"Bir kasıt varsa saçmalıktır"

Egemen Bağış, Selanik'e giden "Barış Treni"nin gümrük ve yol engeline takılmasına ilişkin olarak, "Yunan hükümetinin bu trenin geciktirilmesinde eğer bir kastı varsa gerçekten çok saçmadır." dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, 10 Kasım Atatürk'ü anma etkinlikleri kapsamında Selanik'e giden "Barış Treni"nin gümrük ve yol engeline takılmasına ilişkin olarak, "Yunan hükümetinin bu trenin geciktirilmesinde eğer bir kastı varsa gerçekten çok saçmadır, mantıksızdır, akılsızlıktır. Ama ben bunun teknik bir sebeple olmuş olma ihtimaline hala şans tanımak istiyorum" dedi. 

Bağış, İsveç'in Ankara Büyükelçisi Lars Wahlund'u AB Bakanlığı'ndaki makamında kabul etti. Burada gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Bağış, Atatürk'ün doğduğu evdeki anma töreni için İstanbul'dan yola çıkan ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nu da taşıyan "Barış Treni"nin, planlanan süreden yaklaşık 5,5 saat sonra Yunanistan'ın Selanik kentine ulaşmasına ilişkin değerlendirmede bulundu. 

Yunan makamlarıyla henüz temasta bulunmadıklarını ancak süreci yakından takip ettiklerini belirten Bağış, kendisinin de kısa bir süre önce Batı Trakya'yı ziyaret ettiğini ve Yunan yetkililer, Türk toplumunun liderleri ve seçilmiş müftülerle bir araya geldiğini anımsattı.  

"Yunan hükümetinin bu trenin geciktirilmesinde eğer bir kastı varsa gerçekten çok saçmadır, mantıksızdır, akılsızlıktır. Ama ben bunun teknik bir sebeple olmuş olma ihtimaline hala şans tanımak istiyorum" diye konuşan Bağış, "Bir tren istasyonundaki bir işgüzarın, ülkesinin çıkarlarını düşünmeyen bir sorumsuzun yaklaşımı da söz konusu olabilir, gerçekten teknik bir arıza da söz konusu olabilir. Neyin ne olduğunu bir görelim, ondan sonra gerekli değerlendirmeleri yaparız" dedi. 

AK Parti'nin Avrupa Muhafazakar ve Reformcular İttifakı'na üyeliği 

Bağış, AK Parti'nin, Avrupa Parlamentosu'nda "Hristiyan Demokratlar" grubu olarak nitelendirilen Avrupa Halklar Partisi grubundan (EPP) ayrılarak, Avrupa Muhafazakar ve Reformcular İttifakı'na katılmasına ilişkin tartışmaları da değerlendirdi. 

AK Parti'ye, 2002 yılında iktidara gelmesinin ardından EPP'den katılım teklifi geldiğini anımsatan Bağış, gönderilen yazılı davette partinin bir yıllık gözlemci statüsünün ardından ortak üyelik statüsüne yükseltileceğinin beyan edildiğini kaydetti.   

Bağış, "Ancak belli bir noktadan sonra EPP yazılı beyanında verdiği sözü tutmadı. Yani AK Parti'nin statüsünü gözlemci üyelikten ortak üyeliğe bir türlü yükseltmedi ve yükseltmek için de üye partilerin onayına sunacak prosedürü bile başlatmadı" dedi.  

AK Parti'nin birliği uyardığını ve itirazları olabileceği düşüncesiyle Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile de konuyu görüştüklerini kaydeden Bağış, hiçbir tarafın sorumluluğu üstlenmediğini ifade etti. Bu süreçte, AK Parti'ye gerek Avrupa Parlamentosu'ndaki Liberal Grup'tan gerek Sosyalist Enternasyonel'den de üyelik davetleri geldiğine işaret eden Bağış, EPP'den ayrılanların kurduğu Avrupa Muhafazakarlar ve Reformcular İttifakı'nın da kendileriyle iletişime geçtiğini aktardı.  

Konuyu parti içinde değerlendirdiklerini dile getiren Bağış, "EPP'nin bu ikircikli tavrı artık kabul edilemeyecek bir tavır olarak değerlendirildi. AK Parti birlikten çıkmaya, oradaki gözlemci statüsüne son vermeye ve Avrupa Muhafazakarlar ve Reformcular İttifakı'na tam üye olarak katılmaya karar verdi" diye konuştu. 

Bu kararın tamamen siyasi bir tercih olduğunun altını çizen Bakan Bağış, "Avrupa Parlamentosu'nda bu kararı tartışmak en demokratik ve doğal haklarıdır. Ama bu konuda sorumlu arıyorlarsa 2003'ten bu yana 10 yıl boyunca AK Parti'yi hak etmediği bir şekilde gözlemci statüsünde tutan ve yazılı beyanında belirttiği ortak üyelik sözünü tutmayan EPP yöneticilerini ve üyelerini sorgulamaları gerekir" dedi. 

Durumdan herkesin ders çıkarması gerektiğini de vurgulayan Bağış, "Türkiye'nin hiçbir kurumu, ne siyasi partileri ne STK'ları, ne akademik çevreleri ne de hükümeti hiçbir şekilde kapıda bekletilecek konuma sahip değildir. Bundan da herkes alması gerektiği mesajı Avrupa'da da alacaktır" ifadesini kullandı. 

"Çıktığımız grup da girdiğimiz kurum da AB'nin resmi kurumlarından" 

AK Parti'nin ayrıldığı "Hristiyan Demokratlar" grubunun Avrupa Parlamentosu'ndaki en büyük grup olduğu hatırlatılarak, grup değiştirme kararının AB sürecini nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine Bağış, şöyle konuştu: 

"Biz AB'nin bir grubundan çıkıp Afrika Birliği'nin, Avrasya Birliği'nin, Arap Birliği'nin bir grubuna girmiş değiliz. Çıktığımız grup da AB'nin, Avrupa Parlamentosu'nun resmi gruplarından biri, girdiğimiz kurum da AB'nin resmi kurumlarından bir tanesi. Biz hak ettiğimiz şekilde davranılan, temsil ettiğimiz milletimizin onurunu, itibarını aynı saygıyla kabul eden gruplarla birlikte olmayı tercih ettik." 

Bakan Bağış, Avrupa Parlamentosu'ndaki en büyük grubun her zaman bu pozisyonda kalacağına dair bir güvence bulunmadığını da belirterek, AK Parti'nin katıldığı ittifakın yeni ama büyümekte olan bir grup olduğunu vurguladı. 

Türkiye-İsveç ilişkileri  

AB Bakanı Bağış,  İsveç Büyükelçisi Lars Wahlund'u ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti de dile getirerek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İsveç'i yakın geçmişte ziyaret ettiklerini anımsattı.  

İsveç ile Türkiye arasında siyasi ve ekonomik anlamda artan ilişkiler bulunduğunu belirten Bağış, İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt'in entegrasyona büyük önem verdiğini ve İsveç parlamentosundaki 8 partiden 7'sinin Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini kaydetti. 

Daha önceki İsveç ziyaretlerinde Süryani vatandaşların Mor Gabriel sorunuyla ilgili hassasiyetlerinin dile getirildiğini belirten Bağış, son ziyarette ise hem İsveç parlamentosunun, hem Türkiye asıllı Süryani milletvekillerinin hem de İsveç'te yaşayan Süryani toplumu liderlerinin memnuniyetlerini ifade ettiklerini aktardı. 

"AB'ye katılım, Türkiye'nin olduğu kadar AB'nin de yararına" 

Büyükelçi Wahlund da Türkiye'nin AB sürecinde 22. faslın müzakereye açılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, 22. ve 23. fasılların da açılmasını beklediklerini ve vize serbestisi konusunda umutlu olduklarını kaydetti. Kıbrıs'a ilişkin görüşmelerde de ilerleme sağlanmasını dileyen Büyükelçi, bu konunun Türkiye'nin AB sürecine katkı sağlayacağını vurguladı. 

İsveç'te daha fazla Türk yatırımı görmek istediklerini de ifade eden Wahlund, "İsveç, Türkiye'nin AB'ye katılımının, Türkiye'nin olduğu kadar AB'nin de yararına olduğunu düşünüyor" diye konuştu.