"Türkiye Nereye Gidiyor?"u tartıştılar

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

WASHINGTON - Gezi Parkı protestolarına müdahalenin ardından Türkiye'nin iç ve dış politikasının ABD Kongresi'nde bir kez daha mercek altına alındığı belirtiliyor. Senato Dış İlişkiler Komisyonu'na bağlı Avrupa İşleri Alt Komisyonu'nda "Türkiye Nereye Gidiyor? Gezi Parkı, Taksim Meydanı ve Türk Modelinin Geleceği" konulu bir oturum düzenlendi. 

Amerika'nın Sesi'ne göre, Avrupa İşleri Alt Komisyonu'nda düzenlenen oturuma başkanlık eden Demokrat Partili Connecticut Senatörü Chris Murphy, Türkiye'nin siyasetini değerlendirmeye alma nedenini, "Türkiye'nin, özellikle demokrasisinin kalitesi konusunda aldığı yön, Amerika ve bölge çıkarları açısından büyük önem arz ediyor" sözleriyle izah etti. 
Türkiye'yi son sekiz yıldır üç kez ziyaret ettiğini belirten Senatör Murphy, Erdoğan hükümetinin Türkiye'yi büyük bir bölgesel ekonomik ve siyasi güç haline getirmesini "şaşkınlıkla" izlediğini söylerken bunu "Avrupa ve Amerika'yla ilişkilerine borçlu olduğunu" öne sürdü. 

Türkiye'de siyasi özgürlükler baskı altında
Buna karşın Murphy son dönemde "Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin tartışmalı yasalar geçirdiğini, zaman zaman basın ve son dönemde de siyasi özgürlükleri baskı altına aldığını" savundu. 
Christopher Murphy, Gezi Parkı protestolarına değinirken de Başbakan Erdoğan'ın protestolara yanıtının, "halihazırda olduğu gibi demokratik seçimlerle iktidara gelmiş popüler bir liderden öte, daha çok savunma konumundaki bir diktatörle bağdaştığını" iddia etti. Murphy, "Gezi Parkı protestolarından sonra devam eden tutuklamaların, protestoculara sert muamelenin, (Başbakan'ın) Twitter ve Facebook gibi sosyal paylaşım sitelerini kötülemesinin, bazen ince, bazen de incelikten uzak bir şekilde Yahudi diasporasına ve Batılı hükümetlere suçlamalar yöneltmesinin, Türkiye'yi eleştirenleri olduğu kadar dostlarını da kendinden uzaklaştıracağı" görüşünü de dile getirdi. 
Murhpy, Arap Baharı gibi bölgesel değişimlerin tam anlamıyla Türkiye'nin çıkarına hizmet etmediğini, İsrail'le ilişkilerinin bozulmasının Ortadoğu'daki en önemli istikrar unsurlarından birini tehdit ettiğini, ama iki ülke arasındaki son yakınlaşma sürecinin Amerika'nın bu iki önemli müttefiki arasındaki ilişkileri derinleştirmesini umduğunu da söyledi. 

Jenny white: Erdoğan toplumu kutuplaştırıyor
Senato alt komisyonundaki Türkiye konulu oturumda söz alan konuşmacılardan Boston Üniversitesi Antropoloji Profesörü Jenny White, Gezi Parkı protestolarının "laik-dindar çatışmasından öte iktidar partisine yönelik geniş kapsamlı bir memnuniyetsizlik olduğunu" savundu. 
Türkiye uzmanı Jenny White, "AKP hükümetinin tepki çeken uygulamalarından birinin de şeriatçı el Nusra örgütünün sınırdan serbestçe girip çıkmasına izin vererek Türk toplumunu, özellikle Aleviler ve Sünniler arasında kutuplaştırması olduğu" ifadelerini de kullandı. 

Türkiye'nin başarılı bir demokrsi olup olmayacağı sorgulanıyor
ABD'nin eski Ankara büyükelçilerinden James Jeffrey ise, sözlerine "Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetini şimdilik tehlikede görmediğini, Türkiye'de çok güçlü ve etkili bir siyasi güç olduğunu" söyleyerek başladığı konuşmasında Türkiye'nin içinde ve dışında çok sayıda kişinin ülkenin, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi "başarılı, açık bir demokrasi olup olmayacağını, güvenilir bir güvenlik ortağı olarak kalıp kalmayacağını sorguladığına" dikkati çekti. 
Türkiye'deki gelişmelerle ilgili olarak Amerikalı yetkililerin kamuoyuna yaptığı açıklamalarda kendilerini kısıtladığına dikkati çeken eski Büyükelçi Jeffrey, bunu doğru bulduğunu, Türkiye'nin ve Başbakan Erdoğan'ın "açıkça kınanmasının, geçmiş krizlerde de gördüğü gibi Amerikan yönetimi açısından verimli sonuçlar doğurmayacağını" söyledi. 
Bu arada Ankara'nın ardından Bağdat'ta da görev yapan Jeffrey, Gezi protestolarında Başbakan Erdoğan'ın tavrı ve olaylara Amerika'nın nasıl tepki vermesi gerektiği sorulması üzerine "Erdoğan'ın Irak Başbakanı Nuri el Maliki gibi çoğunlukçu bir bakış açısına sahip olduğunu" savundu. 
Erdoğan'ın protestolara ‘ihanet' gözlüğünden baktığını söyleyen Jeffrey, bunu "yanlış bir tepki" olarak değerlendirdi. Jeffrey bunun "Türk demokrasisini tehlikeye attığını" savını dile getirmekle birlikte, "Türk demokrasisinin öldüğü anlamına gelmediğini, bu süreçte kararın Türk halkına bırakılması gerektiğini" de savundu. 
Başbakan Erdoğan'ın Türkiye için iyi olduğu yönünde görüşünü paylaştığını söyleyen Jeffrey, aynı şekilde Turgut Özal'ın da askerlerin görüşlerinin aksine 1983'te seçilmesinin Türkiye için iyi olduğunu düşündüğünü belirtti. 

Washington Erdoğan'ı "en aklı başında yola" teşvik etmeli
Temsilciler Meclisi'nin Demokrat Partili eski Florida Milletvekili ve Türkiye Dostluk Grubu'nun eski eş başkanı Robert Wexler ise, Gezi gösterilerine ilişkin 
"Protestocuların Başbakan (Erdoğan'ın) idaresine karşı hem tarz hem de içerik olarak yaşadığı hayal kırıklığı, bölgedeki diktatörlük rejimlerine karşı yürütülen ayaklanmalarla hiçbir ilişkiye sahip değil" dedi. Bununla birlikte son protesto eylemlerinin Türk toplumu içindeki bir bölünmeyi yansıttığının da kuşku götürmediğini belirten Wexler, Washington'un Başbakan Erdoğan'ı "en aklı başında yola" teşvik etmesi gerektiğini savundu. 
Erdoğan'ın son on yıl içinde "Türk demokrasisini temel anlamda güçlendirdiğine" dikkati çeken Robert Wexler, "Başbakan Erdoğan, Atatürk'ten bu yana en kayda değer Türk lideri olma yolunda" diye konuştu. 

Başbakan kınanmamalı
Arizona Üniversitesi McCain Uluslararası Liderlik Enstitüsü Başkanı Emekli büyükelçi Kurt Volker da, Türkiye'de yaşanan olaylardan dolayı Başbakan Erdoğan'ın kınanmaması gerektiğini savundu. "Erdoğan'ı kınamamalıyız, ama inandığımız ve Türk halkının büyük kesiminin kendi toplumlarında gerçekleşmesini istediği demokratik değerler hakkında güçlü bir şekilde sesimizi yükseltmeliyiz" dedi.