"Yarışta geri kalmamak için bilim ve teknolojiye önem vermeli"
TBMM Başkanı Şahin, Türkiye'nin önünü açması açısından üniversitelerin lokomotif görevi üstlendiğini söyledi
BARTIN - TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, bir toplumun milletlerarası yarışta geri kalmaması, öne geçebilmesi için bilim ve teknolojiye önem vermesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi.
TBMM Başkanı Şahin, Bartın Üniversitesinin (BÜ) 2009-2010 öğretim yılı açılış töreninde yaptığı konuşmada, hak ve özgürlüklerin yanı sıra demokrasinin gelişimi açısından da üniversitelerin Türkiye'nin lokomotifi olduğunu söyledi.
Bilim ve teknoloji, Türkiye'nin önünü açması açısından üniversitelerin lokomotif görevi üstlendiğini ifade eden Şahin, şöyle konuştu:
"Üniversitesiz ilimiz kalmadı. Üniversitelerin kuruluşlarıyla ilgili düzenlemeler TBMM'ye hükümet tasarısı olarak geldi, ancak parlamentoda tüm siyasi partilerimiz, iktidar, muhalefet el birliğiyle üniversitelerin kuruluşlarına destek verdiler. Bu da Türk demokrasisinin en güzel örneğiydi. Üniversiteler niçin vardır? Üniversiteler milletin ve ülkenin ihtiyaç duyduğu nitelikli insanı yetiştirmek için vardır. Peki nitelikli insana ihtiyaç var mıdır? Kuşkusuz ki, bir toplumun milletlerarası yarışta geri kalmaması, hatta bu yarışta öne geçebilmesi için mutlaka bilim ve teknolojiye önem vermesi en kaçınılmaz görevlerden biridir."
Şahin, bilgiyi en iyi kullanan toplumlara "bilgi toplumu" denildiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bugün bilim ve teknolojide elde edilenler sadece hayatımızı kolaylaştırmıyor, aynı zamanda bilim üretebilen ve bunu en iyi şekilde kullanmayı becerebilen ülkeler ve toplumlar güçlü toplumlar oluyorlar. Bugün, çağdaşlığın ölçüsü bilim olmuştur. Ülkeler arasındaki yarış bu alanda geçmektedir.
Şu an hepimizin cebinde bir cep telefonu var. Dağın başında, dünyanın en ücra köşesindeki kişiyle konuşabiliyorsunuz, üstelik konuştuğunuz kişinin yüzünü de görebiliyorsunuz, o da sizin yüzünüzü görebiliyor. Keşke bunun patenti Türk bilim insanlarına, şerefi milletimize ait olsaydı.
Bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler bunu başaran ülkeleri de dünyadaki gelişmişlik sıralamasında en ön sıralara taşımaktadır. Bugün çağın gelmiş olduğu bilim ve teknolojideki nokta ile Cumhuriyetimiz kurulurken ortaya konan hedef örtüşmektedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, muasır medeniyeti yakalama hedefini, hatta onun önüne geçmeyi hedef koydu."
"139 üniversite, 72 milyonluk bir Türkiye için azdır"
Cumhuriyet kurulduğunda Türkiye'de tek üniversite bulunduğunu, öğretim üyesi sayısının 327, öğrenci sayısının da 1914 olduğuna dikkati çeken Şahin, şöyle konuştu:
"Bugün Türkiye'de her ilimizde bir üniversite var. 139 üniversiteye sahibiz. 3 milyon gencimiz üniversitededir. Almış olduğumuz bu mesafe önemlidir, ancak yeterli değildir. 139 üniversite, 72 milyonluk bir Türkiye için azdır. Daha fazla üniversitelere ihtiyacımız vardır.
Gençlerimizin yüksek tahsil yapma arzularını yerine getirmeliyiz. En hakiki yol gösterici ilimdir. Peki şu anda hangi noktadayız? Üniversite sayısının 250'ye ulaşması Türkiye'nin hedefleri açısından önemli bir rakam olacaktır. Bu hedeflerimizin yanında çeşitli sorunlarımız da var. Liseden mezun her gencimiz üniversiteye giremiyor. Bunun için üniversite sayımızı daha da artırmamız gerekiyor. Üniversiteli gençlerimizin de birçok sorunları var."
Ar-Ge çalışmaları
TBMM Başkanı Şahin, üniversitelerin başarısının Ar-Ge çalışmalarına ayırdıkları pay ile ölçüldüğünü belirterek, şöyle devam etti:
"Üniversitelerimizin araştırma, geliştirme çalışmalarına çok ciddi pay ayırması gerekir. Bundan 7-8 yıl önce tüm üniversitelerimizde Ar-Ge'ye ayrılan pay 86 milyon Türk lirasıymış. Bugün bu rakam 500 milyon Türk lirasına çıkmıştır, ama bu bile yeterli değildir. Mutlaka devlet imkanlarının da seferber edilip üniversitelerimizin araştırma geliştirme bütçelerine çok ciddi kaynaklar ayrılmalı. Ayrılmalı ki, üniversiteler Türkiye'nin kalkınmasında lokomotif görevini layıkıyla yerine getirebilme imkanına sahip olsunlar.
Üniversitelerimiz bilimsel yayın sıralamasında da dünyayla kıyasladığımızda maalesef çok geri, sonlardadır. Dünyada bilimsel yayınlarına atıfta bulunulan öğretim üyesi sayımız çok azdır. Bu bakımdan üniversitelerimizin mutlaka yeni hedefler belirlemeleri gerektiğini düşünüyorum.
Üniversitelerimiz araştırma, geliştirme çalışmalarıyla bir şey yapacaklar, bir şey üretecekler, patent alacaklar. Patent yarışında da üniversitelerimiz dünyayla kıyasladığımızda maalesef arzu edilen noktada değildir. Patent sayımızda son yıllarda ciddi artış vardır, ama bunları daha da artırmamız gerektiği kanaatindeyim.
Şu anda 100 bin olan öğretim üyesi sayımızın da artması gerekir."