Rantlar neden yeterince vergilendirilmiyor?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ahmet ARSLAN

SMMM, Eski Muhasebat Başkontrolörü

Rant, genel olarak, belirli bir süre içinde emek verilmeden sağlanan kazanç olarak tanımlanmaktadır. Bu tür bir kazanç genellikle taşınmaz varlıklardan elde edildiğinden rantı taşınmazların değerlenmesi veya getirisi nedeniyle söz konusu varlıkların sahiplerinin servetinde oluşan artış olarak da tanımlamak mümkündür. 

Sahibinin emek veya gayreti dışında oluşması nedeniyle rantın toplumsal adalet açısından vergilendirilmesi söz konusu olmuştur. Ülkemizde de bu bağlamda belediyeler tarafından alınan emlak vergisi ile harcamalara katılma payları şeklinde vergilendirme ile rant şeklindeki kazanç kavranmaya çalışılmaktadır. 

Bununla birlikte, uygulamada özellikle metro, kaldırım çalışması ve yol yapımı gibi altyapı harcamaları nedeniyle taşınmazların değerinde meydana gelen önemli artışların gerek emlak vergisi gerekse de harcamalara katılma payı şeklindeki mali yükümlülüklerle vergilendirilmesinde sorunlar bulunduğu görülmektedir. 

Emlak vergisinde vergilendirme 

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’na göre emlak vergisi arazi, arsa ve binalar üzerinden alınmaktadır. Arazi ve arsalar üzerinden alınan arazi vergisi her 4 yılda bir vergi takdir komisyonlarınca takdir edilen ve her yıl yeniden değerleme oranı kadar güncellenen değerler üzerinden; bina vergisi ise her yıl Maliye Bakanlığında belirlenen bina metrekare normal inşaat maliyetleri ile binaya ait arsa payı değerinin toplamı üzerinden hesaplanmaktadır. Daha önce, emlak vergisi taşınmazın rayiç bedeli (piyasa değeri) üzerinden hesaplanırken kanunda 2002 yılında yapılan değişiklikle emlak vergisi yukarıda belirtildiği şekilde hesaplanan “vergi değeri” üzerinden alınmaya başlanmıştır.
Bununla birlikte, belirlenen vergi değerleri gayrimenkul değerleme konusunda uzman birimlerce değil genellikle kamu idarelerinin temsilcilerinden oluşan komisyon aracılığıyla belirlenmektedir. Her ne kadar söz konusu değer her yıl yeniden değerleme oranı kadar artırılmakta ise de yeniden değerleme oranı genel enflasyon oranı olup gayrimenkullerin değerinde meydana gelen gerçek artışı yansıtmamaktadır.

Aynı şekilde, bina vergisinde vergi değerinin tespitinde binanın içyapısı, cephesi, manzarası gibi özellikler dikkate alınmamaktadır. Bu durumda binanın 2. katında olup manzarası bulunmayan bir bina ile 6. katta daha iyi manzaraya sahip olan bir daire aynı birim vergi değerine sahip olmaktadır. 

Bu durum hem adaletsiz bir vergi yapısı ortaya çıkarmakta hem de binanın gerçek değeri üzerinden vergi alınmaması sonucunu doğurmaktadır. 

Harcamalara katılma payları

Harcamalara katılma payı, kısaca, devlet (belediye) tarafından yapılan altyapı harcamasının maliyetinin söz konusu harcama nedeniyle taşınmazların değerinde artış meydana gelen taşınmaz sahiplerine yansıtılması için tahakkuk ettirilen mali bir yükümlülüktür. Harcamalara katılma payları 2464 sayılı Kanun ile söz konusu kanuna istinaden yayımlanan 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununun Harcamalara Katılma Payları İle İlgili Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik’te düzenlemiştir. 
2464 sayılı Kanun’da yer alan harcamalara katılma payları aşağıdaki 3 gruptan

oluşmaktadır:
- Yol harcamalarına katılma payı,
- Kanalizasyon harcamalarına katılma payı, 
- Su tesisleri harcamalarına katılma payı.

Yol harcamalarına katılma payı; Belediyeler veya belediyelere bağlı müesseselerce; 

a) Yeni yol açılması; 

b) Mevcut yolların yüzde 40 nispetinde veya daha fazla genişletilmesi;

c) Kaldırımsız ve bakımsız bulunan yolların, kaldırım veya parke kaldırım haline getirilmesi veya asfalt yapılması, kaldırım veya şose halindeki yolların da parke, beton veya asfalta çevrilmesi;

d) Mevcut kaldırım veya parkelerin sökülüp yeniden düzenlenmesi.”
şeklinde inşa, tamir ve genişletilmeye tabi tutulan yolların iki tarafında bulunan veya başka bir yola çıkışı olmaması dolayısıyla bu yoldan yararlanan gayrimenkullerin sahiplerinden alınır.

Kanunda “…yol harcamalarına katılma payı alınabilir” ifadesiyle yol harcamalarına katılma payını belediye meclislerinin takdirine bırakmıştı. Ancak, söz konusu ifade Anayasa Mahkemesi’nin 12/09/2013 tarih ve 2013/19 esas sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Bu kararın ardından diğer harcamalara katılma payları gibi yol harcamalarına katılma payının da tahsili zorunlu hale gelmiştir. 

Kanalizasyon harcamalarına katılma payı; Belediyelerce ve belediyelere bağlı müesseselerce; 

a) Yeni kanalizasyon tesisi yapılması,
b) Mevcut tesislerin sıhhi ve fenni şartlara göre ıslah edilmesi.

halinde bunlardan faydalanan gayrimenkullerin sahiplerinden alınır. 

Su tesisleri harcamalarına katılma payı ise; Belediyelerce veya belediyelere bağlı müesseselerce beldede; 

a) Yeni içme suyu şebeke tesisleri yapılması,
b) Mevcut şebeke tesislerinin tevsii ve ıslahı. 

halinde dağıtımın yapıldığı saha dahilindeki gayrimenkullerin sahiplerinden alınır.

Harcamalarına katılma payları toplam yatırım harcamasının ilgili gayrimenkullerin sahipleri arasında vergi değeri toplamına oranlanması ile bulunur.

Ancak, harcamalara katılma payı bina ve arsalarda vergi değerinin %2’sini geçemez. 
Aşağıdaki tabloda belediyeler ile belediye bağlı idarelerinin yol, su tesisleri ve kanalizasyon şeklindeki altyapı harcamaları ile söz konusu harcamalara karşılık ilgililerden katılma payı olarak gerçekleştirdikleri tahsilatlar yer almaktadır.Tabloda görüldüğü üzere, belediyeler ile belediye bağlı idarelerinin yaptıkları altyapı harcamaları tutarı ile tahsil ettikleri katılma payı tutarları arasından büyük bir açık bulunmaktadır. Örneğin, belediyelerin yol yapım giderleri yaklaşık 3.5 milyar TL iken yol harcamalarına katılım payı olarak tahsil ettikleri tutar yaklaşık 296 milyon TL’dir. 

Altyapı harcamalarının yıllara sari olduğu buna karşın harcamalara katılım payının ise ancak yapım işinin tamamlanmasından sonra tahsil edildiği gibi bir argüman ileri sürülebilir. Buna karşın, belediyelerin 2006-2012 yılları arasında gerçekleştirdikleri altyapı (yol, su, kanalizasyon) harcamalarının toplam tutarı yaklaşık 37.4 milyar TL iken aynı dönemde tahsil ettikleri harcamalara katılma payı toplam tutarı yaklaşık 2m9 milyar TL’dir.

Bu durum altyapı işinin tamamlanmasından sonra dahi söz konusu işe ilişkin harcama tutarına yakın tutarda harcamalara katılma payının tahsil edilmediğini göstermektedir. Harcamalara katılma payındaki düşüklüğün en önemli nedenlerinden birisi altyapı harcamalarının özellikle seçim dönemlerinde belediye başkanlarının performans göstergesi olarak görülmesi ve oy kaybı endişesi nedeniyle söz konusu harcamaların ilgililere yansıtılmasından kaçınılmasıdır. Ancak bu durum vergi adaleti ile uyuşmadığı gibi rantların vergilendirilmemesi gibi bir sonuç da doğurmaktadır.

Sonuç 

Ülkemizde rantların yeterince vergilendirilmesinin en önemli nedenleri arasında emlak vergisinde vergilendirme sisteminin rasyonel olmaması ve uygulamada belediyelerin harcamalara katılma paylarının tahsilinde yeterince istekli olmaması bulunmaktadır. Bu nedenle, özellikle devletin yaptığı altyapı harcamaları nedeniyle oluşan rantın gerçek anlamda vergilendirilmesi için;

1- Taşınmazların emlak vergisi değerinin tespitinin mümkün olduğunda piyasa rayicini yansıtacak şekilde belirlenmesi,

2- Yapılan altyapı harcamalarının bunlardan olumlu yönde etkilenen kişilere harcamalara katılma payı tahakkuku şeklinde doğru şekilde yansıtılıp yansıtılmadığının belediyelerin mali denetiminde özellikle incelenmesi,

büyük bir önem arz etmektedir. 

Kaynakça

-ARSLAN, Ahmet; Belediye Vergi ve Harçları, Kasım 2013, Ankara.
- 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu
- 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu
- www.muhasebat.gov.tr

Bu konularda ilginizi çekebilir