"Türkiye büyüme masalıyla karşı karşıya"
AKP'nın 11 yıl sıcak parayla ekonomiyi yönettiği eleştirisinde bulunan CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Dolar boldu, hep böyle olacağını düşündüler. Ekonomi politikası oluşturmadan kendilerini küresel gelişmelere tümüyle teslim ettiler" dedi.
ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bir büyüme masalı ile karşı karşıya olduğunu vurguladı. Türkiye'nin uzun bir tarihsel süreci ele alındığında yıllık ortalama büyümesinin yüzde 5.1 olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "AKP iktidarı döneminde yüzde 5 oldu. Darbe olmadı, dünyanın sıcak parası vardı. Bir büyüme masalı, bir gelişme masalıyla toplum uyutuldu" dedi.
Kılıçdaroğlu, Ekonomi Muhabirleri Derneği'nde (EMD) ekonomi muhabirleriyle kahvaltıda bir araya geldi. Toplantıda, Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ve Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak da yer aldı.
Kılıçdaroğlu, yaptığı sunuş konuşmasında ekonomide bir politika oluşturulması gerektiğini belirterek, ekonomik açıdan herkesin mutlu olacağı bir Türkiye'yi nasıl yaratabileceğini, oluşturabileceğini siyasi iktidarın düşünmesi gerektiğini vurguladı. Bugün içinde bulunulan ekonomik koşulların, bir ülkenin tek başına karar alacağı bir dünya olmadığının altını çizen Kılıçdaroğlu, ABD Merkez Bankası'nın aldığı kararın bütün dünyayı etkilediğini, Türkiye'yi de etkilediğini belirtti. Kılıçdaroğılu, ABD Merkez Bankası'nın aldığı bu kararların Türkiye ekonomisine faturasının ne olduğuna ilişkin olarak bir çalışma yaptırdığını bildirdi. Mayıs 2013'ten, 20 Eylül 2013 arasında son yaşanan krizin ekonomiye faturasının ne olduğunu ortaya koyduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin toplam döviz açık pozisyonu nedeniyle uğradığı kur farkı zararının 47 milyar TL olduğunu söyledi. Bunun 17 milyar TL'si reel sektörün kur farkı zararını oluşturduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Faizlerdeki sıçrama nedeniyle, elinde Hazine kağıdı tutan yurtiçi yerleşiklerin son 4 aydaki zararı 13.5 milyar TL. Borsaya kote edilen şirketlerin değerlerindeki erime 97 milyar TL. Toplam oluşan zarar 157.5 milyar TL. Bu aynı zamanda bizim GSYH'nın yüzde 9.8'ini, yaklaşık yüzde 10'unu oluşturuyor. Çok büyük bir rakam. Bu rakamlar, diğer ülkelerle kıyaslandığında faturanın en ağır çıktığı ülke Türkiye. Artık bugün, gerek yurtiçinde, gerek yurtdışında, Türk ekonomisinin en kırılgan ekonomi olduğu konusunda görüş birliği içindeler" diye konuştu.
Türkiye'nin 2023'te en büyük 10 ekonomi arasına girme şansı yok
AK Parti'nin 11 yıl sıcak parayla ekonomiyi yönettiği eleştirisinde bulunan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"Dolar boldu. Hep böyle olacağını düşündüler. Ekonomi politikası oluşturmadan kendilerini küresel gelişmelere tümüyle teslim ettiler. Böyle bir politika izlendi. Buna ekonomi politikası denmez. Buna ekonomide teslimiyet politikası denir. Dışarıda alınan karara kendinizi teslim ediyorsunuz. Bu politikayla Türkiye'nin 2023'te, dünyanın milli gelir açısından en büyük 10 ekonomisi arasına girme şansı yoktur. Kendimizi kandırmayalım. Somut örneği şöyle: 1987'de ilk 20 arasında 14. sıradayız. 2012 iki basamak gerilemişiz, 16. sıradayız. Şimdi bir basamak daha gerileyerek, 17. sıradayız. İki ülke daha önümüzdeki süreçte bizi geçerse, ilk 20'de yer almayacağız. Halkı kandıran bir ekonomi yönetimi var. Başbakan ısrarla, ilk 10'a gireceğiz diye umut pompalıyor. İlk 10'a girmek hepimizin ortak arzusu zaten. Kim ilk 10'a girmeyeceğiz diyebilir. Ama bu politika ile bizim ilk 10'a girme şansımızın sıfır olduğunu ekonomi muhabirleri toplantısında ben söylüyorum. Bu politikayla devam edilmesi halinde önümüzdeki süreç bunu gösterecektir. Neden giremeyiz? Dünya sanayi üretimi ligine de baktık. Acaba orada durum ne diye. 1990 yılında dünya sanayi üretimi liginde ilk 20'de 13. sıradayız. 2000 yılında 15. sıradayız. 2010'de ise ilk 15'te bulunmuyoruz. Yani oradan da bizi dışlamışlar. 2002'de her 100 dolarlık imalat için 27 dolar ithalat yapıyorduk. 2007'de 100 dolarlık imalat için 39 dolara çıktık. 2011'de her 100 dolarlık imalat için 43 dolar ithalat yapıyoruz. Üretimi ithalata bağlı olan bir ekonomi haline geldik. Nedeni doların çok ucuz olması, Türk Lirasının beklenenin üzerinde değer kazanması, Türkiye'de üreticinin ve üretimin cezalandırılması..."
Son 11 yıl, Türkiye'nin ekonomide borçlanma hikayesidir
"İhracatın iyi gittiği söyleniyor. Daha da iyi olmasını isteriz" diyen Kılıçdaroğlu, ihracatın Türkiye'ye döviz getireceğini, milli geliri ve kişi başına geliri artıracağını ifade etti. Ama siz orta gelir tuzağından çıkıp, gerçekten ilk 10'a giren bir ülke konumunda olmak istiyorsanız, ihracatta katma değeri yüksek ürünlerin fazla olması gerektiğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:
"Bu tabloya da baktık. Acaba biz ihracatımızda katma değeri yüksek ürünleri her yıl artıp yolumuza devam edebiliyor muyuz diye. 2002 katma değeri yüksek ürünlerin yüzde 6.2 , 2011 toplam ihracat içinde katma değeri yüksek ürünlerin ihracat içindeki yeri yüzde 2.8. Yaklaşık 4 puanlık gerileme var. Şu soruyu biz kendimize sorduk. Üretmeden gelir yaratmadan, sadece tüketerek bu süreci nasıl götürürüz. Tek bir yanıtı var borçlanarak, ona da baktık. Aslında son 11 yıl Türkiye'nin ekonomide borçlanma hikayesidir. Yurtiçi, yurtdışı, kişi başı. Belki ekonomi tarihinde çok önemli yeri var. Aslında dramatik tablodur. Geleceği satma tablosudur. Çocuklarımıza gelecek bir Türkiye bırakmama, güvenli bir Türkiye bırakmama tablosudur. 11 yılın ekonomi hikayesi budur. Borçlanma hikayesidir. AKP'den önce, bütün Türkiye cumhuriyeti hükümetlerinin borçlandıkları miktar 130 milyar dolar. Sadece AKP hükümetleri döneminde ise 350 milyar dolar. Müthiş bir borçlanma. Toplam döviz yükümlülüğüne baktık 2002'de 148 milyar dolar, Temmuz 2013 itibarıyla bu rakam 4.3 kat artarak 148 milyar dolardan 638 milyar dolara çıkmış."
Reel sektörü masaya yatırdıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, 2002'de reel sektörün şirketlerinin döviz yükümlülüğünün 31.6 milyar dolar iken, şimdi aynı rakamın 251 milyar dolara ulaştığını kaydetti.
Vatandaşların bankalara tüketici kredisi borcu 2.2 milyar TL
Kılıçdaroğlu, vatandaşların bankalara tüketici kredisi borcunun 2.2 milyar TL olduğunu vurgulayarak, bu rakamın 2013 yılının Temmuz ayında 229 milyar TL'ye ulaştığını bildirdi. Aynı dönemde vatandaşın kredi kartı borcunun 4.3 milyar TL'den 79 milyar TL'ye çıktığını belirten Kılıçdaroğlu, bunun çok büyük bir rakam olduğunu bildirdi.
IMF'nin dikkatinden kaçmadı
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin içinde bulunduğu koşulların Uluslar arası Para Fonu'nun da (IMF) dikkatinden kaçmadığını vurguladı. Geçtiğimiz günlerde IMF'in önemli bir veri açıkladığını anımsatan Kılıçdaroğlu, "Buna göre Türkiye'deki her bin yetişkinin 875'inin bankalara borçlu olduğunu açıkladı. Türkiye'nin, Singapur'dan sonra, bankalara en çok borçlu vatandaşa sahip ülke olduğunu ortaya koydu" dedi.
Kılıçdaroğlu, gelinen son noktada bankalara borcunu ödeyememiş vatandaşların toplam sayısının 2 milyon 600 bin kişiyi bulduğunu kaydederek, "Bu vatandaşların morotoryum ilan etti, biz borcumuzu ödeyemiyoruz diye. Önümüzdeki günlerde bu politikalar devam ederse bu sayının doğal olarak artacağını hepimiz biliyoruz" şeklinde konuştu.
Türkiye büyüme masalıyla karşı karşıya
Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bir büyüme masalıyla karşı karşıya olduğunu vurguladı. Türkiye'nin uzun bir tarihsel süreci ele alındığında yıllık ortalama büyümesinin yüzde 5.1 olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"AKP iktidarı döneminde yüzde 5. Darbe olmadı, dünyanın sıcak parası vardı. Büyük masallar anlatılıyordu. Rakamlar bize ait değil. Rakamlar devletin. Bir büyüme masalı, bir gelişme masalıyla toplum uyutuldu. Bu gerçeği halka anlatmak benim sorumluluğum kadar ekonomi muhabirleri olarak sizin de sorumluluğunuz. Halk gerçekleri öğrenmek ister."
Yarattığımız katma değeri hakça paylaşmıyoruz
Kılıçdaroğlu, Japonya ile Türkiye'yi kişi başına düşen gelir açısından karşılaştırdı. Japonya'nın kişi başına milli gelirinin Türkiye'nin 7.5 katı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Dünyanın süper güçlerinden biri Japonya. Ama bizimle çelişen bir tablosu var. Bizim dolar milyarderi sayımız, Japonya'nın iki katı. Japonya'da dolar milyarderi sayısı 22, bizde 43. Yani yarattığımız katma değeri hakça birlikte paylaşamıyoruz. Onun için Kayseri'deki baba küçücük kız çocuğunu alıp, bakanın yanına gidip, ‘Bunun okul masraflarını ben karşılayamıyorum. Siz karşılayın' diyor. Eğer siz Türkiye'de dolar milyarderi sayısını Japonya'nın iki katına çıkarıyorsanız, herkesin oturup düşünmek lazım" dedi.
Türkiye'nin 224 milyar dolara ihtiyacı var
AKP iktidara geldiğinde Merkez Bankası'nın kasasında her 100 dolarlık kısa vadeli dış borcu için Merkez Bankası kasasında 172 dolar rezerv olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Dolayısıyla ekonomi kırılgan değildi. Şimdi her 100 dolarlık kısa vadeli dış borç için Merkez Bankası kasasında 102 dolar rezerv var. 70 dolar azalmış durumda. Bu oranı diğer ülkelerle de karşılaştırdı arkadaşlar. Her 100 dolar karşılığında Merkez Bankaları'nda Endonezya'da 252 dolar, Güney Kore'de 258 dolar, Hindistan'da 322 dolar, Meksika'da 228 dolar, Brezilya'da bin 145 dolar. Neden bizim kırılgan bir ekonomiye sahip olduğumuzu bu rakamlar ortaya koyuyor. Önümüzdeki bir yıl içinde çevrilmesi gereken dış borç 164 milyar dolar. 60 milyar dolar cari açığı da buna ilave edildiğinde, Türkiye'nin 224 milyar dolara ihtiyacı var" şeklinde konuştu.
Türkiye ekonomisini endişeyle izliyorlar
Bütün ekonomi çevrelerinin Türkiye ekonomisinin endişe ile izlediğini savunan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"AKP hükümetinin bir ekonomi politikası olmadı. Böyle bir politikaya ihtiyaç duymadı. Çünkü dolar çok rahat bulunuyordu. Düşük faizlerle borçlanıyordu. Bunun hep böyle devam edeceğini düşündüler. Başkaları tedbir aldı, bizimkiler almadı.Merkez Bankası bağımsızlığını kaybetmiş durumda. Dünyada saygınlığı olan bir Merkez Bankası yok artık. Ekonomide bütün tartışmalar gaz fren üzerinden gitti. Nasıl bir ekonomi yönetimidir? Çok başlı bir ekonomi yönetimi var. Vatandaşın derdini dinleyen kimse yok. Vatandaş derdini anlatacak yer bulamıyor, makam bulamıyor. Bakana anlatsa polis alıp götürecek. Ya da hakaret işitecek. Çözüm istiyor vatandaş."