"Silivri'de yeniden yargılama şartı doğdu"
Yolsuzluk suçlamalarının faillerinin hep tanıdık isimler olduğunu söyleyen CHP'li vekil Kart, Silivri ve bağlı yargılamalarda, yargılamanın yeniden yapılması şartlarının doğduğunu, hükümetin sorumluluktan kaçtığını savundu
KONYA - CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, "Silivri ve bağlı yargılamalarda, yargılamanın yeniden yapılması şartları çoktan doğmuş durumdadır. Burada hükümet, kendisini bu sorumluluğun dışına çıkarmaya çalışıyor" dedi.
Kart, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'de son 10 gün içinde kamuoyuna yansıyan yolsuzluk ve hukuksuzluk suçlamalarının faillerinin hep tanıdık isimler olduğunu söyledi.
Türk Telekom'un 2005 yılında yapılan özelleştirmesinin ardından şirketin denetim kurulunun, biri Hazine temsilcisi olmak üzere üç kişiden oluşturulduğunu anlatan Kart, o dönem Başbakanlık Müstaşarı olan İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın 18 Mart 2008 tarihinden itibaren Ojer Firmasını temsilen Türk Telekom A.Ş. Denetim Kurulu üyeliği görevinde bulunmasını eleştirdi.
Seydişehir Eti Alüminyum özelleştirmesi ile Çalık Grubu ve Halk Bankası ilişkilerine de değinen Kart, "Çalık Grubu'nun Halkbank'tan aldığı 375 Milyon Dolarlık kredinin ödeme şartlarını yerine getirmediği halde 170 milyon Dolarlık yeni bir kredinin verildiği ve bu yeni kredinin de teminatlandırılmadığı bilinmektedir" dedi.
Gelir dağılımı adaletsizliğinin ve yoksulluğun uçurum boyutlarına vardığı bir dönem yaşandığını, bu dönemde siyaset, işadamı, devlet nüfuzunun kötüye kullanılması ilişkileri içinde kamu alanları ve ormanlar üzerinden çıkar yapılanmasının gerçekleştirildiğini ileri süren Kart, "Bu çerçevede Ali Ağaoğlu'nun Başbakan ile resmi mekanlarda kaç kez ve hangi konuları görüştüğü hususu önem kazanmaktadır" ifadelerini kullandı.
Yeniden yargılama tartışmaları
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kart, Ergenekon ve Balyoz davalarında yeniden yargılamanın hukuki açıdan mümkün olup olmadığı sorusu üzerine şunları kaydetti:
"Silivri ve bağlı yargılamalarda, yargılamanın yeniden yapılması şartları çoktan doğmuş durumdadır. Burada hükümet, kendisini bu sorumluluğun dışına çıkarmaya çalışıyor. Ne diyor, Sayın Bekir Bozdağ ve diğer sözcüler? 'Efendim hata yapmış olabiliriz' diyor. Oysa onlarca, binlerce örnekten biliyoruz ki her ne yapılmış ise hükümetin talimatları ve sorumluluğu doğrultusunda yapılmıştır. Dolayısıyla başka suçlamalar, başka suç ilişkileri bir tarafa en hafif deyimiyle söylüyorum, hükümet bu yapının oluşmasında görevi kötüye kullanma boyutu sebebiyle, diğer unsurları bir tarafa bırakıyorum, o yönüyle de hükümetin adli anlamda, anayasal anlamda sorumluluğu söz konusudur. Bunu hiçbir hukuki düzenleme ile ortadan kaldıramazsınız.
Kaçınılmaz olarak bu süreç yaşanacaktır. Orada yeniden yargılamaya yol açan o mekanizmaların tamamı legal, illegal unsurların tamamı, o yeniden yargılamalarla bağlantılı olarak ayrıca anayasal boyutuyla ve ceza hukuku anlamında adli boyutuyla yargılanacaklardır. Hükümetin şu andaki çaresizliği oradan geliyor. Bir taraftan suçu bir yerlere yıkmak bir taraftan kendisini o sorumluluğun dışına çıkarmak. Ama bunu hiçbir hukuk allamesi başaramaz. Yani hükümet bu noktada kendi sorumluluğunu, anayasal sorumluluğunu, adli sorumluluğunu ortadan kaldıramaz"