"Otomotiv Strateji Belgesi" ne kadar stratejik?
Süleyman DİLSİZ
Otomotiv sektörü güçlü olan ülkelerin sanayi ve bilgi gücünün de rekabetçi olduğu, milli gelirlerinin de sürdürülebilir olduğu artık bir gerçek. Türk otomotiv sektörünün geleceğini şekillendirecek ve 2020'lerin yol haritasının belirlendiği strateji belgesi kamuoyuyla paylaşıldı.Sektörün sivil örgütlerince çeşitli zeminlerde dillendirdikleri problemler, sanayiinin en yetkili merci tarafından da gündeme getirilerek, yol haritası belirlenmiş oldu. Bu tür belgelerin belki de en önemli faydası da kamunun sektörel reflekslerini geliştirmesi.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan belgeyle; Ar-Ge altyapısını iyileştirme, şirketlerin tasarım, üretim, markalaşma becerilerini artırma, sektörün iç ve dış pazarlarını geliştirme, mevzuatı güncelleştirme ve fiziki altyapıyı düzenleme olarak beş ana hedef yer aldı. Bu planla otomotiv sektörünün güçlü ve zayıf yönleriyle fırsat ve tehditlerini belirlendi. Geleceği şekillendirme adına belirlenen hedefler ekseninde bundan sonra eylemler çok önemli.
Aslında Sayın Bakanın sektördeki ihracat gelirindeki düşüş ve ithalattaki artışa dikkat çekmesi ve risk olarak yorumlaması sektörün geleceği adına en stratejik tarafıydı. Çünkü binek otomobiller ve taşımacılık araçlarının aksam ve parçaları 6 milyar dolar dış ticaret açığı bu samimi itirafın ana nedeni.
Belgede, sadece sektör sanayicisinin değil, aynı zamanda tüketicisinin de çevre dostu araçların (elektrikli, hibrit ve emisyon seviyesi düşük diğer araçlar) kullanımını teşvik eden bir vergilendirme sistemi çalışma hedefi tüketim ve çevre bilinci adına da umut verici buldum.
Yüksek istihdam kapasitesi, doğrudan yabancı sermayenin en çok yatırım yaptığı, kayıtdışının en az olduğu bu sektöre yönelik her türlü çalışmayı herkesin önemsemesi ve katkıda bulunması gerekiyor. Çünkü ne kadar otomotiv üretimi o kadar milli gelir artışı demek! Ülkemizin otomotiv üretimini artırmak adına önerilerim;
- Kendi otomobil markası oluşturma vizyonu güzel ama, esas olan daha niş pazarı hedefleyen projelere yönelmek. Çünkü dünyada binek araçta maliyet baskısı ve tekelleşen pazar rekabetçi olmayabilir. Bu arada; Karsan'ın New York ve Kanada taksi projesi, Bursa'da üç tekerli elektrikli araç üretimi gibi hali hazırda elimizdeki projelerin desteklenmesi daha stratejik.
- Yurtdışı büyük bir markanın Türk sermayesince satın alınmasının teşviği de stratejik olabilir. Nasıl ki Jaguar Hint'li Tata, Volvo Çinlilerce satın alındıysa,dünya markası bir otomobil firmasının satın alınması stratejik olabilir.
- Dış ticaret açığı verdiğimiz BRIC ülkelerinin otomotiv yatırımlarının yatırımı stratejik. Gümrük birliğiyle sağlanan avantajı AB ve diğer pazarlara yakınlığı dikkate alarak, özellikle Çin ve Hindistan, ana ve büyük yan sanayiler için cazibe oluşturabilir.
- Ülkemizde bulunan ana sanayilerin bazıları bir aracı oluşturan yüz birimim seksen birimimi ithal ederken, bazıları da 52'sini ithal ediyor. Her ikisinin de eşit şartlarda teşvik edilmesi hiç de stratejik değil.
- Almanya ve Fransa sanayiinde çalışan işçilerimizin SPK denetiminde bir yapıyla, sermaye ve bilgi birikimini ülkemize çekmek çok stratejik. Diğer yandan İtalya'da ki çok yoğun sendikal baskıların (cassaintegrazione), üretim maliyetlerini artırması, nüfusun yaşlanması nedeniyle otomotiv yan sanayi yatırımlarının çekilmesi de çok stratejik.
- Türk yan sanayisi bir aracın yüzde 92'sini üretebilecek yetkinlikte olmasına rağmen, ithal malzeme oranının yüzde 62 olması ciddi atıl üretim kapasitesi anlamına geliyor. Yerlileştirmenin teşviği ulusal üretim istikrarı ve savunma sanayiinin gelişimi için çok stratejik.
- Kamunun sanayie bakışı sadece katma değer odaklı. Örneğin ana sanayilere tanınan teşvikten, yan sanayiinin yararlanamadığı, teşvik sisteminin proje esaslı olması gerektiği çok açık. Sektörün gerçeği, örneğin Bursa'da üretim yapan bir ana sanayi elektrik tesisatlarını Gürpınar'da yaptırırken, ucuz işgücünün avantajıyla Bulgaristan'da bulunan fabrika şubesinde ürettirebilir. Dolaysıyla üretilecek katma değerden daha çok değer zinciri odaklı vizyon olması stratejik.
- Sanayiinin İstanbul-İzmit-Kocaeli hinterlandında sıkışmış yapısının Frigya vadisi kentleri kabul edilen Eskişehir-Kütahya-Uşak eksenin kaydırılmasının da rekabetçi maliyetler ve işgücünün demografik fırsatları, sanayiinin Anadolu'ya yayılması açısından önemsenmesi ve teşviği stratejik.
- Bu strateji belgesinin devletin raflarında tozlanmaması için belgede sunulan yol haritasının performans kriterlerini de belirlemek gerekiyor. Örneğin otomobili oluşturan parçalar ve segmentler esaslı ihracat miktar ve döviz endeksleri, parça bazında Ar- Ge teşviklerinin döviz miktar endeksine yansıması, patent sayısı gibi kriterlere göre değişimi kamuoyuyla paylaşılması belgenin inandırıcılığı için stratejik.
Türk sanayisine dinamizm kazandırmak, diğer sektörlere rekabetçi zemin hazırlamak adına otomotiv sektörüne yönelik atılacak her adım ulusal sanayiinin sürdürülebilmesi anlamına geliyor.Sektörün bu belgesi stratejik olabilmesi için yıllardır sektörce bilinen bu problemlere günü kurtaran değil, kalıcı çözüm üreten ve sektörü rekabetçi yapıya dönüştüren yol haritası olması en büyük dileğim. Umuyorum 1964 yılında ülkemizde "Montaj Sanayi Talimatı"nın yayınlanmasıyla yan sanayiinin bugün geldiği nokta gibi bu belgede 2020'li yıllarda otomotivde söz sahibi ülke konumuna getirir.Belgenin stratejik olup olmamasını belirleyecek olan kriter de bu olsa gerek.