"En iyisini, en yenisini, en ucuzunu üretmiyorsan, risk altındasın"
"Tüketicinin çok uzun bir 'yüksek beklenti' listesi var.Dolayısıyla, Apple, Zappo's veya Singapur Airlines'ın gerisinde kalan her marka, risk altında."
Didem ERYAR ÜNLÜ
[PAGE]
İSTANBUL - trendwatching.com dünyadaki, gelecek vaadeden trend, içgörü ve bunlara ilişkin pratik iş fikirlerini takip eden, bağımsız ve kendine ait fikirleri savunan bir trend şirketi. Her ay 9 ayrı dilde yayınlanan ücretsiz Trend Briefing'lerini dünyanın çeşitli bölgelerindeki 160 bini aşkın abonesiyle paylaşan şirket, 6 Eylül'de İstanbul'da Tüketici Trendleri Semineri düzenliyor.
trendwatching.com Global Araştırma Başkanı ve Yönetici Ortağı Henry Mason'un 10 mega trend ve 20 alt trendi kapsayan temel tüketici trendlerini anlatacağı seminerde, Trenddesk Kurucusu ve gazetemizin yazarlarından Zeynep Arhon, 2013 sonrasına dair lokal perspektiften bir değerlendirme yapacak. Mason ve Arhon, seminer öncesi sorularımızı cevapladılar:
"Trendler hakkında düşünmenin ilk adımı, temel insani ihtiyaçlar ve istekleri anlamaktır. Bunlar çok hızlı bir şekilde değişmezler. Değişen, bu ihtiyaç ve isteklerin ne şekilde yerine getirildiğidir. Bunu da teknolojideki yenilikler ve refah düzeyini artması gibi unsurlar belirler" yorumlarında bulunan trendwatching.com Global Araştırma Başkanı ve Yönetici Ortağı Henry Mason, trendlerin ortaya çıkmasında büyük temaların rol oynadığını ifade ediyor.
Tüketimde sosyalleşme inanılmaz boyut ve hız kazandı
Markaların daha insani bir boyut kazanması; mobil teknolojilerin yaygınlaşması veya yükselen pazarlardaki müşterilerin etkisinin her geçen gün hızla artması bu önemli temalardan bazıları. Bu mega trendlerin her bir iş alanı tarafından farklı şekilde değerlendirildiğini söyleyen Henry Mason, son olarak yayınladıkları Trend Bülteni'nde yer alan "Flawsome" (İnsani Markalar) trendi ile, markaların müşterilerine karşı daha açık ve dürüst oldukları bir sürece işaret ettiklerini söylüyor. Mason şöyle devam ediyor: "Peki her markanın bu trende atlaması mı gerekiyor? Hayır. Fakat Four Seasons gibi markalar için bu önemli bir trend olabilir. Four Seasons yeniden düzenlediği web sitesinde TripAdvisor; Facebook ve Twitter'de yer alan mesajlara yer veriyor. Lüks otel zinciri, bu sayede, eleştiriye sıcak bakmayan diğer lüks markalara kıyasla farklılık yaratabilir."
"Beğen" yetmez, gerçekten sevmeliler
Teknolojinin, özellikle de sosyal medyanın, trendleri etkilediğini, hatta hızlandırdığını söyleyen Mason, "Tüketim her zaman sosyal bir faaliyet oldu, fakat bu sosyalleşme inanılmaz boyut ve hıza ulaştı. Bu da markalar için şu anlama geliyor: Önemli olan 'sosyal medya stratejisine' sahip olup olmamak değil, fakat insanların sadece 'beğen'mekle sınırlı kalmayıp, gerçekten sevecekleri ürünler sunmak. Bunu yaparsanız, başka hiçbir şey yapmanıza gerek kalmadan, müşterileriniz ürünleriniz hakkında konuşurlar" yorumlarında bulunuyor.
Tüketici "en"i istiyor
Dünya Fikir Mirası Örgütü verilerine göre 2000 yılında 1.4 milyon olan toplam patent başvurusu sayısı, 2010'da 2 milyona çıktı. Dünya genelinde büyük bir inovasyon ve yenilik rüzgarı esiyor. Fakat son dönemde hızla yükselen Newism (Yenilikçilik) 'sadece' klasik anlamda ürün inovasyonu; ürün yenileme çılgınlığı; ya da eskinin tamamen ortadan kalkması anlamına gelmiyor. Newism, yaratıcı yıkımdan, hiper rekabete, küreseleşmeden, tüketimcilik ve inovasyona kadar her şeyi bir araya getiriyor.
Henry Mason, bu süreci şöyle anlatıyor: "Newism, büyük ölçüde Beklenti Ekonomisi ile bağlantılı. Beklenti Ekonomisi, tüm dünyada sayısı hızla artan bilgili, deneyimli tüketiciler sayesinde oluşmuş bir kavram. Bu tüketicilerin çok uzun bir 'yüksek beklenti' listeleri var. Onlar iyi ve yeni olan her ürün, hizmet ve deneyime açıklar. Çok sayıda seçenek ve sınırsız bilgiye ulaşabilen tüketici doğal olarak, en iyisini, en ucuzunu, en yenisini, en komiğini, en lüksünü, en farklısını ya da kısaca en iyi değeri bekliyor, hatta talep ediyor. Dolayısıyla, hangi sektörde olursa olsun, Apple, Zappo's veya Singapur Airlines'ın gerisinde kalan her marka, riskli durumda."
Zeynep Arhon: Gelecek eğilimleri büyüme kaldıracı vazifesi görüyor
Zeynep Arhon, 2013 sonrasında, iş dünyasının henüz değerlendirmediği ölçekte, büyüme potansiyeline sahip eğilimlerin ön plana çıkacağını söylüyor.
"Geçmişteki Gelecek" bu eğilimlerden birisi. Arhon bu eğilim hakkında şunları söylüyor: "Ardarda gelen finansal çalkantılar, hayatın hızının artması, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin hissedilir seviyeye gelmesi... Gelecek hiç olmadığı kadar belirsiz ve kaygan. Güvensizliğin ve karamsarlığın hüküm sürdüğü bir dönemin içinden geçiyoruz. Böyle dönemlerde geçmişin çekiciliği doğal olarak artıyor. Çocukluk anıları, o yılların ürünleri, mekanları, görsel tarzı yeniden canlanıyor. Nostaljik mekanlar yeniden açılıyor. 'Geçmişteki Gelecek' eğilimi Birleşik Devletler'de 'milk shake'in canlanması ile kendini gösteriyor. Nostaljik tatlara, pembe tonlara sahip gurme milk shake tarifleri yaratılıyor. Bu tarifler lüks otellerin restoranlarında yer buluyor. Eğilimin yine gıda sektöründe, Türkiye'de bulduğu karşılık ise doğal olarak farklı. Türkiye'nin ilk sanayi tipi dondurması Alaska Frigo'nun relansmanını ve film arasını aşarak marketlerde satılmasını, Migros'un nostaljik ürünlerini semptom olarak gösterebiliriz. Gelecek eğilimleri belli bir büyüklüğe ulaşmadan önce fark edildiğinde ve doğru şekilde işe taşındığında 'büyüme kaldıracı' vazifesi görüyor. Bir şirket eğilimlerden hangisine odaklanmalı ve nasıl kullanılmalı, bu konular da eğilimler kadar kritik."
Trend ve trendy birbirine karışmamalı
Hem kurumsal dünyada hem de medyada "trend" ve "trendy" kavramlarının birbirine karışabildiğini söyleyen Arhon, "'Trend' orta vadeli eğilimleri ifade ediyor. TRENDDESK'de orta vadeli geleceği üç ila beş yıl olarak alıyoruz. 'Trendy' tanımını ise birkaç aydan bir yıla uzanan kısa dönemli tercihler, saman alevi gibi yanıp sönen yönelimler için kullanıyoruz. Popüler basında, örneğin gazetelerin haftasonu eklerinde yer alan "in-out" köşelerinde 'trend' olarak tanımlanan yeniliklerin aslında "trendy" olduğunu söyleyebiliriz. Neyin moda olduğu değersiz değil ama bizim işimizde kısa dönemli olanın ötesine geçmek, arkasında belli bir gelecek eğilimi olup olmadığını düşünmek gerekiyor. Trendler/gelecek eğilimleri en az 3-5 yıllık dönemi şekillendirdiği için iş planlarının, yeni iş modellerinin, yeni ürünlerin yaratımında kullanılabilir. Bir marka bütünüyle belli bir gelecek eğilimi üzerine kurulabilir. Trendy olan ise tüketicinin ilgisini belli bir dönem için zıplatan promosyonlar, kampanyalar geliştirmek veya sezonluk tasarımlar yaratmak için kullanılabilir" diyor.
Dijitalizasyon tüketimin geleceğini belirliyor
Arhon'un dikkat çektiği bir diğer konu da teknoloji. "İnternet ve sosyal medya sayesinde tarihte görüşmemiş bir 'bağlantı hali' içindeyiz" diyen Arhon, sürekli ve sınırsız bağlantı halinin gelecek eğilimlerini etkilediğini, hatta doğurduğunu söylüyor. Arhon şöyle devam ediyor: "TRENDDESK'de seksenden fazla eğilimi mercek altında tutuyoruz. Bu eğilimlerin tümü, kullandığımız modelin bazını oluşturan altı 'makro' eğilimden besleniyor. Dijitalizasyon makro eğilimlerden biri - Bu da demek ki dijitalizasyon tüketimin ve işin geleceğini şekillendiren eğilimlerin çıkış noktası. Örneğin; 'Yaratımda Demokrasi' eğilimi yaratıcılığın sanatçı-ajans tekelinden çıkışını, bireyin yaratım araçlarına ulaşmasını ve fikrini ya da eserini hiç tanımadığı milyonlarca insan ile paylaşabilmesini ifade ediyor. Web 2.0'dan yoksun bir dünyada 'Yaratımda Demokrasi' eğilimi de var olmazdı. Dijitalizasyon bir yandan geleceğe yön verirken diğer yandan bizim işimizi nasıl yaptığımızı da etkiliyor. Her türlü bilgilye birkaç saniye içinde ulaşmanın mümkün olduğu bir dünyada, gelecek eğilimleri danışmanlığı da değişiyor. Pazartesi sabahı bilgisayarını açan bir profesyonel 'trend' kelimesini Google üzerinde aradığında 668 milyondan fazla sonuca 0.21 saniyede ulaşıyor! Böyle bir ortamda, biz trend danışmanlığı kapsamında nasıl katma değer yaratabiliriz? TRENDDESK'de bu temel soruya iki cevabımız var. Öncelikle, doğru yerlerden beslenmek ve bilgiyi basitleştirmek."