"Cami de cemevi de bizim baş tacımız"

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Cami de bizim cemevi de bizim. Biri birinin karşıtı ya da alternatifi değildir. İkisi de bu kültürün içindedir, ikisi de bizim başımızın tacıdır" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

TBMM - Bozdağ, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın bütçelerine ilişkin milletvekillerinin sorularını yanıtladı. 

Diyanet İşleri Başkanlığı için verilen bütçenin eleştirildiğini belirten Bozdağ, ancak söz konusu bütçenin büyük kısmının personel gideri olduğunu, bunun yatırım bütçesi olmadığını ifade etti.

Diyanet İşleri Başkanlığı'na personel alımının fazla olduğu ve başka kurumlara geçişte köprü gibi kullanıldığı yönünde eleştiriler yapıldığını belirten Bozdağ, personel alımında liyakatin esas alındığını, sınav yapıldığını, doğrudan personel alımının söz konusu olmadığını belirtti.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, iddia edildiği gibi "atlama taşı" olmadığını kaydeden Bozdağ, "Bizim hükümet olduğumuz dönemden itibaren geçen zamanda bu kurumdan başka kurumlara geçmiş personel sayısı 6 bin 302'dir. Sanki bu rakam bu sene geçmiş gibi takdim ediliyor. Bu iddia, çalışanlara karşı büyük bir haksızlık. Diyanet İşleri Başkanlığı'nda görevli personelin önemli kısmı ilahiyat fakültesi mezunu. Bunlar pedogojik formasyon alıyor ve öğretmenliği hak ediyor. Zaten geçiş yapan personelin 3 bin 157'si din ve ahlak bilgisi öğretmeni olarak geçiyor" diye konuştu.

 Diyanet İşleri Başkanlığı'nın personel sayısına da değinen Bozdağ, toplam 129 bin 376 personel bulunduğunu, kadroların 109 bin 799'nun dolu, 19 bin 577'sinin boş olduğunu söyledi.

Özellikle 1995 yılından bu yana kuruma atama yapılmadığını, camilerin boş bırakıldığını belirten Bozdağ, "Son zamanlarda atama sayısının artmasının nedeni de budur. Çünkü camiler boşalmış, insanlar cenazelerini kaldıracak hoca efendileri bulamıyorlardı" dedi.

Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı'nda atamaların torpille yapıldığı iddialarının asılsız olduğunu söyledi. Bekir Bozdağ, "Atamayı yapan da aynı Başkanlık, alıp farklı göreve veren de aynı Başkanlık. Atarken siyasi olmuyor da görevden alırken niye siyasi oluyor?" diye konuştu.

Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili "mezhep esaslı" yönünde söylemlerin olduğunu kaydeden Bozdağ, "Diyanet İşleri Başkanlığı mezhep esaslı kurulan teşkilat değil. Başkanlık, mezhep, tarikat cemaatin dışında, üstünde bir yapıdır. Başlangıçta Atatürk ve arkadaşları Kur'an ve sünnet esaslı, İslam'ın temel kaynaklarını referans yapmak suretiyle İslam'ı, Kur'an'ı, sünneti anlatan bir teşkilat olmasını hedeflemişler" dedi.

Bekir Bozdağ, kurumun mezheplere, renklere, dillere göre çalışmadığını, kayıt tutulmadığını, ancak kurumda Şafi, Alevi yöneticilerin de olduğunu kaydetti.

"İkisi de bizim başımızın tacıdır" 

Görüşmelerde Alevilerin taleplerine ilişkin değerlendirmelerin yapıldığını belirten Bozdağ, Alevilerle ilgili olarak cumhuriyet döneminin en önemli atılımlarının AK Parti döneminde yapıldığını söyledi. 

Bozdağ şöyle devam etti:

"Dersim'deki hadiselerle ilgili cumhuriyet hükümetleri adına ilk defa Sayın Başbakanımız özür diledi. Madımak Otel kamulaştırıldı. Kültür merkezi haline getiren adımı biz attık.

Alevi vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılması ve çözümü yönünde Alevi çalıştayları başlatıldı. İlk defa devlet resmen böyle bir adım attı. Bu tarihi bir adım.

Alevi klasiklerini, alanında saygın bilim adamları ile Türkçeleştirme adımını attık. 13 tane Alevi klasiğini Türkçe'ye geçirdik.

Kerbela şehitleri hepimizin şehididir. Müslümanların ortak acısıdır. Bu nedenle yıl dönümlerinde Hacı Bayram Veli Cami'de anma yapılmakta. Türkiye'nin bütün illerinde anma etkinliği ilk defa başlatıldı.

Yurt dışındaki Alevi vatandaşların talebi üzerine her Muharrem ayında değişik sayılarda, onların istediği, bilgisine saygı duydukları isimleri gönderiyoruz.

Cemevleri sayısında da önemli değişiklik yaşandı. Türkiye'deki cemevi sayısı 937'ye ulaştı. Cami de bizim cemevi de bizim. Biri birinin karşıtı ya da alternatifi değildir. İkisi de bu kültürün içindedir, ikisi de bizim başımızın tacıdır.

Yeni dönemde de adımlar atmak üzere çalışma başlattık, yeni adımları önümüzdeki zaman içinde paylaşacağız."

[PAGE]

 

İstanbul'da 3. köprüye Yavuz Sultan Selim'in adının verilmesine ilişkin eleştirileri yanıtlayan Bozdağ, bu ismin Yavuz Sultan Selim'in Alevilere yönelik yaptıklarıyla ilgili bir değerlendirme sonucunda verilmediğini söyledi.

Yavuz Sultan Selim'in de bu topraklara hizmet etmiş pek çok başarılı devlet adamından biri olduğunun altını çizen Bozdağ, "Bu isim o anlayış çerçevesinde verilmiştir. Bu ismin Alevilere yaptıkları şeyler dolayısıyla verildiğini söylemek büyük bir haksızlık olur" diye konuştu.

Iğdır İl Müftüsü'nün bir rapor ile gündeme geldiğini hatırlatan Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın derhal bir müfettiş görevlendirdiğini ve konunun inceletildiğini anlattı. Kamuoyunun müftüden böyle bir raporu hükümet olarak kendilerinin, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ya da İçişleri Bakanlığı'nın istemediğini bilmesini istediklerini ifade eden Bozdağ, raporun valililiğin talebi üzerine hazırlanılarak gönderildiğini belirtti. Bekir Bozdağ, "Biz de bu konuyu inceletiyoruz. Bununla ilgili atılması gereken adımlar varsa onları da atacağız" ifadelerini kullandı.

Kuran kursu öğreticisi olarak kadroya alınan kişi sayısına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Bozdağ, 2011 yılında 5 bin 947 Kuran kursu öğreticisinin kadroya alındığını kaydetti. "Öğretici" isminin "öğretmen" olarak değiştirilmesi yönünde bir çalışmaları olduğunu ve bunun itibar iadesi olacağını ifade eden Bozdağ, başkanlığın bu konuda bir hazırlık yürüttüğünü dile getirdi.

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, maturidiliğe ilişkin olarak çalışmaları Diyanet İşleri Başkanlığı'nın değil, ilahiyat fakültelerinin ilgili bölümlerinin yaptığını belirterek, "Başkanlık mezhep esaslı bir çalışma yapmadığı için bu konuyu anlatmamaktadır" dedi.

"Yobaz lafını iade ediyorum" 

Diyanet İşleri Başkanı ve Başkanlığı ile ilgili yapılan eleştirileri de değerlendiren Bozdağ, şöyle devam etti: 

"Diyanet işleri Başkanlığı bu ülkenin saygın bir kurumudur. Orada görev yapanlar da haysiyetli, şerefli, aydın ve bilge kişilerdir. Orada yobazlar barınmıyor. Bu nedenle 'yobaz' lafını kullananlara ben bunu iade ediyorum. Bir başka husus da Diyanet İşleri Başkanı ilmiyle, ahlakıyla, temayüz etmiş birisidir. Gerçekten güzel işler yapıyor. Milletin tamamının kabulünü görüyor. En son yapılan memnuniyet anketinde milletin 92,4'ü  başkandan memnuniyetini ifade ediyor, yüzde 82,3'ü siyaset dışı olduğunu söylüyor. Bütün bunların hepsi Diyanet İşleri Başkanlığı'na toplumun büyük bir güven duyduğunu açıkça ortaya koymaktadır.  

Diyanet İşleri Başkanı'nın kürtajla ilgili bir açıklaması oldu. Türkiye'de kürtaj konusu tartışılırken bu kuruma yüzlerce soru soruluyor. Bu ülkede kürtajın dini açıdan hükmünün ne olduğunu öğrenmek isteyen insanlar var. Başkanlığın kendilerine bu konuyla ilgili sorulan bir soruya cevap vermesi onun görevidir. Niye konuşuyorsun diye eleştirmek yerine eğer susarsa eleştirmek gerekir. Sorulara cevap vermiştir. Başka bir düşüncesi yoktur.

Öte yandan, İzmir ile ilgili 2 konu gündeme getirildi. Biri kamuoyunda 'dindarlık anketi' şeklinde lanse edilen anket, diğeri de 'irfan geleneği' diye bahsedilen konu. Anket başkanlık tarafından TÜİK'e yaptırılan bir ankettir ve Türkiye'de 12 bölgede, 26 ilde 37 bin 624 örnek üzerinde yapılmış ve 550 bin Türk Lirası ödenmiştir. Anket sadece İzmir'de yapılmış gibi kamuoyuna lanse edilmiştir. Bu bir haksızlıktır."

"Kürtler, mütedeyyin insanlar" 

Türkiye'de bu konuda şimdiye kadar pekçok araştırma yapıldığına işaret eden Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Türkiye'de dini hayatla ilgili araştırma yapmasının bu kurumun görevi olduğunu ifade etti. 

"İrfan" ile ilgili konuda ise Diyanet İşleri Başkanı'nın İzmir'i övdüğünü ve personelle yaptığı bir toplantıda kendi personelini eleştirdiğini dile getiren Bekir Bozdağ, konuşmanın tümüne bakıldığında oradaki anlayışı görmenin mümkün olduğunu anlattı.

Bozdağ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kürtlerin dini zerdüştlüktür" şeklinde bir ifadesi olduğu iddialarına ilişkin ise şunları söyledi:

"Bu açık açık bir iftiradır. Başbakanımızın böyle bir ifadesi hiçbir yerde yoktur. Başbakanımızın PKK terör örgütünün ideolojisinin İslam yerine zerdüştlüğü ikame eden bir anlayışı barındırdığını söyleyen bir açıklaması vardır. Kürtlerin mütedeyyin insanlar olduğnu hepimiz biliyoruz."

Diyanet Vakfı'na ilişkin eleştirileri de yanıtlayan Bozdağ, vakfın başkanlığa bağlı olmadığın ancak başkanlık ile aynı amaca hizmet ettiğini vurguladı. Vakfın denetiminin Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından kanununa uygun bir şekilde yapıldığını anlatan Bozdağ, denetimlerde birtakım usülsüzlükler ortaya çıkması halinde de yasalar neyi emrediyorsa onun yapılacağını belirtti.

Gayrimüslim vakıfları 

Gayrimüslimlerle ilgili önemli çalışmalar yaptıklarını da anlatan Bozdağ, 2 milyar dolardan fazla malı vakıflara iade ettiklerini kaydetti. Lozan'dan kaynaklı hükümlere Türkiye'nin hep sadık kaldığını ifade eden Bozdağ, Ruhban okuluyla ilgili problemin Türk vatandaşlarıyla ilgili bir konu olmaktan ziyade siyasi bir konu olduğunu belirtti. Bozdağ, bu konuyla ilgili olarak bir iyileştirme olması halinde Türkiye'nin de bir adım atacağına dikkati çekti. 

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, TİKA'nın İsrail ile işbirliği yaptığı yönündeki yorumlara ilişkin olarak da "TİKA'nın İsrail'in kalkınma örgütü ile hiçbir çalışması olmamıştır" ifadelerini kullandı.

Bu arada, konuşması sırasında Bozdağ ile muhalefet milletvekilleri arasında sık sık tartışmalar yaşandı. BDP Milletvekili Hasip Kaplan, elindeki bilgisayar ve haberlerin yazılı olduğu kağıtlardan Başbakan Erdoğan'ın Kürtlere yönelik sözlerini göstererek Bozdağ'a "özür dileyeceksin" demesi üzerine, AK Parti sıralarından "iftira ediyorsun" ve "asıl siz özür dileyin" sesleri yükseldi. Bunun üzerine Bozdağ, Başbakan Erdoğan'ın konuya ilişkin açıklamalarını okuyarak, "Allah'tan kork, elindeki aleti bile çarpıtıyorsun" ifadelerini kullandı.

Bozdağ'ın konuşmasının ardından Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın kesin hesap ve bütçeleri kabul edildi.