"Büyükelçilerimiz birer kanaat önderi olmalı"
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, büyükelçilerin dünyanın her tarafında Türkiye'yi temsil eden birer kanaat önderi olmaları gerektiğini vurguladı
ADANA - Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik,''Büyükelçilerimizin, dünyanın her tarafında bir büyükelçi olmasının çok ötesinde Türkiye'yi temsil eden birer kanaat önderi, birer iş adamı, sanatçı, kültür adamı ve turizmci gibi vazifeler icra etmesi ve mesai kavramı gözetmeden çalışması çok belirgin sonuçlar doğurmaktadır''dedi.
Çelik, 6. Büyükelçiler Konferansı kapsamında kente gelen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve büyükelçilere verilen yemekte, konferans kapsamında gerçekleşen tüm oturumlara katıldığını söyledi.
Türkiye'nin ülke içinde, bölgesel düzeyde ve küresel ölçekte sağlam bir zemin üzerinde ortak bir gelecek inşa etme vizyonunu gerçekleştirmesinde büyükelçilerin katkısı bulunduğunu ifade eden Çelik, özellikle bu günlerde diplomatlara ve diplomasiye bölge ve dünya için büyük işler düştüğünü dile getirdi.
Dünyada değişen düzenle birlikte vizyonların da değiştiğini belirten Çelik,''Büyükelçilerimizi, dünyanın her tarafında bir büyükelçi olmasının çok ötesinde Türkiye'yi temsil eden birer kanaat önderi, birer iş adamı, sanatçı, kültür adamı ve turizmci gibi vazifeler icra etmesi ve mesai kavramı gözetmeden çalışması çok belirgin sonuçlar doğurmaktadır'' diye konuştu.
Çelik, zihniyetteki ve vizyondaki değişimle beraber dış politikanın güçlendirilmesi amacıyla son yıllarda kurulan Yunus Emre Enstitüsü, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar'ı, Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü, Türk İş Birliği ve Koordinasyon Ajansı gibi kurumların, yeni imkanlar sunduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''Tabiatıyla asıl önemli gelişme devlet eliyle yürütülen diplomasiye sivil toplum örgütlerinin, şirketlerin, akademik kuruluşların ve bireylerin artan oranda ilgi duyması olmuştur. Önümüzde anlamı değişen ve yeni bir vizyonla sizler tarafından icra edilen diplomasi, devletlerin asli unsuru olarak yer aldığı bir arena olmaktan çıkarak devlet dışı aktörlerin de bulundukları ve yer aldıkları bir ağa dönüşmüştür. Ülkemizde de bu değişime uygun gelişmeler yaşanıyor. Dünyanın dört bir yanında sayıları 5 bini bulan sivil toplum kuruluşumuz kayda değer roller üstlenmektedir.''
Yeni diplomasi anlayışı
Yeni diplomasi anlayışının devletlerin ''Süper kahraman'' olmadıkları bir dönemi işaret ettiğini aktaran Çelik, değişen diplomasiyle birlikte devletlerin de uluslararası sistem içerisinde rollerini yeninden tanımladığını aktardı.
Küresel ve bölgesel düzeyde birbirine yakın donanım ve insan kaynağına sahip devletlerin sayısının arttığını vurgulayan Çelik, bu durumun rekabeti kızıştırdığını söyledi.
Çelik, eskiden beri var olan kültürel ilişkilerin, diplomaside daha çok ön plana çıktığına dikkati çekerek, şunları söyledi:
''Örneğin hepimizin bildiği Şah İsmail ve Yavuz Sultan arasındaki siyasi mücadele kültürel çabalarla ve yazdıkları şiirlerle sürmüştür. Eskiden olduğu gibi günümüzde de bu tür semboller büyük önem taşımaktadır. Kültürün siyaseti belirleme iddiası daha da güçlenmiştir. Bilimin, sanatın, mimarinin, müziğin ortak miras olarak eskiye nazaran daha çok kullanıldığı bu dönemde, devletler kültürel ögeler aracılığıyla dış politikalarına yeni alanlar, yeni kulvarlar açabilmektedir. Çok eski zamanlardan beri devletlerin dış politika aracı olmuş kültürel faaliyetler, propaganda aracı olarak kullanıldığı soğuk savaş döneminde bloklar arasında temasın sağlanmasında önemli rol üstlenmiştir.''
Bununla beraber dijital platformların dış politikanın şekillenmesinde önemli yer işgal ettiğini ifade eden Çelik, Türkiye'nin tanıtım stratejisinde her gün daha çok insanın etkileşim içine girdiği sosyal medyaya da ayrı bir önem verdiklerini vurguladı.
Çelik, Bakanlık olarak farklı alanlarda faaliyet gösterdiklerine değinerek, ''Amerikan kültürünün ve onun kamuoyu üzerindeki büyük etkisinin filmleri aracılığıyla anlatılması hepimizin malumu. Bu tür filmler ayrıca ülkenin olumlu bir imajının oluşturulmasın da katkıda bulunmaktadır. Efes, Kapadokya, Antakya ve Urfa güzergahında İbrahim Yolu'nun yeniden canlandırılması ve bu yolun Kudüs ve İskenderiye'ye uzatılması, yeni bir diplomasi mekanı olması için çok ciddi çalışmalar yapmaktayız. Nitekim Anadolu medeniyetlerinin mirasına sahip çıkmak ve korumak kültür diplomasimizin, politikamızın temelleri arasında yer alacaktır'' ifadesini kullandı.
Çelik, kültür varlığı kaçakçılığının önlenmesinde ve kaçırılan eserlerin geri kazanılmasında katkısı bulunan büyükelçilere teşekkür ederek, 2013 yılında 28 eserin Türkiye'ye iade edildiğini bildirdi.
Ülke kültürünü anlatmanın en etkili yollarından birinin de dil öğretimi olduğunu belirten Çelik, şunları kaydetti:
''İngilizce, Çince ve İspanyolcadan sonra dünyada en çok konuşulan 5'inci dil olma özelliğini taşıyan Türkçenin tanıtılması etkin önceliklerimiz arasındadır. Bir dilin yurt dışında kullanılması o ülkenin diplomasi faaliyetlerine pozitif katkı sağlamaktadır. Nitekim Türkçenin yangınlaştırılması doğrultusunda 25 ülkede sayısı 32 'ye varan Yunus Emre Kültür Merkezi'nin etkin sonuçlarını görmekteyiz. TEDA projesi kapsamında 2005 yılından bu yana yerli eserlerimizi yabancı okurlarla buluşturmaktayız. 58 ülkede 54 farklı dil toplam 1456 eseri çeviri yayınına destek verilmiştir. Tarih boyunca askeri ve ekonomik açıdan güçlü pek çok devlet yok olup gitmiş güçlü kültürlere sahip toplumlar yeninden ayağa kalkmışlardır. O sebeple devleti özünü oluşturan asıl güç kültürdür.''