"Türkiye güvenilir bir liman"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hollande için verdiği yemekte Türkiye ve Fransa'nın, küresel ve bölgesel birçok konuda bakış açıları ve politikaları büyük ölçüde örtüşen iki ülke olduğunu belirtti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'ye resmi ziyarette bulunan Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande onuruna Çankaya Köşkü'nde yemek verdi. Gül ve Hollande, davetlileri Büyük Şeref Kapısı'nda karşıladı. 

Yemeğe, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Milli Savunma Bakanı İsmet Yıldız, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan ile Hollande'ın heyetindeki Fransız bakanlar ve çok sayıda davetli katıldı.  

Cumhurbaşkanı Gül, yemekteki konuşmasına, Hollande ve heyetini Türkiye'de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladı. Fransa'nın eski cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın 1992'deki ziyaretinden 22 yıl sonra gerçekleşen ziyaretin tarihi önemi olduğunu vurgulayan Gül, "Ziyaretinizin, köklü bir mazisi bulunan ilişkilerimizin, tarihi derinliğine yakışır seviyelere taşınması bakımından mihenk taşı teşkil edeceğine inanıyorum" diye konuştu. Gül, Hollande'ın heyetindeki bakanlar ve iş adamlarının ziyarete verilen önemi en güzel şekilde gösterdiğini ifade etti.  

Türkiye ve Fransa'nın tarih boyunca çok yakın ilişki içinde olduğunu anımsatan Gül, sözlerine şöyle devam etti: 

"Akdeniz ve merkezi Avrupa ekseninde paylaştığımız ortak kader, Fransa ile Osmanlı Devleti arasındaki ilişkilerin temellerinin 16. yüzyılda atılmasını sağlamıştır. Böylelikle, Avrupa tarihinde farklı dinlere mensup iki ülke arasında ilk ittifak anlaşması 1536'da imzalanmıştır. Siyasi, diplomatik ve ticari alanda başlayan ilişkilerimize, zamanla çok zengin beşeri boyutlar da eklenmiştir. Bugün Fransız kahvaltı kültürünün vazgeçilmez unsuru olan 'kahve',17'nci yüzyılda bu topraklardan size gelmiştir. 

Batı dünyası da bu toprakları ve kültürü, İstanbul'dan 'dünyanın başkenti' olarak bahsedecek kadar şehrin büyüsüne kapılan ve Türkiye'ye yerleşmeye karar veren Fransız Lamartin'in gözünden, Piyer Loti'den, Flaubert'den ve De Nerval'den tanımıştır. 

Avrupa Kıtası'nda ortak mazimizin bu kadar köklü, aynı zamanda siyasetten sanata, kültürden hukuka birçok alanda ilişkilerimizin bu denli yoğun olduğu çok az ülke vardır. Günümüzde de köklü bir maziyi ve müşterek değerleri paylaştığımız Fransa ile ilişkilerimizi her alanda derinleştirme irademiz tam ve güçlüdür. Fransa'nın da aynı iradeyi göstermesi halinde, iki ülke halklarının birbirleriyle ilgili toplumsal algılamalarının süratle olumlu yönde değişeceğinden hiç şüphe duymuyorum." 

"Ekonomik ilişkilerin desteklenmesi için geniş imkanlar var"

İkili ilişkilerin ekonomik ve ticari alanda desteklenmesi için de çok geniş imkanlar olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin yatırımcılara sayısız fırsatlar sunduğunu vurguladı. Türkiye'de siyasi istikrarın sağlandığını, Maastricht kriterlerinin büyük ölçüde karşılandığını belirten Gül, makroekonomik göstergelerin güçlülüğüne, finans ve bankacılık sektörünün, ekonomik şoklar karşısındaki sağlamlığına işaret etti. Gül, Türkiye'nin, küresel kriz ortamında, yabancı yatırımcılar için "güvenli bir liman" olduğunu dile getirdi.  

Fransız müteşebbislerin de Türkiye'nin sunduğu imkanlardan yararlandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, iki ülke arasında ticaret hacmini 20 milyar euroya yükselme hedefinin konulduğunu anımsattı. Gül, Hollande'ın çok sayıda Fransız işadamıyla gerçekleştirdiği ziyaretin, ticaretten enerjiye, otomotivden telekomünikasyona kadar uzanan geniş bir yelpazede güçlü bir sinerji oluşturarak, ikili ilişkilere ilave bir dinamik kazandıracağına olan inancını ifade etti.  

"Avrupa'nın özgürlüğü için aynı çatı altında mücadele" 

Türkiye ve Fransa'nın, 2. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana Avrupa'nın özgürlüğü için aynı çatı altında mücadele veren iki müttefik olduğunun unutulmamasını isteyen Cumhurbaşkanı Gül, NATO, Avrupa Konseyi, AGİT, OECD gibi uluslararası platformlarda demokrasi, hukukun üstünlüğü, özgürlük, insan hakları ve serbest piyasa gibi ortak değerler ve ilkeler birlikte mücadele edildiğine vurgu yaptı.  

Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu: 

"Yaklaşık 40 yıl süren bu mücadelenin başarıyla sonuçlanmasında güçlü ittifak ilişkilerimiz çok önemli rol oynamıştır. Bugün Avrupa'da barış, huzur, özgürlük ve refahın sağlanmış olmasında, Soğuk Savaş'ın ardından birçok Avrupalı devletin NATO'ya üye olmasında ve hatta bunların çoğunun AB ile bütünleşmelerinde tarihi ortaklığımızın rolü büyüktür. 

Ortak ilke ve değerlerimiz temelinde her alana teşmil edilen Türkiye-Fransa ortaklığı bugün de önemini korumaktadır. Nitekim, Türkiye ile Fransa, karşı karşıya olduğumuz birçok küresel ve bölgesel konuda bakış açıları ve politikaları büyük ölçüde örtüşen iki ülkedir. Pozitif bir gündemle sürdürülecek Türkiye-Fransa ilişkilerinin, tüm bu meselelerin hallinde müspet bir sinerji oluşturacağı da aşikardır. 

Bu itibarla bölgesel ve küresel meselelerle ilgili yakınlığımızın, ikili ilişkilerimize ve AB üyelik sürecimize mutlaka pozitif biçimde yansıtılması gerektiğine inanıyorum." 

"Avrupa, müşterek çıkarları paylaştığımız bir ortaklık projesi" 

Modern Türkiye'nin, Avrupa ile ilişkileri hiçbir zaman sadece güvenlik eksenli bir bakış açısıyla ele almadığına dikkati çeken Gül, "Bizim için Avrupa, ortak bir maziyi, ortak ilke ve değerleri, bölgesel ve küresel meseleler karşısında müşterek çıkarları paylaştığımız bir ortaklık projesidir. Geçmişinde özgürlük ve güvenliği için büyük fedakarlıklar üstlendiğimiz ve parçası olduğumuz Avrupa'nın, geleceğinde de ortak ilke ve değerlerimiz temelinde yer almak istiyoruz" değerlendirmesini yaptı. 

Türkiye ile AB ilişkilerinin 50 yıllık geçmişi olduğunu anımsatan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: 

''AB üyelik müzakerelerini, ahde vefa ilkesi temelinde sonuna kadar götürmek istiyoruz. Müzakere sürecini tamamlamış ve her alanda Avrupa standartlarını yakalamış bir Türkiye, şüphesiz herkesin yararına olacaktır. 

Dostumuz Fransa'dan geçmişte AB katılım sürecimizde güçlü destek gördük. Ancak zamanla maalesef Paris'te belli tereddütlerin ortaya çıktığına da şahit olduk. Bugün Fransa'nın, Türkiye'nin AB üyelik süreci konusunda yeniden müspet bir yaklaşıma yönelmesini memnuniyetle karşılıyoruz. 

'Avrupa için en büyük tehlike yılgınlıktır.' Bu tespiti, zamanında Cumhurbaşkanı Mitterrand da yapmıştı. Avrupa projesi, her zamankinden daha fazla vizyon, stratejik bakış ve pragmatizm gerektirmektedir. Gelecek kuşaklara ancak bu şekilde heyecan ve umut aşılayabiliriz. Türkiye ve Fransa, hiç şüphesiz Avrupa projesinin geleceğine yeni bir soluk getirebilecek basiret, sağduyu ve liderlik anlayışına sahiptir." 

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasını, Hollande'ın ziyaretinin, köklü ve çok boyutlu ilişkilere her alanda dinamizm kazandıracağına olan inancı dile getirerek bitirdi.