"Ermeni tasarısı işkence aracına döndü"

Hükümet Sözcüsü Çiçek, her yıl 1915 olaylarının her yıl ha çıktı ha çıkacak tarzında bir yaklaşımla gündeme getirilmesini bir işkence aracı olarak niteledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları konusunda "Her yıl Nisan ayı yaklaşırken bu konunun böyle tepemizde 'ha çıktı ha çıkacak' tarzında bir işkence aracı olarak bizi rahatsız eden bir enstrüman olarak kullanılmasını doğru bulmuyoruz" dedi.

Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu Toplantısından sonra yaptığı açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. "ÖSYM'nin içeriği değişiyor, kısaltması aynı kalıyor dediniz, isminin yanı sıra en çok güvenlik konuları tartışılmıştı bu açıdan neler yapılacak?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Bu kanun tasarısında imzaya açılıp tamamlandığında size bilgi verebiliriz. Bu sınavları teknolojinin de sağladığı imkanları ortaya koymak suretiyle en güvenli şekilde, şifreleme de dahil -ki bu çok teknik boyutu olan bir konu- bu alanlarda yetki veren düzenlemeleri bu kanun tasarısı içeriyor. Böylece ÖSYM sınavların güvenli bir şekilde yapılabilmesi, bu kuruma olan güvenin tekrar kazandırılması, sınav sonuçlarıyla ilgili vatandaşlarımızda herhangi bir tereddütün, sıkıntının olmaması bakımından teknik olarak alınması gereken ne varsa idari olarak alınması gereken ne varsa onunla ilgili yetkiler buraya veriliyor. Geri kalanı yönetmelikse yönetmelik konusudur ama bu konularda yetki veriliyor. İkincisi bu kurum hakkında bu kurum YÖK'ün bünyesindedir. YÖK ile ilişkili ama müstakil bütçesi olan bağımsız bir kuruluş haline geliyor. Tüzel kişiliği olan, özekliği olan bir kuruluş haline geliyor. Bu önemlidir. Dolayısıyla söylenen bir kısım kamuoyunda sıkıntıları ortadan kaldıracak bir düzenlemeyi getirecek yetkiler burada var."

 "Demokratik özerklik talebi dile getirildi.  Geçen hafta iki dilli yaşam çok tartışılmıştı. Hatta Genelkurmay Başkanlığı 'kaygıyla izliyoruz" diye açıklama yaptı. Siz bu iki dil konusuna nasıl bakıyorsunuz?" sorusu üzerine Çiçek, konunun Bakanlar Kurulu'nun gündemine gelmediğini söyledi.

Bu konuyla ilgili birçok açıklama yaptığını anımsatan Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Benim sizi tavsiyem, 10 Ağustos 1999'da TBMM'de birinci imza sahibi olarak verdiğim bir genel görüşme önergesi var. 12 Ağustos 1999'da da bu, Meclis Genel Kurulunda okundu. Oradaki metne bakın, bugün yapılan açıklamalara bakın, neyi, ne zaman öngördüğümüz, ne söylemek istediğimiz orada vardır. Herkesin, bu ülkede görev yapan, toplumun önünde olan, siyaseten sorumluluk taşıyan herkesin sorumlu davranması gerektiği kanaatimi ifade ediyorum. İki dille ilgili de hemen hepimiz açıklama yaptık. Geçmişte de yaptık, Sayın Başbakanımızın geçmişte, geçmiş dediğim 5-10 sene önce değil daha kısa süre evvel yaptığı açıklamalar var. Ben takip edebildiğim kadarıyla Başbakan Yardımcısı Sayın Arınç'ın Meclis Genel Kurulunda yaptığı açıklamalar var, Meclis Başkanımızın yaptığı açıklamalar var, sayın Cumhurbaşkanımızın var. Anlayana sivri sinek saz, anlamayana da davul zurna az."

"ABD ile ilişkileri önemsiyoruz"

"Sözde Ermeni soykırımıyla ilgili ABD'de Ermeni lobilerinin bu tasarıyı yeniden gündeme getirme yönünde girişimi olacak. Bugün Başbakan Erdoğan'ın, ABD Başkanı'na yazdığı bir mektubun olduğunu biliyoruz. Bu konu gündeme geldi mi, ne tür adımlar atılacak?" sorusuna Çiçek, şu yanıtı verdi:

"Sayın Başbakanımızın bir mektup yazdığı doğrudur. Sayın Dışişleri Bakanımız zaten bakanlık bütçesi vesilesiyle bu konuya açıklık getirmiştir. Mecliste yaptığı açıklama var. Biz Türkiye-ABD arasındaki ilişkiyi önemsiyoruz. Bu ilişkinin, iki tarafın lehine olduğu inancını taşıyoruz. Ve aramızdaki ilişkiler ara sıra kırıklık, yol kazaları da olsa yarım yüzyılı aşan bir süreden beri hem dünya barışına hem iki ülke menfaatine düzgün ilişkiler olarak gitmiştir. İç politika mülahazalarıyla her sene gündeme gelen bu konudan rahatsız olduğumuzun bilinmesi lazım. Biz Amerikan hükümetiyle her vesilede konuşuyoruz, birçok bölgede de birlikte sorumluluk taşıyoruz. Bir kısım lobilerin bu ilişkileri zedelemesine Amerikan yöneticilerin izin vermeyeceğine daha soğukkanlı, sağduyulu davranacağına.... Ve her yıl Nisan ayı yaklaşırken bu konunun böyle tepemizde 'ha çıktı ha çıkacak' tarzında bir işkence aracı olarak bizi rahatsız eden bir enstrüman olarak kullanılmasını doğru bulmuyoruz."

"Hiçbir şey gelmedi denemez"

"Anayasa değişikliğinde önemli başlıklardan biri de askeri yargıyla ilgili düzenlemelerdi. Bunların içinde YAŞ'tan ihraç edilenlere yargı yolunun açılması, Genelkurmay Başkanları ve kuvvet komutanlarının Yüce Divan'da yargılanması, YAŞ'ın sivilleştirilmesi yönünde adımlar önemliydi. Bakanlar Kurulu'nda gündeme geldi mi? Süreç nasıl işleyecek? Ne zaman Meclis'e sevk edilmesi bekleniyor?" şeklindeki soru üzerine Bakan Çiçek, Milli Savunma Bakanlığının bir taslak gönderdiğini ve Başbakanlıkta çalışma yapıldığını bildirdi.

12 Eylülde gerçekleşen halk oylamasıyla ilgili uyum yasası niteliğinde Mecliste görüşülmeyi bekleyen bir çok yasa bulunduğunu belirten Çiçek, şunları kaydetti:

"Yeniden Yapılandırma Yasası var. Vergi alacakları da dahil olmak üzere. Bir de muhalefetle anlaşarak belirlenmiş bir kısım gündemler var. Yani biz bir çok yasa tasarısını hazırladık ama Meclisin yoğun gündemi sebebiyle gelmedi. Kişisel verilerin korunmasıyla ilgili yasa tasarısı TBMM'de komisyonda. İnsan Hakları Başkanlığıyla ilgili Paris Şartı'na uygun olarak yeni bir özerk başkanlığın kurulmasıyla ilgili yasa tasarısı Anayasa Komisyonu'nda. Geçtiğimiz toplantıda karar verdik imzaya açmıştık. Bugün o Meclis'e gidebilecektir. Kamu deneticiliğiyle ilgili müstakil gitmesi gereken yasa ortada. Bazı sözleşmeler var müstakil olarak işkenceye karşı mücadeleyle ilgili, onlar da Meclis gündeminde. Dolayısıyla '12 Eylül'de Halk oylaması yapıldı, hiçbir şey gelmedi' denemez. Yeteri kadar şey var. Geriye 2 tane toplu olarak göndermemiz gereken yasa var. Bir tanesi askeri ceza mevzuatıyla ilgili konudur. Onun üzerinde ciddi olarak çalışıyoruz. Ümit ediyoruz ki kısa süre içerisinde bunu bitirmiş oluruz. Onu da hemen göndereceğiz. Arkasından sendikal ve sosyal haklarla ilgili bir paket var. Bununla da ilgili, ilgili bakanlıklardan görüş istedik. Her birisinden üçer, beşer madde kendisini ilgilendiren tasarılar, taslaklar geldi. Bunları da birleştirip askeri ceza mevzuatının arkasından onu da sevk etmiş olacağız."

Çiçek, bir gazetecinin "YAŞ'ın sivilleştirilmesini içeriyor mu?" sorusuna da şu cevabı verdi: 

"Yok hayır. Müstakil bir yasadır Yüksek Askeri Şurayla ilgili. Bizim yaptığımız bu düzenlemeler doğrudan doğruya Anayasa değişikliğine paralel, onunla sınırlı düzenlemelerdir. Yoksa diyelim ki sendikalarla ilgili bir düzenleme yapılacak. Belki müstakil olarak Sendikalar Yasası'nı gündeme getirmek gerekir. Memur sendikalarıyla ilgili yasaları ayrı ayrı gündeme getirmek ama Meclis'in gündemi de ortada. Bunların her birisi 40-50 madde belki daha fazla oluyor. Meclisin bu kadar zamanı olmadığı için biz sadece 12 Eylülde kabul edilen Anayasa değişikliğine paralel, onunla sınırlı olmak üzere bir düzenleme yapıyoruz. Yüksek Askeri Şurayla ilgili Anayasa değişikliğinden sadece bazı kararların yargıya açılmasıyla ilgili bir düzenleme var. Yoksa Şuranın yapısıyla ilgili Anayasa'da bir değişiklik yapılmadı ya da mevzuatta bir değişiklik olmadı."

Çiçek, "Görev yapan herkesin sorumlu davranması gerektiğini belirttiniz iki dil ve demokratik özerklik tartışmalarıyla ilgili. Bu sözlerinizi Genelkurmay Başkanlığının açıklamasına istinaden mi söylüyorsunuz?" sorusuna, "Hayır" yanıtını verdi.

ÖSYM değişiyor

Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, "ÖSYM, Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi olarak değiştirilmektedir. Yeni bir yapı oluşturuluyor. Vatandaşlara güven verecek, tamamıyla objektif, bilimsel, teknolojideki en son imkanları da devreye sokmak suretiyle bu konuyla ilgili düzenlemeye ihtiyaç var. Bu kanun tasarısı bugün imzaya açılmıştır" dedi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, bugünkü toplantıda Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) ile ilgili kanun tasarısının ele alındığını bildirdi.

Bakan Çiçek, şöyle konuştu:

"ÖSYM, bildiğiniz gibi, orta öğretimden yüksek öğretime geçmek isteyen öğrencilerin seçilmesi ve yerleştirilmesini sağlamak amacıyla kurulmuştur. Ancak aradan geçen süre içinde sadece bu maksatla değil, birçok kurumun personel alımında burası hizmet veren bir kurum haline gelmiştir. En az 16 kurumla ilgili sınav yapmaktadır. Her yıl 153 sınav merkezinde, Türkiye ve KKTC dahil, 120 bin civarında sınav salonunda yılda 40'a yakın sınav yapıyor. 2010 yılında sınavlara katılanların sayısı 20 milyon 838 bin 830'dur. Dolayısıyla toplumun hemen hemen her kesimini her anlamda ilgilendiren önemli bir görevi bu kuruluş icra etmektedir. Ancak bu kurumun müstakil bir teşkilat yasası yoktur.

Burası bir güven kuruluşudur. Biz buradan çıkan sonuçlara göre kendi kaderimizi, kendi geleceğimizi tayin ediyoruz. Son yaşanan üzücü olay da toplumu derinden etkilemiş ve büyük ölçüde de saygınlığına, itibarına, güvenilirliğine gölge düşürmüştür. O nedenle en başta teşkilat yapısı olmak üzere personel rejimi, bütçesi dahil yeni baştan ele alınmasını gerektirmiştir."

Bu konuda, bugüne kadar bazı tedbirler alındığını ancak tedbirlerin ve yapılanların yetersiz olduğunu belirten Çiçek, şöyle devam etti:

"Bu kapsamda ortaya atılacak bir söylenti bile toplumu derinden etkilemekte ve sınav sonuçlarıyla ilgili vatandaşta ciddi bir güvensizlik meydana getirmektedir. Onun için yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var. Adları aynı olmakla birlikte muhtevası değişiyor. ÖSYM, Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi olarak değiştirilmektedir. Yeni bir yapı oluşturuluyor. Vatandaşlara güven verecek, tamamıyla objektif, bilimsel, teknolojideki en son imkanları da devreye sokmak suretiyle bu konuyla ilgili düzenlemeye ihtiyaç var. Bu kanun tasarısı bugün imzaya açılmıştır. İnanıyoruz ki kısa süre içerisinde parlamentomuz da bunu değerlendirme konusu yapar ve bir an evvel yasalaştırmaya çalışmış oluruz."

"AB'nin PKK'yı terör örgütü listesine alması yetmez"

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısında Avrupa Birliği müzakere sürecinin ele alındığını ifade etti. 16-17 Aralık tarihlerinde Brüksel'de Avrupa Birliği Hükümet ve Devlet Başkanları Zirvesi'nın toplandığını ve sonuç bildirgesinin açıklandığını anımsatan Çiçek, bu konuda Türkiye'yi ilgilendiren hususlar olduğunu söyledi.

Cemil Çiçek, şöyle devam etti:

"Bu bildirgede Türkiye'nin yapmış olduğu son Anayasa değişikliği ile ilgili hususların memnuniyetle karşılanmış olmasını biz de önemsiyoruz. Gerçekten özellikle yargı, temel haklar ve kamu idaresi alanında 12 Eylülde yapılan 26 maddelik değişiklik, hepimizin bildiği gibi vatandaşlarımızın da tasvip ettiği şekilde bir önemli adımdır. Bu da bu bildirgede yer almıştır.

İkincisi Türkiye'de meydana gelen terörist eylemlerin kınanmış olmasını önemli buluyoruz ancak yeterli bulmuyoruz. PKK'nın, AB makamlarınca ve AB'ye üye ülkelerce terör örgütü listesine alınmış olması önemli. 2002'den bu tarafa bu örgüt terör listesinde yer alıyor. Ancak bunu listeye almak yetmez, biz bundan daha öte AB'ye üye ülkelerden destek beklediğimizi her vesile ile ifade etmeye çalıştık. Halen örgütün önemli parasal kaynakları, eleman temini, propaganda desteği başta olmak üzere bu ülkelerde büyük ölçülerde faaliyet göstermekte. Çok sayıda 'yasal, gönüllü kuruluşlar' adı altında örgüt faaliyetlerini serbestçe sürdürebilmektedir. Dolayısıyla sadece bildirgelerde Türkiye'de meydana gelen terörist eylemlerin kınanması ve 'Biz PKK'yı terör örgütü olarak kabul ediyoruz' demesi doğrusu bizi tatmin etmiyor ama bu listede halen varlığını sürdürmesi ve bu eylemlerin kınanmış olmasını da olumlu karşılıyoruz."

Türkiye'nin belirli bir süreden beri uyguladığı çok yönlü aktif dış politikası sebebiyle AB makamlarının Türkiye ile daha yoğun bir işbirliğine girme arzusunu da olumlu karşıladıklarını belirten Çiçek, "Bizi üzen nokta şurasıdır; 'rekabet' faslının Belçika dönem başkanlığında açılmasını istedik. Bu konuyla ilgili biz üzerimize düşen çalışmaları yaptığımız kanaatini taşıyoruz. Bununla ilgili yasal mevzuat ve idari birçok işlem tamamlanmış, atamalar da yapılmıştır ama ancak bu başlık henüz açılmış durumda değil. Bunu üzüntüyle karşılıyoruz. Zaten bu konudaki düşüncemizi bir manada üzüntümüzü Sayın Egemen Bağış, Genişlemeden Sorumlu Komiser'e de yazılı bir mektupla bunu açıkça ifade etmiştir" dedi.

Açıklanan bildirgede ve belgelerde Türkiye'nin yasa dışı göçe kaynaklık eden bir ülke olduğunun ifade edildiğini hatırlatan Çiçek, bunun kesinlikle doğru olmadığını vurguladı. Cemil Çiçek, şunları söyledi:

"Türkiye bir geçiş ülkesidir, geri kabul anlaşması bu konuda önemli. Bununla ilgili tamamlanma süreci sürdürülüyor ama Türkiye bütün imkanları ile yasa dışı göçün önlenmesi konusunda her türlü gayreti, çabayı göstermektedir. Türkiye birçok ülke gibi bir geçiş ülkesi olarak maalesef böyle bir durumdadır ama metinlerde bunun kaynak teşkil eden ülke olarak anılması bence doğru değildir, gerçeklerle de bağdaşmıyor."

Türkiye'nin bir devlet politikası olarak AB'ye tam üyelik noktasında kararını ta baştan beri ortaya koyduğunu vurgulayan Çiçek, şöyle devam etti:

"Biz de iktidara geldiğimiz günden beri tam üyelik hedefini yakalayabilmek için birçok yasal ve kurumsal, idari, birincil, ikincil mevzuat da dahil pek çok düzenleme yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Bu sürecin sağlıklı olarak işlemesini arzu ediyoruz ama maalesef 18 fasıl, bir kısım AB ülkesinin kendi iç politika mülahazaları ile belki de bazı noktalardaki ön yargıları sebebiyle maalesef bloke edilmiş durumdadır. Yapılan bu değerlendirmelere bu konulara atıf yapılmamış olmasını üzüntüyle karşılıyoruz. Çünkü biz tam üyelik dışında başka bir statüye razı olmadığımızı, olmayacağımızı hep açık olarak ifade ettik. Ahde vefa, AB değerleri arasında bir anlam ifade ediyorsa iç politik mülahazalarla ve ön yargılarla bloke edilen bu 18 fasıl ile ilgili de AB'nin en kısa sürede bir değerlendirme yapmasını ve kendi durumunu da netleştirmesini bu vesile ile ifade ediyoruz."

Öğrenci kredilerinde yapılacak artış hafta sonuna kadar netleşecek

Bakan Çiçek, 2011'de üniversitelerde okuyan öğrencilerin Kredi Yurtlar Kurumu'ndan alacağı ve almakta olduğu kredilere ilişkin bir çalışmanın bu hafta sonuna kadar netleşeceğini bildirdi. Çiçek, şu an 200 lira olan rakamın 2011'de ne olacağının belirleneceğini ifade etti.

Cemil Çiçek, toplantıda ayrıca kabine üyelerinin hafta sonu yaptıkları gezilerde edindikleri intibaların ve vatandaşların taleplerinin de değerlendirildiğini bildirdi.