"AB sürecinde hiçbir ülke bölünmedi"
Bağış, Avrupa Birliği sürecinden geçen hiçbir ülkenin bölünmediğini, tam aksine güçlendiğini söyledi
İSTANBUL - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Birliği sürecinden geçen hiçbir ülkenin zayıflamadığını ve bölünmediğini, tam aksine hem ekonomisinin hem demokrasisinin hem de insan haklarının güçlendiğini söyledi.
Beşiktaş Kaymakamı Sadettin Yücel'i ziyaret eden Bağış, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bağış, bir gazetecinin hakim, savcı atamalarına ilişkin kararnameyle ilgili sürecin devam ettiğini hatırlatması üzerine, şunları söyledi:
"Bu konu, Adalet Bakanlığımızın konusu. Türkiye'nin zaten sorunlarından biri, herkesin her konuda konuşması. Ben AB boyutunda olaya yaklaşabilirim. AB, Türkiye'de daha geniş kapsamlı bir yargı reformunun gerekli olduğunu çeşitli vesilelerle dile getiriyor. AB'nin ilerleme raporlarında da bu konu gündeme geliyor. Türkiye'nin bir yargı reformuna ihtiyacı olduğu kesin. Bugün Türkiye'de iki taraf arasındaki kontratın geçerli olup olmadığını mahkemelerin belirlemesi bile 2 yılı aşkın bir süre alıyor. Türkiye'nin gerçekten yargı konusunda bir reforma ihtiyacı var.
Bu konuda, Adalet Bakanlığımızın başkanlığında, adalet mekanizmamızı oluşturan kurumların eş güdümüyle bir taslak çalışma yapıldığını biliyorum. En son Hatay'da gerçekleştirdiğimiz reform izleme grubunda, Adalet Bakanlığımız bu konuda bizlere çalışmalar hakkında bilgi verdi. Sanıyorum ki bir sonraki Bakanlar Kurulu toplantısında da çalışmalarını getireceklerdir. AB standartlarında yargıya kavuşmamız için de yapmayı planladıkları çalışmayı bizlerle paylaşacaklardır. Önemli olan Türkiye'nin huzurudur, önemli olan ülkemizin hak ettiği çağda medeniyetler seviyesi üzerine çıkma idealidir. Bu süreçte hepimize düşen görevler vardır."
"Türkiye değişti"
Bağış, bir gazetecinin "Batının, AB sürecinde Türkiye'nin artık bir darbeler ülkesi olmama yolunda çok ciddi adımlar attığının altını çizdiğini görüyoruz. Siz batının bu konu üzerindeki hassasiyetini nasıl yorumluyorsunuz?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Türkiye, batı için de doğu için de çok önemli bir ülkedir. Bu nedenle Türkiye sadece batı tarafından değil, bütün dünya ülkeleri tarafından takip edilmektedir. Eğer Türkiye 47 yıllık bir aradan sonra oy kullanan 191 ülkenin 152'sinin oyuyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine seçilmişse, eğer Türkiye Medeniyetler İttifakına eş başkanlık yaparken, İslam Konferansı Örgütünün Genel Sekreterliğini üstlenirken, AB müzakerelerini 45 yıl bekledikten sonra başlatmış bir ülkeyse demek ki Türkiye küresel bir oyuncudur. Türkiye, dünyada önemli bir aktördür. Eğer biz Rusya ile Gürcistan arasında arabuluculuk yaparken, Afganistan ile Pakistan arasında da arabuluculuk yapabiliyorsak, Güvenlik Konseyinde dünyanın kanayan yaralarına merhem olabiliyorsak, Türkiye artık birtakım standartları aşmıştır."
Bağış, bugün dünya ekonomisini yönlendiren G-20 içinde yer alan Türkiye'nin dünyanın 17, Avrupa'nın 6. en büyük ekonomisi olduğunu vurguladı. Türkiye'nin en büyük sermayesinin gençler olduğunu belirten Bağış, şöyle devam etti:
"Türkiye, Avrupa'nın 4. en büyük iş gücüne sahip ülkesi. Bu bizim uzun vadede çok güçlü bir potansiyelimizin olduğunu ortaya koymaktadır. Tabii ki bütün dünya Türkiye'nin bu sürecini takip etmektedir. Türkiye'de demokratikleşme adına da çok önemli adımlar atılmıştır. Türkiye artık, 50 yıl öncesi gibi askeri darbeler sonrası başbakanların idam edildiği bir ülke değildir. Darbe kelimesinin kötü bir kelime olduğunun tescil edildiği, insanlar tarafından artık o günlere hiçbir şekilde dönülmek istenmediğinin vurgulandığı ülkedir. 30 yıl önceki gibi dünya klasikleri arasında yer alan Kafka'nın Dostoyevski'nin kitaplarının toplatıldığı, yakıldığı bir ülke değildir. Türkiye demokratik standartları yakalamış bir ülkedir. 10 yıl önceki gibi en büyük ilimizin belediye başkanının ders kitaplarındaki bir şiiri okuduğu için hapsedildiği ülke değildir."
Herkesin ortak paydası olan Türkiye'yi yükseltmek adına, ortak çabalar sarf edilen bir sürecin yaşandığını belirten Bağış, "Bu süreçte AB'nin de önemli katkıları vardır. AB sürecinden geçen hiçbir ülke zayıflamamıştır, bölünmemiştir, tam aksine hem ekonomisi, hem demokrasisi, hem de insan hakları güçlenmiştir. Türkiye bu süreci yaşamaktadır" dedi.