Protokoller, TBMM Başkanlığı'na sunuldu
Dışişleri Bakanı Davutoğlu bugün öğleden sonra TBMM Genel Kurulunda, protokollere ilişkin bilgi verecek
TBMM - Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokoller, TBMM Başkanlığına sunuldu.
Protokoller, "Türkiye ile Ermenistan Arasında Diplomatik İlişki Kurulmasına Dair Protokol ile Türkiye ile Ermenistan Arasında İlişkilerin Geliştirilmesine Dair Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı" adıyla TBMM Başkanlığına geldi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da bugün öğleden sonra TBMM Genel Kurulunda, protokollere ilişkin bilgi verecek.
Kanun tasarısı, TBMM Başkanlığınca Dışişleri Komisyonuna sevk edilecek. Tasarı, Komisyonda kabul edilmesi halinde Genel Kurulda ele alınacak.
Protokoller
İsviçre'nin Zürih kentinde imzalanan protokol, özetle, iki ülke arasındaki mevcut sınırın karşılıklı olarak tanınmasını öngörüyor.
Protokol çerçevesinde Türkiye ile Ermenistan, gerek ikili, gerekse uluslararası ilişkilerinde, "eşitlik, egemenlik, diğer ülkelerin iç işlerine müdahale etmeme, toprak bütünlüğü ve sınırların dokunulmazlığı" ilkelerine saygılı olacak.
İki ülke protokolle ayrıca, aradaki mevcut sınırı uluslararası hukukun ilgili antlaşmalarında tarif edildiği şekliyle karşılıklı olarak tanıyarak, ortak sınırın açılmasını kararlaştırıyor.
Protokole göre iki ülke, terörizmin tüm biçimlerini, şiddeti ve aşırıcılığı kınayarak, bu tür eylemlerin teşvikinden veya müsamaha görmesinden kaçınmayı ve teröre karşı mücadelede işbirliğine gitmeyi taahhüt ediyor.
'Sıfır sorun siyaseti'
Tasarının gerekçesinde, "İki protokolün Türkiye'nin komşu ülkelere yönelik izlediği 'sıfır sorun' siyasetiyle uyumlu şekilde, bölgesinde istikrar, barış, güven ve refahın sağlanması amacına hizmet edeceği eğerlendirilmektedir" denildi.
"Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti Arasında Diplomatik İlişkilerin Kurulmasına Dair Protokol ve Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti Arasında İlişkilerin Geliştirilmesine Dair Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı"nın gerekçesinde, Türkiye Cumhuriyetinin, kuruluşundan bu yana Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" ilkesi doğrultusunda barışçı, gerçekçi ve tutarlı bir dış politika izlediği vurgulandı. Gerekçede, Türkiye'nin, demokratik ve laik siyasal sistemi, dinamik ekonomisi ve çağdaşlığı kültürel kimliğiyle bağdaştıran geleneğiyle, bölgesinde ve dünyada güvenlik ve istikrar üreten bir dış politika yürüttüğü belirtildi.
Türk dış politikasının başlıca amacının, "bölgesinde barış ve refah temeline dayanan, istikrarlı ve beşeri kalkınmayı sağlayacak bir işbirliği ortamının oluşturulması" olduğuna işaret edilen gerekçede, "Türk dış politikası geleneksel olarak, ülke güvenliğinin sağlanmasını, ulusal çıkarların tarihten gelen ve geleceğe uzanan bir perspektif içinde korunup geliştirilmesini, kalkınma ve refah için gerekli dış kaynakların teminini, dost ve müttefikler edinilmesini, Türkiye'nin çağdaş dünya içindeki yerinin korunmasını ve güçlendirilmesini hedeflemiş; bütün bu hedefleri, başta komşuları olmak üzere, bütün ülkelerle işbirliğine dayalı iyi ilişkilerin tesisi, uluslararası barış, istikrar, güvenlik ve refaha katkıda bulunulması yoluyla gerçekleştirmeyi ilke edinmiştir" denildi.
Engellerin kaldırılması hedefleniyor
Türkiye'nin, küresel düzeyde ve bölgesinde yaşanan hızlı değişim ve dönüşüm sürecinde ortaya çıkabilecek yeni gerilim ve sorunların krize dönüşmeden çözümlenmesini ve bu çözümlerin sunduğu fırsatlardan hem ulusal çıkarların geliştirilmesi hem de küresel barış, istikrar ve refahın yaygınlaştırılması yönünde yararlanılmasını amaçlayan, barış vizyonuna odaklı, proaktif ve sonuç almaya yönelik etkin bir dış politika izlediğine vurgu yapılan gerekçede, şu görüşlere yer verildi:
"Türkiye, uluslararası hukuk ilkeleri zemininde kapsamlı ve kalıcı barışın sağlanması için, mevcut ihtilafların barışçı yollardan çözümlenerek bölgede güvenlik ve istikrarın güçlendirilmesini, uyuşmazlıkların bölgesel işbirliği ve refahın önünde teşkil ettiği engellerin, milli menfaatlere halel getirilmeksizin, ortadan kaldırılmasını hedeflemektedir.
Ülkemiz, bu anlayıştan hareketle Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bağımsızlığını ilan eden ve 1991 yılında tanıdığımız Ermenistan Cumhuriyeti ile bölgede barış ve istikrarın sağlanması amacına yönelik olarak karşılıklı güven üzerine tesis edilecek ve iki ülke arasındaki tarihi sorunları da kapsayan bir görüşme zemininin oluşturulması girişimlerinde bulunmuştur."
Ortak sınırın açılması
Gerekçede, ilişkilerin geliştirilmesine ilişkin protokolde ise ortak sınırın açılması, iki ülkenin Dışişleri Bakanlıkları arasında düzenli siyasi istişarelerin gerçekleştirilmesi, mevcut ulaştırma, iletişim, enerji altyapısı ve şebekelerinden en iyi şekilde istifade edilmesi yönünde tedbirler alınması, işbirliğini güçlendirmek amacıyla ikili hukuki çerçevenin geliştirilmesi, ilgili kurumlar arasındaki ilişkilerin desteklenmesi ve uzman, öğrenci değişiminin teşvik edilmesi yoluyla bilim ve eğitim alanlarında işbirliği yapılması, iki tarafa ait kültürel mirasın korunması ve bu bağlamda ortak kültürel projelerin başlatılması için harekete geçilmesi, iki ülke arasında ticaret, turizm ve diğer ekonomik alanlarda işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla somut projeler geliştirilmesi ve çevre konularına ilişkin işbirliğinin güçlendirilmesinin öngörüldüğü bildirildi.
Bu protokolde ayrıca, iki halk arasındaki karşılıklı güvenin yeniden tesis edilmesi amacıyla, mevcut sorunların tanımlanmasına ve çözüm tavsiyelerinde bulunulmasına yönelik olarak, tarihsel kaynak ve arşivlerin tarafsız bilimsel incelenmesini de içerecek şekilde bir diyaloğun uygulamaya konulması için, Türk, Ermeni ve aynı zamanda İsviçreli ve diğer uluslararası uzmanların da yer alacakları, tarihsel boyuta ilişkin bir alt komisyonun kurulması hükmünün yer aldığı kaydedildi.
Gerekçede, "İki protokolün Türkiye'nin komşu ülkelere yönelik izlediği 'sıfır sorun' siyasetiyle uyumlu şekilde, bölgesinde istikrar, barış, güven ve refahın sağlanması amacına hizmet edeceği değerlendirilmektedir" denildi.
Protokollerin uygulanması
Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin geliştirilmesine yönelik protokolün uygulanmasına ilişkin zaman çizelgesi ve unsurları şöyle:
Atılacak adımlar Zamanlama
1. Ortak sınırın açılması Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti Arasında İlişkilerin Geliştirilmesine Dair Protokolün yürürlüğe girmesinden sonra 2 aylık bir süre içinde
2. İki Dışişleri Bakanının başkanlığında, hükümetler arası komisyonun ve alt komisyonlarının çalışma kurallarını hazırlamak üzere bir çalışma grubu oluşturulması Türkiye ile Ermenistan Cumhuriyeti Arasında İlişkilerin Geliştirilmesine Dair Protokolün yürürlüğe girmesini izleyen günden 2 ay sonra
3. Hükümetler arası komisyonun ve alt komisyonlarının çalışma kurallarının Bakanlar düzeyinde onaylanması Türkiye ile Ermenistan Cumhuriyeti Arasında İlişkilerin Geliştirilmesine Dair Protokolün yürürlüğe girmesinden sonra 3 aylık bir süre içinde
4. Hükümetler arası komisyonun ilk toplantısının düzenlenmesi Hükümetler arası komisyonun ve alt komisyonlarının çalışma kurallarının Bakanlar düzeyinde onaylanmasından hemen sonra
5. Aşağıdaki alt komisyonların çalışmaya başlamaları:
-Siyasi istişare alt komisyonu,
-Ulaştırma, iletişim ve enerji alt yapı ve şebekeleri alt komisyonu
-Hukuki konulara ilişkin alt komisyon
-Bilim ve eğitim alt komisyonu
-Ticaret, turizm ve ekonomik işbirliği alt komisyonu
-Çevre sorunlarına ilişkin alt komisyon
-İki halk arasında karşılıklı güvenin yeniden tesis edilmesi amacıyla, mevcut sorunların tanımlanmasına ve tavsiyelerde bulunmasına yönelik olarak, tarihsel kaynak ve arşivlerin tarafsız bilimsel incelenmesini de içerecek şekilde bir diyaloğun uygulamaya konulması için ve Türk, Ermeni ve aynı zamanda İsviçreli ve diğer uluslar arası uzmanların da yer alacakları tarihsel boyuta ilişkin alt komisyon
Hükümetler arası komisyonun ilk toplantısından en geç 1 ay sonra