”Rehn'in vize açıklaması yanıltıcı”

Hisarcıklıoğlu, Olli Rehn'in açıklamalarının Türkiye ile AB arasında tesis edilen ortaklık ilişkisine aykırı olduğunu söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'in Türkiye ile ilgili vize konusundaki açıklamasının yanıltıcı ve Türkiye ile AB arasında tesis edilen ortaklık ilişkisine de aykırı olduğunu savundu.

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) tarafından düzenlenen, "Ankara Anlaşmasının 45. Yıldönümü: Ortaklıktan Üyeliğe Doğru" konulu panelde konuşan Hisarcıklıoğlu, Ankara Anlaşmasında ortaya konulan vizyonun anlaşmanın uygulanmasında ortadan kalktığını, anlaşmanın sadece Gümrük Birliğini öngörmediğini, Gümrük Birliğinin yanı sıra işçilerin ve hizmetlerin serbest dolaşımını da içerdiğini söyledi.

Hisarcıklıoğlu, "Ancak bu alanlarda maalesef mesafe alamadık. İşçilerin ve hizmetlerin serbest dolaşımı gerçekleşemedi. Daha da kötüsü oldu; katma protokol hükümlerine rağmen Türk vatandaşlarına 1980 yılından itibaren vize uygulanmaya başlandı" diye konuştu.

"Beklenti, Rehn'in açıklamasıyla şaşkınlığa dönüştü"

Vize uygulaması ile ticaretin önüne tarife dışı engel konduğunu, bu sorunu gündemde tutmaya çalıştıklarını ve sorunun çözümü yönünde adımlar atılmasını beklediklerini ifade eden Hisarcıklıoğlu, bu beklentilerin geçen hafta Olli Rehn tarafından yapılan bir açıklama ile "şaşkınlığa" dönüştüğünü söyledi.

Rehn'in "Vize kolaylığı anlaşması müzakereleri için Türk hükümetinden hiç niyet beyanı almadık" dediğini, kamuoyunun bu açıklamayı "Türk vatandaşlarına AB tarafından uygulanan vizenin sorumlusu Türkiye'ymiş, Türkiye Avrupa Komisyonundan vize kolaylaştırma anlaşması talep etmemiş, bu nedenle de Türk vatandaşlarına en ağır prosedürlü vize işlemleri uygulanıyor" şeklinde anladığını belirten Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:

"Bu açıklama maalesef yanıltıcıdır. Türkiye ile AB arasında tesis edilen ortaklık ilişkisine de aykırıdır. Vize konusundaki yaklaşım, Türkiye ile AB'nin hala ortak olamadığını ortaya koymaktadır. Tarihi önyargılar, Türkiye'nin bir ortak olarak değil, aksine hala öteki olarak değerlendirilmesine neden olmaktadır. Oysa biz her alanda ortak olmalıyız. Ama maalesef halen AB'de ortaklık denilince belli çevrelerin aklına imtiyazlı ortaklık gelmektedir."

AB katılım sürecindeki müzakerelerin büyük ölçüde Türkiye içinde cereyan edeceğini, sürecin çok kazananları olacağı gibi, az kazananları, kısa vadede kazanmayanları ve hatta kaybedenlerinin de olacağını ifade eden Hisarcıklıoğlu, sürece verilen desteği güçlü tutmak zorunda olduklarını, direnç kaynaklarını ve nedenlerini doğru teşhis etmeleri gerektiğini aktardı.

"Sivil toplum kuruluşları sürecin dışında tutuluyor"

Rifat Hisarcıklıoğlu, katılım müzakerelerinin başlatılması kararıyla birlikte katılımcılık anlayışında ciddi bir değişiklik olduğunu, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları ve sosyal tarafların müzakere sürecinin dışında tutulduğunu savunarak, şöyle devam etti:

"Bugüne kadar hiçbir aday ülkede rastlanmayan bilgilendirme forumları oluşturulmak istendi. 300-400 kişilik gruplara tarama süreçleri hakkında bilgi verildi. Bu uygulamanın yetersizliği görüldü ve uygulama birkaç toplantı sonra kendiliğinden sona erdi. Müzakerelere açılan fasıllarla ilgili çalışmalarda sivil toplum kuruluşlarına danışılıyormuş gibi yapılıyor. Bugüne kadar müzakere pozisyonlarına katkı sağlamak için 3 gün ile 3 hafta arasında değişen süreler verilerek katkı istendi. Üçüncüsü hazırlanan ulusal program için iki hafta içinde tüm sivil toplum kuruluşlarının görüşleri talep edildi. Bu yaklaşımın, katılımcı demokrasi anlayışıyla uygunluğunu sizin değerlendirmenize bırakıyorum."

"Üyelik sürecini gündemimizin en öncelikli konusu haline getiremiyoruz"

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin tempolu ekonomik büyümesi olmadan istihdam piyasasındaki kadın nüfus oranını yüzde 25'lerden 50'lere çıkarmadan, genç nüfusa gerekli eğitim imkanları sağlamadan, AB ortalamasının çok üzerinde olan tarımsal nüfus için imalat ve hizmet sektöründe istihdam imkanı oluşturmadan masa başı müzakerelerle katılım sürecinin başarılı olmasını kimsenin beklememesi gerektiğini kaydetti. Türkiye-AB katılım sürecinin başarılı bir şekilde yürütüldüğünü söylemenin mümkün olmadığı görüşünü aktaran Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:

"Burada elbette AB'ye dönük suçlamalar yapmamız mümkündür. Bunları da sıkça yapıyoruz. Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili olarak AB'nin mevcut taahhütlerini sulandırmaya dönük bazı girişimler, elbette cesaretimizi kırıyor. Ama unutmayalım ki katılım sürecinde asıl sorumluluk bize düşmektedir. AB üyelik sürecini bir türlü gündemimizin en öncelikli konusu haline getiremiyoruz. Reformları kendi halkımız için yaptığımızı çoğu zaman unutuyoruz."

Türkiye-AB ortaklık ilişkisinin 45 yaşında olduğunu, hala sorunlar bulunduğunu, imza atılan uluslararası dokümanlara saygı duyulması gerektiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin AB katılım müzakerelerinin yavaşlatılmış bir süreçte ilerlediğini, yavaşlatılmış müzakere sürecinin Türkiye'ye de AB'ye de katkısının sınırlı olduğunu söyledi.