"İktidar inadı bırakmalıdır"

Baykal, Tekel işçilerinin eylemine ilişkin olarak hükümetin biran önce soruna çözüm bulması gerektiğini belirtti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA – CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Tekel işçilerinin eylemine ilişkin olarak hükümetin biran önce soruna çözüm bulması gerektiğini belirterek, "Sorun bir vicdan sorunu haline gelmiştir. İnadı bırakmak ve bu insanların haklı taleplerine cevap vermek gerekir" dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Deniz Baykal başkanlığında toplandı. Alınan bilgiye göre, gündemdeki konuların değerlendirildiği toplantıda, Tekel işçilerinin eylemi de ele alındı.

Baykal, eylemin artık sıradan bir işçi direnişi olmaktan çıktığı ve ülkedeki pek çok sorunun gündeme gelmesini sağladığını belirtti. Tekel işçilerinin eylemine çeşitli kesimlerin verdiği desteğin de ülke açısından gurur verici olduğuna işaret eden Baykal, "İktidar artık daha fazla inat etmemelidir. Bu sorun bir vicdan sorunu haline gelmiştir. İnadı bırakmak bu insanların haklı taleplerine cevap vermek gerekir" dedi.

Toplantıda "Anayasa değişikliği" konusu da gündeme geldi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son açıklamalarının değişiklik paketini referanduma götürmeye çekindiğini gösterdiğini ileri süren Baykal, "Başbakan'ın esas korkusu referandum. Biz diyoruz ki keşke referanduma götürse de halktan boyunun ölçüsünü alsa. Ancak bunu halkın karşısına götürmekten korktukları anlaşılıyor" görüşünü savundu.

Deniz Baykal, Doğan Grubuna verilen vergi cezasının bir bölümünün mahkeme tarafından iptal edilmesine ilişkin verilen da kararın, medyaya dönük baskıların hukuki bir dayanağının olmadığını gösterdiğini iddia etti.

TBMM'de yaşanan gerginlik

Bu arada CHP, Merkez Yönetim Kurulu, "Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın dün yaşananlar nedeniyle TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu ve İstanbul milletvekili Çetin Soysal'dan özür dilemesi talebinde bulunma" kararı aldı.

Arınç'ın Meclis Başkanvekili'nin odasına "izinsiz ve davetsiz olarak girmesinin bugüne kadar yaşanmamış bir olay olduğu" değerlendirmesinde bulunan MYK, yaşananın yürütmenin yasama üzerindeki baskı kurma isteğini yansıttığını ileri sürdü.

MYK, CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal'ın "alkollü olduğu" yönündeki sözleri de "iftira" şeklinde değerlendirerek, bu tür iftiraların kabul edilemez olduğunu belirtti.

Mumcu: Arınç'a densizliği yakıştıramadım

TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, TBMM Genel Kurulunda dün akşam yaşanan tartışmayla ilgili, "Sayın Arınç'ın sergilediği tavır, kesinlikle bir baskıdır, şiddettir. Elinden gelse, imkan bulsa, fiziki şiddet uygulamaktan bile çekinmeyecek durumdaydı" dedi.

Mumcu, yaptığı yazılı açıklamada, dün akşam TBMM Genel Kurulunda meydana gelen olaylar hakkında dün Başkanlık kürsüsünden bir açıklama yaptığını anımsattı.

Ancak Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın bugün yaptığı basın toplantısının, birkaç noktaya daha açıklık getirilmesini gerekli kıldığını kaydeden Mumcu, tartışmayla ilgili şunları ifade etti:

"Verilen arada kürsü arkasında Katip Üye sayın Murat Özkan ile oturduğumuz sırada, sayın Arınç hışımla odaya girip Meclisi yönetemediğimi, Başkanlık kürsüsüne yakışmadığımı ileri sürmüştür. Kendisine, Meclisi İçtüzüğe uygun yönettiğimi, kürsüye yakışıp yakışmadığımın takdirinin ise kendisine ait olmadığını söyledim. Ara verilmeden önce AKP Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı'yı neden uyardığım konusunda sorgulamaya kalkışması üzerine, bunun Meclisi yöneten başkanvekilinin takdiri olduğunu, bu takdire karışmaya hakkı olmadığını belirttim.

CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal'ın ceketini iliklemeden kürsüye gelerek Başkanlık Divanına saygısızlık ettiğini, sarhoş taklidi de yaparak, Soysal'ın sarhoş olduğunu iddia edip, kendisinin Meclisi yönetirken böyle şeylere izin vermediğini söylemesi üzerine, 'Siz nasıl konuşuyorsunuz? Sarhoş olduğunu nereden biliyorsunuz? Ayrıca sizin Meclisi nasıl yönettiğiniz de herkesin belleğinde' dedim. Meclisi yönetemediğimi, kötü yönettiğimi yineleyince, nasıl yöneteceğimi kendisinden öğrenmeyeceğimi ifade ettim. Sayın Arınç'tan sonra AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş da Başkanlık odasında aynı esef verici tavrı sergilemiştir, Elitaş'ı da kınıyorum."

"Anayasaya aykırı"

Yaşanan olayların "biat kültürünün biçimlendirdiği insanların, dillerinden düşürmedikleri demokrasiyi, demokrasinin temeli olan kuvvetler ayrımını, kuvvetlerin birbirinden bağımsızlığını aslında içlerine sindiremediklerini gösterdiğini" savunan Mumcu, "Anayasanın 94. maddesini hatırlatan, İçtüzüğü gayet iyi bildiğini söyleyen Arınç'ın, aynı İçtüzük gereğince ne yapılması gerektiğini de iyi bilmesi gerekir. Ayrıca Anayasa Mahkemesinin 1970/32 esas sayılı kararının da Başkanvekillerinin parti grup toplantılarına katılmasını Anayasaya aykırı bulmadığını da bilmesi gerekir" dedi. Mumcu, şunları kaydetti:

"Genel Kurul adabını iyi bildiğini iddia eden sayın Arınç, Bakanlar Kurulu üyesi olduğunu, ne kadar örtbas etmeye çalışırsa çalışsın, sergilediği tavır, yürütmenin yasamaya baskısından başka bir şey değildir. Başkanvekillerini birbiriyle mukayese etme şeklinde sergilediği, en hafif deyimle densizliği de kendisine yakıştıramadım. Öte yandan, 'emanetçilik' görevine soyunan sayın Arınç'ın buna ihtiyaç duymasını da hayret ve ibretle izledim.

Kendisi, Hukuk Fakültesinde Uğur Mumcu'nun da derslerine girdiğini söylemek gereğini duymaktadır. Ama öyle anlaşılıyor ki onun verdiği hukuk derslerini ya iyi algılayamamış ya da o derslerde bulunmamıştır. Sayın Arınç'ın sergilediği tavır, kesinlikle bir baskıdır, şiddettir. Bir kez daha kınıyorum; çünkü elinden gelse, imkan bulsa, fiziki şiddet uygulamaktan bile çekinmeyecek durumdaydı."