"Ham madde ihtiyacı garantiye alınmalı"

Ekonomi Bakanı Zeybekçi, Türkiye'nin 2023 hedefine ulaşabilmesi ham madde ve enerji ihtiyaçlarını sürdürülebilir şekilde garantiye alması gerektiğini söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İZMİR - Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye'nin, çok yakın süreçte artık diğer ülkelerin, ABD'nin, Almanya'nın, İngiltere'nin, Japonya'nın yaptığı gibi ham madde ve enerjiyle ilgili gelecekteki ihtiyaçlarını, sürdürülebilir şekilde garanti altına almak zorunda olduğunu söyledi. Zeybekçi yolsuzluk operasyonu için ise, "Allah'ın izniyle bu da geçecek ve geçti zaten. Bunlar da olmayacak. Artık bu ülkenin sahipleri var" derken, kur artışı içinde "Bu yaşadığmız sıkıntı, tek başına Türkiye'nin kendi ürettiği bir şey değildir, dünyada yaşanan bir etkidir ama biz bu hastalığa biraz da grip virisüyle (17 Aralık operasyonu) beraber yakalandığımız için bize biraz fazla rahatsızlık veriyor" açıklamalarında bulundu.

Zeybekci, İzmir Denizlililer Derneği tarafından Kaya Termal Otel'de düzenlenen yemekte yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 1980'li yıllarda 2,5 milyar dolar yıllık ihracatını, o dönem Turgut Özal'ın açtığı ufukla 2002 yılına kadar geçen süreçte önce 35 milyar dolara, iktidarları döneminde ise 2013 yılında gelinen noktada 152 milyar dolara çıkarmayı başardığını ifade etti.  

Türkiye'nin bu noktadan sonra 2023 yılı için kendisine koyduğu 500 milyar dolarlık hedefe ulaşması için bir yol ayrımına geldiğini ve artık makas değiştirmesi gerektiğini dile getiren Zeybekci, bu aşamada toplam ihracatta halen yüzde 3,5 paya sahip bulunan yüksek teknoloji üretimine geçilmesi gerektiğine işaret etti. İhracatın daha fazla artışının ancak bu şekilde mümkün olabileceğini söyleyen Zeybekci,  şunları kaydetti:  

"Geldiğimiz bu noktada, Gazi Mustafa Kemal'in gösterdiği o muasır medeniyet ve onun üzerine gitmeyi fiili anlamda bir kanun haline getirerek önümüze koyan Başbakanımızın koyduğu hedefe, 2023 yılında 25 bin doların üzeri bir kişi başı mili gelir, 500 milyar doların üzerinde dış gelir, 2 trilyon dolar civarında gayrisafi yurt içi hasılaya ulaşmak için bugünlerde bu makası değiştirmek zorundayız. O büyük hayalleri çok hızlı şekilde gerçekleştirmek zorundayız ve Türkiye önümüzdeki süreçte, çok yakın süreçte artık diğer ülkelerin, ABD'nin, Almanya'nın, İngiltere'nin, Japonya'nın yaptığı gibi ham madde ve enerjiyle ilgili gelecekteki ihtiyaçlarını, sürdürülebilir şekilde garanti altına almak zorundadır. 

Türkiye, dünyada bunun en uygun yerinde oturuyor. Ham madde ve enerji kaynaklarının tam kapısının önde oturuyor Türkiye. Bu enerji ve ham madde kaynaklarının tamamı, tarih boyunca asla kötü bir mazimizin olmadığı, bizim 'kültür coğrafyamız' dediğimiz alanda oturuyor. Türkiye yakın gelecekte bu avantajını kullanmalı ve bunu garanti altına almalı. Türkiye aynı zamanda şu anda başkalarının belirlediği tüketim alışkanlıklarına ve tüketim ağlarına hitap eder tarzda üretim yapan bir ülke. Türkiye bunu da değiştirmeli, yani tüketim alışkanlıklarını belirlediği ve tüketim ağlarına hükmettiği bir ülke olmalı. Kültür coğrafyasında, çok kolay yapabileceğimiz bu operasyonla da Türkiye, yine inşallah göreceksiniz, Allah ömür verecek, çok kısa sürede böyle ufuklara doğru açılacak." 

"Çelme takmak istiyorlar"

Zeybekci, bu büyük hedeflere kilitlenen, kendi kültür coğrafyasında bu söylemlerle büyük ideallere doğru koşan Türkiye'nin, zaman zaman alışık olduğu durumlarla karşılaştığını anlatarak "Sağdan soldan etraftan ayağına çelme takılır. Bir yerlerden, bir şekilde gözüne ışık tutulur, gözümüz kamaştırılmaya, ayağına çelme takılarak tökezletmeye çalışılır. Biz bunlara alıştık. Biz bunları da hamdolsun gelip geçeceğiz" değerlendirmesini yaptı. 

Türkiye'nin geçen yılın mayıs ayında, 30 yıllık borç ilişkisi bulunan IMF'e olan borcunu sıfırladığı, gecelik faiz oranlarını gelişmiş ekonomiler seviyesine çektiği, üçüncü havalimanı, üçüncü boğaz köprüsünün yapımları için adım attığı, iki nükleer santral ihalesini gerçekleştirdiği bir dönemde, Gezi Parkı odaklı olaylarla karşı karşıya kaldığını hatırlatan Zeybekci, bu olaylarda yer alanların temsilcileriyle yapılan görüşmelerde hükümetten Gezi Parkı ile hiç ilgisi olmayan üçüncü köprü ve havaalanı ile nükleer santral projelerinin durdurulmasının istendiğine dikkati çekti.  

Zeybekci, Türkiye'nin ilerlemesine set çekmek için yapılan bu girişimlerin sonuçsuz kaldığını, başarılamadığını ancak son dönemde farklı şekilde aynı amaca ulaşılmaya çalışıldığını ifade ederek, şöyle devam etti:  

"Maalesef son günlerde, en son yaşadığımız olaylarda buna yönelik. Mahkeme kararı detaylarına girmeyeceğim ama mahkeme bir karar verdi. 32 çuvalın içindeki klasörlerin mührü dahi açılmadan, bin 5 sayfalık gerekçesi var. O gerekçesiyle ilgili 15 dakikada karar vererek bazı firmaların ve işadamlarının, dünya çapındaki en büyük müteahhitlerin şirketlerinin mal varlıkları donduruldu. Kim bunlar biliyor musunuz, üçüncü havaalanını yapacak olan, üçüncü köprüyü yapacak olan, hidroelektrik santralleri, nükleer santralleri,  Marmara'da araçların geçeceği tüp geçidi yapacak firmalar. Bunların üzerine öyle bir leke sürülmek istendi ki uluslararası finans piyasalarında bunlar iş yapılamaz hale getirilsin diye. Aynı operasyon. Allah'ın izniyle bu da geçecek ve geçti zaten. Bunlar da olmayacak, artık bu ülkenin sahipleri var, bu ülkenin, bu milletin evlatları, bu ülkede böyle şeylere asla ve asla müsaade etmeyecek, bunlar asla prim bulmayacak"  

Döviz kurlarındaki artış 

Döviz kurlarındaki artışı da değerlendiren Zeybekci, bunun sadece Türkiye'nin yaşadığı sıkıntılardan kaynaklanmadığını aktardı. 

ABD Merkez Bankasının 25 Mayıs'ta aldığı kararla o güne kadar her ay piyasaya sunduğu 85 milyar dolar para arzını düşüreceğini açıkladığını hatırlatan Zeybekci, şöyle konuştu:  

"Bu söylenti çıktığı andan itibaren en hızlı gelişen 7-8 ülke; Türkiye, Brezilya, Arjantin, Güney Afrika, Hindistan, Çin gibi ülkeler. Buralarda, kendi mili paralarında aşağı doğru bir süzülme başladı. Bu süzülme başladığı andan itibaren, içlerinde en iyi olan, en az düşen ülke Türkiye'ydi. Diğer ülkeler, yüzde 10'ların üzerinde bir aşağı süzülme yaşarken, Türkiye bu meseleyi yüzde 4-6 aralığında tutmayı kendiliğinden başarıyordu, ta ki 17 Aralık'a kadar. 17 Aralık'ta maalesef bize yakışmayan, bizi üzen teşebbüsle Türkiye'yi itibarsızlaştırma teşebbüsüyle bu aradaki mesafe Türkiye aleyhine gelişmeye başladı. Şu anda Türk lirası değer kaybında arada yüzde 10 civarında ekstra bir paket getirdi. Bu yaşadığımız sıkıntı, tek başına Türkiye'nin kendi ürettiği bir şey değildir, dünyada yaşanan bir etkidir ama biz bu hastalığa biraz da grip virüsüyle (17 Aralık operasyonu) beraber yakalandığımız için bize biraz fazla rahatsızlık veriyor. Ama şundan emin olun: Bütün 7 gelişmekte olan ülkeler dahil ve 25 AB ülkesi dahil kamu maliyesi en sağlam ülkelerden birisiyiz. Kamu borçlarının mili gelire oranı, Türkiye'de yüzde 35 iken, İtalya ve Japonya'da yüzde 200'e yakın, Çin'de 100'ün üzerinde gibi rakamlardadır. Onun için gönlünüzü ferah tutun. Bu ülkede asla ve asla kriz çıkmaz ve çıkmayacak inşallah."  

"Uyuyan dev uyanmalı" 

Nihat Zeybekci, geceye katılan AK Parti İzmir Büyükşehir Belediyesi başkan Adayı Binali Yıldırım'a da destek verdi.  

İzmir, Denizli ve Aydın illerinin gelişmesi ve kalkınmasının birbirine bağlı olduğunu ve bu üç ilin bulunduğu Menderes havzasının sahip olduğu imkanlarla "uyuyan dev" konumunda durduğunu anlatan Zeybekci, "İnşallah önce İzmir'i uyandırarak çünkü önce baş uyanacak, sonra arkası kendiliğinden peşisıra gelecek. Bunun için de ben değerli ağabeyimi, çok değerli bakanımı, Türkiye'nin yollar anlamında fatihi olan Binali Yıldırım'ı siz Denizlililere emanet ediyorum" dedi.  

İzmir Denizliler Derneğince düzenlenen akşam yemeğine, İzmir Valisi Mustafa Toprak, Denizli Valisi Abdülkadir Demir, Belediye Başkanı Osman Zolan da katıldı.