilen fotoğrafta ise bir önceki uydu fotoğrafında işaretlenen binanın çevresinin kırmızı kalemle çizildiği, Vadi Sokak üzerinde bir noktanın işaretlenerek yürüyüş yolu üzerine kesik çizgi şeklinde yön oklarının çizildiği belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Resim T'de çevresi kırmızı kalemle çizilen binaya, 220 m olarak belirtilen yerin gösterildiği, yerin bitimine ve bu bitim yeri olarak gösterilen yerden, üzerinde ismi belirtilmeyen yola kadar kesik çizgili okların devam ettiği, kırmızı kesik çizgilerin ismi belirtilmeyen yol üzerinde son bulduğu görülmüştür. Yine 'Resim 2'de cadde ve sokak isimlerinin ayrıntılı bir şekilde yazıldığı, (20.Sk, 24.Sk, 23.Sk, 22.Sk, Yürüyüş yolu, Vadi Sk, Gölbaşı Sk, Kuş adası Sk, Ş.Mehmet) şeklinde yol ve sokak isimlerinin yazılı olduğu görülmüştür. Söz konusu uydu fotoğraflarında belirtilen adreslerle ilgili yapılan çalışmalarda 'Resim 1' ve 'Resim 2'de kırmızı kalemle etrafı çizilen binada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın evinin bulunduğu anlaşılmıştır."

Krokinin mühimmat deposunu gösterdiği iddiası

Sanık Mustafa Dönmez'in kaldığı lojmanda bulunan ajandaya el yazısı ile yazılmış ve çizilmiş, üzerinde harf ve rakamların yazıldığı bir kroki ele geçirildiğine dikkatin çekildiği iddianamede, yapılan çalışma ile krokinin Ankara Sincan Yenikent Beldesi Bağevleri Zir Vadisi Mezarlığı yanındaki metruk evin bahçesini gösterdiği ifade edildi.

Krokide belirtilen "12A" noktasında 12 Ocak 2009 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Emniyet Müdürlüğü, Yenikent Jandarma Karakol Komutanlığı, Jandarma Olay Yeri İnceleme Birimi görevlilerince yapılan kazı çalışmaları sonucunda, 12 adet tüfek bombası, 10 adet el bombası gövdesi, 10 adet el bombasına ait ateşleme mekanizması, 18 adet 32 parça dilim el bombası gövdesi, 12 adet bubi tuzaklı bomba, 12 Adet bubi tuzaklı bomba ateşleme mekanizması, 6 adet gösteri bombası, 9 adet göz yaşartıcı bomba, 800 adet G3 mermisi, 2 adet aydınlatma fişeği ve 1 adet renkli sis kutusu ele geçirildiği belirtildi.

İddianamede, bu ajanda ile ilgili olarak Kriminal Polis Laboratuarı Daire Başkanlığının 22 Ocak 2009 tarihindeki raporuyla el yazılarının sanık Mustafa Dönmez'e ait olduğu tespit edildiği vurgulandı.

Sanığın Ankara'daki Şehit Üsteğmen Hasan Kışlası Lojmanları'ndaki evinde yapılan aramada 3 tabanca, 2 adet Kaleşnikof marka piyade tüfeği, 3 adet Kalesnikof tüfek şarjörü, 173 adet değişik çap ve markalarda fişek, 1 adet gece görüş dürbünü ele geçirildiği ifade edilen iddianamede, sanığın Sakarya'nın Sapanca ilçesinde evinde yapılan aramada bulunan silah ve mühimmat ise şöyle sıralandı:

"20 adet el bombası maşası, 20 adet tapalı el bombası gövdesi, 2 adet savunma tipi el bombası, 1 adet seyyar dipçikli otomatik tüfek ve bu tüfeğe ait kütüklük içerisinde 2 adet 31' lik boş şarjör, 8 adet boş Kalesnikof şarjörü, 4 adet tabancan şarjörü, 3 adet tabanca, 1 adet 6 fişek kapasiteli toplu tabanca ve fişek yatağında 2 adet patlamış boş kovan, 1 adet metal eğitim tabancası, 1 adet marka ve seri numarası olmayan 16 kalibre çift kırma av tüfeği, 1 adet tek kırma av tüfeği, 1 adet iki ucunda ağaç ve ortasında zincir bulunan mınçıka tabir edilen alet, 1 adet muştalı sustalı çakı, 1 adet askeri kasatura, 1 adet metal silah aparatı, 9 adet büyüklü küçüklü kama tabir edilen bıçak, 1 adet açma kapama mandalı bulunan sustalı bıçak, 6 adet üzerlerinde ip ve kırmızı mühür bulunan çakı bıçağı, 1 adet ağaç kabzalı namlu kısmı uzun ve iki yanı oluklu silah ucuna takılma özelliği bulunan nikelaj kaplı bıçak,1003 adet 9 mm çaplı MKE yapımı fişek, 497 adet MKE yapımı 7.65 mm çapında fişek, 480 adet 9 mm çaplı yabancı menşeli fişek, 136 adet 7.62 mm çaplı MKE yapımı G-3 fişek, 135 adet 7.62 mm çaplı yabancı menşeli G-3 fişek, 3713 adet 7.62 mm çaplı yabancı menşeli kalaşnikof fişeği, 56 adet 7.62 mm çaplı yabancı menşeli fişek, 10 adet 9.65 mm çaplı MKE yapımı fişek, 3 adet yabancı menşeli M-16 fişeği, 3 adet yabancı menşeli 42 kalibre fişek, 1 adet Nagant ibareli fişek, 2 adet 1 adedinin üzerinde iğne darbesi bulunan Geco marka 7.65 mm çaplı fişek, 8 adet dolu av fişeği, 30 adet 16 mm lik av fişeği, 29 adet 16 kalibre av fişeği, 2 adet uçak savar mermi çekirdeği, 1 adet G-3 alev gizleyeni, 1 adet 7.65 mm çaplı boş kovan, 113 adet bir çoğu MKE yapımı 9 mm çaplı boş kovan."

Dönmez'in Sakarya'daki evinde ayrıca çok sayıda askeri malzeme ve keskin nişancı dürbünü gibi mühimmatların da bulunduğu ifade edilen iddianamede, silah, mühimmat ve diğer askeri malzemelerin ele geçen suikast planlarını ve yasa dışı pek çok eylemi gerçekleştirmeye elverişli sayı ve nitelikte olduğu belirtildi.

 

Kafes operasyonu eylem planı

 

"Ergenekon" soruşturması kapsamında Poyrazköy'deki kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin hazırlanan iddianamede "Kafes Operasyonu Eylem Planı"na da yer verilerek, bu planın "Eylemlerle Türkiye'de yaşayan gayrimüslimlerin can ve mal güvenliklerinin tehlikede olduğu imajını yayarak mevcut hükümet üzerinde iç ve dış toplumun baskısını artırmak ve kamuoyunu meşgul ederek Ergenekon davası başta olmak üzere gündemi değiştirmeyi amaçladığı" iddia edildi.

İstanbul Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan iddianamede, "Kafes Operasyonu Eylem Planı"nın İstanbul'da "Özel Operasyon Gücü" adlı karargah tarafından hazırlandığı öne sürüldü.

İddianamede, planın "Durum" başlıklı bölümünde, "Malatya Zirve Yayınevi baskını, Rahip Santaro ve  Hrant Dink'e yönelik saldırılar sonrası Türkiye'de yaşayan gayrimüslimlerin irticai grupların hedefinde olduğu yönünde kamuoyu oluştuğu ancak AK Parti tarafından karşıt medyanın da desteğiyle söz konusu olayların "Ergenekon" tarafından organize edildiği şeklinde yoğun propaganda faaliyetlerinde bulunulduğu" savunuldu.

İddianamede, planın "düşman unsur" başlığı altındaki bölümünde, "yandaş basın ve yayın organlarında gayrimüslimlere sahip çıktıklarını ifade eden çeşitli haberler yaptırmış, Davos'ta yaptıkları çıkışla taraftarlarından yoğun destek görmüş, CHP başta olmak üzere iktidar partileri tarafından dile getirilen yolsuzluk iddialarıyla güvenilirliklerinde azalma olmuş, ekonomik kriz neticesinde işsizliğin de artmasıyla, yönetimde yeterince başarılı olamadıkları konusunda kısmen kanı oluşmuş, 29 Mart yerel seçimlerinde bekledikleri başarıyı elde edememiştir" görüşlerine yer verildiğine dikkat çekildi.

İddianamede, planın "dost unsurlar" başlığı altındaki bölümünde de "lehte siyasi partiler ile çeşitli kurum, kuruluş ve derneklerin 'Ergenekon' davasında tutuklu bulunan personelimize verdikleri destek çalışmaları başarılı bir şekilde yürütülmektedir. Sağduyulu basın ve yayın organları tarafından irticai gruplar aleyhindeki propaganda faaliyetleri artarak devam etmektedir. Yerel seçim sonuçlarından elde edilen başarının moral seviyemizin yükselmesine katkısı olmuştur. Silah, malzeme ve teçhizatın bir bölümü emniyet güçlerinin eline geçmekle birlikte, müteakip operasyonlar için yeterli durumdadır. Teşkilata yeni eleman temininde geçici olarak sıkıntı yaşanmakta olup, mevcut personelin eğitim seviyesi yüksek durumdadır" denildiği kaydedildi.

Aynı iddianamede, planın "Vazife" başlıklı bölümünde de "Türkiye'de yaşayan gayrimüslimlerin can ve mal güvenliklerinin sorgulanarak, AK Parti hükümeti üzerinde iç ve dış toplumun baskısını artırmak, kamuoyunu meşgul etmek ve Ergenekon davası başta olmak üzere gündemi değiştirme"nin amaçlandığı vurgulandı.

İddianamede, planın "icra" bölümünde ise harekat tasarısına ilişkin şu genel bilgilerin yer aldığı ifade edildi:

"Özel Operasyon Gücü Komutanlığı tarafından 'Ergenekon' davasında tutuklu bulunanlara destek vermek, AKP ve yandaşlarının karşı psikolojik harp faaliyetlerini etkisiz kılmak, gündemi değiştirerek hedef saptırmak, teşkilatın moralini yükseltmek ve kamuoyunun desteğini kazanmak maksadıyla gayrimüslimler üzerinde korkutucu propaganda icra edilecek ve söz konusu faaliyetler kaynağı bakımından kara propaganda ile AKP ve AKP'ye destek veren diğer şer odaklarınca icra edilmiş gibi gösterilecektir."

Operasyon aşaması

İddianamede, plana göre operasyonun 4 aşamada icra edileceği belirtilerek, şu bilgilere yer verildi:

"Hazırlık Safhası: Gayrimüslim nüfusun isim ve adresleri belirlenecek, gayrimüslimlere ait gazete, dergi ve benzeri abone listeleri elde edilecek, gayrimüslimlere ait eğitim kurumlarının öğrenci, veli, çalışanları tespit edilecek, gayrimüslimlere ait vakıf ve ibadethanelerin cemaat listeleri elde edilecek, gayrimüslimlerin dini bayram ve önemli günlerinin ve nerelerde ayin, tören düzenledikleri tespit edilecek, eyleme uygun gayrimüslim mezarlıkları belirlenecektir.

Korku Oluşturma Safhası: Tespit edilen Agos Gazetesi abonelerinin listeleri paylaşım siteleri ve irticai web siteleri başta olmak üzere internet ortamında yayınlanacak, Agos Gazetesi abonelerine tehdit telefonları açılacak ve tehdit mektupları gönderilecek, Adalar bölgesindeki yoğun güzergahlardaki duvarlara tehdit içerikli sloganlar yazılacak, abone listeleri çoğaltılarak Adalar'da yaşayan vatandaşların kolaylıkla görebilecekleri bölgelere bırakılacaktır.

Kamuoyu Oluşturma Safhası: Abone listelerinin ulusal basında yayımlanması ve haber olması sağlanacak, konu hakkında köşe yazıları yazdıracak, tartışma programlarında konuya yer verilecek ve AKP hükümetinin vurdum duymazlığı ele alınacak, 6-7 Eylül olayları, Varlık Vergisi haberleri gibi konulara medyada tekrar tekrar yer verilecek, AKP karşıtı web siteleri artırılarak faaliyetleri yoğunlaştırılacak, azınlıklar lehine faaliyet gösteren web siteleri içerik yönünden desteklenecek, mevcut sitelere ilave olarak 'www.tehditaltindayiz.com', 'www.agosasahipcikalim.com' ve benzeri adlarla yeni web siteleri oluşturularak, belirlenen temalar doğrultusunda yayınlar yapılacak ve bu siteler etkin şekilde tanıtılacak, kaynağı AKP ve yandaş gruplara aitmiş izlenimi verilen web siteleri kurularak, söz konusu sitelerin gerekli tanıtımları yapılacak ve dini içerikli yayınlar arasına Agos Gazetesi başta olmak üzere azınlıklara ait medya unsurlarını hedef gösteren mesajlar serpiştirilecek, icra edilen eylemlerin suçlusu olarak AKP ve irticai gruplar gösterilerek 'kara propaganda' icra edilecektir.

Eylem Safhası: Adalar bölgesindeki çeşitli mahallerde bomba patlatılacak, azınlık haklarını hararetle savunma konusunda ön plana çıkmış kişi ve kişilere suikast düzenlenecek, Agos Gazetesi civarı gibi belirlenen yerlere ses bombaları konacak, birçok yere şüpheli paket bırakılıp, ihbar edilerek güvenlik güçleri meşgul edilecek, Adalar'a vapur seferi düzenlenen iskelelerde bombalı eylemler düzenlenecek, gayrimüslimlere ait mezarlıklara yönelik olarak sansasyonel eylemler icra edilecek, tanınmış gayrimüslim iş adamı ve sanatçılardan belirlenen bir ya da birkaçı kaçırılacak, gayrimüslim nüfusun yoğun bulunduğu bölgelerde sık aralıklarla araç, ev ve iş yerleri kundaklanacak, İstanbul ve İzmir gibi gayrimüslimlerin yoğun olarak yaşadıkları illerde de benzeri eylemler yapılacak, icra edilen sabotaj, adam kaçırma, suikast eylemleri özel plan hücre lideriyle kurulacak koordineyi müteakip, belirlenen irticai örgütler adına üstlenilecektir."

Planın diğer detayları

İddianamede, planın "Ast Birliklere Görevler" bölümünde ise "Özel Operasyon Gücü Kliği"nin belirlenen psikolojik harekat faaliyetlerini uygulayacağı, gerektiğinde de diğer bölgelerden ilgili eleman ve birimlerin geçici olarak alınarak, ihtiyaç duyulan bölge komutanlıklarının emrine tahsis edileceğinin yer aldığı belirtildi.

İddianamede, planın "Koordinasyon" bölümünde de korku oluşturma safhasındaki faaliyetlerin bölge komutanlıklarında koordine edileceği ve planlama detaylarının uygulama öncesi ivedilikle özel plan hücre liderine ulaştırılacağı, kamuoyu oluşturma safhası kapsamında istifade edilecek kanaat önderleri, sanatçı, akademisyen, gazeteci ve yazarlar ile diğer kilit haberleşmecilerin belirlenmesi ve organize edilmesinin "Danışma Kurulu Başkanı"nın emirlerine maruz olduğu, eylem safhası için de gerekli detaylı planlamaların bölge komutanlıklarında hazırlanarak emniyetli kanaldan özel plan hücre liderine ulaştırılacağı" bilgisinin yer aldığı öne sürüldü.

İddianamede, planın "idari ve lojistik" bölümünde ise personelin ulaşım, iaşe, teknik ve taktik ihtiyaçlarının görevli bulundukları bölge komutanlıklarından temin edileceği, 'Kafes Operasyonu' kapsamında ihtiyaç duyulacağı değerlendirilen genel silah, mühimmat ve malzeme listesinin 'EK-C'de belirtildiği ve ilave ihtiyaçlarının öncelikle bölge komutanlıkları tarafından mahallinden temin edilmeye çalışılacağı, temin edilemeyen ihtiyaçların da ivedilikle 'Özel Operasyon Gücü Kliği'nden talep edileceği"nin belirtildiği vurgulandı.

Planın komutasının "Kafes Operasyonu Özel Operasyon Gücü Komutanı" tarafından sevk ve idare edileceği, "Özel Operasyon Gücü Komutanı"nın da ana karargahta bulunacağının belirtildiği ifade edilen iddianamede, planın "muhabere" bölümünde ise "operasyonun gizli haberleşme ve buluşma usulleri haricinde kesinlikle açık kanallardan istifade edilmeyeceği, hazırlanan rapor ve mesajların mutlaka şifrelenerek gönderileceği ve bölge komutanlarının onayı olmadan hücreler arası yüz yüze irtibat sağlanmayacağı"nın yer aldığı belirtildi.

İddianamede, planın "Görev bölümü" başlığında "Danışma Kurulu"nda "Koramiral A", "Koramiral K"  ve "Tuğamiral M" isimlerine yer verildiğine dikkat çekilerek, "Deniz Piyade Kurmay Kıdemli Albay Mücahit Eraykol'un Özel Operasyon Gücü Komutanı, Deniz Binbaşı Levent Bektaş'ın Özel Plan Hücre lideri, Deniz Yarbay Ercan Kireçtepe'nin Özel Operasyon Gücü Komutan Vekili" olarak yer aldığı iddia edildi.

İddianamede, planda "Marmara Bölge Komutanlığı", "Ege Bölge Komutanlığı", "Karadeniz Bölge Komutanlığı"nda görev yapacağı ileri sürülen komutan ve hücre elemanlarının isim listesine de yer verildi.

Plana ilişkin genel değerlendirme

İddianamede, Mart 2009 tarihli "Kafes Operasyonu Eylem Planı" incelendiğinde "Ergenekon terör örgütü"nün İstanbul ve İzmir gibi gayrimüslimlerin yoğun olarak yaşadıkları illerde, gayrimüslimlerin çoğunlukta olduğu Adalar bölgesindeki çeşitli mahallerde bomba patlatılması, azınlık haklarını hararetle savunma konusunda ön plana çıkmış kişi ve kişilere suikast düzenlenmesi, Agos Gazetesi civarı gibi belirlenen yerlere ses bombaları konması, birçok yere şüpheli paket bırakılıp ihbar edilerek güvenlik güçlerinin meşgul edilmesi, Adalar'a vapur seferi düzenlenen iskelelerde bombalı eylemler düzenlenmesi, gayrimüslimlere ait mezarlıklara yönelik olarak sansasyonel eylemler yapılması, tanınmış gayrimüslim iş adamı ve sanatçılardan belirlenen bir ya da birkaçının kaçırılması, gayrimüslim nüfusun yoğun bulunduğu bölgelerde sık aralıklarla araç, ev ve iş yerlerinin kundaklanması, icra edilen sabotaj, adam kaçırma, suikast eylemlerin belirlenen irticai örgütler adına üstlenilmesi şeklinde saydığı eylemlerle Türkiye'de yaşayan gayrimüslimlerin can ve mal güvenliklerinin tehlikede olduğu imajını yayarak mevcut hükümet üzerinde iç ve dış toplumun baskısını artırmayı, kamuoyunu meşgul ederek 'Ergenekon' davası başta olmak üzere gündemi değiştirmeyi amaçladığı anlaşılmaktadır" denildi.

Planda, kilise isimleri ve telefon numaraları, harita bölümünde Türkiye siyasi haritasında illerin dört farklı renge boyandığı ve mor rengin "topluluk olan" yerler, sarı rengin "topluluk olmayan" yerler, yeşil rengin "imanlı olan" yerler, kırmızı rengin ise "imanlı olmayan" yerler manasına geldiği şeklinde açıklamaların yer aldığı belirtildi. İddianamede, planda "dernek" başlıkları altında 15 şahsın üye oldukları gayrimüslim sivil toplum örgütleri, dini inançları ile birlikte kimlik ve adres bilgilerinin kaydedildiği, "grup" başlığı altında "Misyonerler, Yehova Şahitleri, Bahailik Faaliyetleri" gibi nitelemelerin yapıldığı, üye listesinde aralarında yabancı isimlerin de bulunduğu birçok şahsın sabit, GSM, ikamet, iş telefonu ve e-posta adreslerinin kaydedildiği, "ibadet yerleri" listesinde ise ülke genelinde faaliyette olan yabancılara ait ibadethanelerin illere göre dağılımının yer aldığı, misyonerlik, "Hristiyanlık faaliyeti gösteren internet adresi" listesinde de 50 adet internet sitesinin faaliyet alanı ve yayın dili ile birlikte kaydedildiğinin tespit edildiği belirtildi.

İhbar, 155 mail ihbar hattına

"Ergenekon" soruşturması kapsamında Poyrazköy'deki kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin açılan davanın iddianamesinde, Deniz Kuvvetlerinde görevli bir asker tarafından İstanbul Emniyet Müdürlüğünün "155 mail ihbar hattı"na gönderilen e-postada, "Kafes Eylem Planı"na ilişkin sanıkların isimlerinin yer aldığı öne sürüldü.

İstanbul Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan iddianamede, İstanbul Emniyet Müdürlüğünün "155 mail ihbar hattı"na Deniz Kuvvetleri'nde görevli bir asker tarafından gönderilen 24 Mayıs 2009 tarihli e-postada, isim ve rütbe açıklanmayarak "Deniz Kuvvetlerinde görevli bazı askerlerin Ergenekon terör örgütü adına faaliyetlerde bulunduğu ve Deniz Kuvvetleri içerisinde örgütün propagandasını yaptığını" bildirdiği kaydedildi.

İddianamede, ihbarda, "Bu eylem planının içerisinde Koramiral A'dan, Koramiral K'dan tutun da alt kademelerde bulunan astsubaylara kadar 50'ye yakın kişinin yer aldığını gördüm. Kafes Eylem Planı'nın amacının ülke içerisinde çeşitli eylemler yaparak ülkede Ergenekon örgütünün hedefleri doğrultusunda kargaşa çıkarılması, Cumhuriyet mitingleri tarzında çeşitli yürüyüş ve mitinglerin organize edilmesi, basın kuruluşları aracılığı ile Ergenekon'a destek verilmesi, hükümetin yıpratılması ve gayrimüslim vatandaşlarımızın tehdit edilerek can güvenliklerinin olmadığı duygusunu aşılayarak hükümetin içeriden ve dışarıdan baskı altına alınması ve ülke gündemini değiştirerek Ergenekon davasının boşa çıkarılmasıdır" ifadelerinin yer aldığı öne sürüldü.

İddianamede, aynı e-postada "Ergenekon"un nasıl çalıştığına ve Deniz Kuvvetleri içersinde nasıl yapılandığına dair belgelere de yer verildiğine" dikkat çekilerek, şu ibarelerin yer aldığına vurgu yapıldı:

"Deniz Kurmay Kıdemli Albay Şafak Yürekli, Ergenekon sanıkları emekli Binbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk'e, İlyas Çınar'a, Hasan Ataman Yıldırım'a ve Levent Göktaş'a çeşitli askeri gizli ibareli belgeleri sızdırmıştır. Ayrıca hiçbir hiyerarşik bağı olmamasına rağmen C.G isimli şahsa gizli askeri bilgileri sızdırmaktadır. Bunu Ergenekon adına yapmaktadır. Ayrıca Ergenekon'un hedefleri doğrultusunda Deniz Kuvvetleri içerisinde oluşturulan Kafes Eylem Planı'ndan da bilgisi vardır ve bu plana el altından her türlü desteği vermektedir. Şafak Yürekli, emekli Koramiral A.G. ile çok yakın ilişkiler içerisindedir. A.G. de Ergenekon faaliyetleri kapsamında dezenformasyon, provokasyon amaçlı faaliyetler göstermektedir. A.G ile olan gizli faaliyetlerini perdelemek için kendisinin A.G'nin manevi evladı olduğu bilgisini yaymaktadır.

Yürekli, Kurmay Albay Tayfun Duman ve Kurmay Kıdemli Binbaşı Emre Sezenler'i Ergenekon faaliyetleri noktasında koordine etmektedir. Kurmay Albay Tayfun Duman ve Kurmay Kıdemli Binbaşı Emre Sezenler ile 30 yıl öncesine dayanan bir dostluklarının olduğunu da duymuştum. Şafak Yürekli'nin kuzenlerinden K.D. Ekim örgütü-TDKP-Leninist kanat mensubudur. Diğer kuzeni C.D. DHKP/C terör örgütü mensubudur."

İddianamede, aynı e-postada, Kurmay Kıdemli Albay Mert Yanık'ın Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile Deniz Kuvvetleri arasındaki bağlantıyı sağladığı, çalışma odasındaki 2 kütüphanede Ergenekon'a ait belge, doküman ve evrakları gizlediği, Kurmay Kıdemli Albay Dora Sungunay'ın da DHKP/C ve Ergenekon ile bağlantısı olduğu ileri sürüldüğü bildirildi. Sungunay'ın, Ergenekon sanıkları H. Vural Vural, Sevgi Erenerol ve Muzaffer Tekin ile sıkı irtibat içerisinde olduğu, Ergenekon tarafından sürekli desteklendiğinin öne sürüldüğü anlatıldı.

Metin Ataç hakkında bilgi toplandığı iddiası

İhbarda eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Metin Ataç hakkında bilgi toplandığının da belirtildiği kaydedilen iddianamede, ihbarda Tayfun Duman'ın iş yerindeki bilgisayarında "Ergenekon" yazışmalarından operasyonlar sonucu sildiği bilgiler arasında "Muharrem Nuri Alacalı'nın hazırladığı Metin Ataç'ın günlüklerinin" de olduğunun belirtildiği bildirildi. Nuri Alacalı'nın "Ergenekon"un talimatı ile Metin Ataç hakkında bilgi topladığı, zafiyetlerini tespit ettiği ve kurum dışından bir yerlere bu bilgileri servis ettiği" iddia edildi.

İhbarda, Kurmay Kıdemli Albay Levent Görgeç'in Deniz Kuvvetleri bünyesinde "Ergenekon"un amaçları doğrultusunda hazırlanan "Kafes Eylem Planı" içerisinde aktif olarak yer aldığı, ÇYDD ile Deniz Kuvvetleri arasındaki bağlantıyı "Ergenekon" adına sağladığının öne sürüldüğü de vurgulanan iddianamede, "emekli denizci Aydın Ortabası'nın Deniz Kuvvetleri öğrencileri ile ilgilendiği, erkek öğrencileri kendi kontrolünde olan kız öğrenciler aracılığıyla Ergenekon'a kazandırmaya çalıştığı" iddiasına da yer verildiği vurgulandı.

İddianamede, e-postada, "İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve Şule Perinçek ile örgütsel bağlantısı bulunduğu ileri sürülen Kurmay Kıdemli Albay İ. Korayözyurt'un da kendi odasında Ergenekon'a ait gizli belgeleri de sakladığı"nın öne sürüldüğü belirtildi.

Ermeni okullarına tehdit mektubu

İhbarda, hayata geçirilen bazı eylemlerden örneklere de yer verildiği belirtilen iddianamede, ihbarın içeriğinde "Kasımpaşa Postanesi'nden Ermeni kiliselerine, gazetelere, gayrimüslim vatandaşların evlerine tehdit içerikli mektupların gönderilmesi bu plan dahilinde yapılmıştır. Burada da amaç kargaşa ve kaos çıkarmaktır. Kasımpaşa Postanesi'nde güvenlik kameralarının olmaması burayı tercih etmelerindeki en büyük etkendir" ifadesine yer verildiğine dikkat çekildi.

Bu ihbar üzerine Kasımpaşa Postanesi'nden tehdit mektubu gönderilip gönderilmediği yönünde yapılan çalışmalar neticesinde "3 Mayıs 2007 tarihinde Beyoğlu İlçesi Kasımpaşa Postanesi'nden İstanbul'da bulunan bazı Ermeni okullarına "Temel Malatyalı" tarafından gönderilen 2 sayfalık "Son Uyarı ve İkaz" başlıklı mektuba rastlandığı belirtilen iddianamede, bu mektubun içeriğinde "Bu muhtıra ve harekat Türk Milletinin geleceği ve birlikte yaşamasının devamı için başlatılmıştır. Saygılarımızla" ibarelerinin yer aldığı vurgulandı.

Bilgisayar çıktısı mektubu gönderen isim ve adres üzerinde yapılan çalışmalarda böyle bir adresin ve ismin bulunmadığının anlaşıldığı ifade edilen iddianamede, mektubun Surp Haç Yatılı Ermeni Lisesi, Özel Kalfayan Ermeni Kız Yurdu, Loven Vartuhyan Ermeni İlköğretim Okulu, Özel Tarkmancaş Ermeni İlköğretim Okulu, Karagözyan Ermeni İlköğretim Okulu, Getronagan Ermeni Lisesi, Özel Topkapı Levon Ermeni İlköğretim Okulu Bezciyan Ermeni İlköğretim Okulu, Eseyan İlköğretim Okulu ve Özel Dadyan Ermeni Lisesine gönderildiğinin tespit edildiği anlatıldı.

İddianamede, ihbar içeriğinin sanık Levent Bektaş'tan ele geçen DVD'deki kayıtlarla örtüştüğü öne sürüldü.

 

Her meslekten seçkinler

Ergenekon" soruşturması kapsamında Poyrazköy'deki kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin açılan davanın iddianamesinde, "Ergenekon terör örgütü"nün Türk Silahlı Kuvvetlerinin personeli dışında entelektüel ve her meslekten seçkinlerin de içinde yer alacağı sivil personelden yararlanmak istediği öne sürüldü. İddianamede, "Her meslekten seçkinlerin yer alacağı sivil personel kadrosu ile Ergenekon, iç ve dış faaliyetlerinde çok daha etkin bir güce erişecek, her alanda hareketlilik, duyarlılık ve yaptırım gücü yüksek olanaklar kazanmış olacaktır" denildi.

İstanbul Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan iddianamede, "Ergenekon silahlı terör örgütü" ile ilgili yürütülen soruşturmada haklarında kamu davası açılan sanıklardan elde edilen "Devletin Yeniden Yapılanması İçin Öneriler (Master Plan Ön Çalışması)" isimli dokümanın incelenmesinde, alt birimler ve görev tanımları başlığının bulunduğu belirtilerek, bu başlık altında "Milli savunma/askeri güçlerimizle ilintili faaliyetlerden sorumlu birim, içişleri emniyet ve istihbarat faaliyetlerden sorumlu birim, kolluk faaliyetlerinden sorumlu birim" ifadelerinin bulunduğunu aktarıldı.

İddianamede, aynı dokümanın "Sızma ve Denetim Süreci" başlığı altında "Mevcut devlet işleyişinin analizini yapmak, mevcut kadrolara alternatif adaylar belirlemek ve eğitmek, sızma stratejileri geliştirmek (yargı, emniyet, eğitim, sağlık, istihbarat, ordu, sivil yeraltı örgütleri, sivil toplum örgütleri ve meslek odaları, kooperatifler ve birlikler, medya,camiler ve tarikatlar) şeklinde ibarelerin yer aldığı vurgulandı. Bir kısım sanıklardan elde edilen "Ergenekon analiz yeni yapılanma yönetim ve geliştirme projesi" isimli dokümanda, "Ergenekon içinde yer alan değerli TSK mensupları ile Kemalizme ve ülkesine bağlı, insanlık onurunu ve kimliğini yitirmemiş, her meslekten sivillerin organizasyonuyla ortaya çıkacak yeni yapılanma, gerçekte geç kalınmış bir girişim olarak görülmelidir. Her meslekten seçkinlerin yer alacağı sivil personel kadrosu ile Ergenekon, iç ve dış faaliyetlerinde çok daha etkin bir güce erişecek, her alanda hareketlilik, duyarlılık ve yaptırım gücü yüksek olanaklar kazanmış olacaktır" ifadelerine yer verildiği vurgulandı.

Suikast ve dezenformasyon

"Ergenekon terör örgütü'nün Türk Silahlı Kuvvetleri personeli dışında entelektüel ve her meslekten seçkinlerin de içinde yer alacağı sivil personelden yararlanmak istediği ve bundan sonra karşılaşacağı en önemli sorunların üstesinden gelmekte güçlük çekmeyeceği" vurgulanan iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Dünyada var olabilmiş tüm sistemler, ülke çıkarları ve mevcut rejim ilkelerine aykırı ideolojilere sahip siyasileri engellemiştir. Bunun ise 2 yolu vardır, suikast ve dezenformasyon. Kişisel çıkarlar adına siyasete yönelmiş ve hedefe ulaşabilmek adına her şeyi mubah sayabilen siyasilerin engellenebilmesi için tek yol suikasttır. Suikast operasyonlarına gerek duyulmaması için, siyasi portreler ciddi biçimde analiz edilmeli, ortak ideallere uygun siyasilerin seçim kampanyaları organize edilerek parlamentoda etkin ve güçlü bir biçimde yer alabilmeleri sağlanmalı, böylelikle parlamento ülke çıkarlarına uygun biçimde işler hale getirilmeli, içte ve dışta saygın bir etkinliğe kavuşturulabilmelidir" ifadelerine yer verildi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin temel varlık nedeninin Kemalizmi özümseyerek inanmış, Atatürk ilke ve prensiplerine sahip çıkmanın önemini kavrayabilmiş, özveriden kaçınmayan personel kazanımının ise çok daha büyük bir sorun olarak karşılaşıldığı ifade edilen iddianamede, şöyle denildi:

"Ancak, ordu birlikleri içinde yer alan askerler ile üniversitenin birinci ve ikinci sınıflarında öğrenim gören gençler, yararlanılabilecek pozitif bir kaynaktır. Ergenekon gibi çok özel bir yapılanmanın içinde yer alması uygun görülecek sivil personelin seçimi olabildiğince dikkat, titizlik ve özen istemektedir. Ergenekon benzer bir örneği kendi içinde JİTEM gerçeği ile yaşayarak yeterli deneyim elde etmiştir. Ergenekon içinde sivil personelden yararlanılması düşüncesinin doğuracağı önyargılı endişeler karşısında sağlıklı bir analiz yapılacak olduğunda; JİTEM deneyimi ve bugün Ergenekon içinde mevcut sorunlar dikkate alındığında endişeler-önyargılar kendiliğinden ortadan kalkacaktır" denildi.

Denizaltında bulunan bomba

"Devletin yeniden yapılanması için öneriler (Master Plan) 99 isimli" dokümana da atıfta bulunulan iddianamede, dokümanlardaki ifadelerden "Ergenekon terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisine de sızma ve kadrolaşma faaliyetlerini hedeflediği, soruşturma dosyasındaki delillerden örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerini gerçekleştirdikleri, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki irtibatlarını örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda kullanmayı amaçladıklarının görüldüğü"ne yer verildi.

İddianamede, şu ifadeler yer aldı:     

"Soruşturma kapsamında bugüne kadar elde edilen delillerden Ergenekon silahlı terör örgütünün ülkemizde darbe zemini oluşturmak, demokrasiyi işlevsiz kılmak için 3 ayrı yol izlediği görülmüştür. Bunlardan birincisi Danıştay saldırısı, Cumhuriyet gazetesine bomba atılması gibi toplumda infial uyandıracak mahiyette gerçekleştirilen eylemler, ikincisi düzenledikleri toplantı, gösteri ve yürüyüşlerinde çıkartılan olaylar, üçüncüsü de ülkedeki siyasi partilere müdahale ederek yaptığı faaliyetlerdir. Şüpheli Levent Bektaş'ta ele geçen planlara göre örgütün, ülkede kargaşa çıkarmak, farklı etnik ve dini kökenli vatandaşlara yönelen şiddet eylemleri ve propaganda ile toplumu bölmek, iç huzuru baltalamak, yurt içinde ve uluslararası platformda hükümeti zor durumda bırakmak amaçları doğrultusunda yol haritası belirlediği anlaşılmaktadır. Bu planlarda çerçevesi çizilen, Koç Müzesi'nde bulunan denizaltıya yerleştirilecek patlayıcıların yoğun öğrenci ziyareti sırasında patlatılması, Poyrazköy'de ele geçen mühimmatın kullanılacağı vahim nitelikte suikastların gerçekleşmesi halinde 8 Mart 2009 ve 17 Temmuz 2009 tarihli iddianamelerde ayrıntılı olarak açıklanan, ülkede darbe zemininin oluşturulması için gerekli kaos ortamının oluşacağı, bu eylemlerin davaya konu Danıştay saldırısı, Cumhuriyet gazetesine bomba atılması eylemlerinden daha fazla ses getireceği her türlü izahtan varestedir."

İddianamede, "Tüm soruşturmalara, açılan kamu davalarına, yakalanan şüpheliler, ele geçen silah ve mühimmata rağmen Ergenekon terör örgütünün Danıştay saldırısından sonra da suikast planları yaptığı, hakkında kamu davası açılan sanıklar Mustafa Dönmez ve İbrahim Şahin'de ele geçen suikast planları dışında suikastlar için de hazırlık yaptıkları" öne sürüldü.

 "Müzedeki bombayı patlatacaklardı"

 "Ergenekon" soruşturması kapsamında Poyrazköy'deki kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin açılan davanın iddianamesinde, "Ergenekon terör örgütünün, Rahmi Koç Müzesi'nde bulunan bir denizaltıda patlayıcıyı ülkede kaos çıkarma amacı doğrultusunda, özellikle öğrencilerin yoğun olarak bulundukları bir sırada patlatmayı planladığı ancak patlayıcının denizaltıda görev yapan rehber tarafından bulunması nedeniyle eylemin gerçekleştirilemediği" öne sürüldü.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, bir kişinin savcılığa gönderdiği ihbar mektubunda, 16 Kasım 2008 tarihinde Haliç sahilinde bulunan Rahmi Koç Müzesi'nde sergilenen askeri denizaltı içerisinde patlayıcı madde bulunduğu, görevlilerin olayı bildirmesi üzerine Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kuzey Deniz Saha Komutanlığında görevli bir ekip tarafından patlayıcıların alınarak personel eğitim alanında imha edildiği belirtildi. Olayla ilgili olarak adli mercilere bilgi verilmediği ve sorumlularının araştırılmadığı yönündeki bilgi ile mektup içerisinde bulunan CD'de kayıtlı patlayıcı maddelere ait olduğu iddia edilen görüntülerden yola çıkılarak çalışma başlatıldığı kaydedildi.

Müze görevlisi emekli astsubay Hasan Oğuz İşleyenel'in 29 Ocak 2009 tarihinde savcılığa verdiği ifadede, 16 Kasım 2008 tarihinde bir denizaltının santral dairesinde bir naylon poşette TNT kalıpları, 1,5 metre kadar fitil, 5-6 adet fünye gördüğünü ve bunları müze müdürü Ertuğrul Duru'ya götürdüğünü söylediği kaydedildi.

İşleyenel'in, müze müdürünün Kuzey Deniz Saha Komutanlığı ile irtibata geçtiğini söylediği belirtilen iddianamede, aynı gün akşam saat 18.45 sıralarında Kurtarma Sualtı Grup Komutanlığından gelen bir binbaşı ve 2 astsubaya patlayıcı malzemeyi tutanak karşılığında İşleyenel'in teslim ettiği, bu tutanakların daha sonra müze müdürü Ertuğrul Duru'ya verildiği kaydedildi.

İddianamede, ele geçirilen patlayıcı maddelerin Deniz Kuvvetleri Komutanlığının bilgisi doğrultusunda imha edildiği ancak olay nedeniyle herhangi bir soruşturma açılmadığının tespit edildiği ve Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında bu olayın da soruşturulduğunun bildirilmesi üzerine Kuzey Deniz Saha Komutanlığının 31 Mart 2009 tarihli talimatı ile Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığınca soruşturma başlatıldığı iddia edildi.

Kuzey Deniz Saha Komutanlığının, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının 15 Kasım 2008 tarihli onayı üzerine patlayıcıların eğitim sahasında imha edildiği belirtilen iddianamede, şüpheli Levent Bektaş'tan elde edilen bir DVD'de gizlenmiş olarak bulunan belgede, "C.G. ile görüşme notları... Koç Müzesi ile ilgili malzemeler yerine konulmak üzere operatöre ulaştırıldı. Müzenin ziyaretçilerini artıralım, okullarda tanıtım reklam ve organizasyon faaliyetleri yapılarak ziyaretçi yoğunluğunun en fazla olduğu zamanın belirlenmesini C. Bey söyleyecek. Öğrenciler projenin en önemli parçası. Operasyon tarihini teyit edelim" şeklinde ibarelerin yer aldığı öne sürüldü.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğüne 23 Mayıs 2009 tarihinde gelen ihbar e-postasında da şu ifadelerin yer aldığı iddia edildi:

"Bugüne kadar bu eylem planı dahilinde hayata geçirilen bazı eylemlerden de örnek vermek istiyorum. Kasımpaşa Postanesi'nden Ermeni kiliselerine, gazetelere gayrimüslim vatandaşlarımızın evlerine tehdit içerikli mektupların gönderilmesi bu plan dahilinde yapılmıştır. Burada da amaç kargaşa ve kaos çıkarmaktır. Kasımpaşa Postanesi'nde güvenlik kameralarının olmaması burayı tercih etmelerindeki en büyük etkendir. Ayrıca yine Kasımpaşa'da bulunan Koç Müzesi'ndeki denizaltına patlayıcılar yerleştirilmesi de yine aynı plan dahilinde yapılmış bir eylemdir. Bu plana göre 200-300 kişilik bir öğrenci grubunun müzeyi ziyaretleri esnasında patlayıcılar patlatılacak ve ortalık kan gölüne dönecekti. Tabii bunun sonunda sorumlu hükümet tutulacak, faillerin yakalanmaması insanlarımızı gerecek ve toplumda bir kargaşa ortamının yaratılması sağlanacaktı. Ancak grup içerisinden bir kişinin görevini tam yapmaması ve müze görevlilerinin durumu fark etmesi bu planlarını sekteye uğrattı. Denizaltında patlayıcıların bulunmasının ardından askeri makamlar, Halil Cura ve ekibi Ferudun Arslan ve Sadettin Doğan hakkında soruşturma açtı ve telefonlarına el koydu. Ancak soruşturmanın seyrine bakınca, soruşturmanın failleri cezalandırmaktan çok olayın kapatma ve örtbas etmeye doğru ilerlediğini gördüm."

Türkiye'nin yaşayacağı sıkıntıların boyutu

"Ergenekon silahlı terör örgütü"ne yönelik yapılan çalışmalarda, örgütün ülkede kaos ve gerilim meydana getirebilmek için 2005 yılından bu yana defalarca değişik eylem planları hazırladığının görüldüğü ifade edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Eylemlerin özelliklerine bakıldığında her eylemde farklı amaç ve hedefler gözetildiği anlaşılmaktadır. Bir yandan Yargıtayda görevli yüksek yargıç ya da yargıçlara yapılacak bir suikast girişimi ile Danıştay saldırısında olduğu gibi ülkede laik-antilaik çatışması oluşturmayı hedeflerken, bir yandan NATO tesislerine yapılacak saldırı ile de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin uluslararası çevrelerde zor duruma düşürülmesi hedeflenmektedir. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı olup sonradan Genelkurmay Başkanlığı görevini de yürüten Yaşar Büyükanıt'a yönelik gerçekleştirmeyi planladıkları eylemle silahlı kuvvetler mensuplarını darbe yönünde tahrik ederek darbe zemin oluşturma çalışmaları yapılırken Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı ve bölge milletvekillerine yönelik eylemlerle de Kürt-Türk çatışması çıkarılması amaçlanmaktadır. Bu eylemlerin gerçekleşmesi ve örgütün istediği amaca ulaşması durumunda masum birçok insanın ölmesi başta olmak üzere ülkemizin yaşayacağı sıkıntıların boyutunu tahmin etmek zor olmayacaktır."

İddianamede, "Ergenekon silahlı terör örgütünün tüm bu eylemleri gerçekleştirme konusundaki nihai amacının, yasama ve yürütme organını ortadan kaldırarak yönetimi ele geçirmek için ülkede darbe zemini oluşturmak ve hedefledikleri darbenin bir an evvel gerçekleştirilmesini sağlamak olduğunun anlaşıldığına" yer verildi.

"Bu nedenle örgütün benzer eylemlerinden asla vazgeçmediği, deşifre olan her eylem planından sonra yeni eylem planları hazırlayarak uygulamaya koyduğu" ileri sürülen iddianamede, "bu eylem planları deşifre edilip failleri yakalandıktan sonra örgütün dışarıda kalan uzantılarına yönelik yapılan teknik takip çalışmalarında, örgütün bu ve benzer eylem planlarından vazgeçmediği, ülkede darbe zemini oluşturmak amacıyla yeni ve daha tehlikeli eylem planlarını hazırladığının anlaşıldığı" belirtildi.

İddianamede, Kaynarca Köyü Hocaoğlu mevkisi ile Beykoz Poyrazköy Keçilik mevkisinde ele geçirilen mühimmatın dökümü yapıldı.